Mardin Milletvekili

avukat


1964 yılında Şırnak ’ın Silopi ilcesinde doğdu. İlk ve orta oğrenimini İstanbul ’da tamamladı. Ankara Universitesi Hukuk Fakultesi ’nden mezun oldu. Suryani Katolik Vakfı ’nın avukatı.

BDP ’nin onculuk ettiği Emek Demokrasi ve Ozgurluk Bloğu'ndan Mardin milletvekili adayı secildi.
Cumhuriyet tarihinin ilk Suryani milletvekili oldu.
İyi duzeyde Suryanice, orta duzeyde İngilizce, Ermenice ve Kurtce biliyor.


GORUŞLERİ

LOZAN ANTLAŞMASI VE AZINLIKLARIN KORUNMASI
Erol Dora
04 Ekim 2002

Lozan antlaşması 24 temmuz 1923'de Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devletleri ile Turkiye Devleti arasında imzalanmıştır. Lozan Antlaşması Turkiye Cumhuriyetinin Misakı Milli sınırlarını belirleyen, Turkiye'yi bağımsız bir devlet olarak tanıyan ve bunu uluslar arası planda tescil eden belgedir. Bu nedenle, Antlaşma Turkiye devletinin kurucu belgesidir.

Antlaşmanın 37.maddesinden 44.maddesine kadar ki bolumu "Azınlıkların Korunması" başlığı altında, Turkiye Cumhuriyeti'nin gayrimuslim vatandaşlarının azınlık haklarını belirleyen ve guvenceye alan kısmını oluşturmaktadır.

Azınlıkların Korunması

Madde 37.-Turkiye, 38.nci maddeden 44.ncu maddeye kadar olan maddelerin kapsadığı hukumlerin, temel yasalar olarak tanınmasını hicbir kanunun, hicbir yonetmeliğin (Tuzuğun) ve hicbir resmi işlemin bu hukumlere aykırı ya da bunlarla celişir olmamasını ve hicbir kanun, yonetmelik (tuzuk) ve hicbir resmi işlemin soz konusu hukumlerden ustun sayılmamasını yukumlenir (taahhut eder).
Madde 38.-Turk Hukumeti, Turkiye'de oturan herkesin doğum, bir ulusal topluluktan olma (milliyet, nationalite) dil, soy, ya da din ayrımı yapmaksızın hayatlarını ve ozgurluklerini korumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yukumlenir.
Turkiye'de oturan herkes, her dinin, mezhebin ya da inancın kamu duzeni ve genel ahlaka aykırı olmayan gereklerini, ister acıkca ister ozel olarak, serbestce yerine getirme hakkına sahip olacaktır.

Musluman olmayan azınlıklar, butun Turk vatandaşlarına uygulanan ve Turk Hukumeti tarafından milli savunma ya da kamu duzeninin korunması icin, ulkenin tumu ya da bir parcası uzerinde alınabilecek tedbirler saklı kalmak şartıyla, dolaşım ve goc etme (yerleşme) hakkından tam olarak yararlanacaklardır.

Madde 39.-Musluman olmayan azınlıklara mensup Turk vatandaşları, Muslumanların yararlandıkları aynı yurttaşlık (medeni hukuk) ve siyasal haklardan yararlanacaklardır.

Turkiye'de oturan herkes din ayırımı gozetilmeksizin kanun onunde eşit olacaklardır.
Din, inanc ya da mezhep farkı, hicbir Turk vatandaşının yurttaşlık haklarıyla, (medeni haklar) siyasal haklarından yararlanmasına ve ozellikle kamu hizmet ve gorevlerine kabul edilme, yukselme, onurlanma ya da ceşitli mesleklerde ve iş kollarında calışmasına, sanayii ile uğraşmasına engel olmayacaktır.

Butun Turk vatandaşlarının, gerek ozel gerek ticari ilişkilerinde, din, basın ve her ceşit yayın konusunda ve acık toplantılarda dilediği bir dili kullanmasına karşı hicbir kısıtlama konulmayacaktır. Resmi dil mevcut olmakla birlikte, Turkce'den başka bir dille konuşan Turk vatandaşlarına, mahkemelerde kendi dillerini sozlu olarak kullanabilmeleri icin uygun kolaylıklar sağlanacaktır.

Madde 40.-Musluman olmayan azınlıklara mensup olan Turk vatandaşları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada diğer Turk vatandaşlarına uygulanan aynı muamele ve aynı guvencelerden (garantilerden) yararlanacaklardır. Bunlar ozellikle giderleri kendilerine ait olmak uzere her turlu hayır kurumuyla, dinsel ya da sosyal kurumlar, her turlu okullar ve buna benzer oğretim ve eğitim kurumları kurmak, yonetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestce kullanmak ve dini ayinleri serbestce yapmak konularında eşit hakka sahip olacaklardır.

Madde 41.-Genel (kamusal) eğitim konusunda, Turk Hukumeti, Musluman olmayan Turk vatandaşlarının onemli oranda oturdukları il ve ilcelerde, bu Turk vatandaşlarının cocuklarının, ilk okullarda kendi dilleriyle eğitim yapmalarını sağlamak amacıyla uygun kolaylıklar gosterecektir. Bu hukum Turk Hukumetinin soz konusu okullarda Turk dilinin oğrenimini zorunlu kılmasına engel olmayacaktır.
Musluman olmayan azınlıklara mensup Turk vatandaşlarının, onemli oranda bulundukları il ve ilcelerde, soz konusu azınlıklara devlet butcesi, belediye ya da diğer butcelerce, eğitim, din ya da hayır icin ayrılan tutarlardan, hak gozetirliğe uygun olculerde pay ayrılacaktır.

Sozu gecen tutar ilgili kurumların yetkili temsilcilerine odenecektir.

Madde 42.-Turk Hukumeti, Musluman olmayan azınlıkların aile durumlarıyla (statuleriyle, aile hukukuyla) kişisel durumları (statuleri,kişi halleri ) konularında, bu sorunların adı gecen azınlığın gorenek ve geleneklerine gore cozulmesine elverecek tedbirleri almayı kabul eder.
Bu tedbirler, Turk Hukumeti ile ilgili azınlıklardan her birinin eşit sayıda temsilcilerinden kurulu ozel komisyonlarca duzenlenecektir. Anlaşmazlık cıkarsa Turk Hukumeti ile Milletler Cemiyeti Avrupa hukukcuları arasından birlikte sececekleri bir hakemi, ust hakem olarak atayacaklardır.

Turk Hukumeti sozu gecen azınlıklara ait kiliselere, havralara, mezarlıklara ve diğer dini kurumlara her turlu korumayı sağlamayı taahhut eder. Aynı azınlıkların halı hazırda Turkiye'de bulunan vakıflarına, dini ve hayır kurumlarına her turlu kolaylık sağlanacak ve izin verilecektir. Ve Turk Hukumeti yeni dini kurum ve hayır kurumu kurulması icin, bu nitelikteki oteki ozel kurumlara sağlanmış gerekli kolaylıklardan hicbirini esirgemeyecektir.

Madde 43.-Musluman olmayan azınlıklara mensup Turk vatandaşları, inanclarına ya da dinsel ayinlerine aykırı herhangi bir davranışta bulunmaya zorlanamayacakları gibi, hafta tatili (dini istirahat) gunlerinde mahkemelerde bulunmadıkları ya da kanunun ongorduğu herhangi bir işlemi yerine getirmemeleri yuzunden haklarını yitirmeyeceklerdir.

Ancak bu hukum, soz konusu Turk vatandaşlarını, kamu duzeninin korunması icin, diğer Turk vatandaşlarına yukletilen yukumler dışında tutar anlamına gelmeyecektir.

Madde 44.-Turkiye bu kesimin yukarıdaki maddelerinin Turkiye'nin Musluman olmayan azınlıklarıyla ilgili olduğu olcude, uluslar arası nitelikte yukumler meydana getirmelerini ve Milletler Cemiyeti'nin guvencesi (garantisi) altına konulmalarını kabul eder. Bu hukumler, Milletler Cemiyeti Meclisinin coğunluğunca uygun bulunmadıkca değiştirilmeyecektir. Buyuk Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya ve Japon Hukumetleri, Milletler Cemiyeti Meclisinde işbu maddeler konusunda, yontemine uygun bicimde, coğunlukla kabul edilecek olan her hangi bir değişikliği reddetmemeyi bu antlaşma ile yukumlenir.

Turkiye, Milletler Cemiyeti Meclisi uyelerinden herhangi birinin bu yukumlerden (taahhutlerden) herhangi birine, aykırı herhangi bir davranışı ya da boyle bir davranışta bulunma tehlikesini Meclise sunmaya yetkili olacağını, Meclisin duruma gore uygun ve etkili kabul edilecek bir hareket tarzı secebileceğini ve gerekli goreceği yonergeleri (talimatları) verebileceğini kabul eder.

Bundan başka Turkiye bu maddelere ilişkin olarak, hukuk bakımından ya da uygulamada, Turk Hukumeti ile imzacı oteki devletlerden herhangi biri ya da Milletler Cemiyeti Meclisine uye herhangi bir başka devlet arasında goruş ayrılığı cıkarsa, Milletler Cemiyeti Misakı'nın (Nizamnamesinin ) 14.cu maddesi uyarınca uluslar arası nitelikte sayılmasını kabul eder. Turk Hukumeti boyle bir anlaşmazlığın, oteki taraf isterse, uluslararası Daimi Adalet Divanına goturulmesini kabul eder. Divanın kararı kesin, Milletler Cemiyeti Misakı'nın (nizamnamesinin) 13.cu maddesi uyarınca verilmiş bir karar gucunde ve değerinde olacaktır.
İşte yukarıda sıraladığımız, Lozan Barış Antlaşması'nın acık ve net hukumlerine karşın devletin bazı kurumları, Lozan'la belirlenmiş olan azınlıkları, Rum, Ermeni, Musevi, Suryani, Keldani, Gurcu ve Bulgar olarak belirlemekte; devletin bazı organ ve kurumları da azınlıkları yalnızca Rum, Ermeni ve Museviler olarak telakki etmektedirler. Bu şekilde yapılan bir belirleme, Lozan Antlaşması'nın lafzına ve ruhuna tamamen aykırıdır. Lozan Antlaşması'nda,yalnızca gayrimuslim (Musluman olmayan ) Turk vatandaşlarının azınlık sayılacağı, muzakerelere katılmış olan Turk temsilciler ve imzacı diğer devlet temsilcileri tarafından kabul edilmiş bulunmaktadır. Azınlık olup olmama tartışmalarında, "gayrimuslim" olmanın kıstas alınacağı konusunda, muzakerelere katılan taraflarca konsensuse varılmış ve antlaşma da bu temelde imzalanmıştır. Ancak, gayrimuslimlere getirilen haklardan tum gayrimuslimler yararlandırılmamaktadır; yalnızca uc cemaat yani, Rum, Ermeni ve Museviler yararlanmaktadırlar. Orneğin Suryaniler-Keldaniler vb. Mad.40'a gore okul acıp orada kendi dillerini okutamamaktadırlar. Oysa, Lozan'ın hicbir maddesinde azınlıkların yalnızca Rum, Ermeni ve Museviler olduğuna dair herhangi bir ibare mevcut değildir. Yani, bu uc cemaatin adı, anlaşmanın hicbir maddesinde gecmemektedir; tek kullanılan terim "gayrimuslim" dir. Suryanilerin niye yararlandırılmadığı sorusuna, resmi makamlar, bu cemaatin Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bu haklardan feragat etmiş oldukları yanıtını vermektedir. Oysa, boyle bir feragat olayı mevcutsa bile, hukuken gecersizdir. Cunku azınlık hakları, Hobbes'dan (1588-1679) bu yana bireysel haktır. Yani, kollektif olarak kullanıldığı halde gruba değil, bireye verilmiştir. Grup, hak sahibi değildir. Dolayısıyla, bir bireyin hakkından, o bireyin mensubu olduğu grubun lideri/temsilcisi (Patriği veya dini lideri) feragat edemez. Ozellikle bu hak uluslar arası bir antlaşmayla getirilmişse ve hicbir bicimde kaldırılamayacağı acıkca belirtilmişse, feragat etmenin hicbir hukuki sonucu olmayacaktır.

İkincisi, azınlıklar bu antlaşmada (Lozan Antlaşması) taraf değildirler; bu antlaşmada taraf olanlar imzacı ilgili devletlerdir ve antlaşmanın nasıl değiştirileceği de, antlaşmada ayrıca belirtilmiştir. Kaldı ki bir azınlığın ya da grubun, toplumsal, politik ya da ekonomik etkilerle uluslar arası belgelerle sağlanan haklardan feragat etmesini kabul etmek, uluslar arası antlaşmaların amacına tamamen aykırıdır.
Lozan antlaşmasının acık ve yorum kabul etmez hukumleri gereğince, Suryaniler ve Keldaniler de azınlık olarak Lozan'ın kapsamındadırlar. Lozan'da tanınmış olan azınlık haklarının Suryanilere ve Keldanilere kullandırılmamış olması ayrı bir konudur; bu durum Suryanilerin ve Keldanilerin Lozan Anlaşması'nda tanınmış olan azınlık haklarına sahip olmadıkları anlamında yorumlanamaz.
Sonuc olarak, Lozan Antlaşmasının azınlıklarla ilgili maddelerinin, Milletler Cemiyeti ile ilgili maddesi haric, yururluktedir ve azınlıklar tarafından kabul edilip edilmemesinin de hicbir onemi yoktur.
Av.Erol Dora

KAYNAKCA :
Meray,Seha L. (cev.), Lozan Barış Konferansı, tutanaklar, Belgeler, Takım II,cilt 2, SBF Yayını,1973.
Oran,Baskın(ed.),Turk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugune Olgular,Belgeler,Yorumlar, Cilt I, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, s.225-231.




Suryaniler, Lozan'a Gore Azınlıktır
Erol Dora
07 Kasım 2004

Lozan Antlaşması gayrimuslimlere azınlık statusu tanıyor. Bu statu Kopenhag belgesinin ongorduğu azınlık haklarının ilerisindedir. Kopenhag belgesi, azınlık statusunu değil daha cok bireysel olcekte azınlığa mensup kişilere kulturel haklar tanır.

Turkiye Cumhuriyeti Devleti Lozan'da sadece gayrimuslimlerin azınlık olarak kabul edildiğini, bunun dışında Turkiye'de başka azınlık bulunmadığı ve sadece gayrimuslim azınlıklara haklar tanındığını goruş olarak bildirir..

Lozan tutanakları incelendiğinde, azınlıklar alt komisyonunun karşılaştığı temel sorun; azınlıkların korunması icin konulacak hukumlerin hangi kategoriye giren kimselere uygulanması gerekeceğini kararlaştırmak olmuştur.

Alt komisyon once butun etnik azınlıkların, başka bir deyişle Musluman olmayan azınlıklar gibi Musluman azınlıkların da orneğin Kurtlerin, Cerkezlerin ve Arapların da koruma tedbirlerinden yararlanmalarında ısrarcı olmuştu.

Ancak Turk heyetinin bu konuda direnmesi ve İsmet İnonu'nun "Turkiye'de hicbir Musluman azınlık yoktur; cunku Musluman nufusun ceşitli unsurları arasında hicbir ayrım gozetilmemektedir" yonundeki tartışma kabul etmez itirazları neticesinde bu hukumlerin sadece Musluman olmayan azınlıkları kapsaması konusunda uzlaşma sağlanmıştır.

Lozan Anlaşması Turkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş anlaşması olmasının otesinde, bir azınlık hakları belgesi ve bir insan hakları belgesi olarak da cok buyuk onem taşıyor.

Antlaşmanın maddeleri irdelendiğinde ağırlıkla gayrimuslim azınlıklara haklar tanındığı gorulur. Gayrimuslim azınlıkları;
* 38/3'te belirtilen butun Turk uyruklarına uygulanan dolaşım ve goc etme ozgurluğunden tam olarak yararlandırılacağı,
* 39/1. maddesinde Muslumanların yararlandıkları aynı yurttaşlık (medeni) haklarıyla siyasal haklardan yararlanacağı,
* 40'ta hukuk ve uygulama bakımından oteki Turk uyrukları ile aynı işlem ve garantilerden yararlanacağı, hayır kurumu, dinsel, sosyal kurumlar, her turlu okullar, oğretim ve eğitim kurumları kurmak, yonetmek ve denetlemek hakkı, burada kendi dillerini serbestce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestce yapmada eşit hakka sahip oldukları,
* 41'de onemli oranda bulundukları il ve ilcelerdeki ilkokullarında anadillerinde eğitim hakkı,
* 41/2'de maddesinde butceden pay alma hakkı,
* 42/1'de aile ve kişisel durumlar konusunda gelenek ve goreneklerine uygun cozum hakkı,
* 42/2'de din kurumlarına saygı, kuruluşları icin gerekli kolaylıkların gosterilmesi,
* 43/1'de inanclarına ya da dinsel ayinlerine aykırı davranışta bulunmaya zorlanamayacakları, hafta tatillerinde herhangi bir resmi işlemi yerine getirmeye zorlanamama hakları bulunduğu belirtilmiştir.

Bu maddelerde tanınan haklara bakıldığında Lozan Antlaşması ile Turkiye'nin gayrimuslim azınlıklara "pozitif ayrımcılık" yapmayı yukumlendiği gorulur.

Son yıllarda eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı anlayışının dışında, azınlık haklarının niteliğine bağlı "pozitif ayrımcılık" ilkesi de azınlık hakları normatif sisteminin kurucu unsurunu oluşturuyor.

Pozitif ayrımcılık, genel yurttaş kitlesinin sahip olduğu ve "normatif haklar" adı verilen hakların dışında ve otesinde, tam ve etkili eşitliğin gercekleştirilmesi, azınlıkların kendilerine ozgu kimliklerini korumaları icin uygun koşulların yaratılması anlamını icerir.

Lozan Antlaşması madde 41, 42 ve 43'te belirtildiği uzere Turkiye Cumhuriyeti devleti gayrimuslim azınlıklara tanıdığı hakların tam olarak gercekleşebilmesi ve Turkiye'de yaşayan diğer Turk uyrukları ile tam ve etkili eşitliği sağlayabilmesi icin tedbirler almak, kolaylıklar gostermek yukumluluğunu de ustlenmiştir.
Getirilen bu hakların guvencesi ise Lozan Antlaşması'nın 37.maddesidir. Buna gore, Turkiye 38. Maddeden 44. Maddeye kadar olan maddelerin kapsadığı hukumlerin temel yasalar olarak tanınmasını ve hicbir kanunun, hicbir yonetmeliğin (tuzuğun) ve hicbir resmi işlemin, bu hukumlere aykırı ya da bunlarla celişir olmamasını ve hicbir kanun, hicbir yonetmelik ve hicbir işlemin soz konusu hukumlerden ustun sayılmamasını yukumlenir.
Bu maddeye gore, Turk Hukumeti Lozan Anlaşması'nı temel yasa olarak kabul etmiş ve buna aykırı hicbir duzenleme yapmamayı yukumlenmiştir. Lozan Barış Antlaşması 340 sayılı yasayla ic hukukta yururluğe konulduğu icin, ic hukukun bir parcasıdır.

Mayıs 2004'teki Anayasa değişikliğinden sonra durum daha da guclendirilmiş ve netlik kazanmıştır. Anayasanın 90/5 maddesinde Lozan'ın ilgili yasaların ustunde olduğu acıkca belirtilmiştir. Bu yeni değişikliğe gore, "usulune gore yururluğe konulmuş temel hak ve ozgurluklere ilişkin uluslararası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hukumler icermesi nedeniyle cıkacak uyuşmazlıklarda uluslararası anlaşma hukumleri esas alınır".

Gorulduğu gibi bu değişiklik Lozan Antlaşması'nın onemini daha da artırmış bulunuyor.

Lozan Antlaşması'nda yukarıda acıkladığımız uzere sadece gayrimuslim cemaatler azınlık olarak kabul edilmiştir. Lozan'la gayrimuslimlere tanınan azınlık hakları madde 44 gereğince uluslar arası guvence altına alınmıştır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Lozan' da azınlık olmanın kriteri (kıstası) gayrimuslim olmak olarak belirlenmiştir. Ancak fiiliyata baktığımızda, Turkiye Cumhuriyeti burokrasisi ve diğer organları genellikle azınlıkları sadece, Rum, Ermeni ve Yahudi olarak ifade etmekte ve bu haklardan yalnızca bu uc grubun yararlanmasına olanak tanımıyor.

Devletin bazı kurumları da Lozan'daki gayrimuslim azınlıkları, Rum, Ermeni, Musevi, Bulgar, Gurcu, Suryani ve Keldani olarak ifade ediyor. Orneğin; Vakıflar Genel Mudurluğu.

Son cıkan 24.01.2003 tarihli Vakıflar
yonetmeliğinde bu ikinci goruş hakim olmuştur. Bu yonetmelik Lozan'ın kapsamına giren butun azınlık vakıflarını tek tek saymıştır. Sayılmış olan bu vakıflar, Rum, Ermeni, Musevi, Bulgar, Gurcu, Suryani ve Keldanilere ait olan vakıflardır.
Lozan'ın kapsamına uygun olan bu durum yalnızca vakıflar acısından ortaya konmuş olmasına karşın, bunu iyi bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.
Suryanilere gelince; Suryanilerin Lozan Antlaşması'yla azınlıklara tanınan haklardan neden yararlandırılmadığı sorusuna resmi makamlar, bu cemaatin Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte bu haklardan feragat etmiş oldukları yanıtını veriyorlar.

Bu tamamen uydurma bir iddiadır. Velev ki, boyle bir feragat olayı mevcutsa bile hukuken gecersizdir; cunku azınlık hakları, Thomas Hobbes'dan (1588-1679) bu yana bireysel haktır.
Yani kolektif olarak kullanıldığı halde gruba değil, bireye verilmiştir. Grup hak sahibi değildir. Dolayısıyla, bir bireyin hakkından o bireyin mensubu olduğu grubun lideri/temsilcileri (patriği, metropoliti) feragat edemez.

Ozellikle bu hak uluslar arası bir anlaşmayla getirilmişse ve hicbir bicimde kaldırılamayacağı acıkca belirtilmişse, (md.37). Bu acıdan, yukarıda sozu edilen, md.42/1' den feragat da hukuken gecersizdir.

Lozan'ın hicbir maddesinde, "azınlıklar yalnızca Rum, Ermeni ve Yahudilerdir" diye bir ibare mevcut değildir. Dolayısıyla fiiliyattaki Suryanilere ilişkin azınlık olmadıklarına dair goruş ve uygulamalar da tamamen Lozan Antlaşması'nın lafzına ve ruhuna aykırıdır.

Suryaniler gayrimuslim bir halk olmalarına rağmen, okul acamıyor, Ermeni veya Rum olmadıkları gerekcesi ile bu cemaatlerin kurdukları okullara dahi alınmalarına engel olunuyor, Lozan'a rağmen kendi dillerinde eğitim yapma hakları ellerinden alınıyor.

Mezopotamya'nın ilk Hıristiyan halkı olan Suryanilerin uluslar arası bir antlaşma olan Lozan Antlaşmasıyla tanınmış olan "pozitif haklardan" yararlandırılmamaları tamamen politik bir tavırdan kaynaklanıyor.

Ancak bu tavır ve uygulama tamamen Lozan'a aykırıdır. Turkiye Cumhuriyeti Devleti ayni konum, aynı hukuksal durum ve aynı ozelliklere sahip olan vatandaşları arasında ayrımcılık yapıyor, bazı gayrimuslim vatandaşlarını Lozan'ın tanımış olduğu azınlıklar statusune sokuyor; bazı vatandaşlarını ise bundan mahrum bırakıyor.

Turkiye bu uygulamayla Lozan Antlaşması'nı ihlal ediyor. Suryaniler acısından endişe ve huzursuzluk yaratan bu durum, 5.11.2003'te yayınlanan Avrupa Birliği İlerleme raporuna da yansıdı. 6 Ekim 2004 tarihli son ilerleme raporunda da; Gayrimuslim Suryani Azınlığın halen okul kurma iznine sahip olmamasını bir eksiklik olarak değerlendiriliyor.
Uluslararası bir anlaşma olan Lozan Antlaşması gayrimuslim vatandaşlar icin pozitif haklar getiriyor. Yani diğer butun vatandaşların sahip oldukları haklardan ziyade kendi kimlik ve kulturlerini surdurup yaşatabilmeleri icin onlara uluslararası guvencede olan pozitif haklar tanıyor. Bu acıdan Lozan Antlaşması'nın azınlıklar yonunden onemi tartışılmaz.

Turkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir azınlık hakları belgesi ve insan hakları belgesi olarak nitelendirilebilecek Lozan Antlaşması'nı her turlu onyargıyı ortadan kaldırılarak, anlaşmada belirtilen herkese uygulanması, Lozan'a aykırı tum mevzuatı değiştirmesi ve fiili her turlu engeli kaldırması gerekiyor.

Cok kulturlu, insan haklarına saygılı, demokratik, laik bir hukuk devleti olmamızın ilk adımının Lozan'ın azınlık haklarını iceren bu bolumunun tam olarak, samimiyetle uygulanmasından gectiği duşuncesindeyiz.

Lozan'ın tam olarak ve kapsadığı herkese uygulanması ile, Turkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam uyelik surecine buyuk ivme kazandıracak ve bu konuda Avrupa Birliği ile Turkiye arasında var olan bircok sorunu ortadan kaldıracaktır. (ED/BA)

Kaynaklar
* Prof. Dr. Baskın Oran (ed.), Turk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugune Olgular, Belgeler,Yorumlar, Cilt I, İstanbul, İletişim Yayınları, 2001, s,225-231
** Av. Zeynep Aydın, Lozan Antlaşması'nda Azınlık Statusu, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Yayını

Erol Dora