J. M. Keynes'in Şubat 1936 yılında İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi adı altında yayınlamış olduğu kitap, kapitalizmin 20. yuzyılın ikinci ceyreğinden itibaren yaşamaya başladığı iktisadî kriz ortamının bir urunu olarak değerlendirilebilir. Genel Teori'nin iktisadî istikrarın sağlanmasına ilişkin devletin ekonomiye mudahale etme gerekliliği, belirsizlik altında alınacak iktisadî kararlar ve en nihayetinde de, dunya ekonomisine ilişkin kurumsal yapıların oluşturulmasına yonelik kaygıları icinde barındırdığını belirtmek mumkundur. Bunun otesinde, Genel Teori, gunumuz makroiktisadının da gelişmesi acısından ortaya konan ilk calışma olma niteliğine sahiptir.
Genel Teori, ister yayınlandığı tarihte yaşanmakta olan iktisadî krizin aşılmasına ilişkin cozum yollarını sunması acısından onemsensin, isterse de donemde soz konusu krizin cozumune ilişkin elde başkaca kaynak olmaması temelinde değerlendirilerek hafife alınsın, kapitalizmin 20 yuzyıldaki iktisadî krizine cozum sağladığı bir vakıadır. Bunun otesinde, Genel Teori'de sunulan iktisadî politika cozumlemelerinin 1960'lı yılların sonuna kadar kapitalizmin uzun genişleme donemini yani Altın Cağı'nı yaşamasını mumkun kıldığı da gormezlikten gelinemez. Ancak, bu tarihten sonra Keynes İktisadı'nın değil ama Keynesyen iktisadın işlevini yitirmesinin yanı sıra yenidunya duzeni duşuncesi cercevesinde devreye sokulan monetarist iktisat politikası ve uygulamalarının beslediği neoliberal iktisat politikaları dunya ekonomisinde hÂkimiyet kurmuştur.
Bu noktadan hareketle, 21. yuzyılın başında yani 2007 yılı sonundan itibaren kapitalist dunya sisteminin yeni, derin ve buyuk bir iktisadî kriz yaşamaya başlaması, genelde kapitalizmin ic dinamiklerinin kacınılmaz bir sonucu olsa da, ozelde, 1970'li yıllardan itibaren uygulanagelen neoliberal iktisat politikalarının bir urunu olduğu soylenebilir. Elan yaşanmakta olan dunya iktisadî krizini cozmeye yonelik şu ana kadar devreye sokulan ve ağırlıklı olarak monetarist iktisadî politikalar niteliğine sahip uygulamaların pek de işe yaramamış olduğu goruntusunu vermesi, Keynesyen iktisat politikalarının da bir iktisadî politika bileşeni olarak devreye sokulup sokulmaması tartışmalarını gundeme oturtmuştur. Tam da bu aşamada yani 2007 yılından bu yana surmekte olan iktisadî krize cozum bulma arayışında Keynesyen iktisat politikalarının yararlılığının soz konusu edilebilmesi, bu politika uygulamasının devreye sokulduğu dunya iktisadî konjonkturunun hatırlanmasını kacınılmaz kılmaktadır. Bir başka deyişle, Keynesyen iktisat politikalarının uygulandığı donemde elde ettiği bir başarıdan soz edilecekse, bu başarı, soz konusu iktisadî politika uygulamalarının, ilgili donemde yaşanan sorunlar ve munhasıran bu sorunlara yonelik politika uygulamaları olması nedeniyledir. Bunun yanı sıra 1939-1945 yılları arasında yaşanan II. Savaş'ın da, Keynesyen iktisadî politikaların başarı elde etmesinde hic tereddutsuz katkıda bulunduğu da ayrıca unutulmamalıdır.
Bu nedenle, 1929 ve 2007 yılı iktisadî krizlerini yaratan dunya iktisadî koşullarının, beraberinde getirdiği sorunların ve gelişmelerin farklılığı veri iken, şu gunlerde yaşanmakta olan iktisadî sorunlara yonelik uygulamaların pek de etkin olmaması karşısında Keynesyen iktisadî politikaların tereddutsuz devreye sokulması bicimindeki tartışmaların cok da rasyonel olduğu soylenemez.
Yapılan bu derlemede, hÂlihazırda yaşanmakta olan iktisadî krize ilişkin Keynes cozumlemelerini on plÂna cıkaran metinlerin ortaya konması hedefi gudulmemiştir. Hedeflenen, Genel Teori'de yer alıp da yaygın olarak uzerinde fazlaca durulmamış konuların gunumuzdeki iktisadî gelişmeler veri iken bir kez daha ele alınması ve değerlendirilmesine yoneliktir. HÂl bu olduğunda, derlemede yer alan calışmaların, surmekte olan iktisadî krizin cozumune yonelik Keynes İktisadı'na başvurulup vurulmaması gereği tartışmalarına da ışık tutacağına inanılmaktadır.
Sayfa Sayısı: 275
Basım Yılı: 2012
Yayınevi: Kalkedon
ISBN: 978-605-4511-51-8
Aranabilir PDF + 4.10 MB
Yandex
Mediafire