
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıcdaroğlu, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar verir, bu karara herkesin uyması lazım. Yani sadece Turkiye değil, başka ulkeler de o surec icinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden gelen kararları uygulayacaklarına soz vermiş ve bunu yasalaştırmışlarsa bunu da kendi anayasalarına koymuşlarsa herkes ona uymak zorundadır." dedi.
Kılıcdaroğlu, CHP Parti İci Eğitim Birimi'nin 100. Yonetim Kurulu toplantısına katıldı.
Parti İci Eğitim Sorumlusu Aytuğ Atıcı koordinatorluğunde gercekleştirilen video konferans toplantısında acılış konuşması yapan Kılıcdaroğlu, dinamik ve enerjik gencler yetiştirilmesini istediğini soyledi.
Kılıcdaroğlu, "Kuşaktan kuşağa bilgimizi aktaracağız, aynı zamanda kuşaktan kuşağa bilgimizi tazeleyeceğiz ve derin değiştireceğiz. Bu cercevede yaptığınız her gorev, attığınız her adım, verdiğiniz her bilgi, yetiştirdiğiniz her partili bizim acımızdan son derece değerlidir." diye konuştu.
CHP'nin 97'nci yılını kutladıklarını hatırlatan Kılıcdaroğlu, kurultayda acıkladıkları İkinci Yuzyıla Cağrı Beyannamesi ile ikinci yuzyılda neler yapacaklarını anlattıklarını ifade etti.
Kılıcdaroğlu, akademik ve siyasi cevrelerde tartışılan, değerlendirilen bu beyannamelerinin yeni kuşaklara oğretilmesi gerektiğinin de altını cizdi.
Gecen yuzyılda acılar, darbeler yaşandığını dile getiren Kılıcdaroğlu, "Peki biz ikinci yuzyıla Turkiye'yi taşırken aynı acıları mı goreceğiz, yoksa daha mutlu, daha kalkınmış, mureffeh bir Turkiye'yi mi arzu ediyoruz. Dolayısıyla bizim eğer amacımız oysa, gecmişin butun hatalarından ders cıkarıp, sağlıklı ve tutarlı geleceği nasıl inşa edebiliriz. Bunun uzerinde durmak lazım." acıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dun partisinin grup toplantısında yonelttiği eleştirilere yanıt veren Kılıcdaroğlu, Erdoğan'ın sanki iktidar partisinin değil muhalefet partisinin genel başkanı gibi konuştuğunu soyledi. Kılıcdaroğlu, şoyle devam etti:
"Baştan başladı sonuna kadar Cumhuriyet Halk Partisini gundemine aldı. Cunku korkuyor Cumhuriyet Halk Partisinden. Neden korkuyor? Cunku CHP toplumun her kesimine dokunmaya, toplumun her kesiminin sorunlarıyla ilgilenmeye ve o sorunlara en sağlıklı cozumleri ureten parti olduğu gerceğini Turkiye'nin onune koymaya başladı. Bugun kahveciden tutun sokaktaki simitciye kadar, sanayicilerden tutun ciftciye kadar hayatın her alanı ile ilgili butun sorunları CHP biliyor ve onları cozmek icin de caba harcıyor. Dun Erdoğan oğretmenlerle ilgili bizi suclamaya başladı. Sayın Erdoğan, keşke oğretmenlerle ilgili bizi suclasın, hicbir itirazım yok ama ağzından şu cıkmalıydı, 'ben en kısa surede Oğretmenler Meslek Kanunu'nu cıkaracağım. Her 24 Kasım'da oğretmenlere birer maaş ikramiye vereceğim. Ey Kılıcdaroğlu duydun mu?' deseydi ben buradan kendisini alkışlayacaktım. 'Helal olsun' diyecektim ama oğretmenler uzerinden bize saldırıyor, sanıyor ki oğretmenler kendisini dinleyecek."
Kılıcdaroğlu'nun grup toplantısındaki sozleri
Başka bir olay daha olduğunu aktaran Kılıcdaroğlu, "Ben uyuşturucu gelirleri, kara para, malum konusu suc teşkil eden gelirlere kara para diyoruz, bunların vergilendirilmesi gerektiğini soyledim. Erdoğan, 'Efendim uyuşturucu ticareti yapan, organ ticareti yapan adamdan vergi alacaksın. Kara parayı aklamayacaksın, kara para ile devleti dolandırandan vergi alacaksın.' Bu sozler uzerinden beni eleştiriyor." dedi.
Kemal Kılıcdaroğlu, acıklamalarını şoyle surdurdu:
"Hayatımda cok cahil gordum de bu kadar cahil bir insan gormedim. Soylemek istediğim şu; bakın, insan kacakcılığı yapan, organ kacakcılığı yapan, uyuşturucu kacakcılığı yapan insanlar gelirlerini yurt dışındaki vergi cennetlerinde toplarlar. Cunku bilirler ki o parayı buradaki bankaya yatırırsan MASAK gorur, 'Bu parayı nereden sağladın?' diye soru sorar. Vergi cennetlerine yatırdığın zaman da bu soru sorulmaz. Cunku zaten vergi cenneti neden deniyor? Denmesinin nedeni de vergilendirilmemiş kazanclar oralarda toplandığı icin. 2006'da AK Parti hukumeti bir kanun getirdi, Kurumlar Vergisi Kanunu. 30'uncu maddenin 7'nci fıkrası diyor ki 'Vergi cennetlerinden Turkiye'ye para gelirse yuzde 30 oranında vergileyeceğim.' Yani Man Adası'ndan, yani başka adalardan eğer Turkiye'ye para gelirse yuzde 30 uzerinden vergilendireceğim. Yani 'kacakcı, uyuşturucu, işte organ ticareti yapan, cocuk ticareti yapan, kadın ticareti yapan, fuhuş yapan kişilerin topladığı gelirler Turkiye'ye gelirse ben vergileyeceğim.' diyor. Ne zaman? 2006'da. Hangi yıldayız, 2020'nin sonuna geldik."
Bu vergilemenin bir şartı bulunduğunu belirten Kılıcdaroğlu, onun da "vergi cennetleri listesinin" Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yayınlanması olduğunu soyledi.
Kılıcdaroğlu, Cumhurbaşkanının bir kararname cıkarması ve "şunlar vergi cennetleridir" demesi halinde oralardan Turkiye'ye para gelirse yuzde 30 oranda vergi kesileceğini anlattı.
Aradan 14 yıl gectiğini, 15'inci yıla girilmesine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu kararnameyi cıkarmadığını belirten Kılıcdaroğlu, "Bu kararnameyi cıkarmadığı gibi bir kanun cıkardı, ustelik bir değil, birden fazla kanun cıkardı. 'Eğer yurt dışında paranız varsa paranın kaynağına bakmayacağım.' diyor. Ne parası olursa olsun. 'Kimliğinize de bakmayacağım.' diyor. 'Asla Turkiye'de vergilendirmeyeceğim, yeter ki getirin parayı diyor.' Uyuşturucu parası, kadın ticareti parası, organ ticareti parası... 'Butun bunların tamamını getir Turkiye'ye, bankaya yatır ben senin kimliğini asla sormayacağım.' diyor." acıklamasında bulundu.
"Bu ulkede kefen bezinden dahi vergi alınıyor"
Bu ulkede kefen bezinden dahi vergi alındığını dile getiren Kılıcdaroğlu, şunları soyledi:
"Cocuğun altına bez alırken vergi oduyoruz, otobuse binerken vergi oduyoruz ama dunyanın uyuşturucusunu kacırıp Man Adası'nda tutan ve o parayı Turkiye'ye getiren adam, beş kuruş dahi vergi odemiyor, beş kuruş dahi. Ben buna itiraz ettiğimde, 'bunlardan vergi al' dediğimde de 'Ey Kılıcdaroğlu senin soylediğin bu ne sapkınlıktır.' diyor. Sen misin sapkın, ben miyim? Sen misin bu ulkeye hizmet eden, ben mi? Sen misin kacakcılara sığınan, ben miyim kacakcılara niye vergi vermiyorsun diyen. Kendi cıkardığı kanunu bilmiyor, kendi cıkardığı kanun. Kendi kararnamesini yayınlamıyor. Niye anlamıyorsun sen?"
AİHM'in kararı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Selahattin Demirtaş kararına ilişkin de değerlendirmede bulunan Kılıcdaroğlu, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar verir, bu karara herkesin uyması lazım. Yani sadece Turkiye değil, başka ulkeler de o surec icinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden gelen kararları uygulayacaklarına soz vermiş ve bunu yasalaştırmışlarsa bunu da kendi anayasalarına koymuşlarsa herkes ona uymak zorundadır." dedi. Kılıcdaroğlu, şu acıklamaları yaptı:
"Selahattin Demirtaş ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar verdi. Dun yaptığı konuşma, 'Efendim ben o karara uymam, o karara uymayacağız.' Kimsin sen ya, kimsin? Şahsın devletinde bunu soyleyebilirsin. Sen burayı 'şahsın devleti' olarak gorebilirsin ama unutmaman gereken bir şey var, burası Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu bağımsız Turkiye Cumhuriyeti Devleti'dir, sana pabuc bırakmaz. Oyle bir tabloyu duşunebiliyor musunuz? Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayacaksınız, alt mahkeme de Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayacak, AİHM kararlarına uymayacağız, hangi kurallara uyacağız? Erdoğan'ın talimat verip kendi duşuncesi dolayısıyla arzu ettiği kararı cıkaran mahkemenin kararına uyulacak ve burada biz devlete saygıyı bekleyeceğiz. Hayır, boyle bir olay olmaz. Bunu asla kabul etmiyoruz.
Bakın bu ornekleri eğitim sırasında tek tek vermeniz gerekiyor. Bu ornekleri, yani Turkiye'nin nasıl yonetildiğini, devletin devlet olmaktan cıkarılıp bir kişinin şahsi devleti haline donuşturulduğunu anlatmanız lazım."
Anayasa Mahkemesine uye atandığını hatırlatan Kılıcdaroğlu, "Yargıtaya geliyor once İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı. Yargıtay'da bir kararın altına imza dahi atmamış daha, Yargıtay'da oturduğu koltuğun minderi daha ısınmamış. Oturuyorsunuz siz orada, talimat geliyor, efendim biz bunu Anayasa Mahkemesine uye tayin edeceğiz. Bakın ben hicbir yargıcın siyasi goruşune karışmam, herkesin siyasi goruşune de saygı duyarım ama yargıc, yargıc olduğu surece. İntihal yapan bir kişi, yani bilgi hırsızlığı yapan bir kişi Anayasa Mahkemesine uye olarak atanamaz." goruşunu paylaştı.
Kılıcdaroğlu, "Siyasi goruşu A olur B olur ama biz biliriz ki bu bir yargıctır. İntihal yaptığı acık ve net olan, bu konuda intihali yapılan kişinin de yaptığı acıklama ile berraklaşan bir konuda siz kalkacaksınız bunu Anayasa Mahkemesine hakim atayacaksınız veya hakim sececeksiniz. İntihal yapan universitedeki bilim insanı universiteden atılıyor. Siz bu sucu işleyen birisini nasıl getirir de Anayasa Mahkemesine uye yaparsınız." dedi.
Şehit ailesine bağlanan aylık
Butce goruşmelerinde oğlu şehit olan bir vatandaşa 121 lira 96 kuruş şehit aylığı bağlandığını soylediğini ve buna itiraz ettiğini hatırlatan Kılıcdaroğlu, bir AK Parti milletvekilinin ise "Boyle bir şey yok, asla olamaz." dediğini aktardı.
Kendisinin de donup o milletvekiline "Size Calışma ve Sosyal Guvenlik Bakanlığına bağlı SGK'nın yazısını gondereceğim ve soylediğim rakamın da doğru olduğunu goreceksiniz." dediğini belirten Kılıcdaroğlu, daha sonra kamuoyuna o belgenin tarihini, numarasını acıkladığını anımsattı. Kılıcdaroğlu, şunları kaydetti:
"Dun, AK Parti Milletvekili cıktı bir basın toplantısı yaptı, 'O bir polis değil.' dedi. Babasına bağlanan aylık, bu 'Bir vatandaşın aylığıdır, Kılıcdaroğlu orada doğruyu soylememiştir.' Bu neyi gosteriyor biliyor musunuz? Yıllardır soylediğimiz bir konunun AK Parti milletvekili tarafından itiraf edildiğini... Şehitler arasında ayrım yapıldığını... Gayet acık, gayet net bir basın toplantısında itiraf ediyorum. Beşiktaş saldırısında şehit olan bizim vatandaşlarımız, polisi de var, sivili de var. Siz nasıl şehitler arasında ayrım yapabilirsiniz. Şehit bizim şehidimiz değil mi? Ben bunu yıllardır soylerdim ama ilk kez AK Parti'den bir milletvekilinin cıkıp basın toplantısıyla şehitler arasında ayrım yapıldığını itiraf etmesi son derece değerlidir. Biz bunu 2-3 yıl once soylediğimizde 'şehitler arası ayrımcılık kalksın' dediğimizde ve bu konuda bir kanun teklifi verdiğimizde, 'Şehitler arasında fark yoktur butun şehitlere aynı aylık bağlanmaktadır.' diyorlardı. Şimdi 2020'nin sonunda geldiğimiz nokta nedir, AK Parti milletvekili cıkıyor diyor ki şehitler arasında ayrımcılık var, şehit olan polisse ona yuksek maaş bağlıyoruz ailesine, eğer şehit bir vatandaşsa ona 121 veya 130 lira bir aylık bağlıyoruz diyor."
Pandemiyle ilgili gelişmelere de değinen Kemal Kılıcdaroğlu, aşıya erişim konusunda Dunya Sağlık Orgutune (DSO) bir mektup gonderdiğini hatırlattı.
Kılıcdaroğlu, milyonlarca yoksul insanın aşıya ulaşımı konusunda DSO'yu goreve davet ettiklerini, aşının artık ticari bir konu olmaması gerektiğini kaydetti.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Barış Gundoğan