Vatandaşlarım!
Sekiz sene evvel, mustarip, ağlayan İstanbul'dan kalbim sızlayarak cıktım. Teşyi edenim (uğurlayanım) yoktu. Sekiz sene sonra, kalbim musterih olarak, gulen ve guzellemen İstanbul'a geldim, iki buyuk cihanın birleştiği noktada, Turk vatanının ziyneti, Turk tarihinin serveti, Turk milletinin gozbebeği İstanbul, butun vatandaşların kalbinde yeri olan bir şehirdir. Sekiz sene once buradan ayrılırken, kalbi yaralı olanlardan biri de bendim. Sekiz sene, heyet-i ictimaiyemizin (toplumumuzun) yeni girdiği devrin tarihi, icine aldığı ihtilÂllerin, inkılÂpların neticeleriyle doludur.
Aziz İstanbul halkına, sekiz sene evvelki kadar, icinde yedi evliya kuvvetinde bir heyula (hayalet) tasavvur ettirilmek istenen bu sarayın icinde konuşuyorum.
Yalnız artık bu saray, zıllulahların (Allahın golgelerinin) değil, zil olmayan (golge olmayan) milletin sarayıdır ve ben burada, milletin bir ferdi, bir misafiri bulunmakla bahtiyarım..."