Geride kalan yaklaşık beş yuz yıllık donemde, kapitalist yayılmayı, somurgeciliği ve emperyalizmi, bir başarı unsuru olarak sunmayı başardılar. Bunu da insanların bilincini somurgeleştirerek yaptılar. Bu amacla Avrupa merkezli bir 'ideolojik model' oluşturuldu. Bu model, dunyanın geri kalanına dayatıldı. Soz konusu ideolojik modelin cekirdeğini de, giderek laik bir din mertebesine yukseltilen ilerleme ideolojisi oluşturacaktı. Onun da geri planında, bilimsel ve teknik gelişmenin kutsanıp, fetişleştirilmesi yatıyordu. İnsanlık, Batılının ona gosterdiği yolda ilerlemeliydi, bunun icin de bilimin ve tekniğin hikmetinden sual edilmemeliydi. İlerlemenin laik bir din, bilim ve tekniğin de bir fetiş haline getirildiği koşullarda, ilerleme ve onun motoru olan bilimsel ve teknik gelişme, dokunulmazlık kazandı. Artık, o aşamadan sonra sayısız vahşetler, somuru, yağma ve talan, teror ve şiddet, soykırımlar, kulturel ve ekolojik tahribat sorgulanmaktan muaf hale geliyordu... Zira, ne yapılıyorsa bilimselliğin bir gereği olarak yapılıyordu... Oysa, dar bir kapitalist sınıf ve cevresini (burjuvazi densin) zenginleştiren, talanın ve yağmanın hizmetinde bir bilimsel ve teknik ilerleme, insanlık icin bir kurtuluş değil, tam tersine bir yıkım tablosu uretebilirdi...
Yayınevi: Ozgur Universite
Basım Yılı: 2004
Aranabilir PDF
Mediafire