AK Parti Grup Başkanvekili Ozlem Zengin, "Yeni ilişkiler, yeni ağlar dunyada ortaya cıkıyor ve doğal olarak da Turkiye, bu ilişki zeminlerinin her birini değerlendirerek kendisine yeni konumlandırmalar yapıyor" dedi.
2021 Merkezi Yonetim Butce ve 2019 Kesin Hesap Kanun Teklifi goruşmeleri devam ediyor. AK Parti Grup Başkanvekili Ozlem Zengin, goruşmede yaptığı konuşmasında, "Turkiye sadece bir pakta yaslanarak devam edebilecek bir ulke değil, dunya da boyle değil. İşte, ulkeler icinde oldukları yapıları -evvelden AET'ydi, Avrupa Birliği oldu- icindeki varlıklarını sorguluyorlar: Kalsınlar mı, devam mı etsinler? Yeni ilişkiler, yeni ağlar dunyada ortaya cıkıyor ve doğal olarak da Turkiye, bu ilişki zeminlerinin her birini değerlendirerek kendisine yeni konumlandırmalar yapıyor. Tabii ki, siyasetin birinci meselesi -işte, biraz once ifade ettim- sorunları tespit etmek, gunluk ve geleceğe dair oluşan sorunları cozmek, cozme kabiliyetini, iradesini ortaya koyabilmek. Biz bu manada, kısa vadeli cozumler kadar aynı zamanda cok buyuk tarihler telaffuz ettik. Mesela 2023 dendiği zaman, bunu ben ilk duyduğumda demiştim ki: Ne kadar uzak bir tarih, biz o tarihi gorebilir miyiz? Bugun bakıyorum, işte, 2023 kapımızda. 2053, 2071; bizler onlara buyuk bir ihtimalle şahitlik etmeyeceğiz ama bunların varlığı, bu ideallerin varlığı Turkiye icin fevkalade onemli. İşte, Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı şey Turkiye icin bir gelecek ufku cizmiş olmasıdır, bir gelecek perspektifi ortaya koymuş olmasıdır." diye konuştu.

Zengin, Cumhurbaşkanlığı Hukumet Sistemi tartışmasının yeni olmadığını belirterek, "Şimdi, 1961 Anayasası'na bakıyorsunuz, Cumhurbaşkanı 1961 Anayasası'nda -malumunuz- cok sembolik bir Cumhurbaşkanı var. 1982'ye geliyoruz, cok guclenmiş bir Cumhurbaşkanı hatta parlamenter sistemin ruhuyla ortuşmeyecek kadar guclenmiş bir Cumhurbaşkanı ve sonra sayenizde '367 krizi' diye bir şey ortaya cıkıyor, yani Turkiye'nin izahı en zor krizlerinden bir tanesi. Bir tarafında Parlamento var, bir tarafında Anayasa Mahkemesi var, fevkalade bizim icin aslında utanılacak bir krizdir 367 krizi. Buradan cıkabilmek icin Cumhurbaşkanını halkın secmesiyle alakalı bir Anayasa değişikliği ve bir referandum yaptık. Aslında cok guclenmiş olan bir Cumhurbaşkanını halk secmeye başlamış oldu. Orada Anayasa değişti ama ilk uygulamasıyla beraber halk secti yani adını soylemesek de aslında 367 krizi bizi yarı başkanlık sistemine getirmiş oldu, yani fiilen biz oraya gelmiş olduk" ifadelerini kullandı.
AK Parti Bursa milletvekili Efkan Ala, Turkiye'nin Covid-19 donemde de pozitif ayrışarak ucuncu ceyrekte yuzde 6,7 oranında buyumeyi başardığını soyleyerek, "Gelişmiş ulkeler bile salgın karşısında ilk aşamada ne yapacaklarını bilemez halde bocalarken biz sureci en makul şekilde yonetmeyi başardık ve bu başarıyı surduruyoruz. Bu vesileyle, takdire şayan performansları dolayısıyla butun sağlık calışanlarımıza şukranlarımı sunuyorum. Sağlık alanında yaptığımız yatırımların ve gercekleştirdiğimiz reformların ne kadar hayati olduğu dunyayı kasıp kavuran bu salgın doneminde daha iyi anlaşıldı. Şehir hastaneleri, Turkiye'nin yuz akı oldu. 13 şehir hastanesi yaptık, 11 şehir hastanesinin de yapımı devam etmektedir. Gerci bunu da eleştirenler oldu. Daha once insanlar hastanelerden iceri giremezken, hastane kuyruklarında can verirken, bugun şehir hastanelerinde vatandaşlarımız 5 yıldızlı hizmet alıyorlar. Genel Başkanınızın gorev yaptığı zamanda ortaya cıkan ve milletin ıstırap cektiği hizmet acığını da kapattık. Alkışlayın, tebrik edin, teşekkur edin" şeklinde konuştu.
Ala, hastanelerin birleştirdiklerini belirterek, "İlacı herkes icin erişilebilir hale getirdik, 18 yaşına kadar herkesi sigortalı yaptık, 17 helikopter ambulansıyla, 3 ucak ambulansıyla, 6 deniz botu ambulansıyla, yurt icinde hangi koşede olursa olsun, yurt dışında hangi ulkede olursa olsun ihtiyac duyan her vatandaşımızın hizmetine koşuyoruz. Bugune kadar 61 bin vakaya mudahale ettik ve naklini gercekleştirdik. Eskiden bazı gelişmiş ulkelerin verdiği bu tur ambulans hizmetleri vatandaşlarımız tarafından televizyonlarda gıptayla izlenirdi. Şimdi, bu hizmetleri vatandaşlarımızın emrine biz getirdik. Calışanlarımızın, işverenlerimizin, esnafımızın ve salgından etkilenen butun kesimlerin ihtiyac duyduğu ekonomik tedbirleri zamanında alıp hayata geciyoruz. Bu sureci de itinalı bir bicimde ve en iyi şekilde yoneterek yolumuza devam edeceğiz. Biz, 2002'den beri karşılaştığımız bircok ic ve dış kaynaklı krizi fırsata donuşturerek cozen bir partiyiz. Biz, arkadaşlar, buyuk duşunebilenlerin partisiyiz" diye konuştu.
CHP Konya milletvekili Abdullatif Şener, sermayenin beş dakika icerisinde yerkureyi 5 kez dolaştığını belirterek, "New York Borsası mı, Londra Borsası mı, Tokyo Borsası mı, İstanbul Borsası mı bakıyor ve en karlı gorduğu piyasaya yerleşiyor. Fabrikanızın bulunduğu mahallede bile rahat değilsiniz, huzur icinde değilsiniz cunku dunyanın en ucuz ve en kaliteli malını uretmediğiniz takdirde dunyanın obur ucunda daha kaliteli, daha ucuz malları ureten geliyor, sizin mahallenizde piyasayı kapatıyor ve iflas ettiriyor. Gencler sınıflarındaki yaşıtlarıyla rekabet etmiyor, dunyanın dort bir yanındaki yaşıtlarıyla rekabet ediyorlar. İşte boylesi bir ortamda, havada Sayın Erdoğan'a kureselleşmenin ucuncu evresini yani 21'inci yuzyılın dunyasını anlatan, meşhur Friedman'a ait 'Dunya Duzdur' isimli kitabı -henuz, bir ay icinde tercume olunmuştu- 50 sayfalık bir ozetiyle birlikte takdim etmiştim ve bunun uzerine sohbetimiz olmuştu. Friedman, neoliberal duşuncelere gore dunyayı okuyan, yorumlayan ve onerilen geliştiren biriydi" şeklinde konuştu.
Immanuel Wallerstein tezlerinin onemine işaret eden Şener, "Piramidin tepesinde zengin ulkeler vardır, dunyanın daha az bir bolumunde ve daha az nufusa sahiptirler ama piramidin tabanında daha geniş nufusları iceren dunyanın kalan kısmı vardır ve Wallerstein der ki: 'Piramidin tepesi ile piramidin altındakiler arasındaki ilişki son derece onemlidir. Piramidin tepesindekiler dunyanın gelişmemiş bolgelerindeki ekonomileri iki şekilde yonetmeye kalkarlar: Bir, kaynak transfer ederler surekli olarak; ikincisiyse kendi ihtiyaclarına gore yapılandırırlar'. Bu, son derece onemlidir. Eğer kendini sonbahar ruzgarlarına bırakırsan, plansız, programsız onune gelen işi yapmaya kalkarsan, Hukumet etmek hayhuyla, heva ve hevesle gecerse sonunda kuresel ruzgarlar sizin ekonominizi sizin ihtiyacınıza gore değil, kendi ihtiyaclarına gore yapılandırır" ifadelerini kullandı.
CHP İzmir milletvekili Selin Sayek Boke, 2014'te kişi başına milli gelir 12 bin 158 dolar, bugun 8 bin 455 dolar olduğunu soyleyerek, "Oysaki gercek veriye baktığınızda, 10 milyonu aşkın işsiz var Turkiye'de, gormediğiniz; iş aramadığı icin, iş aramaya umudu kalmadığı icin işsiz saymadığınız, yaşanan gerceği gormezden geldiğiniz. Cozum, yurttaş iş aramazsa o zaman zaten işsizlik sorunu da olmaz. Bu cozum, yurttaşı kuru ekmeğe mahkum eder. Her 3 gencten biri işsiz Turkiye'de ve o genclerin yuzde 64'u -bakın altını ciziyorum yuzde 64'u- sadece yol masrafını karşılayabileceği, sadece ona yemek verecek bir işe razı; yuzde 64'u. Oyle burun falan kıvırıyor değiller, iş yok ortalıkta. Son bir yılda 733 bin istihdam yok olmuş, ucmuş var olan işler. Oysa TUİK verilerine gore bile 22 milyon yurttaşımız ciddi maddi yoksunluk yaşıyor, bir sıkıntı var; 22 milyon yurttaşımız. Aclık sınırı 2 bin 516 lira, asgari ucret 2 bin 324 lira. Calışanlarda yoksulluk var, calışamayan zaten yaşayamıyor. TUİK'in enflasyonuna inanırsak yuzde 14 enflasyon varmış oysa mercimek yuzde 59 artmış, ayciceği yağı yuzde 34 artmış, yumurta yuzde 76 zamlanmış, elektrik faturaları yuzde 30 artmış ama bizim, enflasyon olmadığına inanmamız bekleniyor" ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Musavat Dervişoğlu, "Butcenin sahibi Cumhurbaşkanı, yapanı Cumhurbaşkanı, teknik olarak hazırlayanı Cumhurbaşkanı, butceyi kullanacak olan da Cumhurbaşkanı ama ne kendisi ne partisi Mecliste değil maalesef. Uzulerek soyluyorum ki ne Komisyon surecinde ne de Genel Kurulda Turkiye Buyuk Millet Meclisi, Turkiye Cumhuriyeti devletinin butcesine tek bir kuruş bile ekleyecek veya cıkaracak iradeyi sergileyememiştir. Secilmiş, Gazi Meclisin muhatapları atanmış burokratlar olmamalıydı. Geldiğimiz noktada devlet yonetiminde yurutme erkinin vesayet odağı haline geldiği de aşikardır. Dolayısıyla bu butce vesayet odağı haline gelmiş yurutme erkinin yasamaya dayattığı bir butce olmaktan oteye gidemeyecektir" diye konuştu. Dervişoğlu, HDP'yi kimsenin kapatamayacağını savundu.
İYİ Parti Ankara milletvekili Durmuş Yılmaz, butce surecinde Meclis iradesinin tamamen hice sayıldığını ve milletvekillerinden onlerine konan butceyi onaylamaktan başka bir şey beklenmediği gosteren cok vahim bir olay yaşandığını iddia ederek, "Artık teamul haline geldiği şekilde yine bir torba yasayla, butcenin anayasası olarak niteleyebileceğimiz 5018 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle butcelemede 1970'li yılların başında getirilen ancak bir turlu uygulamaya konulamayan performansa dayalı program butce sistemi yeniden getirildi. Yonetim aksini iddia etse de daha fazla şeffaflığa imkan veren fonksiyonel sınıflandırma kaldırıldı. Aslında kaldırılıp kaldırılmadığını 2022 butcesinde daha net goreceğiz fakat ne hikmetse Resmi Gazete'de 16 Ekim'de yayınlanan torba yasanın getirdiği bu değişiklikler, bundan sadece birkac gun sonra Meclise sunulan butce teklifinde dikkate alınmış ve Hukumetin butce teklifi, yasanın yeni halinin gerektirdiği şekilde program esaslı olarak hazırlanmıştır. Bu durum, butce surecinde Meclisin sadece bir onay mercii olarak gorulduğunun acık bir kanıtıdır" ifadelerini kullandı. - ANKARA
Kaynak: İhlas Haber Ajansı