
Anlatım, yazılı ve sozlu olmak uzere iki ayrılır. Anlatım denince aktartılmak istenen duygu ve duşuncelerin anlatıcıdan dinleyiciye tam bir şekilde aktarılması gelir. Eğer, anlatıcı, dinleyicisine anlatmak istediği şeyi tam olarak anlatamıyorsa bu durum once anlatıcıdan kaynaklıdır. Bu bakımdan anlatının ozelliklerini bilmek ve karşımızdaki dinleyiciye kendimizi tam olarak ifade etmek esastır.
Kişi, anlatımı ister yazı yolu ile yapsın ister konuşma yolu ile yapsın , anlatımı yapacak olanın bir takım kazanımlara sahip olması gerekir. Bu genel kazanımlar şu şekilde sıralanır.
İfade edilecek olan şey yazı ile de ifade edilse - anlatımla da ifade edilse mutlaka bu anlatıma on hazırlık yapılmalıdır. Bahsedilen on hazırlık illa ki saatler surecek diye bir kural yoktur, hazırlıksız konuşmada dahi anlatıcı sozlerini zihninde en az uc kez tartmalıdır.
Anlatım tutarlı olmalıdır. Konudan konuya atlanan bir yazı ya da anlatımda verim olmaz.
Anlatımda gozlem cok onemlidir. Anlatıcının bir gozlem yeteneğinin olması onun ifade bicimini geliştirecektir.
Anlatım her ne olursa olsun bir bilgidir ve anlatıcı bu bilgi kaynaklarını iyi bilmeli, iyi değerlendirmelidir.
Toplanan bilgiler, kişisel bir elekten gecirilmelidir. Her bilgi konuşmaya da yazmaya değer değildir ya da her bilgi mutlaka sizin amacladığınız konu ile ilgili değildir. Bu bakımdan anlatıcı tarafından toplanan bilgiler, anlatımın amacına gore ayıklanmalı ve sınıflandırılmalıdır.
Yazının ya da konuşmanın butunluğunu engelleyecek her turlu bilgi ve olaydan kacınılmalıdır.
Gerek yazıda gerek konuşmada deneyimli birisinden oğut almak gerekir.
Yazıda ve konuşmada kulturel birikim ve yaşadığı cevreyi farkında varma onemlidir. Bu bakımdan kişi, kendi cevresini, kendi bilgilerini anlatımına işlemeli ama bunun dozunu iyi ayarlamalıdır. İnsanlar “ben” tipi konuşmalara cok fazla onem vermemektedir.
Anlatıcının zevklerinin hepsi dinleyicide olacak diye bir şey yoktur. Unutulmamalıdır ki herkes bir bireydir ve herkesin zevkleri bir değildir. Bu bakımdan anlatıcı kendi zevklerini okuyucuya dikte etmemeli, kendi zevklerini anlatımda cok one cıkarmamalıdır. Aksi bir durum oldukca itici bir goruntu vermektedir.
Anlatımda dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Bunları iyi belirlemek, anlatılmak istenen şeyi dinleyici ya da okuyucuya onlar sıkmadan en kestirme yolda ve tam olarak aktarmayı kolaylaştırır. İşte bu anlatım ozellikleri şunlardır:
Anlatımda tema ve konu
Anlatımı sınırlandırma
Anlatının ve anlatıcının amacı
Anlatıcının tavrı
Anlatımın ozellikleri
Anlatımının oluşturulması
Anlatım turlerinin sınıflandırılması.
Şimdi, bu anlatım ozelliklerini ana hatları ile aktaralım:
1. Anlatımda Tema ve Konu
Oncelikle şunu bilmek gerekir, her konu her anlatım turu ile anlatılmayabilir. Bu bakımdan tema ile anlatım turu arasındaki bağlantıyı iyi kurmak gerekir. Orneğin duygusal yoğunlukta olan konular oykuleyici anlatım turu, manzara ya da insan tahlilinde betimleyici anlatım turu esastır. Bilimsel bir konuyu oykuleyici anlatım turu ile edebî bir şekilde anlatmak anlatıcının amacına ulaşmasını engelleyecektir. Anlatım turleri konusu, makaleler.com adresinde yakın zamanda işlenecektir.
Unutulmamalıdır ki temalar her ne kadar sonsuz da insanlık tarihi de bir hayli fazladır. Bu bakımdan sizin işlediğiniz konu farklı bir konuşmacı ya da yazar tarafından muhtemelen gecmişte işlenmiştir. O yuzdendir ki cok okumak size diğer yazarların bakış acısını da katarak sectiniz temayı daha iyi işlemenizi sağlayacaktır.
Yazılı anlatımda, yazıda ortaya konan ve gozlemlenebilen her turlu anlam ve dil malzemesine “icerik” denir. İceriğin temeli de konudur zaten.
2. Anlatımı Sınırlandırma
Bir tema ve ona uygun bir anlatım turu sectikten sonraki en onemli adım o anlatının sınırlarını koymaktır. İşlenmek istenen ana fikir yazı yazılmadan ya da konuşma yapılmadan once belirlenmelidir ve bu ana fikir en baskın şey olmalıdır. Unutulmalıdır ki bir metinde ya da anlatıda ancak bir ana fikir olabilir. Bu bakımdan da anlatının ana fikir cevresinde donecek kadar sınırlandırılması gerekir.
Anlatıcıya verilen sure, anlatıcının tavrı ve anlatının amacı, anlatımının sınırlandırılmasını doğrudan etkiler. Bu bakımdan da anlatıdan once mutlaka prova yapılmalıdır.
Anlatımda yan fikirlerin cokluğu, anlatıcıya verilen zaman ile doğrudan alakalıdır. Eğer anlatıcının zamanı azsa ana fikre en yakın yan fikirler işlenmelidir, eğer zaman ile ilgili bir sorun yoksa yan fikirler genişletebilir.
3. Anlatının ve Anlatıcının Amacı
İletişim belli bir amac guder. Her anlatıda karşı tarafa bir mesaj iletmek isteriz. İşte bu mesaj, anlatının amacıdır. Amacın cok olması dinleyici ya da okuyucuyu sıkacağı icin genelde bir anlatıda tek bir amac gutmek gerekir.
Amac, anlatımı belirler. Bu durum da “kime neyi nasıl vereceğiniz” sorusunu akla getirir. Bu bakımdan dinleyici ya da okuyucu kitlesinin sosyal, ekonomik, kulturel duzeyini iyi bilmek gerekir. Orneğin İc Anadolu ’nun bir koyune gidip “Havyarİ ’ın nasıl yapıldığını” anlatmak başarısız bir anlatımdır ama Azerbaycan ’ın Hazal Denizi kıyısındaki balıkcılara havyarı anlatmak verimli bir anlatımdır.
4. Anlatıcının Tavrı
Anlatıcı, anlatımda ya da yazmada iki teknikten yararlanır:
Nesnel Anlatım: Anlatıcı ya da yazar nesneyi / manzarayı / doğayı olduğu gibi aktarır.
Oznel Anlatım: Anlatıcı ya da yazar nesne ve doğaya kendi yorumunu katarak anlatır.
İlk anlatımda anlatıcın tavrı cok ilgi cekmese de ikinci anlatımda anlatıcının tavrı onemlidir. Bu bakımdan kişisel ozelliklerini en alt duzeyde tutarak dinleyici ya da okuyucu ile bir olmak zorundadır. Hele ki soyut bir temayı aktarıyorsa buna azami dikkat etmelidir. Temel anlatımda anlatıcı, okuyucu ya da dinleyicinin seviyesine inebilmelidir.
Beden dili, ses tonu, jest ve mimikler ile bunların kontrolu anlatının tavrı konusunda girmektedir.
5. Anlatımın Ozellikleri
Anlatım, herkesin ortak olduğu bir konuşma dilinde, sade, yalın ve akıcı bir şekilde olmalıdır. Okuyucuyu ya da dinleyiciyi sıkmadan anlatılmak istenen net bir şekilde anlatılmalıdır. Anlatıcının ne demek istediğini anlamak okuyucu ve anlatıcı acısından onemlidir. Bu bakımdan anlatıma, sadece anlatıcının bildiği yabancı sozcukler eklemek, akademik ya da terimsel konuşmak anlatımı verimsiz kılar. Olabildiğinde ortak dili yakalamak gerekir.
6. Anlatımının Oluşturulması
Bu durum en cok yazıda sıkıntılıdır. Bircok yazar ya da anlatıcı metin oluşturma surecinde sıkıntı yaşar. Oysaki dağınık bir metin dağınık bir anlatım demektir ve dağınık bir anlatımda mesaj, okuyucuya ya da dinleyiciye gitmez.
Metin oluşturma bilgi ve deneyimler, veri – hayal bağlantısını sağlamak, anlatım arasındaki kopruleri kurma oldukca onemlidir. daldan dala atlanan bir yazı ya da konuşma bir sure sonra dikkat dağıtacaktır; bu bakımdan metinde sozcukler ve cumleler arasında yukarıda bahsedilen kopruleri kurmak cok onemlidir.
Dil bilgisi bilmek, ozellikle yazıda hayatî bir değere sahiptir. Cumle kuruluşunda rol alan cekim eklerini tam anlamıyla idrak etmek cumle kurmayı kolaylaştıracağından dikkat edilmelidir.
Metin ya da konuşma sırasında anlatım bozukluğu yapılmamalıdır.
Metin bağlamı dikkate alınmalı, metnin akıcılığına zarar verecek herhangi bir cumle metinden ya da konuşmadan derhal cıkarılmalıdır.
Metinlerde ikilemelerden, tamlamalardan, yinelemelerden, pekiştirmelerden yararlanmak metin icin akıcılığı sağlar ama bunların da kurallarının bilinmesi gerekir. Aksi takdirde komik duruma duşurebilir anlatıcı ya da yazarı.
7. Anlatım Turlerinin Sınıflandırılması
Metinler, paragraflardan oluşur. Sozcukler cumleleri, cumleler paragrafları meydana getirir. Bu bakımdan da her paragraf bir butunu temsil eder. Bir yazılı metinde olması gereken şey daha doğrusu en yaygın anlatım, her paragrafın bir yan fikri işlemesi ve genelde sonuc bolumunde de yan fikirlerin ana fikri vermesidir. Bu parcadan butune varılan tume varım yontemidir ama tam tersi olan tumden gelim de uygulanabilir ; yani yazar ilk paragrafta ana fikri verip sonra bu ana fikre varmasını sağlayan yan fikirleri sıralayabilir. Her iki durumda da olması gereken derli toplu bir anlatımdır.
Kişi, anlatımı ister yazı yolu ile yapsın ister konuşma yolu ile yapsın , anlatımı yapacak olanın bir takım kazanımlara sahip olması gerekir. Bu genel kazanımlar şu şekilde sıralanır.
İfade edilecek olan şey yazı ile de ifade edilse - anlatımla da ifade edilse mutlaka bu anlatıma on hazırlık yapılmalıdır. Bahsedilen on hazırlık illa ki saatler surecek diye bir kural yoktur, hazırlıksız konuşmada dahi anlatıcı sozlerini zihninde en az uc kez tartmalıdır.
Anlatım tutarlı olmalıdır. Konudan konuya atlanan bir yazı ya da anlatımda verim olmaz.
Anlatımda gozlem cok onemlidir. Anlatıcının bir gozlem yeteneğinin olması onun ifade bicimini geliştirecektir.
Anlatım her ne olursa olsun bir bilgidir ve anlatıcı bu bilgi kaynaklarını iyi bilmeli, iyi değerlendirmelidir.
Toplanan bilgiler, kişisel bir elekten gecirilmelidir. Her bilgi konuşmaya da yazmaya değer değildir ya da her bilgi mutlaka sizin amacladığınız konu ile ilgili değildir. Bu bakımdan anlatıcı tarafından toplanan bilgiler, anlatımın amacına gore ayıklanmalı ve sınıflandırılmalıdır.
Yazının ya da konuşmanın butunluğunu engelleyecek her turlu bilgi ve olaydan kacınılmalıdır.
Gerek yazıda gerek konuşmada deneyimli birisinden oğut almak gerekir.
Yazıda ve konuşmada kulturel birikim ve yaşadığı cevreyi farkında varma onemlidir. Bu bakımdan kişi, kendi cevresini, kendi bilgilerini anlatımına işlemeli ama bunun dozunu iyi ayarlamalıdır. İnsanlar “ben” tipi konuşmalara cok fazla onem vermemektedir.
Anlatıcının zevklerinin hepsi dinleyicide olacak diye bir şey yoktur. Unutulmamalıdır ki herkes bir bireydir ve herkesin zevkleri bir değildir. Bu bakımdan anlatıcı kendi zevklerini okuyucuya dikte etmemeli, kendi zevklerini anlatımda cok one cıkarmamalıdır. Aksi bir durum oldukca itici bir goruntu vermektedir.
Anlatımda dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Bunları iyi belirlemek, anlatılmak istenen şeyi dinleyici ya da okuyucuya onlar sıkmadan en kestirme yolda ve tam olarak aktarmayı kolaylaştırır. İşte bu anlatım ozellikleri şunlardır:
Anlatımda tema ve konu
Anlatımı sınırlandırma
Anlatının ve anlatıcının amacı
Anlatıcının tavrı
Anlatımın ozellikleri
Anlatımının oluşturulması
Anlatım turlerinin sınıflandırılması.
Şimdi, bu anlatım ozelliklerini ana hatları ile aktaralım:
1. Anlatımda Tema ve Konu
Oncelikle şunu bilmek gerekir, her konu her anlatım turu ile anlatılmayabilir. Bu bakımdan tema ile anlatım turu arasındaki bağlantıyı iyi kurmak gerekir. Orneğin duygusal yoğunlukta olan konular oykuleyici anlatım turu, manzara ya da insan tahlilinde betimleyici anlatım turu esastır. Bilimsel bir konuyu oykuleyici anlatım turu ile edebî bir şekilde anlatmak anlatıcının amacına ulaşmasını engelleyecektir. Anlatım turleri konusu, makaleler.com adresinde yakın zamanda işlenecektir.
Unutulmamalıdır ki temalar her ne kadar sonsuz da insanlık tarihi de bir hayli fazladır. Bu bakımdan sizin işlediğiniz konu farklı bir konuşmacı ya da yazar tarafından muhtemelen gecmişte işlenmiştir. O yuzdendir ki cok okumak size diğer yazarların bakış acısını da katarak sectiniz temayı daha iyi işlemenizi sağlayacaktır.
Yazılı anlatımda, yazıda ortaya konan ve gozlemlenebilen her turlu anlam ve dil malzemesine “icerik” denir. İceriğin temeli de konudur zaten.
2. Anlatımı Sınırlandırma
Bir tema ve ona uygun bir anlatım turu sectikten sonraki en onemli adım o anlatının sınırlarını koymaktır. İşlenmek istenen ana fikir yazı yazılmadan ya da konuşma yapılmadan once belirlenmelidir ve bu ana fikir en baskın şey olmalıdır. Unutulmalıdır ki bir metinde ya da anlatıda ancak bir ana fikir olabilir. Bu bakımdan da anlatının ana fikir cevresinde donecek kadar sınırlandırılması gerekir.
Anlatıcıya verilen sure, anlatıcının tavrı ve anlatının amacı, anlatımının sınırlandırılmasını doğrudan etkiler. Bu bakımdan da anlatıdan once mutlaka prova yapılmalıdır.
Anlatımda yan fikirlerin cokluğu, anlatıcıya verilen zaman ile doğrudan alakalıdır. Eğer anlatıcının zamanı azsa ana fikre en yakın yan fikirler işlenmelidir, eğer zaman ile ilgili bir sorun yoksa yan fikirler genişletebilir.
3. Anlatının ve Anlatıcının Amacı
İletişim belli bir amac guder. Her anlatıda karşı tarafa bir mesaj iletmek isteriz. İşte bu mesaj, anlatının amacıdır. Amacın cok olması dinleyici ya da okuyucuyu sıkacağı icin genelde bir anlatıda tek bir amac gutmek gerekir.
Amac, anlatımı belirler. Bu durum da “kime neyi nasıl vereceğiniz” sorusunu akla getirir. Bu bakımdan dinleyici ya da okuyucu kitlesinin sosyal, ekonomik, kulturel duzeyini iyi bilmek gerekir. Orneğin İc Anadolu ’nun bir koyune gidip “Havyarİ ’ın nasıl yapıldığını” anlatmak başarısız bir anlatımdır ama Azerbaycan ’ın Hazal Denizi kıyısındaki balıkcılara havyarı anlatmak verimli bir anlatımdır.
4. Anlatıcının Tavrı
Anlatıcı, anlatımda ya da yazmada iki teknikten yararlanır:
Nesnel Anlatım: Anlatıcı ya da yazar nesneyi / manzarayı / doğayı olduğu gibi aktarır.
Oznel Anlatım: Anlatıcı ya da yazar nesne ve doğaya kendi yorumunu katarak anlatır.
İlk anlatımda anlatıcın tavrı cok ilgi cekmese de ikinci anlatımda anlatıcının tavrı onemlidir. Bu bakımdan kişisel ozelliklerini en alt duzeyde tutarak dinleyici ya da okuyucu ile bir olmak zorundadır. Hele ki soyut bir temayı aktarıyorsa buna azami dikkat etmelidir. Temel anlatımda anlatıcı, okuyucu ya da dinleyicinin seviyesine inebilmelidir.
Beden dili, ses tonu, jest ve mimikler ile bunların kontrolu anlatının tavrı konusunda girmektedir.
5. Anlatımın Ozellikleri
Anlatım, herkesin ortak olduğu bir konuşma dilinde, sade, yalın ve akıcı bir şekilde olmalıdır. Okuyucuyu ya da dinleyiciyi sıkmadan anlatılmak istenen net bir şekilde anlatılmalıdır. Anlatıcının ne demek istediğini anlamak okuyucu ve anlatıcı acısından onemlidir. Bu bakımdan anlatıma, sadece anlatıcının bildiği yabancı sozcukler eklemek, akademik ya da terimsel konuşmak anlatımı verimsiz kılar. Olabildiğinde ortak dili yakalamak gerekir.
6. Anlatımının Oluşturulması
Bu durum en cok yazıda sıkıntılıdır. Bircok yazar ya da anlatıcı metin oluşturma surecinde sıkıntı yaşar. Oysaki dağınık bir metin dağınık bir anlatım demektir ve dağınık bir anlatımda mesaj, okuyucuya ya da dinleyiciye gitmez.
Metin oluşturma bilgi ve deneyimler, veri – hayal bağlantısını sağlamak, anlatım arasındaki kopruleri kurma oldukca onemlidir. daldan dala atlanan bir yazı ya da konuşma bir sure sonra dikkat dağıtacaktır; bu bakımdan metinde sozcukler ve cumleler arasında yukarıda bahsedilen kopruleri kurmak cok onemlidir.
Dil bilgisi bilmek, ozellikle yazıda hayatî bir değere sahiptir. Cumle kuruluşunda rol alan cekim eklerini tam anlamıyla idrak etmek cumle kurmayı kolaylaştıracağından dikkat edilmelidir.
Metin ya da konuşma sırasında anlatım bozukluğu yapılmamalıdır.
Metin bağlamı dikkate alınmalı, metnin akıcılığına zarar verecek herhangi bir cumle metinden ya da konuşmadan derhal cıkarılmalıdır.
Metinlerde ikilemelerden, tamlamalardan, yinelemelerden, pekiştirmelerden yararlanmak metin icin akıcılığı sağlar ama bunların da kurallarının bilinmesi gerekir. Aksi takdirde komik duruma duşurebilir anlatıcı ya da yazarı.
7. Anlatım Turlerinin Sınıflandırılması
Metinler, paragraflardan oluşur. Sozcukler cumleleri, cumleler paragrafları meydana getirir. Bu bakımdan da her paragraf bir butunu temsil eder. Bir yazılı metinde olması gereken şey daha doğrusu en yaygın anlatım, her paragrafın bir yan fikri işlemesi ve genelde sonuc bolumunde de yan fikirlerin ana fikri vermesidir. Bu parcadan butune varılan tume varım yontemidir ama tam tersi olan tumden gelim de uygulanabilir ; yani yazar ilk paragrafta ana fikri verip sonra bu ana fikre varmasını sağlayan yan fikirleri sıralayabilir. Her iki durumda da olması gereken derli toplu bir anlatımdır.