İlk kitabıyla olağanustu bir cıkış yakalasa da yıllardır munzevi gibi yaşayan M.M. Banning nihayet yeni kitabını yazmaya koyulur ve yayıncısını arayarak bir asistan gondermesini ister. Alice Whitley unlu yazarın evine geldiğinde işinin Bayan Banning yazdıkca roman taslaklarını yayınevine gondermek olmasını beklerken kendini eve cekiduzen verip, yemek pişirip yazarın dokuz yaşındaki oğlu Frank ’e bakıcılık yaparken bulur. Olağanustu bir zekÂya, 1930 ’ların film yıldızlarına yakışan bir gardıroba ve ilginc takıntılara sahip Frank ’e… Frank ’in sınıf arkadaşlarıyla cok az ortak noktası vardır. Monoton bir sesle konuşur. Eşyalarına ve kendisine dokunulmasından hoşlanmaz. Rahatlatıcı battaniyesine sarılıp yerde yuvarlanarak kendi kendine mırıldanır. Eski Hollywood filmlerine duşkundur. Kimseye benzemez. Ama onu ilginc kılan budur zaten. Ona dair ne varsa olduğu haliyle guzeldir. Oyle kalması icin de elinden geleni yapar Alice… 
Bir anneyle oğlunun ve kendini bir anda onların unutulmaz hayatlarının icinde bulan cesur bir genc kadının hikÂyesi Olduğun Gibi... İletişim icin: [email protected]

Bir anneyle oğlunun ve kendini bir anda onların unutulmaz hayatlarının icinde bulan cesur bir genc kadının hikÂyesi Olduğun Gibi... İletişim icin: [email protected]