
Kimyasal bir element olan altın, kendine ozgu sarı bir rengi olan ve insanlık tarihi boyunca değerini yitirmemiş elementlerden biridir. Araştırmacılar, insanoğlunun yararlandığı ilk metalin altın olduğunu soylemektedir. Bozulmayan bir yapıya sahip olması, eşsiz pırıltısı ve doğada az bulunması bu metali her daim değerli kılmıştır.
Altın elementi, magma adı verilen erimiş kayaların, katı kayanın icinde katmanlaşması sonucu oluşur. Magmanın soğuyarak katılaşması esnasında, icindeki su ve diğer buharlaşabilen maddelerde yuksek basıncın etkisiyle magmadan ayrışır. Oluşan yuksek basınc ile birlikte katı kayaların uzerinde yarıklar ve catlaklar oluşur. Bu yarık ve catlaklarda bulunan hidrotermal eriyikler soğur ve bu takiben madde tortulaşmaya başlar. Bu tortulaşma da kuvarsın damarlar şeklinde cokmesiyle oluşur. Altın da duşuk erime ısısına sahip olduğu icin hidrotermal eriyiklerle birlikte kuvars damarları icinde katılaşabilir. Bu yuzden altın ararken bakılan ilk yerler magma govdesinin katmanlaştığı yerler olan kuvars damarlarıdır.
Uretilen altının neredeyse tumu, bahsedilen kuvars damarlarından, ince ve paralel yaprakcık halinde oluşmuş kayacların toplandığı damarlardan ya da altınlı kumlardan cıkarılır. Elde edilen maddelerden altını ayırmak icinse mekanik ya da kimyasal işlemler kullanılır.
Mekanik yontemde, elde edilen mineral oğutulerek incecik bir toz haline getirilir, ardından su ve yağlı bir madde karışımında yıkanır.
Kimyasal yontemde ise kullanılan işlemler oldukca ceşitlidir. Ozellikle gunumuzde gelişen teknolojiyle birlikte bu işlemler daha da artmıştır. Minerali oğutme ya da yıkama esnasında cıvayla alaşım oluşturma yontemi kullanılabilir. Elde edilen alaşım damıtılarak altın elde edilir. Gunumuzde ise genellikle siyanurleme tekniği kullanılmaktadır. Metalin geniş havuzlarda potasyum siyanur ya da sodyum siyanur ile cozundurulmesi sağlanır. Ardından da cinko ya da aluminyum gibi bir metalle işlenerek cokelmesi elde edilir.
Altının elde edildiği iki tur maden ocağı vardır. İlki, altın iceren kayaclar, kuvars damarları yerinde işletilir. Her bir damarda bulunan altın oranı 6 ila 12 gram arasında değişebilir ve bu calışılan ocaklar yerin cok altına, oldukca derinlere inebilir. Cunku değerli cevherlerin oluşumu derin kayaclarda gercekleşmektedir. Bilim adamları da yeryuzunun oluşumu esnasında cekirdeğin oluşması icin, aralarında altının da bulunduğu metaller yeryuzunun derinliklerine doğru cekilmiştir. Cekirdekte bulunan ve buyuk coğunluğunu altının oluşturduğu metallerle yeryuzunun dış katmanında 4 metre kalınlığında bir cabuk oluşabileceği bile ortaya konan bilimsel gerceklerden biridir.
Altının elde edildiği ikinci tur maden ocağı ise alıntılı aluvyonlarının işletildiği ocaklardır. Alıntılı aluvyonların işletilmesi, kayacların yerinde işletilmesinden cok daha kolaydır.
Altın elementi, magma adı verilen erimiş kayaların, katı kayanın icinde katmanlaşması sonucu oluşur. Magmanın soğuyarak katılaşması esnasında, icindeki su ve diğer buharlaşabilen maddelerde yuksek basıncın etkisiyle magmadan ayrışır. Oluşan yuksek basınc ile birlikte katı kayaların uzerinde yarıklar ve catlaklar oluşur. Bu yarık ve catlaklarda bulunan hidrotermal eriyikler soğur ve bu takiben madde tortulaşmaya başlar. Bu tortulaşma da kuvarsın damarlar şeklinde cokmesiyle oluşur. Altın da duşuk erime ısısına sahip olduğu icin hidrotermal eriyiklerle birlikte kuvars damarları icinde katılaşabilir. Bu yuzden altın ararken bakılan ilk yerler magma govdesinin katmanlaştığı yerler olan kuvars damarlarıdır.
Uretilen altının neredeyse tumu, bahsedilen kuvars damarlarından, ince ve paralel yaprakcık halinde oluşmuş kayacların toplandığı damarlardan ya da altınlı kumlardan cıkarılır. Elde edilen maddelerden altını ayırmak icinse mekanik ya da kimyasal işlemler kullanılır.
Mekanik yontemde, elde edilen mineral oğutulerek incecik bir toz haline getirilir, ardından su ve yağlı bir madde karışımında yıkanır.
Kimyasal yontemde ise kullanılan işlemler oldukca ceşitlidir. Ozellikle gunumuzde gelişen teknolojiyle birlikte bu işlemler daha da artmıştır. Minerali oğutme ya da yıkama esnasında cıvayla alaşım oluşturma yontemi kullanılabilir. Elde edilen alaşım damıtılarak altın elde edilir. Gunumuzde ise genellikle siyanurleme tekniği kullanılmaktadır. Metalin geniş havuzlarda potasyum siyanur ya da sodyum siyanur ile cozundurulmesi sağlanır. Ardından da cinko ya da aluminyum gibi bir metalle işlenerek cokelmesi elde edilir.
Altının elde edildiği iki tur maden ocağı vardır. İlki, altın iceren kayaclar, kuvars damarları yerinde işletilir. Her bir damarda bulunan altın oranı 6 ila 12 gram arasında değişebilir ve bu calışılan ocaklar yerin cok altına, oldukca derinlere inebilir. Cunku değerli cevherlerin oluşumu derin kayaclarda gercekleşmektedir. Bilim adamları da yeryuzunun oluşumu esnasında cekirdeğin oluşması icin, aralarında altının da bulunduğu metaller yeryuzunun derinliklerine doğru cekilmiştir. Cekirdekte bulunan ve buyuk coğunluğunu altının oluşturduğu metallerle yeryuzunun dış katmanında 4 metre kalınlığında bir cabuk oluşabileceği bile ortaya konan bilimsel gerceklerden biridir.
Altının elde edildiği ikinci tur maden ocağı ise alıntılı aluvyonlarının işletildiği ocaklardır. Alıntılı aluvyonların işletilmesi, kayacların yerinde işletilmesinden cok daha kolaydır.