Kadınların Doğum Korkuları
Herhalde kadınların hayatta en cok korktukları ama en cok istedikleri şey doğum yapmaktır...Tabi ne de olsa doğanın kanunu aslında Allah onun kolaylığını veriyordur diye duşunuyorum...Her anne zaten bebeğini kucağına aldığında ne kadar acısı da olsa hepsini unutur gider diye duşunuyorum...Tabi her doğum acılı ağrılı olmuyor bu da zamanında yapılan egzersizlerin doğumu kolaylaştırıcı etkileri var tabii...Doğum korkunuzu nasıl yenersiniz hepsi burada...


Kadınların kabusu: Doğum Korkusu
Sezaryenle doğum yapmak icin, normal doğuma engel gecerli bir sağlık sebebinizin olması gerekiyor!
Yeni cıkan yasayla Turkiye'de sezaryenle doğum sağlık şartlarına bağlandı. Artık sezaryenle doğum yapmak icin, normal doğuma engel gecerli bir sağlık sebebinizin olması gerekiyor. İşte bu şartlar arasında, onumuzdeki gunlerde daha sık duyup konuşacağımız tokofobi yanı doğum korkusu da yer alıyor.
Tarihi hic unutmuyorum cunku sevgililer gunu: 14 Şubat 2007. Genelde şaşmayan reglim bir gun gecikmiş.
Tesaduf bu ya, o sabah da randevusu onceden alınmış rutin jinekoloji muayenem var. California Universitesi Tıp Fakultesinin jinekoloji servisinde ilk defa muayene olacağım Doktor Vuchinich'in odasını buluyorum.
Gecen ay korunmadığımı, hamile olabileceğimi soyleyerek muayene masasına uzanıyorum. "Bakarız" diyor, hafiften Mehmet Oz'u andıran yakışıklı doktor.
Muayenede bir şeyler hissediyor. Emin olmak istiyor, kan testi icin hemşireyi cağırıyor.
Kanı alan hemşire birkac dakika sonra elinde bir kağıt parcasıyla donuyor. Vuchinich once kağıda, sonra bana bakıp gulumseyerek haberi veriyor: Hamilesiniz. Heyecanlandığımda, sevindiğimde hep olduğu gibi gozlerim doluyor. Hatta dupeduz ağlıyorum.
Yaklaşık 7 ay sonra Vuchinich'in karşısında yine gozleri yaşlıyım. Bu kez sevincten değil korkudan ağlıyorum. "Neden korkuyorsun" diyor, doktorum. "Her şeyden" diyorum.
O aralar down sendromuna takmışım kafamı. Ya cocuğumda genetik bir bozukluk olursa? Doğum nasıl gececek? İkimiz de sağ cıkacak mıyız doğum odasından?
Cok canım yanacak mı?
Vuchinich yine en cool haliyle gulumsuyor ve hic aklımdan cıkmayan şu sozleri soyluyor: "Kaygılanmanız o kadar normal ki. Eğer benim hic kaygım, korkum yok deseydiniz o zaman bir anormallik olduğunu duşunurdum." Endişelerim, şimdi 5 yaşında olan oğlumu dunyaya getirene kadar devam ediyor ama her seferinde kendime bunun normal olduğunu soyluyorum.
Bu bile beni sakinleştirmeye yetiyor.
Yeditepe Universitesi'nden Yard. Doc. Dr. Berfu Akbaş, doğum korkusunun ve gebelikle ilgili takıntıların kadınların hemen hepsinde bir miktar bulunduğunu ancak klinik boyutları olan tokofobinin yuzde 6-10 oranlarında gorulduğunu soyluyor:
"Bazı durumlarda kadınlar cinsellikten tamamiyle uzaklaşmaya varan ağır tablolar sergileyebilir. Cinsel isteksizlik, cinsel tiksinti bozukluğu, vajinismus gibi klinik durumların temelinde tokofobi olabilir.
Bazı kadınlar bu nedenle abartılı doğum kontrol yontemleri uygulayıp hap, spiral, prezervatifi bir arada kullanabilir. Hatta doğum korkusu gebeliği gebeliği sonlandırmaya kadar varabilir."
KARNIMDAN NE CIKACAK?
Tokofobi genellikle ilk gebelikte ortaya cıkıyor cunku insan bilinmeyenden korkuyor.
Sonucta ağrılı ve kanlı bir olgu olan doğum, hic doğum yapmamış bir kadında, "ne yaşayacağım, nasıl bir acıyla karşılaşacağım, her şey yolunda gidecek mi" gibi kaygı veren sorulara neden oluyor.
Dr. Akbaş, kadınların bilincaltında "ne doğuracağım" korkusunun da olduğunu soyluyor: "Daha eski yıllarda kadınlar kız mı olacak erkek mi, stresi yaşardı. Cunku yaşanan cevreye gore belki kız olursa kocası uzerine kuma getirecek ya da kız bebek oldurulecek!
Acaba sakat mı doğacak, daha ağır, psikotik formlarında ya icimden bir yaratık cıkarsaya kadar gidebilen bir spektrum sozkonusu. Nitekim doğadışı bir şey doğurmak bir cok korku filminde (Rosemary'nin Bebeği, Sinek, Alien) işlenen bir tema. Bu durum toplumsal bilincaltımızı da yansıtır."
Gunumuz kadınında ise bozulacak gibi estetik kaygılar dışında, "bedenim parcalanacak", "kimse bana yardım edemeycek", "bebeğim iceride sıkışıp olecek" gibi korkular daha ağır basıyor.
Dr. Berfu Akbaş, sosyokulturel acıdan bakınca bir kuşağın filmlerde bağıra cağıra, kan ter icinde doğurmaya calışan kadınlarla buyuduğunu, "annem beni doğururken olmuş" repliğinin bilincaltımıza işlendiğini soyluyor:
"Laurence Pernoud'nun Bir Cocuk Bekliyorum kitabından biliyoruz ki bazı ilkel Afrika kabilelerinde kadınların doğum yapacaklara kendi doğum hikayelerini anlatmaları yasak. Ve bu kabilelerde kadınlar cok rahat ve kolay doğuruyorlar."
Aslında tokofobi yalnızca doğum sırasında yaşanacak zorlukları kapsamıyor. Bazı kadınlar cocuğun dunyaya gelme surecini deyim yerindeyse "iğrenc" buluyor.
Bu konuda en net acıklamaları yapan unlu kişi, ergenliğinde okulda kendisine izletilen bir doğum videosu yuzunden travma yaşayan İngiliz aktris Helen Mirren.
Mirren bu konuda verdiği roportajda "eğitim amaclı izletilen o filmden sonra, doğumla ilgili her şeyden nefret ettim. Cocuk doğurmamaya o anda karar verdim. HÂl doğum hikayesi dinleyemiyorum, bu konuda bir şey izleyemiyorum."