Turkcesi: Hilmi Ziya Ulken
Bu buyuk eseri birkac satırda ozetleme iddiasından uzağız. Bununla birlikte, belirli noktalarını işaret icin gostermemiz gerekir ki, Spinoza?nın acıklamasında tuttuğu sıraya rağmen, hakiki başlangıc noktası Descartes?tan ya da başka bir yazardan cıkarılmış bir cevher teorisi veya fikri değildir. (...) O kendi duygulanışlarının şuuruna sahiptir; nitekim, bir Bedeni olduğunu ve Beden hayatının hangi şartlarda surup gittiğini gozlem ile bilir. Fakat bu bir ceşit bilgi ise de, son derece eksik ve kederli bir bilgidir, kederlidir, cunku eksiktir; şuur edinmek, gerci insan icin ıstırap cekmek değilse de, hic değilse edilgin olmak, zor altında bulunmak, gudulmek, coğu kere yuk altında kalmaktır. Filozofun elinde, kurtulmak icin nasıl bir arac vardır? Onun işi, hayatını bir araya getiren arazlardan, asıl kendi varlığını meydana getirmektir. (...) Ancak bu amaca ulaşmak icin evrenle bağlılığına gore savunduğu bir bilgi ona mutlaka gerekecektir; buradan, once bu evreni cevherindeki birlik ve tavırlarındaki cokluk icinde kavramak zorunluluğu cıkar. Etika, bir kelime ile, bizi şuurdan kendi kendimizin bilgisine, Tanrı bilgisini de kuşatan bilgiye yukseltir, bunun icin sentetik bir acıklamada once Tanrıdan soz etmelidir.