Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ulkeleri, son aylarda iş dunyasında oldukca zorlu bir donem yaşıyor. ABD Calışma Bakanlığı tarafından paylaşılan veriler, ABD ’de yalnızca kasım ayında 4,5 milyon calışanın işinden kendi isteğiyle ayrıldığını, yani istifa ettiğini ortaya koyuyordu. Bu sayı, son 20 yılın zirvesi iken aynı zamanda ABD iş gucunun %2,9 ’luk kesiminin bir ayda işini bıraktığını gosteriyordu.
‘Buyuk istifa dalgası ’ olarak isimlendirilen bu durum hakkında bircok araştırma ve anket de yapıldı. Ozellikle ABD ’de gorulen istifa dalgası hakkında yapılan anketler, buradaki insanların genel anlamda benzer nedenlerden dolayı işlerini terk ettiklerini gosteriyordu: Ozellikle koronavirus pandemisi sonrasında pek cok kişi ‘nefes almak ’ istiyordu.
[h=2]Buyuk istifa dalgası neden yaşanıyor?[/h]
Buyuk istifa dalgasının yaşanmasının arkasında pek cok neden bulunuyor. Fakat bu nedenlerin birkacı, yapılan tum araştırmalarda birbiriyle bağlantılı ve yuksek oranlarda goruluyordu. ABD Calışma Bakanı ’na gore insanlar, daha iyi ucretlere ve olanaklara sahip olacakları yeni bir iş arayışı icin, cocuklarına bakmak icin ve COVID-19 endişesi nedeniyle işlerinden ayrılıyordu. Tum anketlerde gorunen ana ortak noktaysa daha iyi ucretler ve olanaklar, yani daha iyi calışma koşullarıydı.
İnsan kaynakları hizmeti şirketi Personio ’nun İnsan Kaynakları Birim Sorumlusu Ross Sychell de yaptığı bir acıklamada calışanların “Emek verdiğim bu şirket, bu surecte sağlığım ve mutluluğum icin ne yaptı?” sorusuna cevap bulamadıklarını belirtti. Sonuc olarak calışanların “Değerli olduğum bir yere gideceğim.” duşuncesine kapıldığını soyledi.
Daha iyi calışma koşulu aramanın temelindeki sebeplerden biri de aslında bazı calışmalarla ortaya cıktı: Pandemi, insanların gozunu acmıştı. Indeed ’in yaptığı bir ankete gore istifa eden 1000 kişinin %92 ’si, pandemiyle beraber ‘hayatın sevmedikleri bir işi yapmak icin cok kısa olduğunu ’ hissetmeye başladı. İktisatbank ’ın 10 Ocak 2022 Gunluk Piyasa ve Analiz Yorumunda da “Calışanların ruh hali pandemi doneminde o kadar kotu etkilendi ki, insanlar nefes alıp biraz da soluklanmaya ihtiyacı olduklarını anladılar.” ifadeleri yer aldı.
Ote yandan istifa eden kişilerin sosyal medyada yaptıkları paylaşımlardan bazıları da bu insanların nasıl nispeten rahat bir şekilde istifa edebildiklerini gosteriyordu. İstifa dalgasının somut bir şekilde gorulduğu ulkelerde calışanlar, devlet desteği ve kendi imkÂnlarıyla bir miktar birikim yapmayı başarmışlardı. İktisatbank ’ın aynı yorumunda calışanların bu birikimin guvencesiyle bir muddet de olsa işsiz kalmayı goze alabildikleri ifade ediliyordu. Yani istifa edenlerin buyuk bir coğunluğu, bir sure işsiz kalarak yaşayabilecek miktarda birikime sahipti.
[h=2]Yaşanan istifa dalgasının sonucları ne olacak?[/h]
ABD ’de bir ay icinde yaşanan milyonlarca istifanın ana nedeni calışma koşullarının iyileştirilmesi arayışı olurken bu, elbette işveren uzerindeki yuku de artırdı. Oyle ki şirketler, istifa dalgalarını engellemek icin calışanlarının ucretlerini ve yan haklarını artırmaya başladı. Elbette bu, calışanların maliyetinin artması anlamına geliyordu. Bu da bir zincir etkiyi yaratma potansiyeli taşıyor: Urun ve hizmet fiyatlarının artışı.
Harvard Ekonomi Profesoru Elizabeth Allison, yaptığı acıklamada ekonomilerdeki iyileşme ve yuksek enflasyon kombinasyonunun işverenlerde ucretlerin artışı baskılarını artıracağını ifade etti. Oxford Economics ’in paylaştığı verilere goreyse artık eski bir calışanın yerine yeni bir calışan koymanın yıllık maliyeti, eğitim ve yine bu dalgayla getirilen/artırılan işe alım bonusları nedeniyle eski calışanın yıllık maaşının %122 ’si duzeyine yukseldi.
Yatırım bankası Jefferies ’in başekonomisti Aneta Markowska da bu konuda verdiği bir demecte işgucu arzındaki yapısal duşuş ve otelenmiş taleple işgucune olan ihtiyacın benzeri gorulmemiş bir şekilde artacağını, bunun da istihdam piyasalarını onlarca yıldır gorulmemiş şekilde sıkılaştıracağını ifade etti.
[h=2]Peki, istifa dalgası Turkiye ’de yaşandı mı? Turkiye ’de boyle bir dalganın yaşanmamasının nedeni neydi? Bu soruların cevapları icin bir uzmana danıştık.[/h]
Kaspersky ’ın 22 Mart 2021 tarihli ‘İşin Geleceğini Guvence Altına Almak ’ raporu, Turkiye ’deki calışanların %23 ’unun onumuzdeki 12 ay icinde yeni bir işe gecmeyi duşunduğunu ortaya koyuyordu. Turkiye ’de calışanlarının boyle bir duşunceye sahip olmalarınınsa uc nedeni vardı:
Daha iyi maaş beklentisi (calışanların %50 ’si) Daha iyi bir iş-yaşam dengesi (calışanların %46 ’sı) Daha değerli ve anlamlı bir role ihtiyac duyulması (calışanların %29 ’u) Fakat Turkiye ’de ‘istifa dalgası ’ denebilecek kadar buyuk bir olay yaşanmadı. Peki bunun nedeni neydi? Calışanlar, daha iyi bir calışma ortamı istemelerine rağmen neden işinden ayrılıp daha iyi bir iş ortamı bulma arayışına girmiyor veya bir sure iş hayatından uzak olma riskini alamıyorlar? İşte bu soruların cevapları icin Europap Tezol KÂğıt şirketinden İnsan Kaynakları Uzmanı Gamze Değirmenci ’ye danıştık.
Cevaplara gecmeden once yurt dışındaki durumu kabaca bir ozetleyelim: Calışanlar, daha iyi maaş ve calışma ortamı isteyerek ya da sadece bir sure nefes alabilmek icin işlerinden istifa ediyorlar ve yeni bir iş bulana kadar bir sure birikimleriyle yaşayabiliyorlar. Bu dalgayı engellemek isteyen işverenler de calışanlarının iş koşullarında iyileştirme yapıyorlar. [h=3]Turkiye ’de calışanların neden benzer bir yol izlemediğini sorduğumuzdaysa aslında caresizliğe dayanan bir cevap aldık:[/h]
“Pandemide şu an bir suru işyeri kapatıyor ve hatta yeni asgari ucretle birlikte bircok işten cıkışları bekliyoruz. İnsanlar şu belirsizlikte ve gelecek kaygısında cok da yerinden ayrılmak istemiyor. Mesela ben şu an daha yuksek talep ediyorum ya da daha iyi calışma ortamı talep ediyorum, ben buradan gittiğim anda benim yerime bulabileceği cok fazla iş gucu var, cok daha az ucretle.”
İşsizlik oranı cok yuksek olduğu icin her zaman farklı bir calışan alternatifinin olduğunu belirten Değirmenci, eski calışanın yerine yenisinin daha az ucretle alınabileceğine vurgu yaptı. Hatta bazı şirketlerin bu alternatife doğrudan eski calışanını işten cıkarmak ve daha duşuk ucretle yeni calışan almak yoluyla başvurduğunu da ifade etti.
[h=3]Birikimi olan calışan işinden ayrılıp yeni bir iş arayışı icin bir sure işsiz kalmayı tercih eder mi? sorusunun cevabıysa şu şekildeydi:[/h]
“Yatırımı olan kişi, yatırımı kıyıda kalsın istiyor. İnsanlar şu anda belirsizlikte ve o kıyıda kalan parasıyla hicbir şey yapmak istemiyor.
[h=3]İşverenler, calışanlarının şartlarını artırma yoluna ne kadar başvurabilir? Bu sorunun cevabı da ne yazık ki pek olumlu değil, cunku TL değer kaybediyor:[/h] “TL ’nin değer kaybı işletmeleri de cok etkiliyor. Biz tuvalet kÂğıdı sektorunde faaliyet gosteriyoruz, en az etkilenen şirketlerden bir tanesiyiz hatta pandemiyle birlikte satışlar arttı. Ama bununla birlikte maliyet de cok fazla arttı. Maliyet arttığı icin de işverenler de daha iyi calışma ortamı sağlayamıyorlar haliyle.
[h=3]Turkiye ’de Nitelikli calışan gucu de tum bu durumlardan olumsuz etkileniyor:[/h]
TL ’nin değer kaybı ve enflasyonun artışı, Turkiye ’deki nitelikli calışan gucunu de olumsuz etkiliyor. Zira daha iyi calışma koşulu ve ucret arayan nitelikli calışanlar, yurt dışındaki şirketlere ya da Turkiye ’deki yurt dışı menşeli şirketlere yoneliyorlar. Aslında fazlasıyla uzun suredir yaşamakta olduğumuz ‘iş gocu ’ durumu, Turkiye ’deki nitelikli calışan sayısını azaltarak şirketlerin kabiliyetlerini daha da geriye itiyor. Turkiye ’deki işveren de maliyet artışın nedeniyle calışma koşullarını iyileştiremediğinden, hatta daha duşuk ucretli ve niteliksiz calışanları tercih etme yoluna gittiğinden onumuz pek de acık durmuyor.
Ote yandan TL ’nin değer kaybetmesi, aslında yurt dışı menşeli şirketler icin de Turkiye ozelinde buyuk avantajlar sunuyor. TL ’nin doviz karşısındaki duşuk değeri, yabancı şirketlerin Turkiye ’deki maliyetinin az olacağı anlamına geliyor. Bu, yabancı menşeli şirketlerin Turkiye ’ye yatırım yapmasına teşvik edecek ve bu şirketlerdeki calışma ortamının daha aranan bir ortam olmasını sağlayabilecek olsa da Değirmenci ’ye gore bunun da onunde bir engel bulunuyor:
“Yabancı menşeli şirketler orada şartlarını iyileştiriyorsa, burada da şartlarını iyileştirme noktasına gidebilir. Burada yaptığı iyileştirme ona maliyet acısından neredeyse hicbir etki etmeyecek. Şu anda dolar ve euro kuruna bakarsan dışarıdan cok yatırım alacak duzeydeyiz. Yabancı bir yatırımcısın, senin burada iş gucu maliyetin cok az. Ama yurt dışındaki yatırımcı da şu anda hukûmetten kaynaklı olarak guven duymadığı icin buraya yatırım da yapamıyor. Turkiye ’den cekilen de bir suru yabancı firma da var.”
[h=2]Sonuc olarak..[/h]
Turkiye'deki calışanlar, birikimleri olmadığı, hatta birikim dahi yapamadıkları icin işlerini kaybetmeyi goze alamıyor. İşverenler, artan maliyetler nedeniyle şartları iyileştiremiyor. Daha iyi bir calışma ortamı bulan nitelikli calışan ise yurt dışına ya da yurt dışı menşeli şirketlere kacıyor. Yani istifa dalgası Turkiye'deki şartlar nedeniyle yaşanamıyor, aksine uzun suredir suregelen nitelikli iş gucunun kaybı artıyor.
Gamze Değirmenci ’nin Turkiye icin yaptığı acıklamalar ve yurt dışında yaşanan istifa dalgasının sonucları, Turkiye icin bir olumsuz tabloya daha işaret ediyor: Urun ve hizmetlerin artan maliyetleri, ve bunun sonucunda artan fiyatları, bu urunleri ithal eden ulkemizde ve tum dunyada fiyatları daha da yukarıya cekecek. TL ’nin yaşadığı değer kaybı da bu fiyat artışının uzerine ‘kopuk ’ olacak.