Devlet İstatistik Enstitusu'nun acıkladığı son "hane halkı iş gucu" anketine gore Turkiye'de calışma cağındaki (15 yaş ve ustu) kadın nufus 24,822,000 kişiden oluşuyor. Bu toplamda işgucu icerisinde sayılan rakam ise 6,240,000. Yine bu kitle icerisinden istihdam edilen nufus 5,650,000 civarında. Burada DİE'nin "işgucu durumu" başlığı altında yer verdiği kesimleri belirtmekte yarar var. İşgucu durumu tanımlaması, aktif bir bicimde iş arayan adayları kapsıyor.
Ayrıca calışan annelerin cocuklarını bırakabilecekleri kreşlerin de hangi şartlar altında işyerlerinde acılacağı İş Kanunu'nda belirtilmemiş durumda. Dolayısıyla soz konusu sorunlarla karşılaşan işverenin veya insan kaynakları yoneticisinin cocuk bakımı ve diğer aile yukumlulukleri altındaki kadın calışanlarına dostca birtakım cozum onerilerinde bulunmaları oldukca onemli. Dunyada bu tur sorunlara getirilen cozumler arasında iş paylaşımı, yarı zamanlı calışma, evden calışma ve esnek calışma sureleri sayılabiliyor.
Ev kadınları, oğrenciler, mevsimlik işciler, son 3 aydır iş aramayanlar vb. isimlerle değerlendirilen gruplar bu kapsama alınmıyor.
Aynı ankete gore calışma cağındaki erkek nufus 24,420,000, işgucu kapsamında sayılanlar 17,000,000; istihdam edilenler 15,160,000 dolaylarında. Erkek ve kadın nufusunun bu kadar yakın olmasına rağmen ortalama olarak erkeklerin 3/4'unun aktif olarak calışma hayatında olduğu ulkemizde bu oran kadınlarda 1/4'e duşuyor. Aradaki bu acık fark kuşkusuz kadınların kimi zaman kendi tercihleri, kimi zaman da sosyal şartlar nedeniyle calışma hayatına katılmayı duşunmemelerinden ve aktif bir bicimde iş aramamalarından kaynaklanıyor.
"Kadın meslekleri"
Calışan kadınlarınsa coğunlukla belirli meslek alanlarına veya pozisyonlara sıkışmış oldukları goruluyor. Satış - pazarlama, halkla ilişkiler, yonetici asistanlığı ve hizmet sektoru, yoğunlukla kadınların istihdam edildiği meslek kolları. Ancak bu sektorlerde bile kadınların yonetici olamadıkları ceşitli pozisyonlar tum dunyada ve ulkemizde kadınların coğunlukla yerleştirildiği iş alanları olarak karşımıza cıkıyor. Elbette insan verimli calışabiliyorsa ve işi kendini tatmin ediyorsa hangi işte calıştığının bir onemi yok. Ancak bir insanın ufkunu cinsiyeti nedeniyle sınırlı tutması da anlamsız. Uygar bir toplumda kadınlar bu konuda gereken desteği evlerinde ailelerinden, okullarında oğretmenlerinden, işyerlerinde de işverenlerinden almalı. İşverenlerin bu noktada kadın calışanlarını daha yuksek maaşlı pozisyonlara yonlendirmesi, onların kendilerini motive etmelerini ve eğitime daha fazla onem vermelerini de beraberinde getiriyor.
İş hayatında kadın nelerle karşılaşıyor?
Ortaya konan verilere rağmen ulkemizde kadınların eğitim seviyelerinde istenilen kadar olmasa da bir artış olduğu ve buna paralel olarak işgucune katılan kadın sayısının da artmakta olduğu bir gercek. Dolayısıyla işverenlerin ve insan kaynakları uzmanlarının kadınların işyerlerinde yaşadığı sorunlara daha fazla eğilmesi gerekiyor.
Bu sorunların en onemlilerinden biri, bir kadının daha cok sorumluluk gerektiren bir pozisyona gelmesiyle ortaya cıkabiliyor. Cunku bir kadının yeni bir pozisyonda calışmaya başlaması evde ustlendiği gorevlerden, cocuk bakımından vazgecmesi veya vazgecebilmesi anlamına gelmiyor. Her ne kadar bir bilim yasası niteliğinde olmasa da, bu olgunun kadın calışanın performansını etkileme olasılığı oldukca yuksek. İş Kanunu'nda ongorulen doğum oncesi ve sonrasındaki ucretli ve ucretsiz izin hakları, doğum zamanları dışında da aile gorevleri devam eden kadınlar icin kuşkusuz yetersiz kalıyor.
Ucret ve yukselme
Başarılı bir kadının, daha ust bir pozisyona yerleştirilebilmesinin, kendisiyle aynı seviyedeki bir erkekten daha yuksek performans gostermesine bağlı olduğunu gosteren olaylarla ne yazık ki karşılaşıyoruz. Son yıllarda kadın ust duzey yoneticilerinin sayısı ancak bu pozisyonlar arasında bir kadının getirildiği mevki coğunlukla, idari işler, sosyal hizmetler gibi firma icin ikinci derecede onem taşıyor.
Diğer bir sorun ise, gunumuzde kadınların calıştıkları yerlerde aynı seviyede bulundukları erkeklerden hala daha az maaş alabiliyor olması. Bir kurumda yoneticilik yapan insanların maaşları belirlerken eşitlik ilkesine dayanarak hareket etmesi gerektiğini belirtmek bile belki de gereksiz. Ucret dağıtımındaki eşitsizlik kurumun bunyesindeki calışanlar arasında negatif bir hava da yaratabiliyor. Ucretlendirmede nesnel bir sistemin oturtulması her kurum acısından doğruya giden yolun taşlarını oluşturuyor.
Değişimi yakalamak
Kadınların toplumda bircok alanda ikinci planda kalmaları elbette yalnız cağımızın sorunu değil; dunya uzerinde kadınlara secme ve secilme hakkının verilmesinin uzerinden bir yuzyıl bile gecmedi ve hala bu hakkın verilmediği ulkeler var. Ancak gerek kuculen ve her şeyin hızlandığı dunyanın yukunu artık sadece erkek cinsinin kaldıramayacak oluşu, gerek kadınların da bu tabloya karşı memnuniyetsizliklerini dile getiriyor olması, statukoyu bozacağa benziyor. Kaldı ki yeryuzunde kadınlara bu hakkı tanıyan ilk ulkelerden biri olarak diğer bircok ulkeden bu konuda onde olmamız gerekiyor. Bundan oturu iş dunyasının tepesinde yer alan firma yoneticilerinin kadınlara yonelik onyargılarını bir kenara bırakmaları, calışanları arasında cinsiyet farkı gozetmemeleri, ucret, atama ve işyeri yonetimine dair diğer konularda eşitlik ilkesinden sapmamaları iyi bir başlangıca işaret edecektir.
ALINTIDIR
Kadın iş hayatının neresinde?
Kadınca0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Kadınca
- Kadın iş hayatının neresinde?