Ilık bir Haziran gununun oğle sonunda, yaşlı, eli yuzu kapkara
lokomotif, arkasındaki yuk vagonlannı surukleyerek, ahlaya oflaya,
soluk soluğa, kucuk ilcenin istasyonuna geldi, durdu. Dururdurmaz da
sevincinden kısılan sesi ile birkac yol bağırdı. Bu ilceden oteye zaten
kovsalar da gidemezdi. nı:e. anayola bağlı cıkmaz bir yolun sonundaydı.
Demir yollarının bir memuru, yuk vagonlarının boyunca acele
acele yuruyerek bağırmıya başladı :
"Davranın! Davranın inin bakalım .. Buraya kadar !"