• 19-07-2022, 19:20:45
    #1

    Cumhuriyet doneminin ilk kuşakları Nazım Hikmet' i tanırdı. Cunku kitapları yayınlanıyor, kendi sesinden şiir plakları basılıp dinlenebiliyordu . Dahası , o yılların milli eğitimi, ders kitaplarında Nazım' a ve yapıtlarına yer veriyordu. Avrupa' da faşizmin yayılmasına bag/ı olarak ulkemizde etkinligini artıran otoriter tek parti yonetimi ve nihayet, "soğuk savaş" yıllarının McCarthy' ci uygulamaları , başta Nazım olmak uzere pekcok değerimizin yasaklanmasıyla gecti. 12 Mart ve 12 Eylul politikaları ise, bu yasakcı anlayışı pekiştirdiler. Hatta, daha da ileri giderek, uygulamayı kitapların, belgelerin ve filmlerin yakılması boyutuna vardırdılar. Ve ne yazıktır ki, dunyanın 2000 'li yıllara doğru yol aldığı şu gunlerde, Ortacağ karanlığından kalma bu politika hala gundemde bulunuyor.
    Nazım, Turk dilinin en buyuk ustalarından biridir. Guclu sanatcı kişiliği ve geniş ufkuyla ulusal kulturumuzu, halkların ve insanlığın ortak değerieriyle birleştirebilen evrensel bir sanatcıdır. Binlerce sayfayı bulan şiir, roman , oyun ve yazılarıyla dunya kulturunun yakından tanıdığı bir ulusal değerimizdir. Ama, kendi ulkesinde yeterince tanınmıyor, bilinmiyor. Devletin kultur etkinlikleri , milli eğitimi, radyo ve televizy onu olabildigince ambargo ve sansur uyguluyor. Her ne bicimiyle olursa olsun , adından soz edilmemeye calışılıyor. Bundan ozenle kacınılıyor. Alıntıdır duzenleme 42bin

    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.