
Dekadanlık ve dekadizm hakkında once sozluklere başvuracağız. TDK Buyuk Sozluk ’te “dekadan” anlamı şu şekilde verilmektedir.
Fr. décadent
a. XIX. yuzyıl sonlarında Fransa'da naturalistlere karşı cıkan sembolizm akımına onculuk etmiş olan sanatcı: “Fakat son zamanlarda zuhur eden sembolist yahut dekadan edebiyatlar terbiye noktainazarından muzır amillerdendir.” -Z. Gokalp.
Gorulduğu gibi sozcuk Fransızcadan dilimize girmiştir. Ziya Gokalp ’in sozune gore de bir edebiyat akımıdır; ustelik bu edebiyat akımı da sembolizmdir. Tabii burada iki sorun goze carpar; bizde dekadanlık bu anlamıyla mı kullanılmış yoksa farklı anlamlara zuhur etmiş mi?
Bu soru icin once TDK Yazın Terimleri sozluğune bakmalı daha sonra da dekadanlık terimini aydınlarımızın nasıl kullandıklarına dikkat kesilmeliyiz:
dekadan Fr. décodent
XIX yuzyıl sonlarında Fransa'da doğalcılığa karşı cıkan ve simgecilik akımına onculuk etmiş olan sanatcılara verilen ad. BSTS / Yazın Terimleri Sozluğu 1974
Servet-i Funun edebiyatının başat isimlerinden olan Cenap Şahabettin “Dekadan” konulu yazısında bu terimi şu şekilde tanımlamıştır:
Ozel bir hissi ifade eden diğer eserlere Fransızlar “Dekadan” dediler; sozlukte “geriye giden” anlamında olan bu terimin bu şekilde adlandırılmasını nedeni şudur ki yeni yazarlar bundan birkac yuzyıl onceki şairlerden -orneğin Ronsard gibi- bazılarının terk etmiş oldukları şiir yazma tarzlarını taklit ediyorlardı; bundan başka yeni yazarların anlatmak istedikleri ozel hisler acıkca herkesin duyacağı şeyler olmadığından her biri bir duygusal illetin garip bir gostergesi gibi kabul edildi. Tum Fransız aydınların, edebiyatcıların bir sinir hastalığı icinde bulunduklarına karar verildi. Bu karar ve goruş de dekadan teriminin bir kalem işi ( yazarlık)olmasına yardım etti. *
Cenap Şahabettin ’in bu tanımından sonra dekadanlığa ornek olarak sembolist akımın başat isimlerinden birisi olan Charles Baudelaire ’ı verir. Hatta bunu ilk dekadan olarak belirtir ama bu durumda bile dekadan teriminin onun zamanında kullanılmadığını da acıklar. Dekadan teriminin Paul Verlain ile Arthur Rimbaud ’ın Charles Baudelaire ’nin şiir tarzını bir tarz haline getirdikten sonra ortaya cıktığını soyler. Cenap Şahabettin yazısının devamında ise dekadanlığın sozluk anlamı gibi bir gerileme olmadığını ileri surerek bunu kanıtlamaya calışacaktır. Pekala Cenap Şahabettin Servet-i Funun gibi bir dergide neden “dekadan” başlığında bir yazı yazma ihtiyacı duydu? Bu ihtiyac, Servet-i Funun şairlerinin Fransız edebiyatına ama ozelikle sembolizme olan duşkunlukleri ile ilgili bir durum muydu, onu konuşalım..
Bir Polemik Konusu Olarak Dekadizm
Turk edebiyatı, Tanzimat donemi ile gazete ve dergilerle tanıştı. Bu aşamadan sonra da polemikler ortaya cıkmaya başladı. Aslen divan şiirindeki hicivler bir nevi polemik sayılsa da şimdiki anlamıyla polemik Tanzimat doneminde başladı. Tanzimat doneminde cıkan dergi ve gazeteler, yazarların duşuncelerini acıklaması icin bir zemin oluşturdular. Cenap Şahabettin de bu zeminleri kullanan aydınlarımızdı cunku o dekandan ve dekadizm ile ilgili olan yazısını bir kalem savaşı esnasında yani polemik esnasında kaleme aldı. Bu kalem savaşı yani polemik direk Servet-i Funun edebiyatcılarına karşı Ahmet Mithat Efendi tarafından acıldı. Bu polemik de uc onemli aydın vardır: Ahmet Mithat Efendi, Cenap Şehabettin ve sonradan dahil olan ama tartışmaya son noktayı koyan Şemsettin Sami.
Ahmet Mithat Efendi Servet-i Funun edebiyatı taraftarlarına “ Dekadan” yakıştırmasını yapar ve onların dilinin ağır olmasından yakınarak Servet-i Fununcuların, “ Veysilere, Nergisilere rahmet okuttuğunu” soyler. Bu eleştiri yazısının dili ağırdır ve o zamanlar tek bir catı altında yani Servet-i Funun dergisi etrafında toplanan şuan bizim Servet-i Funun edebiyatı dediğimiz edebiyatı oluşturan şairler ve yazarlar once bu tartışmaya katılmamaya karar verirler. Ayrıca işin daha ilginc yanı Ahmet Mithat Efendi ’nin yazısında kullanılan “dekadan” sozcuğu o gunden itibaren ozellikle sıfat olarak kullanıldığında Servet-i Funun aydınlarıyla alay etmek hatta tabir-i caizse onları aşağılamak amacıyla kullanıldı. Bu durumda Servet-i Funun aydınları bir cevap vermek ihtiyacını hissettiler. İşte bu cevaplardan birisi de yukarıda bahsettiğimiz Cenap Şahabettin ’in yazısıdır. Bunun yanında hemen hemen butun Servet-i Funun aydınları başta Cenap Şahabettin ve Huseyin Cahit Yalcın olmak uzere duzgun bir uslup ile Dekadanlık ve Dekadanizm ’den ne anladıklarını yazdılar. Ayrıca bu isimler kendilerine dekadan sıfatını yakıştırmadıklarını da belirtmişlerdir. Yalnız bazen karşı tarafın sert ve alaycı tutumlarına dayanarak onlar da tarzlarını keskinleştirmişlerdir. Buna rağmen dekandanlık denilerek ne demek istendiği Suleyman Nesib ’in “Tekamul ve Terakki” adlı makalesine uzun uzadıya ve yumuşak bir dille anlatılmıştır. Boylelikle, yani bu yazı ile edebiyatımıza giren “dekadan” teriminin kapsamını, bu terimden ne kast edildiğini acıkca gorebilmiştik.
Dekadanlık Polemiği Nasıl Sona Erdi?
Suleyman Nesin, “Tekamul ve Terakki” adlı uzun yazısında eleştirilere karşılık verirken karşı tarafın da haklı olduğu yanları dile getirmiş ama yine de haklı olarak mensubu olduğu Servet-i Funun tayfasını doğru bulmuştur. Ayrıca yine aynı yazıda Servet-i Fununcuların yaptıkları edebiyatın dile zarar verdiğini de belirterek bir nevi ozeleştiri yapmıştır. Bu makaleden de yola cıkarak Servet-i Fununcuların eleştiri noktalarını ve neden dekadan benzetmesine maruz kaldıklarını gozden gecirelim :
Ahmet Mithat ve tayfası Servet-i Funun edebiyatını taklitci bir edebiyat olarak gormuşlerdir. Bu taklidin kaynağını da Fransız edebiyatı olarak gormuşlerdir.
Yine aynı taraf, Servet-i Funun ’un soz varlığını da eleştirmiştir. Bu soz varlığının Fransızcadaki cumle yapısı olduğunu ileri surmuşlerdir. Fransızca cumle yapısını yanı sıra Arapca ve Farsca tamlamaların da varlığından şikayetci olmuşlardır.
Servet-i Fununcuların kopya eserler ortaya koyduklarını soylerler.
Dil konusunda da Servet-i Fununcular eleştirilmiştir. Servet-i Fununcular dili “avam” ve “havas” yani seckin zumre dili ve halk dili olarak ayırmışlardır ki bu da en cok tepki ceken nokta haline gelmiştir.
Tum bu nedenlerden oturu dekadan yakıştırmasını alan Servet-i Funun edebiyatcıları kendilerini şu şekilde savunmuşladır:
Yeni duygu ve duşunceler ancak yeni imge ve sozcuklerle ifade edilir.
Her yeni durum bir taklit sonucu ortaya cıkar. Daha sonra kendi yolunu bularak ozgun hale gelir. ( Cenap Şahabettin “Dekadan” makalesinden )
Dekadanlık sozluk anlamından farklı olarak bir geriye gidiş değildir. Tam tersine yeniliği savunan bir akımdır. Bu sozcuğun sozluk anlamı onun ifadelerini tam karşılayamadığı icin sozluk anlamının kendilerine yakıştırılmasını uygun gormezler.
Servet-i Funun dilini, edebî ihtiyaclar zorunlu kılmıştır.
Servet-i Funun uyelerinden dekadanlığı savunan dekadanlığı sembolizm ile ilişkilendiren uyeler de vardır ama genel itibari ile Servet-i Funun edebiyatcıları kendilerini dekadanlık ile sembolizm ile anmazlar.
Tartışma birbirlerine taraf olanlarca iki cihetten gercekleştirildi. Birincisi ciddi birisi de gayriciddi taraflardı. Yalnız bir sure sonra her iki taraf da aynı cizgide devam etmeye başladı. Burada onemli olan bir yon ise Servet-i Funun dergisinin bir tarafı oluşturması ve onun karşısında ise başta İrtika ve Malumat dergileri başta olmak uzere birden cok derginin olmasıdır. Zaten bu tartışmalar genelde dergilerde devam etmiş, gazeteler de pek gorulmemiştir.
Tartışmanın son bulması Şemsettin Sami ’nin tartışmaya dahil olması ile gercekleşti. Şemsettin Sami, Servet-i Funun tarafında yer aldı. Ahmet Mithat Efendi “Teslimet-i Hakikat” adlı bir ozur yazısı yayımladı. Hatta bu yazı da başından beri Servet-i Fununcuların yanında yer alan Tarik adlı gazetede yayımlandı.
Turk edebiyatı, bu şekilde bir polemik yani kalem savaşı ile dekadan terimini tanımıştır. Dekadanlık teriminin Fransız edebiyatında kullanılma biciminden cok Turk edebiyatında nasıl gorunduğunu duşunmek gerekir. Bilinmesi gereken en onemli nokta dekadan teriminin bir akım ya da duşunce tarzı olarak edebiyat tarihinde yer almamasıdır. Bu terim sadece Servet-i Funun doneminde bir polemiğin cıkış noktasıdır. Bugun bu terim edebiyat dunyasında pek fazla kullanılmamaktadır.
*Bu yazı Servet-i Funun dergisinde Teşrin-i Evvel ( Ekim ) 1313 ( Miladi : 1897) Cenap Şahabettin tarafından yazılmıştır. Yazının cevirisi yazısı Celal Fedai tarafından yapılıp gunumuz Turkcesi ile yazımı da Diba Bahadıroğlu tarafından yapılmıştır. Metnin Celal Fedai tarafından Osmanlı Turkcesinden Latin alfabesine cevirimi şu şekildedir: ““Bir hiss-i mustesnÂyı ifade eden ÂsÂr-ı ahîreye Fransızlar “ Dekadan” dediler, lugaten “geriye giden” mÂnasına olan bu ıstılÂhın sebeb-i vaz ’ı şu oldu ki yeni muharrirler bundan birkac asır evvelki şuarÂdan -mesel Ronsard gibi- bazılarının uslûb-ı metrûkunu taklid ve ihya ediyorlardı; bundan başka yeni muharrirlerin teşrih etmek istedikleri mustesn hisler ale ’l ıtlÂk herkesin duyacağı şeyler olmadığından her biri bir maraz-ı manevînin alÂmet-i garîbesi gibi telakki olundu, butun Fransız udebÂ-yı cedîdesinin malûliyet-i asabiye icinde bulunduklarına hukmedildi. Bu ahkÂm ve telakkiyat da dekadan ıstılahının bir meslek-i kalemîye alem edilmesine yardım etti.”
Fr. décadent
a. XIX. yuzyıl sonlarında Fransa'da naturalistlere karşı cıkan sembolizm akımına onculuk etmiş olan sanatcı: “Fakat son zamanlarda zuhur eden sembolist yahut dekadan edebiyatlar terbiye noktainazarından muzır amillerdendir.” -Z. Gokalp.
Gorulduğu gibi sozcuk Fransızcadan dilimize girmiştir. Ziya Gokalp ’in sozune gore de bir edebiyat akımıdır; ustelik bu edebiyat akımı da sembolizmdir. Tabii burada iki sorun goze carpar; bizde dekadanlık bu anlamıyla mı kullanılmış yoksa farklı anlamlara zuhur etmiş mi?
Bu soru icin once TDK Yazın Terimleri sozluğune bakmalı daha sonra da dekadanlık terimini aydınlarımızın nasıl kullandıklarına dikkat kesilmeliyiz:
dekadan Fr. décodent
XIX yuzyıl sonlarında Fransa'da doğalcılığa karşı cıkan ve simgecilik akımına onculuk etmiş olan sanatcılara verilen ad. BSTS / Yazın Terimleri Sozluğu 1974
Servet-i Funun edebiyatının başat isimlerinden olan Cenap Şahabettin “Dekadan” konulu yazısında bu terimi şu şekilde tanımlamıştır:
Ozel bir hissi ifade eden diğer eserlere Fransızlar “Dekadan” dediler; sozlukte “geriye giden” anlamında olan bu terimin bu şekilde adlandırılmasını nedeni şudur ki yeni yazarlar bundan birkac yuzyıl onceki şairlerden -orneğin Ronsard gibi- bazılarının terk etmiş oldukları şiir yazma tarzlarını taklit ediyorlardı; bundan başka yeni yazarların anlatmak istedikleri ozel hisler acıkca herkesin duyacağı şeyler olmadığından her biri bir duygusal illetin garip bir gostergesi gibi kabul edildi. Tum Fransız aydınların, edebiyatcıların bir sinir hastalığı icinde bulunduklarına karar verildi. Bu karar ve goruş de dekadan teriminin bir kalem işi ( yazarlık)olmasına yardım etti. *
Cenap Şahabettin ’in bu tanımından sonra dekadanlığa ornek olarak sembolist akımın başat isimlerinden birisi olan Charles Baudelaire ’ı verir. Hatta bunu ilk dekadan olarak belirtir ama bu durumda bile dekadan teriminin onun zamanında kullanılmadığını da acıklar. Dekadan teriminin Paul Verlain ile Arthur Rimbaud ’ın Charles Baudelaire ’nin şiir tarzını bir tarz haline getirdikten sonra ortaya cıktığını soyler. Cenap Şahabettin yazısının devamında ise dekadanlığın sozluk anlamı gibi bir gerileme olmadığını ileri surerek bunu kanıtlamaya calışacaktır. Pekala Cenap Şahabettin Servet-i Funun gibi bir dergide neden “dekadan” başlığında bir yazı yazma ihtiyacı duydu? Bu ihtiyac, Servet-i Funun şairlerinin Fransız edebiyatına ama ozelikle sembolizme olan duşkunlukleri ile ilgili bir durum muydu, onu konuşalım..
Bir Polemik Konusu Olarak Dekadizm
Turk edebiyatı, Tanzimat donemi ile gazete ve dergilerle tanıştı. Bu aşamadan sonra da polemikler ortaya cıkmaya başladı. Aslen divan şiirindeki hicivler bir nevi polemik sayılsa da şimdiki anlamıyla polemik Tanzimat doneminde başladı. Tanzimat doneminde cıkan dergi ve gazeteler, yazarların duşuncelerini acıklaması icin bir zemin oluşturdular. Cenap Şahabettin de bu zeminleri kullanan aydınlarımızdı cunku o dekandan ve dekadizm ile ilgili olan yazısını bir kalem savaşı esnasında yani polemik esnasında kaleme aldı. Bu kalem savaşı yani polemik direk Servet-i Funun edebiyatcılarına karşı Ahmet Mithat Efendi tarafından acıldı. Bu polemik de uc onemli aydın vardır: Ahmet Mithat Efendi, Cenap Şehabettin ve sonradan dahil olan ama tartışmaya son noktayı koyan Şemsettin Sami.
Ahmet Mithat Efendi Servet-i Funun edebiyatı taraftarlarına “ Dekadan” yakıştırmasını yapar ve onların dilinin ağır olmasından yakınarak Servet-i Fununcuların, “ Veysilere, Nergisilere rahmet okuttuğunu” soyler. Bu eleştiri yazısının dili ağırdır ve o zamanlar tek bir catı altında yani Servet-i Funun dergisi etrafında toplanan şuan bizim Servet-i Funun edebiyatı dediğimiz edebiyatı oluşturan şairler ve yazarlar once bu tartışmaya katılmamaya karar verirler. Ayrıca işin daha ilginc yanı Ahmet Mithat Efendi ’nin yazısında kullanılan “dekadan” sozcuğu o gunden itibaren ozellikle sıfat olarak kullanıldığında Servet-i Funun aydınlarıyla alay etmek hatta tabir-i caizse onları aşağılamak amacıyla kullanıldı. Bu durumda Servet-i Funun aydınları bir cevap vermek ihtiyacını hissettiler. İşte bu cevaplardan birisi de yukarıda bahsettiğimiz Cenap Şahabettin ’in yazısıdır. Bunun yanında hemen hemen butun Servet-i Funun aydınları başta Cenap Şahabettin ve Huseyin Cahit Yalcın olmak uzere duzgun bir uslup ile Dekadanlık ve Dekadanizm ’den ne anladıklarını yazdılar. Ayrıca bu isimler kendilerine dekadan sıfatını yakıştırmadıklarını da belirtmişlerdir. Yalnız bazen karşı tarafın sert ve alaycı tutumlarına dayanarak onlar da tarzlarını keskinleştirmişlerdir. Buna rağmen dekandanlık denilerek ne demek istendiği Suleyman Nesib ’in “Tekamul ve Terakki” adlı makalesine uzun uzadıya ve yumuşak bir dille anlatılmıştır. Boylelikle, yani bu yazı ile edebiyatımıza giren “dekadan” teriminin kapsamını, bu terimden ne kast edildiğini acıkca gorebilmiştik.
Dekadanlık Polemiği Nasıl Sona Erdi?
Suleyman Nesin, “Tekamul ve Terakki” adlı uzun yazısında eleştirilere karşılık verirken karşı tarafın da haklı olduğu yanları dile getirmiş ama yine de haklı olarak mensubu olduğu Servet-i Funun tayfasını doğru bulmuştur. Ayrıca yine aynı yazıda Servet-i Fununcuların yaptıkları edebiyatın dile zarar verdiğini de belirterek bir nevi ozeleştiri yapmıştır. Bu makaleden de yola cıkarak Servet-i Fununcuların eleştiri noktalarını ve neden dekadan benzetmesine maruz kaldıklarını gozden gecirelim :
Ahmet Mithat ve tayfası Servet-i Funun edebiyatını taklitci bir edebiyat olarak gormuşlerdir. Bu taklidin kaynağını da Fransız edebiyatı olarak gormuşlerdir.
Yine aynı taraf, Servet-i Funun ’un soz varlığını da eleştirmiştir. Bu soz varlığının Fransızcadaki cumle yapısı olduğunu ileri surmuşlerdir. Fransızca cumle yapısını yanı sıra Arapca ve Farsca tamlamaların da varlığından şikayetci olmuşlardır.
Servet-i Fununcuların kopya eserler ortaya koyduklarını soylerler.
Dil konusunda da Servet-i Fununcular eleştirilmiştir. Servet-i Fununcular dili “avam” ve “havas” yani seckin zumre dili ve halk dili olarak ayırmışlardır ki bu da en cok tepki ceken nokta haline gelmiştir.
Tum bu nedenlerden oturu dekadan yakıştırmasını alan Servet-i Funun edebiyatcıları kendilerini şu şekilde savunmuşladır:
Yeni duygu ve duşunceler ancak yeni imge ve sozcuklerle ifade edilir.
Her yeni durum bir taklit sonucu ortaya cıkar. Daha sonra kendi yolunu bularak ozgun hale gelir. ( Cenap Şahabettin “Dekadan” makalesinden )
Dekadanlık sozluk anlamından farklı olarak bir geriye gidiş değildir. Tam tersine yeniliği savunan bir akımdır. Bu sozcuğun sozluk anlamı onun ifadelerini tam karşılayamadığı icin sozluk anlamının kendilerine yakıştırılmasını uygun gormezler.
Servet-i Funun dilini, edebî ihtiyaclar zorunlu kılmıştır.
Servet-i Funun uyelerinden dekadanlığı savunan dekadanlığı sembolizm ile ilişkilendiren uyeler de vardır ama genel itibari ile Servet-i Funun edebiyatcıları kendilerini dekadanlık ile sembolizm ile anmazlar.
Tartışma birbirlerine taraf olanlarca iki cihetten gercekleştirildi. Birincisi ciddi birisi de gayriciddi taraflardı. Yalnız bir sure sonra her iki taraf da aynı cizgide devam etmeye başladı. Burada onemli olan bir yon ise Servet-i Funun dergisinin bir tarafı oluşturması ve onun karşısında ise başta İrtika ve Malumat dergileri başta olmak uzere birden cok derginin olmasıdır. Zaten bu tartışmalar genelde dergilerde devam etmiş, gazeteler de pek gorulmemiştir.
Tartışmanın son bulması Şemsettin Sami ’nin tartışmaya dahil olması ile gercekleşti. Şemsettin Sami, Servet-i Funun tarafında yer aldı. Ahmet Mithat Efendi “Teslimet-i Hakikat” adlı bir ozur yazısı yayımladı. Hatta bu yazı da başından beri Servet-i Fununcuların yanında yer alan Tarik adlı gazetede yayımlandı.
Turk edebiyatı, bu şekilde bir polemik yani kalem savaşı ile dekadan terimini tanımıştır. Dekadanlık teriminin Fransız edebiyatında kullanılma biciminden cok Turk edebiyatında nasıl gorunduğunu duşunmek gerekir. Bilinmesi gereken en onemli nokta dekadan teriminin bir akım ya da duşunce tarzı olarak edebiyat tarihinde yer almamasıdır. Bu terim sadece Servet-i Funun doneminde bir polemiğin cıkış noktasıdır. Bugun bu terim edebiyat dunyasında pek fazla kullanılmamaktadır.
*Bu yazı Servet-i Funun dergisinde Teşrin-i Evvel ( Ekim ) 1313 ( Miladi : 1897) Cenap Şahabettin tarafından yazılmıştır. Yazının cevirisi yazısı Celal Fedai tarafından yapılıp gunumuz Turkcesi ile yazımı da Diba Bahadıroğlu tarafından yapılmıştır. Metnin Celal Fedai tarafından Osmanlı Turkcesinden Latin alfabesine cevirimi şu şekildedir: ““Bir hiss-i mustesnÂyı ifade eden ÂsÂr-ı ahîreye Fransızlar “ Dekadan” dediler, lugaten “geriye giden” mÂnasına olan bu ıstılÂhın sebeb-i vaz ’ı şu oldu ki yeni muharrirler bundan birkac asır evvelki şuarÂdan -mesel Ronsard gibi- bazılarının uslûb-ı metrûkunu taklid ve ihya ediyorlardı; bundan başka yeni muharrirlerin teşrih etmek istedikleri mustesn hisler ale ’l ıtlÂk herkesin duyacağı şeyler olmadığından her biri bir maraz-ı manevînin alÂmet-i garîbesi gibi telakki olundu, butun Fransız udebÂ-yı cedîdesinin malûliyet-i asabiye icinde bulunduklarına hukmedildi. Bu ahkÂm ve telakkiyat da dekadan ıstılahının bir meslek-i kalemîye alem edilmesine yardım etti.”