mfo yeni album 2011 mfo yeni album
mfo, yeni album, yeni şarkılar, son album, 2011, album hazırlıklarını tamamladı merak ettiğiniz herşey burda arkadaşlar.






Yıllardır sesleri solukları cıkmayan MFO grubu nihayet yeni album hazırlıklarını tamamladı ve dinleyicilerine o mujdeli haberi verdi Melek'ler


MFO, birlikte muzik ureterek 39 yılı devirmiş durumda. Konserlerini uc ayrı jenerasyon izliyor. Bu ay icinde yeni albumleri piyasaya cıkacak. 10 yeni şarkıyı sevenleriyle buluşturmaya hazırlanan grup, Vogue Turkiye dergisinin sorularını yanıtladı.

Vogue Turkiye cekiminden birkac gun sonra, MFO’yle Yenikoy’de buluşuyoruz. Mazhar Alanson, “Ebru Hanım, yıllar oldu goruşmeyeli” diyor. “Siz album yapmayalı da yıllar oldu” diyorum. “Sen de haklısın” diye onaylıyor Ozkan Uğur, “Ben de gecen gun duşundum, ‘AGU’nun uzerinden beş yıl gecmiş.” Yine de son cıkanın uzerinden cok zaman gectiği, yenisinin vakti geldiği icin, piyasanın doğası gereği yapılmıyormuş bu album. Oyle esmiş...

Yemin etseler başları ağrımaz. İki yıl once, NTV’nin “Gece Gunduz” programında verdiği roportajda, “MFO’yle artık album yapmamız zor, yalnızca konserlerde bir araya geleceğiz” beyanatının hatırlatılması uzerine şoyle yanıt veriyor Alanson: “Hic belli olmaz, biz oyle deriz ama şu anki durumu soyluyoruz. ‘Dun dundur, bugun bugundur’le buyuduk biz. Her zaman yapma ihtimalimiz vardır. Uc kişinin yaratma sureci başka oluyor. Yaşlar ilerledikce, insanlar kendi bildiğine gore hareket ediyor. Mesela ben bu kitabı MFO icin de yapabilirdim. Ama duşun ki Fuat’ın parcasının bolumune geldiğimde, ‘Acaba bu resmi beğenir mi, ne der’ gibi, devamlı iki kişiden hep bir izin alarak ilerleme durumu olacaktı. Muzikte bu kadar olmasa da, diğer işlerde boyle karışıklıklar oluyor. Birbirimizin muziğine de karışıyoruz.”

40. YIL DİYE UZERİNE BİR DE TUY Mİ DİKİLİYOR

Nitekim, bugun bugundur kıvamına gelinmiş. Ozkan Uğur, “MFO’nun albumu cıkacak diye bir durum yoktu aslında” diyor: “Daha onceden herkesin bir solo album calışması vardı. Teker teker, single olurdu, album olurdu... Sonradan dondurduk MFO yapalım diye... O da 40 yılla ilgili galiba.” Uclunun birlikteliğinin 39 seneyi devirmişliği soz konusu. Turkiye şoyle dursun, dunya yuzunde bu kadar uzun sure bir arada kalabilmiş nadir grup var. Bir albumle taclandırılmayı hak eden 40 yılın hatırı var. Gel gelelim, Mazhar Alanson’un da bu 40 yıl mevzuuna fena halde gıcığı ve itiraz edesi var: “Hayır, ben bu 40 yıl işini hic sevmiyorum” diyor.
Ozkan Uğur: Sevmiyorsun ama o da bir gercek yani. Onun sayesinde de bu album oluyor.

Mazhar Alanson: 39. yıl aslında bu yıl. Vakıfbank’ın da 40. yılı oluyor. Eee yani? Zaten şarkıları yapıyoruz, konserlere cıkıyoruz. 40. yıl diye uzerine bir tuy mu dikiliyor? Ozel bir durum yok ki...

Ozkan Uğur: Hayır, MFO’nun bir araya gelmesinin 40. yılı diye... Tamam 39 olsun ya...

Mazhar Alanson: Albumun 40’lıkla falan alakası yok. Ben solo meselesinde fikrimi değiştirdim, cocuklara sundum, cocuklar da tamam dediler. Benim single’dı anlaşmam, Fuat’ın da anlaşması vardı. Herkesin parcaları da hazırdı zaten. Neredeyse vokal yaptık sadece ustune...

Fuat Guner: Herkesin bir goruşu var. Mazhar’ın da bu 40 yıl konusuna karşı bir antipatisi var, saygı duymak lazım. Bizim de yok mesela.
Ozkan Uğur: Aman, 39’da buluştuk işte. O da bir şeydir yani, onemlidir...

YATAKTAKİ KARI-KOCA

Zaman icinde pek cok şey değişir, bazı şeyler hic değişmez: Grubun dağıldığına, henuz dağılmadıysa da yakında illa ki dağılacağına dair sayısız haber cıkar. Yuzumu kızartıp, gecimsiz ama seks hayatı parlak karı-kocalara benzettiğimi soyluyorum onları. Hani kavga dovuş uzerine şoyle ağız tadıyla bir sevişilir, sonra da derin, nefis bir uyku cekilir. HÂl bu halken, boşanmak da mevzubahis değildir. Bu teşbihte, yatak metaforuna sahne performansı tekabul ediyor, malum... Zira, bunca yıl icinde, aralarının kotu olduğuna dair haberlerin en yoğun olduğu donemlerde bile, sahnede birbirlerine ekşidikleri tek bir ana dahi şahit olmadım. Denk mi gelmedi acaba, yoksa gercekten oyle midir?

Fuat Guner: Cok doğru bir şey soyluyorsun, bizde sahneye cıktığımız anda her şey biter. Bir de biz cok konser veren bir grubuz. Cok basına yansımaz ama senede 50-60 konser veririz. Uc buyuk konser verelim, parayı alalım, oturalım demiyoruz.

Ozkan Uğur: Ki, sahneye cıkmadan hemen once cok ağır kavgalar ettiğimiz de olmuştur.

Mazhar Alanson: Ben kavga etmiş de olsak, yapacağım iltifatı, espriyi yine yaparım yani sahnedeyken. Fuat’ın bir lafı vardır, “Konserden sonra kendimi en az uc-dort gun iyi hissediyorum” der. Biz spor olsun diye ucurumlardan falan atlamadığımız icin, adrenalinimizi buradan alıyoruz. İyi ki telif hakları erken cıkmadı, yoksa gobeklerle falan havuz başında oturuyor, erkenden de oluyor olacaktık. Calışmak zorunda kaldık. “Ele Gune Karşı” cıktığında telif hakları olsaydı, biz sırf oradaki gelirle zaten coktan olmuştuk... Mesela universiteler falan cok onemli bizim icin. Fiyatları da ona gore ayarlıyoruz. Cunku cocukların parası yok ama butun istikbal onlarda. En guzel de onlar anlıyor lafları... O konserlerin hÂl akşamustu bir heyecanı oluyor. Ozkan “Midem’, der, ben ahlarım vahlarım, Fuat hep “Bende hic heyecan yok” der, en cok da o koparır halbuki... Konser dediğinde monotonluk yok.

BİRBİRLERİNİ ANLATIYORLAR

Ozkan Uğur: Fuat prensiplidir, planının bozulmasından nefret eder. Hesabını kitabını cok iyi yapar. Mazhar cok onemli bir pilottur, kaldırır ucağı. Makinist derim ben. Turkiye’nin cok onemli bir soz yazarı ve bestecisidir, Fuat da oyle...

Mazhar Alanson: Fuat savaşcıdır. Ozkan dengedir.

Fuat Guner: Ozkan hem dengedir hem de cok yardımseverdir. Turkiye’de hem dans edip, hem bas gitar calıp hem de şarkı soyleyebilen -kusura bakma Ozkan’cığım, ben bunu soylerim- tek kişidir. Mazhar icin de soyleyeceğimi soylemişim zaten. Kimi zaman insanı cennete yollar, kimi zaman cehenneme, demişim...

Mazhar Alanson: Psikopat diyecek diyemiyor.

Fuat Guner: Benim icin hayatta vazgecemeyeceğim baş muzisyenlerden ve arkadaşlarımdan biridir. Bir hafta icinde hic goruşmesek bile muhakkak telefonla konuşuruz.

Ozkan Uğur: Telefonla iki gunu gecmez... Uc gun konuşmasak, “Ne oluyor ya, bir durum mu var?” diye ararız birbirimizi.

Mazhar Alanson: Bir arkadaş var, tuvalet kağıdı gibi kullanır, atarsın. Bir arkadaş var, iki gun aramadan yapamazsın...

Fuat Guner: Başka insanlar gorse, bunlar bir daha birbirlerinin suratına bakmayacak derler ama biz birbirimize en ağır kritikleri yapar, en ağır sozleri soyler, akşamına da unuturuz.

Mazhar Alanson: Ya, eskiden olan sidik yarışlarımız filan hepsi duruldu. Nefis de yoruluyor, ego da yoruluyor bir yerden sonra. Daha oluruna bırakıyorsun. Kucuk abuk sabuk şeyler icin yormuyoruz artık birbirimizi.

UCU SURVIVOR’A GİTSE NE OLUR?

Mazhar Alanson: Ucumuz Survior’a gitsek ne olur?

Ozkan Uğur: Herkesi indiririz aşağıya, “sakin olun, sapıtmayın, kafayı yemeyin” diye...

Fuat Guner: Valla bence bir yerde otururuz, birileri bir yerlerden bir şeyler getirsin de yiyelim diye bekleriz. Hic işimiz olmaz. Benim olmaz en azından. Ben bu yaştan sonra biraz rahat ve luks isterim.

Mazhar Alanson: Niye? Adaya gidip cocuklara bir MFO konseri versek, ne guzel, akılları durur. Konser olmazsa konserve verelim. Cocuklara yiyecek goturmek istiyorum ben, konserveler falan... Bakma yani, oyle merhametli bir insanımdır. (Bir an icin durup arkasına yaslanıp gulerek goz kırpıyor.) Ya, ben turneye yastığımı mı gotursem diye duşunuyorum, nerede kalmış Survivor!