

Bir insanın, başka bir milletin bilmediği dillerini oğrenme isteklerinin altlarında cok ceşitli nedenler vardır ve bu nedenler arasında siyasi durum, gelecek kaygısı, kişisel nedenler, dil milliyetciliği gibi hem kişisel hem de politik nedenler olabilir. Ustelik bu durumun tam olarak Turk milletine ozgu bir durum değildir; gelişmiş ya da gelişmemiş diye nitelendireceğimiz her ulke icin karşılıklı olarak gercekleşebilir. Biz, bu konunun kapsamından dolayı, yazıyı daraltmak amaclı sadece Turkce oğretimini konu alacağız. Once yabancılara Turkce oğretimini tarihini kısaca verip, Turkceyi oğretme aşamalarına genel bir bakış atacağız.
[h=4]Yabancılara Turkce Oğretimi İlk Kez Ne Zaman Başladı? [/h]Yabancı diye kastedilen kişi, dilsel acıdan bakarsak yerel dili bilmeyen kişidir. Turkiye ve Turkce konuşurları icin yabancı dil, Turkce dışındaki herhangi bir dildir; yabancı ise Turkce bilmeyen kişidir. Yabancı diye tabir edilen kişiler, ceşitli nedenlerle Turkce oğrenmek isterler; bu nedenler Turkiye ’nin politik duruşu ile alakalı olabileceği gibi kişinin bireysel merakından ya da ticarî kaygılardan olabilir.
Medeniyetler kurulduğu anda yabancı dil oğrenimi başlamıştır. Dunya acısından bakarsak ilk yabancıya yerel dil oğretimi ya da kişinin kendi dili dışında başka bir dil oğrenme isteği MO 225 tarihinde Akadların Sumer topraklarını ele gecirdikten sonra Akadların Sumerlerin dillerini oğrenme cabasıdır. Bu durum daha sonra tekerrur etmiş ve Moğollar da fethettikleri Uygur topraklarında barınmanın ve bir devlet olmanın gereği olarak Uygurların dilini oğrenmek gerektiğini duşunmuşler ve oğrenmişlerdir.
Turkler icin ilk Turkce oğretiminin Hunlar ile başladığı varsayılır bazı araştırmacılar tarafından. Turklerin devlet kurmaya ve ulkeleri fethetmeye başladıkları tarihi aynı zamanda dil oğretimi tarihi olarak da alınabilir lakin maalesef bu konuda ozellikle ilk ve orta cağ icin delilimiz yok. Hunların da yabancılara dil oğretimi yaptıklarına dair bir kanıtımız yok. Cinli bir rahibin, siu-k ’i t ’i-li-kang puh-koh ku-t ’u-tang ( Hun Turkcesi ile yazılan cumlenin cevirisini Talat Tekin şu şekilde verir: Ordu savaşmak icin cıkacak ve Liu Yao ’yu yakalayacak) ibaresini bilmesinden yola cıkarak Turkceyi sadece Turklerin konuşmadığı bilgisine varabiliriz. Ama Hunların devlet capında bir oğretme ağı kurup kurmadıklarını bilmiyoruz.
Kafaları karıştıran bir durum vardır Hunlar ile ilgili. Cin ’in tarih kayıtlarında Hunların dillerini yazıya gecirdiklerinden bahsetmektedir. Cinli rahibin de Turkceyi bilmesi, pek cok araştırmacı tarafından Hunların Turkce oğretimi yaptığına yorulmuştur; yalnız aksine bu durum, Cin ’in misyonerlik faaliyetlerinden dolayı bir yabancı dil oğretimi olabilir. Bu bakımdan Hun Devleti zamanında bu yana Turkce oğretimi var demek, cok kapsayıcı ve genel bir yargı olacak; ustelik mesnetsiz ve asılsız olacaktır. Bir Cinli rahibin Turkce bilmesi, Hunların, devlet bazında bir organizasyon ile Turkce oğrettiği anlamına gelmez. Bu bakımdan kimi araştırmacıların Turkce oğretim Hunlardan bu yana başlamıştır duşuncesi kanımca doğru değildir. Ama Karahanlı Doneminde bu durum boyle değildir. Yalnız, kronolojik sırayı takip edip once Uygur devletindeki olayları gozden gecirmeliyiz..
[h=4]Cengiz Han ve Uygur Turklerinin Yabancılara Turkce Oğretimi [/h]Moğol İmparatoru Cengiz Han, dunyayı fethetmeyi kafasına koyduğu zaman once cevresindeki ulkeleri fethe başladı. Uygurlar, ilk fethedilen devlet duzenine sahip boydu. Moğolların dilleri vardı ama bir alfabeye sahip değillerdir. Uygurlar ise, yerleşik hayata gecmiş; mimaride, sanatta, dil ve kulturde ilerlemiş devletlerdendi. Bu bakımdan Moğollar, Uygur yazıcıları devlet kademelerinde gorevlendirdi. Hatta, Fatih Sultan Mehmet zamanında sarayda gorev yapan “Bahşı” denen birim, Orta Asya Turkleri ile irtibatı sağlamakla gorevliydiler ve bu iletişim dili de Uygurca idi. Yani bahşılar, Uygurca bilen devlet adamları idi. Bu bilgi ile Uyguların Moğollara dil oğrettiğini; dolayısıyla yabancılara Turkce oğretimini Uygur Turlerinin Moğollara yaptığını soyleyebiliriz.
[h=4]Karahanlılar Doneminde Turkce Oğretimi Nasıldı? [/h]Turk devletlerinin tarihlerine baktığımızda devlet bazında bir dil oğretimi gormek yerine, kişisel cabalarla Turkcenin gelişimini gormekteyiz. Bu kişisel cabalardan bir tanesi de Kaşgarlı Mahmud ’dan gelir. Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lugati't - Turk adlı eserini yazarak, yabancılara Turkce oğretiminde kasti olarak somut atan ilk kişidir. DîvÂnu LugÂti't - Turk hakkında daha fazla bilgi icin DîvÂnu LugÂti't - Turk Nedir makalesine bakabilirsiniz. Ayrıca Kaşgarlı'yı da Kaşgarlı Mahmud Kimdir? makalelerinde işlemiştik. Daha fazla bilgi isteyenlerin bu makalelere bakmaları rica olunur; zira bu başlıkta sadece Turkce oğretimi konusu işlenecektir.
DîvÂnu LugÂti ’t-Turk, Turkce oğretimi konusunda yazılan ilk eserdir. Kaşgarlı Mahmud, bunu bir emir ile değil, kendi hur iradesiyle ve Turkceye olan aşkı ile kaleme almıştır. Amacı da Araplara Turkce oğretmektir. Bu bakımdan, Turkce gramer ve tanıklarıyla birlikte bir Turkce Arapca sozluk hazırlamıştır. Kaşgarlı Mahmud, bu kıymetli eserini kaleme alırken bu sozluğu nasıl hazırladığını da onsozunde anlatmıştır. Kaşgarlı Mahmud, sozlukteki Turkce sozleri secerken, tum sozleri yazmadığını, kullanımda olmayan, halkın unuttuğu sozleri kaleme almadığını dile getirmiştir. Kaşgarlı Mahmud, bu şekilde, şuan yabancılara Turkce oğretme programlarında uygulanan bir yolu bilmeden ya da bilerek izlemiş.. Dil oğrenimi, doğal dil dediğimiz konuşma dili ile mumkundur. Konuşma dili, pratik ve hızlıdır. Haliyle eskimiş ve hantal sozleri bunyesinde barındırmaz. Dil oğretiminde de esas olan cağdaş dildir. Kaşgarlı, sozluğune tum sozleri almayarak, cağdaş dili oğretmiş ve sozlerin sadece tanımını değil; aynı zamanda tanıklarını da vererek sozlukculuğun modern anlamda kurucusu sayılmıştır.
Kaşgarlı Mahmud, Araplara Turkce oğretmek icin genel dili bir sozluk haline getirdi. Ama dil oğrenmek icin din de bir nedendi. Turkler, Arapcayı İslam ’ı daha iyi anlamak ya da İslam ’dan oturu Arapcanın kutsal olduğunu duşundukleri icin oğrendiler. İşte, İslamî terimleri Turkce olarak yazan bir eser cıktı Karahanlı doneminde : Yusuf Has Hacib ’in Kutadgu Bilig ’i. Kutadgu Bilig, Turkce olarak yazılan ve peygamber yerine YALAVAC, namaz yerine YUKUNC gibi terimleri ile dikkat ceker. Hacip, dibacesinde eserinin Turkce oğretmek amacıyla yazılıp yazılmadığını belirtmez ama dinî terimlerinin Turkcesinin olması bakımından burada adının gecmesi gereken bir eserdi.
[h=4]Kıpcak - Memluk Devleti Doneminde Turkce Oğretimi [/h]Kimi araştırmacılara gore Memluk ile Kıpcak sahası ayrıdır; kimi araştırmacılar icinse birdir. Biz, konu başlığımız icin iki donemi de birlikte değerlendireceğiz.
Memluk sahasının Turkce oğretimi konusunda onemli gelişmelere bile isteye tanık olduğunu bilmeliyiz. Abbasi devleti yonetiminde bugunku Arap topraklarında, Abbasilerinin askerî gucleri ciddi anlamda zayıftı. Turkleri, askerî alandaki acıkları kapatmak icin orduya alan Abbasiler, sonunda bu durumu gelenek haline getirdiler. Memluk, kolemen denilen Turk asker – kolelerin Arap devletlerini yıkıp devlet kurmaları ile oluştu. Bu da yonetimi Turk ama tebası Arap olan beynelmilel bir devlet yarattı. Araplar, yonetimde yer almak ve yeni gelen yonetime ayak uydurmak icin Turkce oğrenmeye başladılar. Bu da, Arapların kendi gramerleriyle yazdıkları Turkce sozlukleri, Arapların kendi milletlerine Turkce oğretmek icin yazdıkları kitapları ve kaynakları meydana getirdi. Memluk sahası, Arapların Turkce oğrenmek icin sistemli bir bicimde calıştıkları bir saha olarak, yabancılara Turkce oğretimi tarihinde cok onemli bir yere sahiptir.
Daha yukarıda, Balkanlar ve Kuzey Karadeniz taraflarında yine bir Turk milleti olan Kıpcaklar – Kumanlar bulunuyordu. Bu sahanın en onemli eseri Codex Cumanicus adlı sozluk. Bu sozluğu Codex Cumanicus Nedir? adlı makalemizde işlediğimiz icin sadece hatırlatacağız. Meraklılarının bu makaleyi okumasını tavsiye ederiz.
Codex, misyonerlerin ve kimi araştırmacılara gore tuccarların kendi ereklerince Turkce oğrenmek icin hazırladıkları sozluktur. Turkler değil, Almanlar ve İtalyanlar hazırlamışlardır. Amacları, kendilerinden sonra gelen misyonerlerin ya da tuccarların zorlanmamasıdır.
[h=4]Cağatay Sahasında Yabancılara Turkce Oğretimi [/h]Karahalılar zamanında, İslamiyet ’in devlet dini haline gelmesi ile birlikte Turkcenin Arapca ile savaşı da resmen başlamıştı. Hatta bu nedenle Kaşgarlı Mahmud, Divanu Lugatit Turk adlı eserini yazmıştır. Anadolu sahasında Osmanoğulları ’nın hakimiyeti ile başlayan Osmanlı Turkcesi donemiyle eş zamanlı olarak Orta Asya sahasında Cağatay Hanlığı hukum surmekteydi. Osmanlı Turkcesi Arapca – Farsca hucumuna karşı cıkamamıştı ama Cağatayca sahasında ozellikle Ali Şir Nevai ile birlikte Arapca – Farsca hakimiyetine bir başkaldırı vardı. Ali Şir Nevai, genclerin Farsca şiir yazma heveslerine karşı cıkıyordu ve bunun icin Farscanın Turkceden daha ustun olmadığını kanıtlama ihtiyacı hissetti. İki dilin karşılaştırması anlamına gelen Muhakemetu'l Lugateyn, Ali Şir Nevai ’nin eseridir ve Farsca ile Turkcenin kıyaslandığı bir sozluktur. Bu sozluk, aynı zamanda yabancılara Turkce oğretimi icin kaynak olarak kullanılacak kapsamda idi. Cağatay sahasında, devlet capında bir Turkce yaygınlaştırılması ve oğretilmesi durumu vardı. Ali Şir Nevai hakkında daha fazla bilgi icin Ali Şir Nevai Kimdir? ve Ali Şir Nevai'nin Edebi Kişiliği adlı makalerimize bakabilirsiniz.
Anadolu sahasında Turkce, pek fazla, yabancılara oğretilmiyordu; zaten Turkce Arap harfleri ile yazılan ve Arapca ve Farsca golgesinde buyuyemiyordu. Selcuklular zamanında başlayan doğu dilleri etkisi, Osmanoğulları arasında da devam etti. Beylik doneminde, beylikler ama ozellikle Karamanoğulları Beyliği Turkceye onem verse de Osmanoğulları ’nın Karamanoğlulları titizliğinde bir Turkce aşkının olduğunu soylemek oldukca zor. Yavuz Sultan Selim devrinde de halifelik Osmanlılar ’a gecince, durum iyice karışık hale geldi zaten..
[h=3]Turkiye Cumhuriyeti icin Yabancılara Turkce Oğretimi [/h]İmparatorluklar doneminde ulusal bir dilden soz etmek imkansızdı ama uluslar ortaya cıktıktan sonra devlet dilleri yani ulus dilleri ortaya cıkmaya başladı. Ulus dilleri, devletin ana dili kabul edildi. Zaten Osmanlı Devleti zamanında - Avrupa ulus devlet anlayışına gecmeden onceki zamanlardan bahsediyoruz - yabancılara Turkce oğretimi diye bir durum olmamasının nedeni de budur . Peki nedir ana dil ve bunun karşıtı olan yabancı dil..
Ana Dil: Ana dil, ana sutu gibidir. Annemizden duyduğumuz ilk dil ne ise, bizim dilimiz odur. Ailemizin konuştuğu dildir. İlk oğrendiğimiz dildir. Ulus devletler icin, coğunluk olan milletin ana dili, devletin de ana dili yani devlet dilidir.
Yabancı Dil: Ailemizdeki lisandan başka bir dildir. Turkce konuşuru icin İngilizce, İngilizce konuşuru icin Turkce yabancı dildir mesela. Annemizden oğrenmediğimiz dildir diyebiliriz. Bu durumun bir istinası var ama; iki ayrı milletten evlenenler. Bu durumda cocuk iki milletin dilini de oğrenebilir; bu da onun iki ana dili olduğunu gosterir kanımca. Ulus devletlerin ortaya cıkması ile, devlet dilleri yaygınlaştı. Bu bakımdan bugun yabancı dile, başka devletin, kabilenin ya da boyun dili de diyebiliriz.
Turkiye Cumhuriyeti kurulmadan once ozellikle Osmanlı ’nın gerileme devrinde, Avrupa iyiden iyiye ulus devlet anlayışını oturtunca dil oğreniminin onemi ortaya cıktı. Avrupa, siyasi, ticari ya da dinî nedenlerden oturu her dili oğrenmeye başladı. 1699 yılında Fransa, Turkiye ’ye Turkce oğrenmeleri icin cocuklar gonderdi. 18.yy doneminde bu durum İngiltere, Hollanda, Avusturya ve Rusya gibi ulus devletlerde de gorulmeye başladı.
1960 ’lı yıllar, yabancılara Turkce oğretiminin devlet eliyle oğretilmeye başlandığı donemdi. Kenan Akyuz, Huseyin Aytac gibi değerli akademisyenler, yabancılara Turkce oğretimi ile ilgili kitaplar yazmaya başladı.
Devlet kurumu olarak yabancılara dil oğretimi Ankara Universitesinin TOMER yani Turkce Oğretim Merkezi acması ile başladı. Daha sonra Ege, Bolu İzzet Baysal gibi okullar da TOMER acmaya ve bu iş icin eğitici – oğretmen yetiştirmeye başladılar. Bu programlar şuan hemen hemen her universitede aktif şekilde devam etmekte, hatta Turkiye dışındaki ulkelere Yunus Emre gibi kurumlar acılıp Turkcenin yaygınlaştırılması icin calışmalar yapılmaktadır.
Yabancılara Turkce Oğretimi, sistemli ve kurallı bir hale getirilip bir disiplin haline gelmiştir bugun. Dış politika ile yakından ilgili olduğu icin devlet kurumlarınca bu iş ciddi ve ozverili bir şekilde yapılmaktadır.