Anne bebeğe bakar. Bebek annesine bakmaz. Anne bir daha bebeğe bakar. Bebek sağa sola bakar, bir tek annesinin yuzune bakmaz. Bir sure sonra anne, bebeğe bakmaz olur. İlişkileri kopuklaşır. Anneye sorarsak, “cok sıkıldığını”, “birlikte ne yapacağını bilemediğini” soyler.
Bebek anneye bakar. Anne bebeğe bakmaz. Bebek, anneye bir daha bakar. Anne, bir yandan bebeği besler ya da altını değiştirirken, bir yandan telefonla konuşur ya da televizyon seyreder bebek dışındaki her şeyle ilgilenir. Bebek ağlayıp mızırdanarak anneyi kendine cekmeye calışır. Bir sure sonra bebek de, anneye bakmaz olur. Bebek dile gelip, ne hissettiğini soyleyebilse, “bana yuz vermiyor” diyecektir.
Yuz vermek, yuzune bakmak, hayatın başlangıcında birisine dikkat ettiğimizin, o kişiye hayatımızda bir yer verdiğimizin gostergesidir. Cabuk sıkılan bir kişiysem, verdiğimin karşılığını hemen almak isterim. Bebekler bu konuda fena değillerdir, ama, bazıları her zaman tempomuza ayak uyduramazlar. Anne-babalardan sabırsız ve aceleci olanlar, bebeğin kendine ayak uydurmasını bekleyemeyip, kendisine daha fazla yuz veren bir başka faaliyete (bu bazen diğer kardeş olabilir!!) kayabilir.
İlişkinin iki tarafı olur. İki taraf arasındaki uyum mutlaka bir tıpatıplık olmak zorunda değil. “Ayak uydurma”, aynı yone doğru yuruyorsanız, eşit tempoda ileri adım atma olabilir. Dans ediyorsanız, birinizin ileri adımı, otekinin geri adımı ile butunlenebilir.
İlişkiyi bir ip gibi duşunurseniz, dikkat ilişkisi, her iki tarafın ipe/ilişkiye asıldığı durumlarda, “cok gergin/cok ilgili ve cok dikkatli” olarak tanımlayabiliriz. O kadar dikkatli ki, goz başka bir şey gormez; tek bir işe, tek bir kişiye odaklanır. Buna dikkat etmek değil de, “takmak” diyebiliriz belki. İlişkinin gerginliği, ipleri kopartıcı olabilir.
İki tarafın da ipe hic asılmadığı durumlarda, ip gevşek ve yerlerde surunur, ya da taraflardan birisi zamanla sıkılıp bırakır gider. İp kopmaz, sağlam kalır, ama birliktelik de kalmaz.
Dikkatin, ya da ipin, belli bir gerginliği koruması, yani ne kopacak kadar gergin, ne de yerlerde surunecek kadar gevşek olmaması icin, ipin iki tarafından tutanların diğerinin ne kadar gerdiğinin veya gevşettiğinin takipcisi olması gerekir. Diğerinin ne yaptığını (ne duşunduğunu, ne hissettiğini, ne istediğini) izleyebilmek, ilişkinin surmesinin ve kalitesinin bir on koşuludur. Bu izleme surecine de, dikkat diyebiliriz.
Dikkat dağıldığında, birliktelik kopar. Dikkatimizi başka bir yone kendi kararımızla kaydırdığımızda, başka bir şeyle ilgilenmeye başladığımızda, (bir ilişkiye ara verip) yeni bir dikkat ilişkisi kurmuş oluruz. Bir onceki ilişkiyi gecici olarak askıya alıp, birazdan geri donduğumuzde kaldığımız yerden devam edebilmemiz icin askıya aldığımız ilişkiye ait bilgileri bir yerlerde muhafaza ediyor olmamız beklenir.
İp benzetmesine (sizi baymak pahasına) donersem, sağ elimle bir ipi tutarken, sol elimle de bir ipe yapışırsam, sağ elimdeki ipin gerginliği idealden biraz uzaklaşabilir. İpin diğer yanındaki (kişi, iş, zevk vs), benim gevşekliğimi fark edip, gereken gerginliği sağlayacak hareketi yaparsa, ipimiz’in gerginliği devam eder. Ben de bir sure sol elimle de bir başka ip tutup, tekrar donup, sağ elimle ip tutmaya devam edebilirim. Eğer o ip ben ona yeterince asılmadığım surede, ipin diğer ucundakinin sayesinde surunmeden ya da kopmadan devam etmişse, iki ipi de iyi kotu aynı zamanda tutabilmiş olurum.
İpin diğer ucundaki de, bu ucundaki (yani ben) kadar onemli anlayacağınız... Dikkat bir birliktelik, ve her birliktelik gibi karşılıklı.
İpin obur ucu, bir dahaki sefere...

Prof.Dr. Yankı Yazgan