
Yeni Turk edebiyatındaki isimlendirmesiyle guzel neden bulma da denir. Anlamla ilgili edebi sanatlar kısmında incelenir husn-i talil sanatı. Husn guzel, ta ’lil ise neden bulma, bahane uretme anlamındadır. Tum bu bilgiler ışığında husn-i talil sanatının tanımı şu şekilde yapılabilir: Gercek olan bir olayın vuku bulmasını ya da meydana gelmesini hayali ve gercek olmayan bir nedene bağlayarak anlam guzelliğini sağlamayı amaclayan sanata husn-i talil sanatı denir. Bu sanatta, guzel neden bulmak icin olayın nedeni bilmezden de gelinir; yani aslında tecÂhul-i arif ile bu sanatın bir ortak noktası vardır ama tecÂhul-i arif sanatında olayın nedeni sadece bilmezlikten gelinirken husn-i talil sanatında olayın gercekleşme nedeni guzel nedenlere bağlanır.
Bu sanat, her edebiyat doneminde kullanılmıştır ama en cok divan şairleri tarafından kullanılmıştır. Bir beyitle buna ornek verelim:
Pîş u peşinde şevk ile rû-mÂl olup gider
SÂyen de sana bencileyin mubtel mıdır ( Nahıfi)
Acıklama: Sevgili, senin golgen senin arkandan neden aşk ve şevk ile gelir? Yoksa o da, benim gibi sana aşık mı?
Burada, golgenin kişinin peşinde gitmesine guzel neden bulunmuş. Normalde basit bir doğa olayı olan golgeye guzel neden bulunmuş. Golgenin sevgilinin peşinden gitmesi golgenin sevgiliye aşık olması olarak nitelendirilmiş
Verdiğimiz ornekteki guzel neden bulmadaki neden bulma ,soru yoluyla olmuştur. Yani bir şuphe vardır. Bu tur husn-i talilere şibh-i husni ta ’lil denir. Tam cevirisi ile guzel nedenin benzeri olarak soylenebilir.
Husn-i ta ’lil sanatında nedenin kesin olması gerekir ama gorulduğu gibi kesin yargılar yoksa da husn-i ta ’lil sanatı sağlanır. Bir husn-i ta ’lilin şibh-i husn-i ta ’lil olduğunu gosteren bazı ipucları vardır ve bu ipucları da tahmin anlamı veren edat ile eklerdir : -veş, gÂlibÂ, -ÂsÂ, acep, sanki, sanırım, zannımca, manend ve tum soru ekleri ( mı, mi, mu, mu, mıdır, midir vs ) nedende ...ek ve edatları şuphe anlamı verir.
Husn-i talil sanatını eskiler bedi ’ sanatları icinde değerlendirir. Amac, şiirde anlatılmak istenen duyguyu anlatıma incelik, guzellik biraz da espri katarak anlatmaktır. Guzel nedene bağlama, genelde tabiat olaylarının oluşu uzerine kurulur. Bu bakımdan da ister istemez tabiat olayını bir benzetme yani teşbih sanatıyla anlatıyor. Husn-i talil, her ne kadar sebebe dayalı sanatlar arasında gosterilse de aynı zamanda benzetmeye dayalı sanatlar arasında da gosterilebilir.
Husn-i talil, divan şiiri icin onemli bir sanattır cunku divan şairinin hunerini gostermesine ve yeni mazmunlar oluşturulmasına olanak verir.
Husn-i ta ’lil sanatı cok kullanılan ve sevilen bir sanattır ama bazen cok karmaşık şekilde karşımıza cıkabilir. Ozellikle divan şiirinde, kelimeler tam olarak bilinmiyorsa husn-i ta ’lil zor anlaşılır. Bu bakımdan aşağıda verilen orneklerde şiirin acıklaması da verilecektir.
Şimdi bu sanata ornekler verelim
1
Hab-ı gafletten uyanmağa uyûn-ı ezhÂr
Her seher yuzlerine su sepeler ebr-i bahÂr (MESİHİ)
Acıklama: Bahar bulutu, ciceklerin gozleri gaflet uykusundan uyansın diye her seher ciceklerin yuzlerine su serper.
Burada yukarıda bahsettiğimiz gibi bir doğa olayından ilham alınmıştır. Daha doğrusu doğa olayına şairane bir bakışla bakılmıştır. Aşk ya da sevgili temalı değildir bu beyit, sadece baharın gelişinin anlatıldığı bahariye nazım turuyle yazılan bir şiirden parcadır. Kuzey Yarım Kure ’de mevsimler genelde yağmurlu ve bulutludur. Bu bakımdan ozellikle bahar aylarında bitkilerin uzerine nem duşer ve buna halk arasında “ciğdem, şebnem veya ciğ” denir. Şair, bu olaya, ciceklerin uzerindeki kucuk su damlalarına bir amac vermiştir. Ciceklerin gece uyuduğunu varsaymış ve bu uykuya gaflet uykusu diyerek ciy tanelerinin o cicekleri uyandırmak icin bulutlar tarafından serpiştirildiğini gostermektedir. Elbette burada kişileştirme sanatı da vardır ama baskın olan sanat husn-i talil sanatıdır.
2
Cehremin rengi demindir deyicek gonca-i bÂğ
‘Andelip acma bu rÂzı diye feryÂd eyledi (HAYALİ)
Acıklama: Bağın acılmamış gulu yani goncası “ Yuzumun rengi senin kanındır” deyince bulbul “Bu sırrı acma” diye feryad etti, bağırdı.
Burada şair doğal bir olayı şairane bir bakışla ele almış. Gulun kırmızı olması, biyolojik bir olaydır. Yalnız burada gulun kırmızı olması bulbulun kanı ile ilişkilendirilmiş ve aslında burada telmih unsuru da vardır. Gul ile bulbul hikayesine bir telmih vardır ve buradaki husn-i talil sanatını anlamak icin bu hikayeyi hatırlayalım: Bulbul, gule aşık olur ve surekli ona şarkılar soyler. Gul, o zamanlar bembeyaz bir cicektir. Bulbul her dem onun etrafında doner, şarkılar soyler ama aşık yani bulbul gule bir turlu yanaşamaz cunku onun dikenleri vardır. Uzun bir bu aşk bu şekilde devam ederken bulbul dayanamaz ve gule doğru kanat cırpar. O anda da gulun dikenlerine duşen bulbulun kanı gulun ustune akar, bulbul olur gul de her daim kırmızı kalır. İşte şair, gulun kırmızı olmasını bulbulun ona aşık olması ve onun kanının ustunde olmasına yormaktadır. Buradaki husn-i talil, ilk dizedeki “Cehremin rengi demindir” sozuyle anlaşılmaktadır.
3
Ravza-ı kûyuna her dem durmayıp eyler guzÂr
Âşık olmuş gÂlib ol serv-i hoş reftÂre su (FUZULİ)
Acıklama: Su, her daim durmadan o sulak yerin civarında gezinir, o su hep o civara meylettiğine gore galiba o hoş yuruyuşlu serviye aşık oldu.
Bu beyit, Fuzuli ’nin meşhur Su Kasidesi ’nden alınmış bir beyittir. Ayrıca burada “galiba” sozu ile şibh-i husni ta ’lil sanatı yapılmıştır.
Husn-i talil ogesi sudur burada. Ayrıca servinin suyun icinde olması da suyun serviye aşık oluşuna aksettirilmiştir. Suyun her daim servinin cevresinde olması servi ağacının suyun icinde yetişen bir ağac olmasından başka bir şey değildir. Yalnız şair burada servi demekle sevgiliyi, su ile de aşığı kastetmiştir. Aynı zamanda kişileştirme sanatından da faydalanılmıştır.
4
Zenbûr gonca ağzını yok yere aramaz
Var ise şehd-i vasf-ı lebinden haber sezer (ZATİ)
Acıklama: Arı, goncanın ağzını aramaz. Var ( mıdır acaba ) diye dudağının vasfının balından haber arar.
Buradaki doğa olayı, arının bal yapmak icin tek tek tum ciceklere konması , onların ozunu yani nektarını almasıdır. Yalnız arının bu tek tek cicekleri gezmesi Zati icin oldukca farklı yorumlanmaktadır. Divan şiirinde sevgili guldur ve Zati ’ye gore arının tum cicekleri gezmesi arının sevgiliden haber aramasıdır. Yani arı aşıktır ve tum ciceklerde sevgilisi gulu aramakta, tum ciceklere gulu sormaktadır.
Şimdi bu sanatın bulunduğu beyitleri alıştırma niyetiyle verelim:
Ol zevk ile surÂhinin ağzı suyun akıt
Ol reşk ile kadeh gozunu eşk-bÂr kıl (AHMED-İ DAİ)
*
Gordum gul-i ter mahkeme-i sahn-ı cemende
DÂmÂnını cÂk etti deyu hara yapışmış (NEDİM)
*
Muzeyyen oldu reyÂhin bezendi bÂğ-ı cemen
Meğer ki bağa haber geldi yÂrdan bu gece (AHMEDİ)
*
CÂm-ı şarÂb-ı icmez elinde tutar durur
Aşkın meyinden oldu meğer bî-mecal gul (BAKİ)
Bu sanat, her edebiyat doneminde kullanılmıştır ama en cok divan şairleri tarafından kullanılmıştır. Bir beyitle buna ornek verelim:
Pîş u peşinde şevk ile rû-mÂl olup gider
SÂyen de sana bencileyin mubtel mıdır ( Nahıfi)
Acıklama: Sevgili, senin golgen senin arkandan neden aşk ve şevk ile gelir? Yoksa o da, benim gibi sana aşık mı?
Burada, golgenin kişinin peşinde gitmesine guzel neden bulunmuş. Normalde basit bir doğa olayı olan golgeye guzel neden bulunmuş. Golgenin sevgilinin peşinden gitmesi golgenin sevgiliye aşık olması olarak nitelendirilmiş
Verdiğimiz ornekteki guzel neden bulmadaki neden bulma ,soru yoluyla olmuştur. Yani bir şuphe vardır. Bu tur husn-i talilere şibh-i husni ta ’lil denir. Tam cevirisi ile guzel nedenin benzeri olarak soylenebilir.
Husn-i ta ’lil sanatında nedenin kesin olması gerekir ama gorulduğu gibi kesin yargılar yoksa da husn-i ta ’lil sanatı sağlanır. Bir husn-i ta ’lilin şibh-i husn-i ta ’lil olduğunu gosteren bazı ipucları vardır ve bu ipucları da tahmin anlamı veren edat ile eklerdir : -veş, gÂlibÂ, -ÂsÂ, acep, sanki, sanırım, zannımca, manend ve tum soru ekleri ( mı, mi, mu, mu, mıdır, midir vs ) nedende ...ek ve edatları şuphe anlamı verir.
Husn-i talil sanatını eskiler bedi ’ sanatları icinde değerlendirir. Amac, şiirde anlatılmak istenen duyguyu anlatıma incelik, guzellik biraz da espri katarak anlatmaktır. Guzel nedene bağlama, genelde tabiat olaylarının oluşu uzerine kurulur. Bu bakımdan da ister istemez tabiat olayını bir benzetme yani teşbih sanatıyla anlatıyor. Husn-i talil, her ne kadar sebebe dayalı sanatlar arasında gosterilse de aynı zamanda benzetmeye dayalı sanatlar arasında da gosterilebilir.
Husn-i talil, divan şiiri icin onemli bir sanattır cunku divan şairinin hunerini gostermesine ve yeni mazmunlar oluşturulmasına olanak verir.
Husn-i ta ’lil sanatı cok kullanılan ve sevilen bir sanattır ama bazen cok karmaşık şekilde karşımıza cıkabilir. Ozellikle divan şiirinde, kelimeler tam olarak bilinmiyorsa husn-i ta ’lil zor anlaşılır. Bu bakımdan aşağıda verilen orneklerde şiirin acıklaması da verilecektir.
Şimdi bu sanata ornekler verelim
1
Hab-ı gafletten uyanmağa uyûn-ı ezhÂr
Her seher yuzlerine su sepeler ebr-i bahÂr (MESİHİ)
Acıklama: Bahar bulutu, ciceklerin gozleri gaflet uykusundan uyansın diye her seher ciceklerin yuzlerine su serper.
Burada yukarıda bahsettiğimiz gibi bir doğa olayından ilham alınmıştır. Daha doğrusu doğa olayına şairane bir bakışla bakılmıştır. Aşk ya da sevgili temalı değildir bu beyit, sadece baharın gelişinin anlatıldığı bahariye nazım turuyle yazılan bir şiirden parcadır. Kuzey Yarım Kure ’de mevsimler genelde yağmurlu ve bulutludur. Bu bakımdan ozellikle bahar aylarında bitkilerin uzerine nem duşer ve buna halk arasında “ciğdem, şebnem veya ciğ” denir. Şair, bu olaya, ciceklerin uzerindeki kucuk su damlalarına bir amac vermiştir. Ciceklerin gece uyuduğunu varsaymış ve bu uykuya gaflet uykusu diyerek ciy tanelerinin o cicekleri uyandırmak icin bulutlar tarafından serpiştirildiğini gostermektedir. Elbette burada kişileştirme sanatı da vardır ama baskın olan sanat husn-i talil sanatıdır.
2
Cehremin rengi demindir deyicek gonca-i bÂğ
‘Andelip acma bu rÂzı diye feryÂd eyledi (HAYALİ)
Acıklama: Bağın acılmamış gulu yani goncası “ Yuzumun rengi senin kanındır” deyince bulbul “Bu sırrı acma” diye feryad etti, bağırdı.
Burada şair doğal bir olayı şairane bir bakışla ele almış. Gulun kırmızı olması, biyolojik bir olaydır. Yalnız burada gulun kırmızı olması bulbulun kanı ile ilişkilendirilmiş ve aslında burada telmih unsuru da vardır. Gul ile bulbul hikayesine bir telmih vardır ve buradaki husn-i talil sanatını anlamak icin bu hikayeyi hatırlayalım: Bulbul, gule aşık olur ve surekli ona şarkılar soyler. Gul, o zamanlar bembeyaz bir cicektir. Bulbul her dem onun etrafında doner, şarkılar soyler ama aşık yani bulbul gule bir turlu yanaşamaz cunku onun dikenleri vardır. Uzun bir bu aşk bu şekilde devam ederken bulbul dayanamaz ve gule doğru kanat cırpar. O anda da gulun dikenlerine duşen bulbulun kanı gulun ustune akar, bulbul olur gul de her daim kırmızı kalır. İşte şair, gulun kırmızı olmasını bulbulun ona aşık olması ve onun kanının ustunde olmasına yormaktadır. Buradaki husn-i talil, ilk dizedeki “Cehremin rengi demindir” sozuyle anlaşılmaktadır.
3
Ravza-ı kûyuna her dem durmayıp eyler guzÂr
Âşık olmuş gÂlib ol serv-i hoş reftÂre su (FUZULİ)
Acıklama: Su, her daim durmadan o sulak yerin civarında gezinir, o su hep o civara meylettiğine gore galiba o hoş yuruyuşlu serviye aşık oldu.
Bu beyit, Fuzuli ’nin meşhur Su Kasidesi ’nden alınmış bir beyittir. Ayrıca burada “galiba” sozu ile şibh-i husni ta ’lil sanatı yapılmıştır.
Husn-i talil ogesi sudur burada. Ayrıca servinin suyun icinde olması da suyun serviye aşık oluşuna aksettirilmiştir. Suyun her daim servinin cevresinde olması servi ağacının suyun icinde yetişen bir ağac olmasından başka bir şey değildir. Yalnız şair burada servi demekle sevgiliyi, su ile de aşığı kastetmiştir. Aynı zamanda kişileştirme sanatından da faydalanılmıştır.
4
Zenbûr gonca ağzını yok yere aramaz
Var ise şehd-i vasf-ı lebinden haber sezer (ZATİ)
Acıklama: Arı, goncanın ağzını aramaz. Var ( mıdır acaba ) diye dudağının vasfının balından haber arar.
Buradaki doğa olayı, arının bal yapmak icin tek tek tum ciceklere konması , onların ozunu yani nektarını almasıdır. Yalnız arının bu tek tek cicekleri gezmesi Zati icin oldukca farklı yorumlanmaktadır. Divan şiirinde sevgili guldur ve Zati ’ye gore arının tum cicekleri gezmesi arının sevgiliden haber aramasıdır. Yani arı aşıktır ve tum ciceklerde sevgilisi gulu aramakta, tum ciceklere gulu sormaktadır.
Şimdi bu sanatın bulunduğu beyitleri alıştırma niyetiyle verelim:
Ol zevk ile surÂhinin ağzı suyun akıt
Ol reşk ile kadeh gozunu eşk-bÂr kıl (AHMED-İ DAİ)
*
Gordum gul-i ter mahkeme-i sahn-ı cemende
DÂmÂnını cÂk etti deyu hara yapışmış (NEDİM)
*
Muzeyyen oldu reyÂhin bezendi bÂğ-ı cemen
Meğer ki bağa haber geldi yÂrdan bu gece (AHMEDİ)
*
CÂm-ı şarÂb-ı icmez elinde tutar durur
Aşkın meyinden oldu meğer bî-mecal gul (BAKİ)