Fırtına altı gundur suruyordu. Hem de ne korkunc bir fırtına! Yedinci gun daha da azıttı. Gideceğimiz yerden cok uzaklara suruklenmiştik. Nerede
olduğumuzu kimse bilemiyordu. Herkes artık cesaretini kaybediyordu. Yorucu calışmalar, bitmek tukenmek bilmeyen nobet beklemeler hepimizi yormuştu. Direklerin coğu parcalanmış, denize duşmuştu, gemi de su alıyordu. Gittikce dipteki su coğalmaktaydı. Kaptanımız. bile artık ağlayıp dua etmeye başlamıştı. Durmadan adaklar adıyordu. Cocuklarımın korkudan titreştiklerini gorunce: «Yavrularım,» dedim, «Tanrı bizi kurtarmak isterse,
muhakkak yardımcımız olacaktır. Kaderimizde olmek varsa, ona da katlanacağız. Cennette nasıl olsa birleşiriz.»