• 23-07-2022, 15:57:50
    #1


    Atilla Şenkon - Ten Yuku

    Umit Yayıncılık - Birinci Baskı 1994

    Her şey, kitaba adını veren ilk oykunun yazılmasıyla başladı. Oykuyu tamamladığımda daha once başıma gelmeyen garip bir huzursuzluk yaşadım. Oyku bitmişti, ama benim ic hesaplaşmam bitmemişti. Kahramanlarıma haksızlık ettiğimi, onları orta yerde bıraktığımı duşunuyor; Mine, Sedat ve Tamer'in yaşadıkları parcalanıştan sonra ne yaptıklarını, iki cocukluk arkadaşının aradan gecen yıllarda nasıl bu kadar değişebildiğini merak ediyordum. Bir sure sonra, yeni bir oyku yazmak icin masaya oturduğumda, kağıdın uzerinde kahramanlarımın cocuklukları ile karşılaştım. Beni gecmişlerini araştırmaya onlar zorladı. Sedat ile Tamer arasında eşcinsel bir ilişki var mıydı, musveddeye benzetilen bir yaşam temize cekilebilir miydi, Mine'nin inandığı gibi ihanetin ilacı karşı ihanet miydi gercekten? Bu sorulara yanıt ararken, kahramanlarımın değişik donemlerini anlattığım bir dizi oyku cıktı ortaya. Her biri tek başına da okunabilen oykuler; tıpkı yaz boz parcaları gibi belli ipuclarıyla birbirlerine bağlandılar. Bu acıdan, aslında bir oykuler toplamı olan Ten Yuku'ne, dikkatli okura karışık sunulmuş bir roman gozuyle de bakılabilir. Her ne kadar, parcaların yanlış yerleştirilmesinin, farklı okumalara acık bir kurguya sahip olan kitabın ozunu zedelemeyeceğine inanıyorsam da, gonlum, okurun Ten Yuku'ne kırılacak bir eşya duyarlılığıyla yaklaşmasından, doğru tabloyu oluşturabilmesinden yana.
    - Attila Şenkon

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.