
Kurtuluş Savaşını kazandıktan sonra gecerliliğini kaybeden antlaşma Sevr Antlaşması nedir? En onemli maddeleri nelerdir? Onemi nedir? Sevr Antlaşması'nın sonucları nelerdir? Ne zaman imzalanmıştır? Sevr Antlaşmasının sonucları nelerdir? Hangi devletler arasında imzalanmıştır? İşte detaylar haberimizde...
[h=3]SEVR ANTLAŞMASI NEDİR?[/h]Sevr Antlaşması (Fransızca: Le Traité de Sèvres), I. Dunya Savaşı sonrasında İtilÂf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hukûmeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyosunde bulunan Seramik Muzesi'nde (Musée National de Céramique) imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı donemde devam eden Turk Kurtuluş Savaşı'nın sonucunda Turklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğundan Sevr Antlaşması gecerliliğini kaybetmiştir. Sevr Antlaşması 433 maddeden oluşmaktaydı.
[h=3]HAZIRLIK SURECİ[/h]Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası yaşananlar;
I. Dunya Savaşı sonrasında İtilÂf Devletleri ile Avusturya arasında Saint-Germain Antlaşması, Macaristan arasında Trianon Antlaşması ve Bulgaristan arasında Neuilly Antlaşması imzalanmasına rağmen Osmanlı Devleti ile 1919 Mayıs'ında hÂl bir barış antlaşması imzalanamamış ve goruşmeler belirsiz bir geleceğe ertelenmişti. Bunun nedenleri İtilaf Devletleri'nin Osmanlı Devleti'ni paylaşmadaki anlaşmazlığıdır.
İtilaf Devletleri Yuksek Konseyi'nin 7 Mayıs'ta aldığı karar uyarınca 15 Mayıs'ta İzmir Yunanlar tarafından işgal edildi. Bu olay tum Turkiye'de guclu bir ulusal tepkiye yol actı. 4 Eylul'de toplanan Sivas Kongresi'nden sonra İstanbul'daki Osmanlı hukûmeti, ulke uzerindeki idari ve askeri denetimini kaybetti. Sivas ve daha sonra Ankara'da, Mustafa Kemal Paşa yonetiminde bir ulusal direniş hukûmeti kuruldu. Anadolu hukûmeti, olumsuz şartlarda bir barış antlaşmasını kabul etmeyeceğini bildirdi ve direniş hazırlıklarına girişti.
Hazırlık konferansları
İtilÂf Devletleri 18 Nisan 1920'de San Remo Konferansı'nda Osmanlı İmparatorluğu'na uygulanacak barış antlaşmasının şartlarını hazırladılar. 22 Nisan'da Osmanlı hukûmetini Paris'te toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'nın başkanlığında bir heyeti Paris'e gonderdi. Ertesi gunu Ankara'da toplanan Buyuk Millet Meclisi, 30 Nisan gunu taraf devletlerin dışişleri bakanlıklarına gonderdiği bir yazıyla İstanbul'dan ayrı bir hukûmetin kurulduğunu bildirdi.
Paris'te barış şartlarını oğrenen Ahmet Tevfik Paşa, İstanbul'a gonderdiği telgrafta barış şartlarının "devlet mefhumu ile kabil-i telif olmadığını" (devlet kavramı ile bağdaşmadığını) bildirerek goruşmelerden cekildi. Bunun uzerine 21 Haziran'da İtilaf Devletleri Turk milletinin direnişini kırmak icin, İzmir'de bulunan Yunan kuvvetlerini Anadolu iclerine surmeye karar verdi. Balıkesir, Bursa, Uşak ve Trakya kısa surede Yunan ordusu tarafından işgal edildi.
Saltanat Şurası
Ege'deki işgaller uzerine 22 Temmuz'da İstanbul'da toplanan Saltanat Şurası,[2] Paris'e Sadrazam Damat Ferit Paşa başkanlığında ikinci bir heyet gondermeye karar verdi. Şura'da yaşananlar gunumuzde hÂl tartışılmaktadır. Nutuk'ta bu toplantıda Vahdettin'le ilgili "Sevr Muahedesi'ni bizzat ayağa kalkmak suretiyle kabul etmiştir." denilmektedir. Saray Başmabeyincisi Lutfi Simavi'ye gore ise Vahdettin acılış nutkunu okuduktan sonra başkanlığı Damat Ferit Paşa'ya bırakarak salonda durmamış, cıkıp gitmiştir. Son Sadrazam Tevfik Paşa'nın oğlu İsmail Hakkı Okday'ın anlatımı ise şoyledir:
"Nihayet Sevr'i kabul edenler ayağa kalksın denildi. Damat Ferid Paşa bu sırada Padişah'ın salonu terk etmesi icin işaret verdi. Vahdettin dışarı cıktı, yandaki odaya gecti. Padişah ayağa kalkınca da salondakiler HunkÂr'a bir saygı eseri olarak ayağa kalktılar. Kendisini bu suretle selamladılar. Oyle ki, bu ayağa kalkışın Sevr'in kabulu anlamına mı geldiği, yoksa Padişah'a hurmeten kıyam mı edilmiş olduğu acık olarak belirmedi. Hatta Ayan'dan Topcu Feriki Rıza Paşa, 'Biz Padişaha hurmeten ayağa kalktık, Sevr'i kabul ettiğimizden değil' diye haykırarak Damat Ferid'in oyununu acıkca protesto dahi etti."
Kimi tarihciler bu olayı, şûrÂda oy hakkı olmayan padişahın oylama yapılması cağrısı yapılınca dışarı cıkması, fakat Damat Ferit'in olayı oldubittiye getirmesi olarak yorumlamaktadır. Kimileri toplantının Sevr'i onaylatmak uzere taraflı bir tarzda yurutulmesini protesto mahiyetinde, belki de biraz ofkeli bir şekilde ayağa kalktığını ve cıkıp yan odaya gecmiş olduğunu iddia etmektedir. Kimi tarihciler ise bunun, padişah ile Damat Ferit Paşa'nın antlaşmayı kabul ettirebilmek icin birlikte hazırladıkları bir plan olduğunu iddia etmektedirler.
[h=3]ANTLAŞMAYI İMZALAYANLAR[/h]Antlaşma 10 Ağustos 1920 Salı gunu İtilaf Devletleri Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Ermenistan, Belcika, Yunanistan, Hicaz Krallığı, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı, Cekoslovakya ile mağlup Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalandı. ABD Osmanlı İmparatorluğu ile savaşmadığı, SSCB ise henuz Milletler Cemiyeti uyesi olmadığı icin imza atmadılar.
Osmanlı heyetinde şu isimler yer alıyordu: Sadrazam Damat Ferit Paşa, eski Maarif Nazırı (millî eğitim bakanı) Bağdatlı Mehmed HÂdî Paşa, eski Şura-yı Devlet (Danıştay) reisi Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri Reşat Halis Bey.
[h=3]SEVR ANTLAŞMASININ SONUCLARI[/h]Antlaşmanın yururluğe girmesi icin once Meclis-i Mebûsan'ın antlaşmayı goruşup kabul etmesi, sonra da imzalamak uzere Vahdettin'e gondermesi gerekiyordu. Fakat antlaşma imzalandığı tarihte Meclis-i Mebûsan kapalı (Mart 1920'de faaliyeti sonlandı ve Nisan 1920'de kapatıldı) olduğundan antlaşma mecliste goruşulemedi ve padişahın onune gelmedi.
Ankara'daki Buyuk Millet Meclisi antlaşmayı sert bir bildiri ile kınadı ve Antlaşmayı imzalayanlar ile Saltanat Şurası'nda olumlu oy kullananları 19 Ağustos 1920 tarihinde vatan haini ilan etti. Antlaşmada imzası bulunan Heyet uyeleri 23 Nisan 1924 tarihinde TBMM tarafından 150'likliler listesine eklendi. 28 Mayıs 1927 tarihli yasayla ise yurttaşlıktan cıkarıldılar.
Taraflardan Yunanistan antlaşmayı tasdik edip yururluğe koymak istedi. Bazı cevreler antlaşmanın hicbir zaman yururluğe giremediğini savunur. Fakat başka goruşlere gore antlaşmasının bircok hukumleri o tarihlerde uygulanmış ve 20. yuzyılın uluslararası siyasi kavgalarına yon vermiştir. Sevr Antlaşması'nın bazı maddelerine dayanışarak Orta Doğu coğrafyası yeniden şekillendirildiyse, bu antlaşmanın bir sure icin de olsa fiilen yururluğe girdiğinin kabul edilmesi gerekildiği savunulur.
[h=3]EN ONEMLİ MADDELERİ[/h]1) Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dahil olmak uzere Trakya'nın buyuk bolumu Yunanistan'a; Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye'ye (Fransız Mandası); Musul vilayeti en kuzeydeki kazası İmadiye dahil tamamen El Cezire'ye (Birleşik Krallık Mezopotamya Mandası, sonradan Irak) İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak;[9]
2) Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Canakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında butun devletlerin gemilerine acık olacak; Boğazlar'da deniz trafiği icinde Osmanlı İmparatorluğu'nun bulunmadığı on ulkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yonetilecek; komisyon gerekli gorduğu zaman Muttefik Devletler'in donanmalarını yardıma cağırabilecek;
3) Kurt Bolgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kurt vilayetlerinde bir yerel yonetim duzeni kuracak; bir yıl sonra Kurtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık icin başvurabilecek;
4) İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugunku İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl sure ile Yunanistan'a bırakacak; bu surenin sonunda bolgenin Osmanlı veya Yunanistan'a katılması icin plebisit yapılacak;
5) Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı, Ermenistan Cumhuriyeti'ni tanıyacak; Turk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (ABD Başkanı Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a verdi.);
6) Arap ulkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha once kaybettiği Arap ulkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları uzerinde hicbir hak iddia etmeyecek;
7) Azınlık Hakları (madde 140-151): Osmanlı din ve dil ayrımı gozetmeksizin tum vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrimuslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı'nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Muttefik Devletler tarafından denetlenecek;
8) Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri kuvveti, 35.000'i jandarma, 15.000'i ozel birlik, 700'u padişahın yanındaki guvenlik birliği olmak uzere 50.700 kişiyle sınırlı olacak ve ağır silahları bulunmayacaktı.[1][10] Turk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bolgesi'nde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gonullu ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Muttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek;
9) Savaş Sucları (madde 226-230): Savaş doneminde katliam ve tehcir sucları işlemekle suclananlar yargılanacak;
10) Borclar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Osmanlı İmparatorluğu'nun mali durumundan oturu savaş tazminatı istenmeyecek, Turkiye'nin Almanya ve muttefiklerine olan borcları silinecek; ancak Turk maliyesi muttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacak;
11) Kapitulasyonlar (madde 260-268): Osmanlı'nın 1914'te tek taraflı olarak feshettiği kapitulasyonlar muttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;
12) Ticaret ve Ozel Hukuk (madde 269-414): Turk hukuku ve idari duzeni hemen her alanda Muttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Muttefik devletler arasında yapılan işbolumu cercevesinde yonetilecek; iş ve işci hakları duzenlenecek hukumlerini iceren bir antlaşmadır.