ŞEHİT BİNBAŞI HUSEYİN AVNİ ALPARSLAN

Milli Mucadele doneminde Karadeniz Bolgesi Giresun yoresinde oluşturulan ve Kurtuluş Savaşı ’mıza cok onemli katkılar sağlayan, o zamanki Genelkurmay kayıtlarında ALPARSLAN GURUBU olarak gecen Giresun Nizamiye Alayı ’nın komutanı, Giresun Askerlik Şube Başkanı olan Huseyin Avni Bey ’dir. Onun Alparslan lakap ve adı,Turk Yurdu dergisinde ki, o donemin subay ve aydınlarının okuduğu onemli bir fikir dergisiydi, yazdığı Turk Ulusu ve Turkce hakkındaki yazılarında “Alparslan” takma adını kullanmasından kaynaklanmaktadır. Ancak, artık kendisine resmiyette ve cevresinde Alparslan denmekteydi.

Huseyin Avni Bey, bugun Giresun ’un ilcesi olan Tirebolu ’nun, Cintaşı mahallesinde 1876 yılında doğdu. Huseyin Avni, Amasya ’nın Suluova ilcesinden Huseyin YAZICIOĞLU ailesinden Tirebolu ’ya hoca olarak gelen Emin efendinin oğludur. Annesi Tirebolu ’lu Yanıkomeroğluzadelerden diğer deyişle Yanıkomeroğullarından, Kadın hanımdır. Başarılı bir tahsil hayatıyla kazanılması zor olan Pangaltı Mekteb-i Harbiyesi ’ni kazanır ve başarıyla bitirir. Teğmen rutbesiyle mezun olunca Balkanlara, Selanik ’e tayin oldu.H.Avni, Selanik ’li Başyazıcı ailesinden Rıza Ağa ’nın kızı Huriye Hanımla evlendi.Cocuğu yoktur. Balkanlarda eşkıya takibinde gorevler yaptı. Jandarma kursuna katılarak jandarma sınıfına gecti. Bulgar cetelerini mağlup etti. 31 Mart ayaklanmasında arkadaşlarıyla gonullu olarak hareket ordusuna katıldı.

1. DUNYA SAVAŞINDA DOĞU CEPHESİ ve H.A.ALPARSLAN:

1.Dunya Savaşı ’nın, Osmanlı bayrağı taşıyan iki Alman savaş gemisini (Sonradan donanmamıza katılıp, Yavuz ve Midilli adını alan ) Karadeniz ’de ki Rus limanlarını bombalayıp savaş gemilerine saldırı haline gecmesi ile, Osmanlı Devleti ’nin, zaten Almanya ile ilişkisi artmış olan İttihatcı hukumetin ve Enver Paşa ’nın gizlice anlaştığı soylenen Almanya yanında savaşa girmiş oldu. Osmanlı- Rus Savaşı, 1 Kasım 1914 gunu sabahı Rus kıtaları, doğu sınırında hep birden Oltu, Micinkent, Soğanlı ve Ağrı dağı gecitlerinden sınırı gectiler.İşte konumuz olan, H.Avni Bey, bu savaşlara katılan, Bahattin Şakir ’in Doğu Masası Başkanlığını yaptığı Teşkilat-ı Mahsusası ’nda yer alan, bolge halkından milis kuvvetler oluşturan aktif subaylar arasındadır. Tavasker, Ergenis Tabur ve Mufreze komutanlıkları yapmış, unlu Coruh Mufrezesinde (Deli) Halit Paşa ’yla birlikte savaşmıştır.Erzurum ilceleri, Artvin yoresi, Bayburt savaş alanıdır, cok sayıda muhabereye katıldığı, askeri kayıtlardan anlaşılmaktadır. Huseyin Avni, Doğu cephesinde savaşırken ayni zamanda “Turk Yurdu Dergisi ’ne” “Alparslan” adı ile yazılar yazmaktadır. Kendisi donemin bir cok aydını gibi Turkcu eğilimler taşımakta, Osmanlı Devleti ’nin gerilemesi nedenleri olarak Fatih ’ten bu yana yonetici kadrolardan Turklerin uzaklaştırılmasını neden olarak gormektedir.Ozelliklede oz Turkce ’ye onem vermekte, ulkede yer adları dahil saf Turkce ’ye donulmesini savunmaktadır. Dilin yabancı kelimelerden o gunku şartlarda Arapca ve Farsca ’dan kurtarılmasını savunmaktadır. Cunku Turkce ana, zengin ve kelime uretilebilen bir dildir. Bizzat kendisi bu konularda cok sayıda olmasa da makaleler yazıyor, hatta Divan- Lugat-ı Turk ’ten faydalanarak kelimeler uretiyordu. Huseyin Avni, pek cok yerinde gorev yaptığı Karadeniz bolgesiyle ilgili, kendiside o yıllarda Trabzon ’a bağlı Giresun ili Tirebolu ilcesinden olmasını da dikkate alırsak, bolgede Subay olarak gorev yaparken hem de bolgede yaşayan insanlarımızın kokeni hakkında araştırma yapmış ve “ Trabzon ili Laz mı Turk mu” adlı bir araştırma eserini yazmıştır.Araştırmaları ve kaynaklara gore Giresun yoresi başta olmak uzere bolge ağırlıklı olarak Oğuzların(Turkmen) Cepni ve diğer Turk boylarındandır. Bir miktar etnik olduğu soylenen unsurlar varsa da gecmiş tarihlerden beri Turk Boylarının yerleştiği bolgede bunlarda Turk soylu olması muhtemeldir, zaten halk da bu inanctadır. “Alparslan” bu calışma ve teorileriyle esasında “ Tek Millet” ve “Ulus Devlet” duşuncesine katkı vermektedir. Huseyin Avni Bey, Osmanlı devletinin cok dinli, Uluslu ve etnik yapılı insan yapısını, birlikte barış icinde surebilecek bir hayatın, Osmanlı Devletini yıkıp dağıtmak isteyen malum Emperyalist devletlerin kışkırtma ve misyoner faaliyetleriyle, kanlı catışmalara ve sayısız acılara sebep olduğunu yaşayarak gormuştur. Cozumu de gormuştur.

HARŞIT CAY ’I SAVUNMASI:

Rus Orduları karşısında Karadeniz kıyılarında Harşıt Cayı ’na kadar gerileyen Ordumuz, Harşıt ’ın batısından Tirebolu ’da dokulduğu yerden yukarılara doğru cephe oluşturur.Yarbay Hamdi Bey komutasında Teşkilatı Mahsusa Alayı başta, 9 taburlu 3 Alaylı bir kuvvet oluşturulur. Osman Ağa,110. Alay komutan V. Olarak Huseyin Avni de buradadır. Sahil Mufrezesi olan adı, daha sonra 37. Tumen olan bu birlikler, Harşıt ’ın ote yakasına Rusları gecirmezler. Surekli olmasa da kanlı catışmalar olur. Ancak Rusya ’da 1917 Ekim ihtilalinin de olmasıyla Rus Ordusu ’nda ic karışıklık ve ayaklanmalar da cıkar. Osmanlı Devletiyle Erzincan anlaşmasını imzalayıp cekilmeyi kabul eden Ruslar bir muddet sonra Harşıt boylarından da cekilmeye başlarlar. 37.Tumen de takip harekatı başlatır. Trabzon ve Rize kurtarılır.Ancak Rus Ordusunda da yer alan ve ayrıca ceteler kurmuş olan Ermeniler ilerlemeye karşı koyarlarsa da dağıtılırlar. Batum ve Kars da geri alınır. Bu esnada Rusya ’da ic savaş cıkmış, orduları dağılma noktasında, mukavemeti duşmuştur. ORDU ’muz, Azerbaycan ve Dağıstan ’a, bolge halkından, Azeri Turklerinden de aldıkları destekle bir harekat duzenlerler, Ermeni ve Gurculerle catışmalar olur. Birliklerimiz hemen tum Azerbaycan ’ı ele gecirir. Hatta İran ’ın Hoy şehri ve bolgesini de. Huseyin Avni Bey ’de bu Azerbaycan harekatına katılmıştır. Bu esnada 1. Dunya savaşının seyri değişmiş ve Almanya teslim olmuştur. Bizim de Irak, Suriye cephesin- de savaş iyi gitmemiştir. Mondros mutarekesiyle birlikte Osmanlı butun ele gecirdiği topraklardan geri cekilir.

Mondros ’un ardından İstanbul ’da cok kısa bir sure Harita Heyetinde gorev yapan Huseyin Avni, artık Orduda , Teşkilat-ı Mahsusa ’da gonullu, milis kuvvetler oluşturmuş, pek cok savaşta en onlerde savaşmış bir subaydır. Ustelik Turk Ulusu hakkında Karadeniz yoresinde araştırmalar yapmış, eser ve makaleler yazmış biridir. Vatanın icine duştuğu bu durumda onemli gorevler yapacak durumdadır. O sıralar Genelkurmay ’da oluşan care arayan ve gizli, acık yeni yapılanmaların onunda icinde olduğu acıktır. Huseyin Avni, son derece alcak gonullu, fedakar birisidir. O, en zor gorevlere koşan, verilen vazifeyi başarmak icin canını one koyan, sisler arasında kalan gercek bir kahramandır. Ancak, atandığı gorevler de ona ustlerinin verdiği onemi ve guveni gostermektedir. O oncelikle İstanbul ’da oluşan devamında Ankara ’ya, Mustafa Kemal ’e bağlanıp resmiyet kazanan M.M. ’in, Mudafaa-i Milliye Teşkilatı ’nın onde gelen uyesi ve Karadeniz ’de Ozel Gorevlisi ’dir.

BİNBAŞI HUSEYİN AVNİ BEY GİRESUN ’DA:

Huseyin Avni Bey, Mayıs 1919 ’da Pazar, Eylul 1919 ’da da Rize Askerlik Şube Başkanlığı ’na atandı. Bu sırada Samsun ’dan Trabzon ’a kadar Pontus Devleti kurmayı amaclayan Pontus ceteleri Milli Mucadele ’ye karşı buyuk bir bela idi. Giresun yoresi ise bu ayaklanma karşısında Osman Ağa ve milisleri sayesinde Turk hakimiyet alanı halindeydi. Ancak milisler (Kara zıpkalılar) haliyle yeterince duzenli ve disiplinli değildi. İşte Huseyin Avni Bey, 1 Ocak 1920 ’de Giresun Askerlik Şube Başkanlığı ’na atandı. Bir sure Giresun Kayma- kamlığı gorevini de vekaleten yuruttu. Giresun ’da Osman Ağa, Mudafaa-i Hukukcular ve halk ile el ele vererek duzenli birlikler oluşturdu. Giresun Nizamiye Alayı kuruldu. Huseyin Avni, cesur bir kişi ve ateşli bir milli mucadeleci idi. Ayni zamanda Huseyin Avni Bey memleketin bu durumunda atak ve cesur evlatlarına ihtiyacını cok iyi biliyor, bilhassa Osman Ağa ’yı destekliyor, o muvazzaf Subay olarak, Osman Ağa ’da Milis Subay olarak ve Halk uzerindeki otoritesiyle birbirlerini tamamlıyorlardı. Tabi yanlarında Mudafaa-ı Hukuk uyeleri, diğer Subaylar pek cok milli mucadeleci vardı, Giresun yoresi halkımız vardı. Birbirlerine samimiyetle bağlıydılar, esas neden Vatan ’ın kurtuluşuydu acıkcası.

Binbaşı Huseyin Avni ALPARSLAN, Komutasında ki, oluşturulan Giresun Nizamiye Alayına, ALPARSLAN GURUBU adı verilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı ’nın Turk İstiklal Harbi adlı eserde, Milli Kuvvetler sayılırken, Pontus tehlikesi ve Yunan Ordusu ’nun Karadeniz ’den cıkartma yapması durumunda 3000 silahlı Alparslan gurubu da Giresun ’da hazırdadır, denmekteydi. Devamen Osman Ağa ’nın da katkısıyla yeni gonulluler toplanmış ve 42. ve 47. gonullu Alaylar oluşturulmuştur. Bu Alayların gonullu yapılanması ve devam etmesi, Kuva-yı Milliye kuvvetleri ozelliğini devam ettirdiklerini ayni zamanda “gayri nizami harp” yapılanmasını ve “Ozel” yanlarını vurgulamakta.. Kuva-yı Milliye donemi, gonullu milisler “cete savaşı” yontemleriyle ayaklanmacılara ve işgale karşı savaşmışlardır. Bugunku acıklamayla “gayri nizami harp” .Topal Osman ve kara zıpkalıların savaşı da bu sistemle ortuşebilir.

42. GONULLU ALAY ve Huseyin Avni ALPARSLAN SAKARYA ’DA.!

42. ve 47. Gonullu Alaylar, Pontus ve Milli Kuvvetlere karşı ayaklanmaların bastırılmasında pek cok gorev yapmış devamen Ankara uzerinden Turk Ulusu icin kritik bir savaş olan Sakarya Savaşı ’na katılmışlardır. Savaşın hassas bir safhasında 42. Alay Mangaltepe ’nin geri alınması muhaberelerine katılmış, Haymana uzerinden Ankara ’ya sarkmayı planlayan Yunan Ordusu ile goğus goğse savaşmıştır. Askerlerinin de buyuk bolumuyle Binbaşı Huseyin Avni Alparslan Gokoğuz mevkinde Şehit olmuştur. Mangaltepe , Taşlıtepe ve Gokoğuz mevkinde, 42.Alay ’ın icinde bulunduğu 4. Tumen, 47. Alay ve Muhafız Taburu, yokluk ve cephanesizlik şartlarında, genc subaylar onde, yuzlerce şehit vererek, savaşın kaderini Ordumuz lehine cevirmede etkili olmuşlardır. Esasında Sakarya Zaferi, Tuna boylarından beri gerileyen Ulusun kotu kaderinin tersine donduğu ve yeni Turkiye Cumhuriyeti ’nin habercisi olan buyuk bir zaferdir.
Selcuklu Sultanı Alparslan, Bizans Ordusu ’nu yenip, Turk Ulusu ’ na Anadolu ’nun (Malazgirt Savaşı-1071)yolunu acan Kişi ’dir. Onemi acıktır ve bilinir. Anadolu ’nun da elden cıkma tehlikesi yaşanmakta, bolgemizde Bizans yeniden inşa edilip, Pontus Devleti kurulması planlanıyordu.Yunan Ordusu İzmirden beri Anadolu icine ilelerken Pontuscu Rumlar ’da Karadeniz ’de ayaklanıyordu. Osman Ağa ve milislerininde ana kuvvetini teşkil ettiği ALPARSLAN GURUBU .. İşte oyunu bozan kuvvet…İsmi onemini ve misyonunu yeterince gostermekte…Bugunde boş durmuyorlar..Ceşitli isimlerle acık ve maskeli faaliyetler surmekte.. İmkanları geniş, maddi olanakları cok..Hedeflerini de biliyorlar.. Son yıllarda kısmen gundeme gelen Huseyin A.ALPARSLAN ve yorenin Kurtuluş Savaşında ki gercek onemi ortaya konulmalıdır.. Binbaşı H.Avni, Gonullu orgutlenme yapısının iki Alay asker oluşturması, Topal Osman Ağa ile birlikte hareket eden ancak gonullulerin disiplin altına alınmasını sağlayan bir komutandır. O,“Trabzon ili Turk mu Laz mı” eseriyle bolge halkının bilinclenmesini, Turk kimliğini daha kuvvetle oğrenmesini sağlayan , yerel gazetelerdeki yazılarıyla da halkın milli mucadeleye katılım ve desteği amacıyla propaganda faaliyetlerini yuruten oncu bir komutandır.

Bu gercekler , onun duşun yapısı ve birliklerin ve bilahire oluşturduğu 42.Alay ’ın Sakarya savaşındaki Kahramanlık ve Şehitlikleri bugunde ihtiyacı mız olan Kuva-yı Milliye Ruhunun canlandırılmasında, Ulkemiz uzerinde bugunde oyunlar oynayan, bolmeye ve parcalamaya calışan ic ve dış guclere karşı bilhassa yeni yetişen nesilleri, genclerimizi uyandıracak, bilinclendirecek onemdedir.

Binbaşı Huseyin Avni ALPARSLAN, Sakarya Savaşının o kritik saatlerinde, Başkomutan Mustafa KEMAL, “Hattı mudafaa yoktur, sathı mudafaa vardır, o satıh butun Vatandır” emrini verip, emir cephedeki Subaylara ulaşınca o saatlerde, en şiddetli catışmaların olduğu, Mangaltepe Gokgoz mevkinde, Subaylarına o da şu emri vermiştir:

“İzinsiz ve emirsiz cekilen her asker idam edilecektir. Bu savaş boyle bir savaş olacak. Cunku bu savaş fetih yağma savaşı değil, Vatan Savaşı. Hic bir hatayı affetmeye hakkımız olmadığı bir savaş. Komutanlarımız izin vermedikce geri cekilmeyeceğiz, oleceğiz. Askere ornek olacağız. Cocuklarımıza para pul mal mulk değil, Milleti icin Şehit yada Gazi olmuş namuslu bir askerin cocukları olmanın şerefini bırakacağız…”

Gayretlerimizin sebeleri ortadadır. Sebep VATAN SAVUNMASI icin Tarih bilincinin ve Kuva-yı Milliye Ruhu ’nun yeniden canlandırılmasıdır…
SOZ KONUSU VATAN ’SA GERİSİ TEFERRUATTIR…


Mustafa KOSE
Tarih Bilimci
21.11.2007 SAMSUN