Konya Yuksek İslam Enstitusu Muduru

akademisyen, yazar


16 Mart 1912 tarihinde Antalya'nın Akseki ilcesi Sadıklar Koyu ’nde doğdu. İlk ve orta oğretimini Ankara Daru'l-Hilafe Medresesi, Oğretmen Okulu İlk Kısmı ve Antalya Ortaokulu'nda bitirdi. Gazi Terbiye Enstutusu Pedagoji Bolumu mezunu.

1956 yılnıda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gonderildiği Irak'da Arap Dili ve Edebiyatı oğrenimi gordu. 1933 yılından itibaren ceşitli şehirlerde oğretmen ve yonetici olarak calıştı.

31 Ekim 1962 tarihinde Konya Yuksek İslam Enstisu ’ne kurucu mudur ve oğretmen olarak atandı. Daha sonra gittiği İstanbul Yuksek İslÂm Enstitusu ’nden kendi isteğiyle 1974 yılında emekli oldu.

Yazıları İslam Medeniyeti, Yeşilay, Hilal, Tohum, Sur ve Hakses gibi dergilerde yayınladı.

7 Ağustos 1991 tarihinde İstanbul ’da vefat etti.

ESERLERİ:

Cevdet Paşa Hayatı ve Eserleri
Mehmet Akif Hayatı Eserleri ve Tesirleri
Ahmed Hamdi Akseki'nin Hayatı Eserleri ve Tesirleri
Son Peygamber Hz.Muhammed'in Hayatı
Cumhuriyet Devrinde Din Eğitimi
Din Muesseseleri ve Din Alimleri



HAKKINDA YAZILANLAR

Enstitu Mudurumuz Veli Ertan Bey
Dr. Hasan Ozonder
7 Ağustos 2011

Onu kaybedeli yirmi yıl oldu. Turk Millî Eğitim Tarihi ’ne buyuk hizmetleri oldu. İyi bir oğretmen, başarılı bir yonetici idi. Genellikle kalemi de, kelÂmı da halim, selim ve mutedil bir tercihte idi. Gerektiği yer ve zamanlarda sertleşse bilen, oğrenci olsun, memur olsun muhatabının sonra gonlunu alırdı. Makale, kitap yazmayı cok severdi. Konya gazetelerinde, dergilerinde pek cok yazısı yayınlanmıştır. Okunması kolay olsun diye genellikle cep kitabı mahiyet ve ebadında yazılmış bircok kitabı vardır. Diyanet İşleri Başkanı Hasan Husnu Erdem ’in hem yeğeni, hem de damadı idi.

Konya Yuksek İslÂm Enstitusu ’nde gorevli iken hem mudurluk, hem de oğretmenlik yaptı. O dar yıllarda bir ilÂhiyat mektebinde idarecilik ve oğretmenlik yapmak hic de kolay değildi. Cok sıkıntılı zamanları oldu. Karıncaezmez micazına rağmen, zaman zaman sıkı takiplere, tehditlere maruz kaldı. “Hulleci Piyesi” olaylarını yaşadı, yatıştırdı. Enstitusunu ve oğrencilerini cok, ama pek cok severdi. O yılların genel durumu itibariyle, politik kargaşalar, entrikalar, menfaatler sebebiyle oğrencileri ve enstituyu, leke getirebilecek her turlu ihtimalden uzak tutmaya buyuk caba sarfederdi. “Mustahak olursak, beni alabilirler, sizi goturebilirler ama, bu muessese ebediyen yaşamalıdır. Bu muesseseyi yaşatmaya, geliştirmeye, gelecek nesillerimize en mukemmel şeklide ulaştırmaya mecburuz.” derdi. Olur olmaz meselelerden dolayı leke alınmasına, hizmete engel olunmasına, tohmet altında kalınmasına, ufkun karartılmasına hic ama hic razı olmazdı. Cok dar zamanlar yaşadı. Ama, Hacı Veyis-zÂde Hacı Mustafa Efendi hocamızdan sık sık işittiğimiz tabir olan “pamuk kerpeten” gibi hareket etti. İlgili, yetkili makamlarla gayet hoş diyaloglar kurarak, yanlış anlaşılmaları onlerdi. Onun bu nezih yaklaşım ve acılımları sebebiyle oğrenciler olsun, enstitu olsun, bir kazaya, belÂya uğramadan yoluna devam etmiştir. Hem de butun berraklığı, guzelliği, başarıları, ornekliği ile.. Vefatının yıldonumu dolayısıyla kaleme almaya karar verdiğim şu satırlarım icin, vaktiyle kendisine ayırdığım bilgi zarflarımı şoyle bir elden gecirdim. Aman Allah ’ım, ne fedakÂrlıkları, ne cabaları var.. Gercek bir ilim, irfan Âşığı, idi. Zamanının tanınmış simalarıyla tanışmaktan, bir ve beraber olmaktan, istifade etmekten buyuk haz duyardı. Konya ’ya ceşitli vesilelerle gelen tanınmış ilim, fikir ve sanat erbabını, kaldığı otelinde ziyaret eder. Onlara kitaplarını armağan eder. Ve mumkun ise, enstituye gelerek bir konferans vermesini talep ederdi. Olumlu cevap alırsa, ertesi gun enstitunun hoparloruyle ilÂn ederek, konferans salonunda hazır bulunulmasını sağlardı. Onun bu metodu sayesinde ceşitli dal ve konularda isim yapmış bircok ilim ve fikir adamını dinlemek, tanımak imkÂnını bulmuştuk.

Enstitumuz, gercekten cok başarılı idi. Bir fakulte seviyesine sahip idi. Konya ’ya gelen Cumhurbaşkanları, başbakanlar, milletvekilleri, ust burokratlar, yerli, yabancı ilim adamları, şehrin yoneticiler tarafından enstitumuzu gezmeye getirilirlerdi. Başka yuksek okul henuz yoktu; Mudurumuz onları gerekirse merasimle karşılar, en iyi şekilde ağırlar, bilgi verir ve uğurlardı. Enstitu ’ye ters bazı gazetecilerden acık veya başka kimliklerle gelenler olurdu. Veli bey, ziyaretcisini farketsin etmesin, her zamanki gibi gayet hoş karşılar, ağırlar, gezdirir, bilgilendirir, kitaplarını armağan eder, gonderirdi. Hem oğrencisi, hem de oğretim uyesi olarak onunla gecen yıllarımda, pek cok hatıraya sahibim. Gercekten Millî Eğitim Tarihimizin cok değerli idarecilerinden biri idi. Ruhu şad olsun.

Hocamız Veli Ertan bey, 16 Mart 1912 tarihinde Akseki ’nin Sadıklar Koyu ’nde doğdu. Medrese ve mektep oğrenimleri yaptı. Millî Eğitim camiasının ceşitli yer ve memuriyetliklerinde bulundu. 31 Ekim 1962 ’de Konya Yuksek İslÂm Enstisiu ’ne “kurucu mudur” ve oğretmen olarak atandı. Oturulacak bir sandalyenin bile olmadığı o ilk gunlerden, şehrimizin ve hatt yurdumuzun en seckin yuksek okulları arasına getirdi. Cok zengin bir kutuphane kurdu. Binlerce oğrenci yetiştirip, mezun ve gerek Diyanet, gerekse Millî Eğitim teşkilÂtlarına armağan etti. Daha sonra gittiği İstanbul Yuksek İslÂm Enstitusu ’nden emekli oldu. 7 Ağustos 1991 tarihinde İstanbul ’da vefat etti.

Bu yılki 7 Ağustos tarihi, aziz ve muhterem hocamızın vefatının yirminci yıldonumu. Kendisini bir kere daha rahmet, minnet ve şukranla anıyoruz. Makamı cennettir, inşallah.