Soz, yalnızca analizin temel ortamı olduğu icin değil, hatırlamanın bilinc duzeyinde gercekleşmesini sağladığı icin de onemlidir. Hipnotik hatırlama hic kuşkusuz gecmişin bir yeniden uretimidir; fakat bu hatırlama sozel bir temsilin dışında gercekleşir. Oysa bir 'cok-anlamlılık' da icerse, gecmişin histerik olarak acığa cıkarılışı, acığa cıkarılan iceriğin sozel bir temsil edinmesini sağlar. Ustelik bu cok-anlamlılığın nedeni, hem İmgeselde hem de Gercekte konumlanmış bulunan iceriğin, bu ikisi arasındaki salınımı değildir. Yalanlardan oluşması da değildir. Bunun nedeni, hakikatin sozun icindeki doğumunu sunması ve boylelikle de bizi ne doğru ne de yanlış olan gercekle karşı karşıya getirmesidir. Hakikatin mevcut gercekliğin icindeki acığa cıkışına tanıklık eden ve onu bu gerceklik adına bir zemine oturtan şey ‘şimdiki soz’dur. Gecmişin, bir olayın tercih edildiği her kavşakta bir kenara bırakılmış olan guclerine, bu gercekliğin icinde tanıklık eden şey yalnızca sozdur. Buradaki hatırlama sorunu, artık biyolojik hafıza, kurucu mistikleştirme ya da semptomun carpık anımsanışı meselesi değil, tarihin hatırlaması meselesidir. Psikanalizin kategorileriyle ifade edilirse, psikanalitik hatırlamada soz konusu olan gerceklik değil, hakikattir; cunku dolu sozun etkisi, gecmişin olumsallıklarını, onlara bir zorunluluk duyumu atfederek yeniden duzenlemektir.
Yayın Tarihi: 2017
ISBN: 9786058447363
Yayınevi: Bibliotech
Sayfa Sayısı: 282
Aranabilir PDF + 7 MB
Mediafire