Cocuk sahibi olup calışma hayatına devam eden kadınlara mujde!
Cocuk psikolojisindeki yeni teoriler, cocuğun daha birkac aylıkken annesinin gidip geri doneceğini oğrendiğini soyluyor.

Ulkemizde kadının gorevi dendiğinde halen akla oncelikle ev işleri ve cocuk bakımı gelse de, calışan anne nufusu tum dunyada olduğu gibi bizde de artmaktadır. Kadının calışma nedenlerinin başında ekonomik guclukler ilk sırada bulunmakta, ancak bir konuda uzmanlaştığı icin ya da zevk aldığı icin calışan kadınlar gecmişe gore hızla coğalmaktadır. Oteden beri calışan kadının pek cok alanda yaşadığı zorluklardan soz edilmektedir. Bunların icinde en onemlisi ve en cok tartışılan, calışan annenin cocuğunun bakım sorunudur. Giderek artan cekirdek aile bicimi buyukanne ve babaların cocuk uzerindeki gecmişteki etkinliğini nispeten azaltmış, ancak erken yaşlarda cocuklar icin kurum veya bakıcı bulma zorluğu, sorunun başka boyutlarıyla devamına neden olmuştur. Kek yapan anne figuru değişiyor Teknik olarak daha pek cok guclukten soz edilebilir. Ancak bugunku konumuz, calışan annenin sucluluk duygusu.
Oteden beri masallarla, ninnilerle, hikáye ve filmlerle pek cok kulturel malzeme kodlanmıştır beynimize. Bunlardan biri de evde cocuk buyuten, mutfakta kek yapan anne figurudur.

Bugun bu kalıptan giderek uzaklaşan anne, her değişimin hafızasında bilmeden yer edenlerle olan farklılığın faturasını odemekte. Yani toplumsal kalıplar, oğretiler, anneye evde olması adına adeta cığlık atarken, anne işyerinde. Buna ekonomik ve cevresel baskıları da eklersek -ki bunlar eş, aile buyukleri, yakın arkadaşlar olabilir- calışan annenin nasıl birkac guc arasında ezildiğini anlamak hic zor değil.

Oysa cocuk psikolojisindeki yeni teoriler, cocuğun daha birkac aylıkken annesinin gidip geri doneceğini oğrendiğini ve ona guven duyabildiğini soyluyor. Ayrıca pek cok uzman, erken cocukluk doneminde cocuğun hayatındaki en onemli olan figurden bahsederken ‘anne’ kelimesi yerine ‘primary caregiver’ (cocuğa birinci derecede bakan ve koruyan) terimini kullanmakta.

Yani annenin belli bir calışma duzeni varsa, bu duzen icinde teknik ve duygusal rahatlığı saptanırsa, cocuğun gun icinde bakımı sadece ve surekli aynı kişi tarafından gercekleşirse, annenin calışmasının cocuğun sağlıklı yetişmesine cok olumlu katkılarından soz edilebilir.

Evde olan, ama zaten evde olmasının cocuk icin yeterli olduğunu duşunen ve onunla ‘kaliteli zaman’ dediğimiz yoğun birliktelik kurabildiği en kucuk bir faaliyet yapmayan pek cok ev kadını anne olduğunu da unutmayalım.

Calışmak cocuğa ihanet değildir

Annenin calışması sadece onun tedirginlik ve sucluluk duyguları ile dolu olduğu zaman, bu ruh haliyle cocuğu ile kısa, ama yoğun bir birliktelik kuramadığı zaman problem yaratabilir. Artık biliyoruz ki, bebekler pek cok algısal donanımla doğarlar ve eskiden soylendiği gibi dunyadan habersiz ve caresiz değildirler. Ve yine biliyoruz ki endişeli bir annenin bebeği daha ilk aylardan itibaren, bunu endişeyi kendi duygusu gibi yaşar ve kendini iyi hissetmez. İlk aylar icin anne-cocuk ilişkisini anlatan bir formul vardır:

İyi anne=iyi ben/kotu anne=kotu ben.

İleriki yaşlarda ise anne yetersizliğine inanıyorsa, kaygılı ve suclu hissediyorsa, unutmasın ki kendi anneliğini kendisi nasıl goruyorsa da oyle goruyordur.

Calışan anneler kendilerini iyi hissettikleri surece cocuklarının iyi olacağını unutmamalılar. Calışmanın cocuğa ihanet olmadığını, ilişkiyi daha kaliteli yapabileceğini bilmeleri gerekir.