Ayverdi, İstanbul Şehzadebaşı'nda 25 Kasım 1905 tarihinde Meliha Hanım ve Piyade Kaymakamı Yarbay İsmail Hakkı Bey'in 2. cocuğu olarak dunyaya geldi. Şeceresi baba tarafından Ramazanoğullarına kadar uzanan Ayverdi'nin, Girit'e gonderilen dedesi Zerdebıyık Hasan Bey'in şehit duşmesiyle, İsmail Hakkı Bey henuz bir yaşına basmadan yetim kaldı. Ayverdi'nin babası da dedesi gibi askerlik mesleğini secerek Balkan ve Birinci Cihan harplerine katıldı ve gazi oldu. Anne tarafından soyu ise Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de Tuna Nehri'nin batısında kalan Budin kısmında mezarı bulunan Bektaşi dervişi Gul Baba'ya dayanan Ayverdi, henuz 3-4 yaşındayken babasının evlerinde duzenlediği selamlık sohbetlerine katılarak, Ziya Paşa, Cevdet Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Curuksulu Mahmut Paşa ve ressam Ali Rıza Bey'in konuşmalarını dinledi. İlk oğrenimine 5 yaşında mahalle mektebine giderek başlayan usta yazar, babasının sahip olduğu zengin bir kutuphaneyle de kendini yetiştirmeye devam etti. Ayverdi, bu husustan "Hatırat" eserinde, "Bir bucuk yaşımdan beri hayatımı safha safha hatırlarım. Kendime gelmeye başladığım zaman da, dunyanın sırrını duşunmeye başladım" ifadeleriyle soz etmiştir. Suleymaniye Kız Numune Mektebi'nden 1921 yılında mezun olduktan sonra eğitim hayatını tarih, tasavvuf, felsefe ve edebiyat alanlarında ozel dersler alarak surdurdu. Bir kaymakamla evlendirilen yazar, eşinden Nadide adında bir kız cocuğu dunyaya getirdikten sonra ayrıldı ve bir daha evlenmedi. İyi derecede Fransızca bilen ve keman calabilen Ayverdi'nin sanat tarihcisi olan ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi de Turk kulturune buyuk hizmetlerde bulundu. İlk yazılarını Necip Fazıl Kısakurek'in cıkardığı "Buyuk Doğu" dergisinde yayımlayan yazar, "Resimli İstanbul Haftası", "Fatih ve İstanbul", "Turk Yurdu", "Havadis", "Olcu", "Hur Adam", "Anıt", "Turk Kadını", "Tercuman", "Kubbealtı Akademi Mecmuası" ve "Turk Edebiyatı" gibi dergilerde de yazılar kaleme aldı. Tarih ve medeniyet konularını eserlerine taşıyan Ayverdi, ilk romanını 1938'de "Aşk Budur" adıyla okuyucuyla buluşturdu. Ayverdi, 1946'ya kadar tasavvuf ve manevi aşk uzerine roman ve hikaye kitapları yazdı, daha sonra edebi hayatına tarihi ve sosyal icerikli biyografi, hatıra, mektup, makale ve inceleme eserleriyle devam etti. Mevlana, Muhyiddin-i Arabi, Hafız ve Şeyh Sadi Şirazi'den etkilenen Samiha Ayverdi, Batı edebiyatını ve dunya duşunce akımlarını da surekli takip etti. Tasavvuf, tarih şuuru, medeniyet inşası ve İstanbul konularına odaklanan Ayverdi, hayatı boyunca yaklaşık 50 eser kaleme aldı. Ayverdi, 1985'te yayımlanan "Ne İdik Ne Olduk" kitabında duşunlerini şu dizelerle ifade etmiştir: "Batı dunyasında zebun olup diz cokuşumuz, sari hastalık gibi, ne de cabuk iliğimize kemiğimize işlemiş bulunuyor. Bahusus, bu illet milli kultur zırhı giymemiş zumreler arasında kendine zemin bulup nasıl da kolaylık ve şuursuzca bir sur'atle yayılabiliyor. Bir millet, tarihi, medeniyeti, dini, irfani, an'nesi ile bir butun olduğuna gore, bu kal'adan taş duşurmek demek, o kal'anın burcunu barusunu oren diğer taşların da gevşeyip birer birer yerlerinden oynaması ve akıbet koca kal'anın yıkılması demektir. Bir kere cozulmeye imkan verilmeye gorsun... arkasından dil gider, tarih gider, orf gider ve bir milleti millet yapan binlerce yıllık o medeniyet ordusunun butunu gider. Bu cozuluşu onlemek icin onlara guc, onlara hız, onlara şevk ve onlara Turk'un Kızılelma'sını yeniden bulup gosterirsek, bu iman orduları gene ucar, gene taşar, gene coşar.." Usta yazar aynı zamanda, yaşadığı donemde batılılaşmayla birlikte meydana gelen değişimi ve bu değişimin toplumda sebep olduğu sorunları ve cozumleri romanlarına taşıdı. Yazılarında eski İstanbul kulturunu işleyen Ayverdi, eserlerinde geleneksel konak, koşk ve yalıların yanı sıra tasavvufi mesajları, şeyh, tekke, tarikat, cami, cemaat gibi dini ogelere de yer verdi. Turk kulturunun ve edebiyatının onemli yazarları arasında yer alan Ayverdi, eserlerinde Turkceyi yalın ve titizlikle kullandı. Roman, hikaye, hatırat, makale ve inceleme turunde pek cok esere imza atan yazar, Turk ve Musluman alemini aydınlatmayı her zaman kendine bir ideal olarak gordu.
Samiha Ayverdi, milli kultur ve manevi değerler yolunda da bircok hizmet verirken, Mevlana ve Yunus Emre'nin genc nesiller tarafından tanınması ve anlaşılması adına ceşitli calışmalar yaptı. Mevlana'nın anıldığı ve hala devam eden "Şeb-i Arus" merasimlerinin ilk kez 1954'te yapılmasına onculuk eden Ayverdi, donemin halk aşıklarına ulaşarak ceşitli derlemeler yapan, kasetler hazırlatan ve Yunus Emre'nin şiirleriyle ilahileri yayınlayan "Yeni Doğuş Cemiyeti" derneğinin kurucuları arasında yer aldı. Ayverdi, aksiyoner ve birleştirici mizacıyla bazı sosyal ve kulturel kurumların oluşmasını teşvik etti ve İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul Enstitusu ve Yahya Kemal Enstitusunde faal uyeliklerde bulundu. Kubbealtı Akademisi'nin ve Turk Kadınları Kultur Derneği İstanbul Şubesi'nin kurucu uyeleri arasında yer alan Ayverdi, 1969 ve 1980 arasında ceşitli Avrupa ulkelerine seyahatler yaptı ve burada aldığı notlardan yola cıkarak "Yeryuzunde Birkac Adım" adlı eserini yazdı.
Hizmetlerinden dolayı bircok odule de değer gorulen Samiha Ayverdi, 1978'de "Turkiye Milli Kultur Vakfı Armağanı", 1984'te Milli Kultur Vakfı tarafından "Turk Milli Kulturune Hizmet Şeref Armağanı", 1985'te "Yeryuzunde Birkac Adım" isimli eseriyle Boğazici Yayınları tarafından "Boğazici Başarı Odulu", 1988'de yayınlanan "Hey Gidi Gunler Hey" isimli eseri uzerine, Turkiye Yazarlar Birliğince "Yılın Dil Odulu" ve 1992'de Turkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği tarafından "Ustun Hizmet Odulu"ne layık goruldu. Turk Edebiyat Vakfı tarafından 1986 yılında milli sanata hizmetlerinden dolayı odullendirilen Ayverdi, 5 Mart 1988'de yazı hayatının 50. yılı dolayısıyla Aydınlar Ocağı Genel Merkezi tarafından, 28 Şubat 1992'de kurucu uyeliğini yaptığı Turk Kadınları Kultur Derneği tarafından plaket ve 13 Mayıs 1990'da Başbakanlık Aile Araştırmaları Kurumu tarafından şukran beratı aldı. Fatih'te 22 Mart 1993'te 87 yaşındayken vefat eden Samiha Ayverdi, Merkezefendi Mezarlığı'na defnedildi. ESERLERİ "Batmayan Gun", "Aşk Budur", "Mabette Bir Gece", "Ateş Ağacı", "Yaşayan Olu", "Yolcu, Nereye Gidiyorsun?", "İstanbul Geceleri", "Edebi ve Manevi Dunyası İcinde Fatih", "Boğazici'nde Tarih", "Misyonerlik Karşısında Turkiye", "Turk Rus Munasebetleri ve Muharebeleri", "Turk Tarihinde Osmanlı Asırları", "Abide Şahsiyetler", "Kolelikten Efendiliğe", "Yeryuzunde Birkac Adım", "Bağ Bozumu, "Dile Gelen Taş", "Ratibe", "İki Aşina", "Ezeli Dostlar."

