

Babasını kucuk yaşta yitirmiştir. Bu yuzden de ailecek ağabeyleri Hafız Ağa ’nın yanına Virdin ’e gittiler ve tarihler 1854 yılını gosteriyordu. Ahmet Mithat, ilk oğrenimine burada başladı. 1857 yılında ailecek İstanbul ’a taşındıktan sonra Ahmet Mithat, cırak olarak bir attara verildi. Mısır carşısında cıraklık yaparken, Hacı İbrahim efendi diye birinden Arapca, yabancı birisinden de Fransızca oğrendi.
Ağabeyleri, 1861 yılında aileyi yanına Niş ’e aldırdı. Ahmet Mithat Efendi, Niş Ruşdiyesinde oğrenim hayatına devam etti ve okuldan sonra yani 1864 yılında Ruscuk ’ta Tuna Vilayeti Mektubî Kalemi ’nde memur olarak calışmaya başladı.
Calışkanlığıyla Mithat Paşa ’nın dikkatini cekti ve bugune kadar sadece Ahmet olan adı, Mithat Paşa ’nın ona kendi adını vermesiyle Ahmet Mithat oldu.
O gercekten hayatı boyunca calışmış ve deyim yerindeyse tırnakları ile bir yere gelmiş birisiydi. Bu bakımdan bir yandan Fransızcasını ilerletmek icin calışması bir yandan Tuna Gazetesine yazılar yetiştirmesi bir yanda da devlet memurluğuna devam etmesi hayatının tipik temposuydu.
1866 yılında muhendis tercumanı olarak Sofya ’ya gonderildi ve ailesinin isteği ile evlendirildi. Bu arada o Tuna gazetesin başyazarı olmuştu bile.
Duzensiz bir yaşam surduruyordu ve bu duzensiz yaşamı yuzunden ağabeyi ile kavga etti ve onun evini terk etti. Ruscuk ’a donduğunde ne karısı ne de ailesi vardı. Bir sure tapuda yazı kopya ederek gecimini sağlamaya calıştı.
Bu sırada Muhacirin Komisyonu Başkanı Şakir Bey ile tanıştı ve Şakir Bey onun koruyucusu oldu. Bu sayede karısını Sofya ’dan kendi yanına aldırdı. Tuna Nehri İdaresi sandık eminliği, Ziraat Mudurluğu Katipliği gibi o zamanının iyi gorevlerine getirildi.
1869 yılında Bağdat Valisi olarak atanan Mithat Paşa ardından Bağdat ’a gitti. VilÂyet Matbaasını ve Zevm adındaki gazeteyi işletmeye başladı.
Ağabeyi olunce ailenin diğer erkeği olarak ev gecimi sorumluluğu ona duştu ve o da İstanbul ’a donmeye karar verdi. 1871 yılında İstanbul ’a, annesinin ve kız kardeşlerinin yanında dondu.
Bu zamanlar onun yukselme devri olarak kabul edilebilir. Ceride-i Askeriyye adlı gazetede başyazarlık yapmasının yanı sıra Tahtakale ’de bulunan evini matbaaya donuşturerek kendi kitaplarını kendi basmaya başladı. Kısa surede yazdıkları tuttu ve matbaayı genişletmek icin amacıyla onu BabıÂli ’ye taşıdı. Basiret adlı dergide yazarken Namık Kemal ile tanıştı ve Namık Kemal ’in yazdığı gazete olan İbret gazetesinin basımını ustlendi. İbret gazetesi Vatan yahut Silistre piyesinin tefrika edildiği gazete idi ve piyes sahnelenince cıkan olaylar uzerine Namık Kemal tutuklanırken, gazetenin basım işlerini yuruttuğu icin Ahmet Mithat da tutuklandı ve surulduler. Surulmesinin oncesinde matbaası varken Devir ve Bedir adlı iki gazete ile Dağarcık adındaki diğer gazetede aynı anda yazı yazmaktaydı.
Surgune gonderilen Ahmet Mithat Efendi, Abdulaziz ’in tahtan inip yerine V.Murat ’ın tahta cıkması ve ( 3 yıl suren Rodos Surgunu ) surgundekilere af gelmesiyle birlikte memleketlerine geri donebildiler. Doner donmez de İttihad adlı gazeteyi cıkarmaya başladı 1876 yılı onun icin iyiydi. V. Murat ’ın yerine II. Abdulhamit ’in tahta cıkmasıyla padişahın gozune girdi. Sonraki yıllar ise velinimeti Mithat Paşa ’nın yargılanması ve surulmesi onu cok uzdu. Bu olayların icinde de olsa sonuca engel olamadı.
Refah donemi dediğimiz zamanlar ise 1878 yılında 34 yaşında başlar Ahmet Mithat icin. O zamanlarda Takvim-i Vekayi ’ye (1878 yılında) mudur olur. Ayrıca Tercuman-ı Ahval ’in tum yazılarını kendisi yazıyordu ( Daha sonra kadro genişledi. Tercuman-i Ahval devlet gazetesi idi ve en uzun omurlu gazetemizdir. ) . Ondan bir yıl sonra da Matbaa-i Amire ’ye mudur olur. Bunu 1885 yılında Karantina başkatipliği, 1895 yılında Meclis-i Umûr-ı Sıhhıye ikinci başkanlığı gorevlerine getirildi.
Bir ara devlet tarafından Osmanlı Devleti ’ni temsil etmek icin Stockholm ’a gonderilir.
Meşrutiyet zamanı emekliye ayrılır. Bu yıllarda Darulfunun ’da, Medresetu ’l VÂizin ’de ve Daru ’l Mualimmat ’ta tarih, dinler tarihi, pedagoji dersleri verir. Daruşşafaka ’da ucretsiz gorev alıyordu ve bu durumda nobeti esnasında hayata gozlerini yumdu. Tarihler 1913 ’u gosteriyordu.
[h=2]Ahmet Mithat Efendi ’nin Edebi Kişiliği[/h]Lakabı YAZI MAKİNESİ ’dir. Hayatı boyunca sayısı 200 ’e yakın eser vermiştir. Bircok eserinin adını, kendisinin dahi hatırlamadığını soyler.
Amacı halkı eğitmektir. Bu bakımdan da araştırır ve hemen hemen yazmadığı konu yoktur: Cocuk bakımı, hokkabazlık, yanlış Batılılaşma, iffet, şeref, matematik, askerlik, medeni haklar, sosyal haklar, ahlak, cariyelik, sosyal kurumlar, tarih, polisiye, aşk, macera…
Edebiyatın; yazının tum turlerinde eser vermiştir diyebiliriz: Tenkit, roman, oyku, tiyatro, ceviri, telif, gezi, felsefe, psikoloji, makale, fıkra..
“Halk icin roman” anlayışı vardır ve amacı halkın eğitim ve bilgi seviyesini yukseltmektedir. Bu bakımdan her konuda roman yazar ve roman yazarken romanı bolup aralarda ansiklopedik acıklamalar yapar. Onun eserlerini okurken sanki yeni oğrenilen bir bilgiyi aktarma hevesi gorursunuz. Hani roman ya da oyku yazmasa, duz olarak bilgi verse, bunun okunmayacağını bilir de bu yuzden edebiyatı kullanır tadı vardır.
Benimsediği amac yuzunden de meddah tarzında yazar.
Romanları teknik acıdan oldukca kusurludur. Acıklamalar yaparak romandaki olay akışını kesmesi bir yana bircok bilgisi de gereksiz ayrıntılılarla doludur. Ayrıca tiyatroları da sosyal amaca hizmet ettiği icin onlarda da teknik oldukca zayıftır.
Romantik akımı temsil eder.
Tanzimat ’ın hem birinci hem de ikinci donem yazarıdır ama anlatış ve tarz olarak birinci doneme daha yatkındır.
En populer, halk arasında en cok tanınan yazardır. Bu bakımdan ilk populer yazarımız diyebiliriz.
Polemiğe girmiş, Servet-i Funun şairlerinden Cenap Şehabettin ’e ve diğer Servet-i Fununculara “Dekadan” diyerek polemik tarihine de iz bırakmıştır.
Eserlerinde kadınlara değer vermiş, kadınların okuması, bir meslek sahibi olmalarını savunmuş ve bu konuyu Felsefe-i Zenan, Diplomalı Kız vb eserlerinde işlemiştir.
Roman ve hikayelerindeki mekan oldukca geniştir. Balkanlar, Arap Yarımadası, Kuzey Afrika, Batı Avrupa onun eserlerindeki yerlerin bir kısmıdır.
Halk hikayelerinin etkisindedir. Oyle ki romanlarında odul- ceza sistemi, bir iyi ve bir kotu taraf ayrıca “İyiler hep kazanır, kotuler hep kaybeder” anlayışı vardır.
Cok fazla eser vermesine rağmen konu tekrarına duşmez.
Eğer beğendiği bir Batılı yazar varsa bu yazarın romanının benzerini yazmaktan ve bunu acıklamaktan cekinmez. Bu da aslında onun edebiyat hayatının sonunu hazırlamıştır.
Onun romanları oğreteceği bir şey kalmadığı gun bitecekti ve o da bunun farkındaydı. Meşrutiyet doneminden sonra oğretecek bir şey kalmadı ve o da Meşrutiyet doneminden sonra yazmadı.
Onun yazarlık hayatını cok iyi anlatır Tanpınar şu satırlarında : “ Bir zamanlar attar cıraklığı yaptığı Mısır Carşısı esnafının icinde, onlara yarenlik edermiş gibi yazar… Onun sanatı yoktur, daima halka yonelen iyi niyetleri vardır”
[h=4]İLKLERİ[/h]Esaret muessesini eserlerinde tenkit
eden ilk yazardır.
Esrar-i Cinayet ilk polisiye
romanımızdır.
Hasan Mellah ilk macera
romanımızdır.
Edebiyatımızın ilk oykusu
Letaif-i Rivayet, onun kaleminden cıkmıştır.
Voltaire Yirmi Yaşında ilk biyografik
romanımızdır.
Muşahedat ilk naturalist
romandır.
AcÂib-i Âlem ve Amerika Doktorları ilk fennî
romanımızı yazmıştır.
Geniş coğrafî mekanları ile Tanzimat Edebiyatı ’na egzotizm
kavramını sokmuştur.[h=4]ESERLERİ[/h]Romanları
Hasan MellÂh yÂhud Sır İcinde Esrar (1874)
Dunyaya İkinci Geliş yÂhut İstanbul ’da Neler Olmuş (1875)
Huseyin Fellah (1875)
FelÂtun Bey ile RÂkım Efendi (1875)
Karı-Koca Masalı (1875)
Paris'de Bir Turk (1876)
Cengi (1877, oyun)
Suleyman Musûlî (1877)
Yeryuzunde Bir Melek (1879)
Henuz On Yedi Yaşında (1881)
Karnaval (1881)
Amiral Bing (1881)
Vah! (1882)
AcÂib-i Âlem (1882)
DurdÂne Hanım (1882)
EsrÂr-ı CinÂyÂt (1884)
CellÂd (1884)
Volter Yirmi Yaşında (1884)
Hayret (1885)
Cinli Han (1885)
Cingene (1886)
Demir Bey yÂhud İnkişÃ‚f-ı EsrÂr (1887)
Fennî Bir Roman YÂhud Amerika Doktorları (1888)
Haydut Montari (1888)
Arnavutlar-Solyotlar (1888)
Gurcu Kızı yÂhud İntikam (1888)
NedÂmet mi? HeyhÂt (1889)
Rikalda yÂhut Amerika'da Vahşet Âlemi (1889)
Aleksandr Stradella (1889)
Şeytankaya Tılsımı (1889)
MuşÃ‚hedÂt (1890)
Ahmed Metin ve ŞîrzÂt (1891)
Bir Acîbe-i Saydiyye (1894)
Taaffuf (1895)
Gonullu (1896)
Eski Mektûblar (1897)
MesÂil-i Muğlaka (1898)
Altın Âşıkları (1899)
Hikmet-i Peder (1900)
Jon Turkler (1910)Oykuleri
Kıssadan Hisse (1870)
LetÂif-i rivayat
Suni'fi Zann(1870)
Genclik (1870)
EsÂret (1870)
Teehhul (1870)
Felsefe-i ZenÂn (1870)
Gonul (1870)
MihnetkeşÃ‚n (1870)
Firkat (1870)
Yeniceriler (1871)
Olum AllÂhın Emri (1873)
Bir Gercek HikÂye (1876)
Bir FitnekÂr (1876)
Nasîb (1877)
Cifte İntikam (1887)
Para (1887)
Kısmetinde Olanın Kaşığında Cıkar (1887)
Diplomalı Kız (1890)
Dolabdan TemÂşÃ‚ (1890)
İki Hud'akÂr (1893)
EmÂnetci Sıdkı (1893)
Cankurtaranlar (1893)
Ana-Kız (1893)
Durûb-u EmsÂl-i OsmÂniyye Hikamiyyatının AhkÂmını Tasvir (1872)
HayÂl-Hakîkat (1891)Diğer Yapıtları
Uss-i İnkılÂb ve Zubdetul HakÂyık (3 cilt, 1877-78)
MudÂfa'a (3 cilt, 1883-85)
İstibşÃ‚r (1892)
BeşÃ‚ir
NizÂ'-ı ilm u din (4 cilt)
Şopenhavr'ın Hikmet-i Cedidesi
Volter
Beşir Fuad
Avrupa'da Bir Cevelan (seyahatname, 1890'da yayımlamış)
Menfa (ozyaşamoykusu)Bu yazı hazırlanırken, Atilla Ozkırımlı Turk Edebiyatı Ansiklopedisi ( c.1 s.58 – 59 ) ve Turk Dili ve Edebiyatı / Akcağ Yayınları ( s.235 )kaynaklarından yararlanılmıştır.