• 18-08-2022, 11:14:12
    #1



    Aktorluk Uzerine Aykırı Duşuneceler kitabı 1830 da yayınlanır. Diderot, gercek
    yetenegin sadece doğanın bizlere sunduğu bir ozellik olmadığını ve bu ozelliğin
    yuksek bir kavrayışla hayata gecirebilecegimizi belirtir. Diderot kitabında şoyle diyor:

    Hakiki yetenek eğreti olarak benimsenen ruhun dış gorunuşlerini iyice bilmek,
    bizi dinleyenlerin, duyanların duygularına seslenmek ve bu gorunuşlerini taklit
    ederek onları aldatma yeteneğidir. Diderot yeteneğin, bir oyuncu icin hic bir
    zaman yeterli olan bir meziyet olmadığını ve hatta kimi zaman oyunculara zarar
    verdiğini, nadiren işe yaradığını soylemektedir. Ona gore doğa vergisi ancak
    disiplinli calıştığı, oyunculukla ilgili modeller geliştiği ve muhakeme gucune
    ulaşıldığında değer kazanabilecek bir meziyettir. Doğa vergisi ile kastedilen,
    ses, yuz ifadesini oluşturma, taklit yeteneği ve duyarlılıktır; fakat sahne
    gerceği ile gundelik hayat gercegi birbirinden farklı işlediği icin, doğa vergisi
    her zaman başarılı sonuclar vermez. Sizden, kendinizden farklı bir durum
    tasarladığınızda bu yeteneklerinizle celişki yaratacaktır.

    Aktorlerin duyarlılıktan uzak bir oyunculuk sergilemeleri akıl, zeka, ince eleyip
    sık dokuması sonucunda karakteri canlandırması gerektirdiğini ve sadece bu
    şekilde istikrarlı bir oyunculuk ortaya konulanabileceğini savunur. Ayrıca
    kitabında duyarlı olmanın buyuk bir "deha niteliği" olmadığını yazıyor ve diğer
    alanlarda, duyarlılığın değil, aklın gerekli olduğunu vurguluyor. Ona gore "aşırı
    duyarlılık zayıf aktorler meydana getirir; zayıf duyarlılık ortaya bir suru kotu
    aktor cıkarır; duyarlılığın hic mi hic bulunmaması ise yuce aktorlerin yetişmesini
    mumkun kılar". İşte bu nedenle Diderot, bir aktorun yaptığı rolu her yonuyle
    kavramasını, o karakterin inceliklerini iyice oğrenmesini, gozlemlemesini ve onu
    ustaca taklit etmesini doğru bulur. Aktor, o karakterin kendisi olmamalı, o
    karakter gibi olmalıdır yani oyunculuk "yuce bir maymunluktur" der. Komedyen
    rolunu oynadığı kişi değildir, komedyen sadece o kişiyi oynar, onu temsil eder.
    Seyircilerde oyuncunun temsil ettiği kişiyi iyi canlandırdığını duşunuyorsa ona
    hayranlık duyar.

    Diderot aktorluğun yinelenebilir, tekrar edilebilir olan duyguları kopya edebilen,
    taklit edebilen biri olarak duşunur. Diderot yinelenebilir ifade teorisinde şu
    ornekleri verir: Yaşadığınız trajik bir olayı ilk kez anlattıktan sonra ikinci defa
    anlatmaya kalktığınızda sonuc ilkine gore "başarısızlık" olacaktır. Sevdiğine
    uzun sureden beri aşkını ilan edemeyen sevgili, ancak heyecanını yendiğinde
    aşk ilanında bulunabilir. Uzun sure sonra gorduğunuz bir dostunuzla
    karşılaştığınızda uzun esler meydana gelir, bu esler ancak karşılaşmanın
    heyecanı sakinleştikten sonra ortadan kalkar.

    Diderot coşku ve akıl ayırımında tercihin akıldan yana kullanıyor ve soğukkanlı
    veya "kişiliksiz" oyuncu tezini savunuyor. Coşkular denetimsiz ve tekrar
    edilemez olduğu icin, aktor tasarımdan yola cıkan, gozlemleyen ve kendi
    oyunuyla ilgili detaylı bir model oluşturan (nerede nasıl duracağını, ritmini ve
    tonlamalarını nasıl yapacağını provalar yoluyla oluşturan) kimsedir.

    Oyuncunun oynadığı karaktere calışırken kendisinin o olduğunu tasarlaması
    gerekir ki duyguları gercek olabilsin. Komedya oyunculuğunun ic niteliği "neşeli
    bir ruh" iken, tragedya oyunculuğunun ic niteliği ise "yuce bir ruhtur". Aktorun
    ruh hali ile performansı arasında bir eşgudum ilişkisi kurulmaktadır.

    Diderot'a gore iki tip sanatcı vardır.

    1- Coşkularına kapılıp gidenler
    2- Coşkularını kontrol altına alan soğukkanlı duşunup taşınanlar.

    Gerceklik duygusu insanı oluşturan tek şeydir, teknik sırtını gerceklik ilkesine
    dayamalıdır. Tiyatroda ise, onemli ahlak sorunlarının tartıldığı "ağır başlı
    komedi" veya "burjuva dramı", doğaya yakınlık ilkesiyle paylaştığı icin Diderot
    tarafından savunulur.

    Kitapta, birinci ve ikinci konuşmacı arasında temel olarak hesaplılık ve duyarlılık
    tartışması surup gitmektedir. Le Comedian oyunculukta doğa vergisini ve
    duyarlılığı savunur. Duyarlılığıda oyuncu olarak Mademe Dumesnil temsil
    etmektedir. Buna karşın Diderot oyunculukta hesaplılık tezini savunur ve
    birinci konuşmacının tezlerine karşı cıkar ve aktorluğun ne olduğu konusunda
    kendi duşencelerini ortaya koyar. Karşı cıkmasının nedeni eserin sıradan
    duşuncelerle dolu olduğunu ve eserin oyunculuk sanatına pek katkısı olamadığını
    soylemektedir. Diderot, Le Comedien'de yuceltilen yeteneğin, bir oyuncu icin
    hicbir zaman yeterli olan bir meziyet olmadığını ve hatta kimi zaman
    oyunculara zarar verdiğini, nadiren ise yaradığını soylemektedir.

    Fransız yazar filozof Diderot; cağdaşları Voltaire, Rousseau ve Montesguieu ile
    birlikte, din, felsefe, sanat ozgurluk uzerine eserler vermektedir. Akıllarda bir
    devrim'in gercekleştiğini, aydınlanmanın her koşeye yayıldığı bir donem de
    Denis Diderot Aktorluk Uzerine Aykırı Duşenceler kitabını, duşun dunyasında
    buyuk değişim ve gelişmelerin yaşandığı boyle bir ortamda kaleme alır.
    Cumhuriyet Yayınları
    MEB Fransız Klasikleri dizisi
    Ceviren: Sabri Esat Siyavuşgil
    Yayın yılı: Mart 2000
    Format: Epub 85KB
    Duzenleme: rhazman


    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.