İşgal altındaki Doğu Kudus'te yaşayan ve 1948'de evlerinden zorla cıkarılan Filistinli aileler, bolgenin İsrail tarafından tahliye edilmesinden ve evlerini ikinci kez arkalarında bırakmaktan endişe ediyor.
Doğu Kudus'te yer alan ve coğunlukla 1948'den sonra evlerinden edilen Filistinlilerin yaşadığı Şey Cerrah mahallesinde 550 kişiden oluşan 80 Filistinli aile ikamet ediyor.

Ailesi ile birlikte Filistin'in kuzeyindeki Yafa kentinde yaşayan, 1948'de topraklarından zorla cıkarıldıktan sonra Doğu Kudus'e sığınan Filistinli Es-Sabbağ ailesi de bunlardan biri. Sabbaglar, 6'sı cocuk 32 kişilik 5 cekirdek aileden muteşekkil.
Surgunden sonra 1956'dan bu yana Doğu Kudus'te ikamet eden Filistinli aile, İsrail yargısının, Yahudi yerleşim birimleri lehine alacağı bir kararla yerlerinden tasfiye edilmekten endişe ediyor ve bu nedenle Doğu Kudus'teki Şeyh Cerrah mahallesindeki evlerinden neredeyse hic cıkmıyor.
Doğu Kudus'te 2008-2009 yılları arasında 3 Filistinli aile Eski Şehir yakınlarındaki mahallelerinden tahliye edildi. Ayrıca 7 aile de gelecek birkac ay icinde evlerini boşaltmaları yonunde uyarı aldı.
Yafa'dan Doğu Kudus'e uzanan zorunlu goc hikayesi
Şeyh Cerrah mahallesindeki iki katlı mutevazi evde ikamet eden Muhammed Sabbağ, AA muhabirine kendileri ile komşularının 1948'de Yafa'daki evlerinden zorla cıkarılmalarıyla başlayan ve gunumuze kadar uzanan hikayesini anlattı.
Şu anda İsraillilerin ikamet ettiğini soylediği, Yafa'daki evinde cekilmiş babasının ve amcasının fotoğraflarını hala saklayan Filistinli Sabbağ, bu bolgeye bazı ailelerin Yafa bazılarının da Hayfa'dan geldiğini belirtti.
Sabbağ, "1948'deki savaşın ardından akrabalarımız olduğu icin Kudus'e sığındık, bizi 1956'ya kadar misafir ettiler." dedi.
Urdun hukumetinin, Birleşmiş Milletler Filistin Multecilere Yardım Ajansı (UNRWA) ile iş birliği icinde uyguladığı bir proje kapsamında bu evi inşa ettiklerini dile getiren Sabbağ, Kudus'teki hayatlarının 1972'ye kadar normal şekilde devam ettiğini soyledi.
Evlerinin Yahudi arazisi uzerine inşa edildiği iddiası
Ancak 1972'de bir grup yerleşimcinin, Filistinlilerin ikamet ettiği evlerin, 1876'da Yahudilere ait arazinin uzerine yapıldığını one surduklerine işaret eden Sabbağ, şunları soyledi:
"O zamanlar bolgede 28 aileydik ve Filistinli avukatlar grevle meşgul olduklarından bizi savunması icin Yahudi bir avukat tuttuk. Avukat, 1976'da 4 ailenin tahliyesini onlemeyi başardı."
Filistinlilerden habersiz imzalanan sembolik kira anlaşması
Sabbağ, 1982'ye varıldığında kendilerini temsil eden Yahudi avukat ile yerleşimcilerin avukatının mahkeme aşamasında bir ilerleme kaydedemediğini ve aralarında Filistinli ailelerin 99 yıl evlerinde kalmaları karşılığında sembolik bir kira bedeliyle anlaşmaya varıldığını aktardı.
Yahudi avukatın temsil ettiği 17 aile adına bu anlaşmayı imzaladığını soyleyen Sabbağ, "Ancak aileler bunu kabul etmedi. Cunku bu anlaşma, arazinin Yahudi yerleşimcilerin olduğunu kabul etmek anlamına geliyordu ve bu doğru değildi." diye konuştu.
Sabbağ, Yahudi avukat 1997'de olunceye kadar durumda bir değişiklik olmadığını, daha sonra İsrail yargısı onunde kendilerini savunmak icin Filistinli bir avukatın tutulduğunu, bu zamana kadar da bu avukat tarafından temsil edildiklerini aktardı.
Mahkemenin, 2002 yılında Filistinli el-Gavi ailesinin tahliye edilmesi yonunde karar verdiğine işaret eden Sabbağ, ancak 2006'da Filistinli ailenin İsrail Yuksek Mahkemesi'ne bir dilekce verdikten sonra yeniden evlerine donebildiğini kaydetti.
Tahliye sureci
Bundan iki yıl sonra 2008'de yerleşimci gruplar, mahalledeki Filistinli aileleri tahliye icin fiili adımlar atmaya başladı.
Bolgede duzenlenen eylemler, uluslararası ve bolgesel kınamaların golgesinde Şeyh Cerrah'taki El-Kered ailesi evlerinden tahliye edildi. Bu sureci 2009'da El-Gavi ve Hanun ailelerinin tahliyesi takip etti.
Filistinli ailelerin cıkarıldığı evlere Yahudi yerleşimciler yerleştirildi ve halihazırda da bu evlerde kalmaya devam ediyor.
Sabbağ ailesinin tahliye davası sureci
"Filistinli ailelerinin tahliyesi, zamanında Yahudi avukat ile yerleşimciler arasında Filistinli bolge sakinlerinin bilgisi dışında imzalanan anlaşmaya dayandırıldı." diyen Sabbağ, mahkemenin, durumu; ailelerin kirayı odemediği surece sozleşmeyi ihlal ettiği ve bu nedenle tahliye edilebilecekleri şeklinde değerlendirdiğini soyledi.
Sabbağ, Yahudi avukatın imzaladığı anlaşma kapsamında yer almayan 11 aileden biri olmalarına rağmen, yerleşimci grupların aleyhlerinde tahliye davası acmasının ardından ailesinin 2009 yılında mahkemeye cağrıldığı bilgisini paylaştı.
"2012 yılında İsrail Sulh Ceza Mahkemesi, Yahudi avukatın yaptığı anlaşmasının 28 ailenin tumu icin gecerli olduğuna karar verdi ve evlerimizi boşaltmamız istendi." diyen Sabbağ, sureci şoyle anlattı:
"Once Bolge Mahkemesi'ne sonra da Yuksek Mahkemeye gittik. Yuksek Mahkeme, 2018'de mulkiyet meselesini araştırmayı, tartışmayı dahi kabul etmedi ve Mart 2019'da evimizi boşaltmamız yonunde karar verdi."
Sabbağ, tahliye tarihini Eylul 2019'a kadar dondurduklarını sonra da Ocak 2020'ye uzatabildiklerini aktardı.
Filistinli, son olarak Bolge Mahkemesi'ne temyiz başvurusunda bulunduklarını, tahliye surecini dondurduklarını ve şu anda mahkemenin kararını beklediklerini vurguladı.
Sabbağ, bu sure zarfında İsrail mahkemelerinin aynı bolgeden 7 Filistinli ailenin tahliye edilmesi yonunde karar verdiğine işaret etti.
Arazilerin Filistinlilere ait olduğunu kanıtlayan Osmanlı belgeleri
Sabbağ, halihazırda Şey Cerrah mahallesinde 550 kişiden oluşan 80 ailenin ikamet ettiği bilgisini paylaştı.
Arazinin Yahudilerin mulku olduğu yonundeki iddiaları reddeden Sabbağ, Filistinli ailelerin, soz konusu toprağın mulkiyetinin Filistinli Hicazi ailesine ait olduğunu doğrulayan bazı Osmanlı belgelerini Turkiye'den aldıklarını belirtti.
Sabbağ, "İsrail mahkemeleri, Osmanlı belgeleri de dahil olmak uzere toprak mulkiyeti konusunu tartışmayı gerekcesiz şekilde reddediyor. Cunku bu durum Yahudi yerleşimcilerinin one surduğu iddiaların doğru olmadığını kanıtlayacaktır." diye konuştu.
İsrail yasalarındaki celişki ve ayrımcılık
İsrail'de Filistin ve İsrail taleplerini ele alırken gorulen bariz celişki ve ayrımcılığa işaret eden Sabbağ, şunları soyledi:
"İsrail yasalarına gore, Yahudiler, 1948'den once mulkleri olduğunu iddia ettikleri yerleri talep etme hakkına sahipken bir Filistinli olarak benim, 1948 yılından once mulkumun iadesini talep etme hakkım bulunmuyor."
Sabbağ, Yafa'da iki evleri olduğunu ancak bu mulklerini neden geri alamadıklarını sorarak, "Uzun zamandır bu mulklerimizi istiyoruz ancak bu konunun bahsini bile kabul etmiyorlar." dedi.
"Ne olacağını bilmiyoruz, bizi cıkarırlarsa nereye gideceğiz? Yeniden tehir edilmekten endişe ediyoruz. 1948'de kendi mulklerimizden zorla cıkarıldık; şimdi ikinci kez aynı şeyi yaşamaktan endişe ediyoruz." diyen Sabbağ, mahkeme surecini sonuna kadar takip edeceklerini aktardı.
Sabbağ, "Bizi zorla tahliye edene kadar evlerimizden cıkmayacağız. Ancak İsrail mahkemesinin gun sonunda bize adalet dağıtmayacağını biliyoruz." dedi.
Kudus'teki sivil toplum orgutu olan Filistinlilerin Haklarını Koruma Ulusal Koalisyonu, yaptığı acıklamada, "Yahudi yerleşimcilerin, Şeyh Cerrah'ta 45 donumluk bir arazide Filistinlilerin evlerinin enkazı uzerine 200 konut inşa etmeyi planladığını" aktardı.
İsrail'deki Hukuki ve İdari İşler Yasası
İsrailli "Şimdi Barış Hareketi" yayımladığı rapora gore, İsrail'de 1970 yılında hukuki ve idari işler yasası cıkarıldı. Yasa, diğer şeylerin yanı sıra 1948'de Doğu Kudus'te mulklerini kaybeden Yahudilerin bunları geri alabileceklerini ongoruyor.
Ayrıca, raporda, İsrail hukukunun, 1950 tarihli Sahipsiz Mulkler Yasasına gore, 1948'de İsrail'de mulklerini kaybeden Filistinlilerin mulklerini geri almalarına izin vermediğine işaret edildi.
Hareket, boylece İsrail hukukunun acıkca belirtmeden, Yahudiler icin ayrı Filistinliler icin ayrı bir hukuk uyguladığını kaydetti.
"Şeyh Cerrah orneğinde olduğu gibi, yasanın uygulanması Filistinli multecilerin evlerinden tahliye edilmesine yol acıyor ve aslında onları ikinci kez multeci yapıyor." ifadesi kullanılan raporda, buna ek olarak İsrail hukumetinin, 1948'de mulklerini kaybeden Yahudilerin tamamına tazminat odenmesi ve onlara İsrail'de alternatif varlıklar verilmesi konusunda istekli olduğu aktarıldı.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Faiz Abu Rmeleh