Bilinen adı ile Ali Şîr Nevayî ’nin asıl ismi Nizamuddin Ali Şir Nevaî ’dir fakat ilk ismi pek kullanılmaz. Âlim – şairimiz Herat doğumludur ve hayata gozlerini 1441 yılının keskin soğuğunun tam ortasında, Şubat ayında acmıştır. Olumu ise 60 yaşında yani 1501 yılında yine Herat şehrinde olmuştur.
Nevayi donemi aslında karışıklıklarının yaşandığı bir donemdir. Bir donem Anadolu ’nun da aynı sıkıntıları yaşadığı edebiyat dili sorunu Nevaî donemi icin de gecerlidir. Nitekim Timur Devlet dili olarak un salmış olan Cağatayca, halk dili olarak ezilmiş onun yerine şairler, yazarlar, Âlimler Farsca yazmaya başlamışladır. Farsca o kadar ciddiye alınmış ki Farsca bilmeyenler cahil damgası yemiş ve daha kotusu Turkce “İşlenmemiş bir pırlanta, kaba bir dile” benzetilmiş. Farscadan tumturaklı tamlamalar divanları doldururken Turkce sadece carşıda, pazarda konuşulan bir dil olmuş. Nitekim birisi hasbe ’l kader Turkce yazacak olsa filler dışında kullandığı tum kelimeler Farsca ve Arapca olmaktaymış. Bu donemlerde cocukluğunu geciren Nevaî ise kuvvetli bir Farsca bilgisi ile donatılmıştır. Ustelik Nevaî ’nin babası bir Bahşı ’dır adı da Kikcine ’dir.
Aile bakımından oldukca varlıklı bir aileye sahip olan Nevaî ne yazık ki cocukluğunu ulkesinden uzak olarak Irak ’ta gecirmek zorunda kalmıştır. Babası olduğunde ise bir sure boşluğa duşen Nevaî ’ye, Ebu ’l Kasım sahip cıkmış ve onu himaye etmiştir.
Nevaî ’nin en yakın arkadaşı ise daha sonra Horasan ’a hukumdar olacak olan Huseyin Baykara ’dır. Onceleri sadece mektuplaşarak aralarında temiz bir dostluk kuran ikili, Nevaî saraya gelince dostlukları muhurlemişlerdir. Gercekten de bu iki isim omurleri boyunca dost kalmışlardır.
Nevaî, boş bir şair değildir. Babasından aldığı eğitimi destekleyerek kendini geliştirmiş ve Herat ’a donerek Saray ’a girmiştir. Saray ’da once muhurdarlık gorevini ustlenerek guven kazanmış ve daha sonra da Vezirlik mertebesine yukselmiştir. Nevaî ’nin son resmi gorevi ise Emirlik olmuştur. Bu kadar yukselmesin nedeni elbette calışkanlığı ve bilgisidir. Onun doneminde, cok sevdiği Herat şehri, Semerkand ile yarışacak derece de guzelleşmiş, ilim ve sanat dairesi olmuştur.
Her saygın kişinin başına gelen şey Nevaî ’nin de başına gelmiş ve iftiralar ile boğuşmuştur. Şair ruhuna yediremediği bu suclamalar sonucu Emirlik gorevinden ve Herat şehrinden uzaklaşmıştır. Onu bu karanlık donemlerden kurtaran ise eski bir dost eli olmuştur. Huseyin Baykara, hukumdar olduğu zaman Nevaî ’yi saraya danışman olarak aldırmıştır. Elbette bu gayri resmi bir unvandır ama yine de Nevaî icin buyuk bir unun başlangıc noktasıdır. İtiraf etmek gerekirse Nevaî, her Âlimin nail olamadığı bir zenginliğe ve rahatlığa ulaşmıştır. Huseyin Baykara tarafından surekli odullere boğulmuş ve iltifatlarla anılmıştır. Nevaî, bu şohreti ile donemindeki şairlerinin de goz bebeği olmuştur. Genc şairler ona kasideler sunmuş onun ovgusune nail olabilmek icin cırpınmışlardır. Huseyin Baykara ’nın bu comert sevgisi Nevaî ’yi hak ettiği yere yukseltmiştir. Oyle ki Baykara, eski dostuna oyle guvenmiştir ki sefer sırasında onu vekil ilan etmiştir. Nevaî, bu bahşedilen makamla Âdeta ikinci hukumdar olmuştur. Ne yazık ki Baykara ’nın seferi donuşu bir kalp krizi gecirmiş ve bir daha yatağından kalkamamıştır. Olumu uzere başta Baykara olmak uzere bircok şair ona mersiyeler yazmış, halk ona ağıtlar yakmıştır.