Yahudilerin İran'daki temsilcisi ve milletvekili Humayun Samehyah Necefabadi, 1979'daki devrimden once 100 bin olan İran Yahudileri nufusunun halihazırda 15 bine duştuğunu ve ulke genelinde 60 Sinagogları olduğunu soyledi.
İran'daki Yahudilerin temsilciliğini yapan Tahran Yahudileri Derneği Başkanı ve milletvekili Necefabadi, Musevi topluluğunun İran'daki dunu-bugunu, nufusu, uğraş alanları, sorunları ve İsrail ile ilişkilerini AA muhabirine anlattı.

Devrimin ilk yıllarında uygulanan baskılar ve olumsuz bakış nedeniyle Yahudilerin goc ettiğini belirten Necefabadi, "Devrimin ilk yıllarında Yahudilerle ilgili olumsuz bir algı oluşmuştu, bu da gocun nedenlerinden biriydi. Yahudilerin ekseriyeti Irak savaşında ortaya cıkan ekonomik sorunlardan dolayı İran'dan ayrıldı." dedi.
İran ile Irak arasındaki savaşta ekonomik sorunların meydana geldiğini ve bu nedenle Yahudilerin Avrupa ulkelerine gittiğini aktaran Necefabadi, "İran'daki Yahudi nufus devrimden once 100 bin idi şimdi 15 bine duştu. Tahran, Şiraz, İsfahan, Kirman (Rafsancan), Yezd, Hemedan, Batı Azerbaycan, Kirmanşah ve İran'ın kuzey bolgelerinde yaşıyorlar. Urumiye'de cok az sayıda bir nufus var." bilgisini paylaştı.
İran'da 60 Sinagog var ve yarısı kapalı
Necefabadi, İran Yahudileri arasında tıp, muhendislik ve diğer alanlarda yuksek tahsil gorenlerin sayısının yuksek olduğunu belirterek, "Esnaf olan, ticaret yapan ve ithalat-ihracat işleriyle uğraşanlar var. Zengin Yahudilerin sayısı devrimden once daha fazlaydı, servet sahibi olanlar devrimden sonra başka ulkelere goc etti." diye konuştu.
İran Yahudilerinin maddi acıdan orta sınıfın uzerinde olduğunu dile getiren Necefabadi, sayı olarak az olmaları nedeniyle ulke ekonomisi uzerinde etkili olmadıklarını soyledi.
İleri seviye dini eğitimin Tahran'daki buyuk Sinagoglarda yapıldığını ve hahamlar ile dini mercilerin yetişmesinde sorun olmadığını ifade eden Necefabadi, "İran genelinde 60 Sinagog var ve bunların yarısı nufus azlığı nedeniyle şu an kapalı. Dini eğitim noktasında başka ulkelerle normal ilişkilerimiz var, ozel bir irtibat yok." ifadelerini kullandı.
İsrail'e goc eden İranlı Yahudiler ve iki ulke ilişkileri
İran İslam Cumhuriyeti kanunlarına gore, İsrail'e sefer yapmanın yasak olduğunu ve bunun Yahudiler dahil tum İran vatandaşları icin gecerli olduğunu hatırlatan Necefabadi, konuyla ilgili şunları anlattı:
"İsrail'e gidiş-geliş ile ilgili devlet yetkilileri zaman zaman kolaylaştırıcı yaklaşımlar sergiliyor. Yasalar daha gevşek uygulanıyor ve sadece ziyaret ile sınırlı kalması şartıyla İsrail'e gidiş-gelişlere tolerans tanınıyor ve izin veriliyor. Fakat bazı zamanlar da yasalar ağır bir şekilde uygulanıyor ve gidiş-gelişlere hicbir şekilde izin verilmiyor. Yaklaşık 6 ay once Meclis'te kabul edilen yasa ile gidiş-gelişler cok zorlaştı. Halihazırda İsrail'e gitmek mumkun değil. Daha once İsrail'e sefer yapılıyordu. İran yetkilileri kimi zaman kolaylık sağladı."
İran Yahudilerinin İsrail ile ilgili Tahran yonetimiyle aynı noktada olduğunu ifade eden Necefabadi, "Siyonistlerin Filistin halkına yonelik cinayetlerini daima kınadık. Hicbir topluma zulmedilmemelidir. Biz İran'da azınlığız ve bu konuyu cok daha iyi anlayabiliyoruz. Mazlum halka sadece zulmedilmiyor, evleri ve yaşamları da gaspediliyor. Halkın onemli bir kesimi sığınmacı hayatı yaşamak zorunda kalıyor. Filistin halkının ulkesine donmesini savunduk." değerlendirmesinde bulundu.
İran'dan İsrail'e goc eden Yahudilerle ilgili ellerinde oran olmadığını ancak goclerin gercekleştiğini aktaran Necefabadi, şoyle konuştu:
"İsrail kurulduğunda ve oncesinde de goc edilmesiyle ilgili yoğun bir propaganda yapıldı. Hakim algının aksine Devrimden once Yahudi duşmanlığı cok daha fazlaydı. İran toplumu devrimden sonra Yahudi ve diğer azınlıkları hoşgoruyle karşıladı. Şunu cesaretle soyleyebilirim ki devrimden once Yahudi duşmanlığı cok acıktı."
Yahudi vatandaşların İsrail'deki kutsal mekanları ziyaretleriyle ilgili olarak da Necefabadi şunları soyledi:
"Muslumanlar gibi biz Yahudilerin de haccı var ancak İranlı olduğumuzu kabul etmemiz ve İran yasalarına uymamız gerekiyor. İran ile Suudi Arabistan arasında yaşanan sorunlar nedeniyle bazı zamanlar hac da yapılamıyordu. İranlılar Mekke'ye gidemiyordu. Sorunun cozum yolu Filistin'in topraklarını geri almasıdır. Bu şekilde biz de rahat bir şekilde gidebileceğiz."
"Yahudiler İran'daki 1979 devriminde aktif rol aldı"
İran'daki 1979 devrimi oncesi Şah rejimine karşı mucadele eden bircok siyasi tutuklu Yahudi olduğunu kaydeden Necefabadi, "Yahudi tutukluları Ayetullah Mahmud Talegani ile aynı koğuştaydı. Yayınlanan goruntulerde de vardır, Yahudiler yapılan gosterilere de katılmıştır. Irak savaşında da şehit, gazi ve esirlerimiz olmuştur." şeklinde konuştu.
İran devriminin 1979'daki devriminin ilk yıllarında halkın ve devlet yetkililerinin bir kesiminin Yahudilik ile Siyonizmi aynı gorduğunu bu nedenle sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Necefabadi şunları anlattı:
"Devrimin ilk yıllarında Yahudilere yonelik olumsuz bir algı vardı. Devrim lideri Humeyni'nin Yahudilik ile Siyonizm arasında buyuk bir fark olduğunu soylemesiyle sorunlar buyuk olcude halloldu. Humeyni şoyle demişti: "Siyonizm siyasi bir partidir ve Yahudilik ilahi bir dindir." bu acıklamanın ardından baskılar azaldı. Bunun ardından gun gectikce Yahudi toplumunun İran'daki emniyeti artmıştır."
Necefabadi, Yahudilerin İran'da inancını "guvenli ve ozgur" bir şekilde yaşadığını, Sinagogların, eğitim kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini surdurduğunu belirterek, "İran devleti Yahudi toplumuna ait bu kurumlara destek veriyor. Okullarımızda oğrenci sayısı cok duşuk ve eğitim-oğretim sistemine gore sınıf acılması icin yeterli sayıya sahip olamıyoruz. Bazı yerlerde 4 bazı okullarda da 7-8 oğrenci oluyor ancak devletin verdiği destek sayesinde her yerde sınıf acıyoruz ve cocuklarımızın eğitimi aksamıyor. Bunun butcesini de İran Eğitim Bakanlığı veriyor ve oğretmenlerin maaşlarını da devlet oduyor." diye konuştu.
"Devlet desteği olmasaydı tum okullarımız kapanırdı"
Necefabadi, İran devletinin Yahudi azınlığa verdiği kulturel ve maddi destekle ilgili olarak da şunları kaydetti:
"İran Yahudileri Derneği de kendi bunyesindeki eğitim kurumlarını destekliyor ancak devlet desteği olmasaydı tum okullarımız kapanırdı. Sinagoglarımız da aynı şekilde. Yahudiler ibadetlerini rahat bir şekilde yapıyor ve dini vecibelerini yerine getiriyor. Sinagoglarımız sadece ibadet yeri değil aynı zamanda sosyal etkinliklerin yapıldığı mekanlardır. Bunun yanında sinagoglarda din adamlarımız tarafından dini eğitim de veriliyor."
Yahudi temsilci, Tahran ve diğer şehirlerdeki kurumların İcişleri Bakanlığından izinli olarak faaliyetlerini resmi bir şekilde yaptığını, Tahran Yahudileri Derneği'nin ulkedeki tum dernekleri temsilen sosyal, kulturel, dini ve bağış toplama faaliyetlerini yuruttuğu belirterek, şoyle devam etti:
"Faaliyetlerimiz kendi cemaatimizden yapılan yardımlarla duzenleniyor ancak ekonomik sorunlarımız oluyor ve bazı calışmalarımız duruyor. Meclis'te 20 yıl once kabul edilen yasa ile Yahudiler ve diğer etnik azınlıklara butceden pay ayrılması kararlaştırıldı. Ayrılan pay cok az fakat bizim icin buyuk bir destek oluyor."
"Din adamlarımız tamamen bağımsızdır"
Yahudi toplumunun kendi mercilerini sectiğini ve bu geleneğin İran'a gelişlerinden bu yana 2 bin 500 yıldır aynı şekilde devam ettiğini aktaran Necefabadi, şunları paylaştı:
"Yahudi toplumu sectikleri temsilcilerin isimlerini devlete bildiriyor. Devletin bu konuda hicbir mudahalesi yok. Sadece İran devletiyle değil, yabancı ulkelerle de bu konuda herhangi bir ilişkimiz yok. Tum işlerimizi ve kararlarımızı kendi icimizde bağımsız bir şekilde alıyoruz. Tamamen bağımsız karar alıyor ve hareket ediyoruz."
Etnik azınlıkların temsilcilerinin kendi aralarında yaptıkları secimlerle belirlendiğine ve normal milletvekilleri ile aynı haklara sahip olduklarına işaret eden Necefabadi, "Yahudiler olarak 2 aday yarıştık ve ben kazandım. Onceki donem başka bir arkadaşımız secilmişti. Bazen 3-4 aday da yarışabiliyor. Azınlıkların secmeni cok az ve duşuk oyla seciliyorlar ancak diğer milletvekilleri ile aynı haklara sahipler. Aralarında hicbir fark yok." ifadelerini kullandı.
"İran Yahudileri, 2 bin 500 yıldan fazla gecmişe sahip"
Yahudilerin İran'daki toplumsal varlığının Ahameniş İmparatoru Buyuk Kuroş'un (II. Kiros, MO: 590-529) onları Babil esaretinden kurtarmasıyla başladığını belirten Necefabadi, Babil'in alınmasından sonra Kuroş'un ulkelerine donme ya da İran'da kalma kararını Yahudilerin tercihine bıraktığını soyledi.
Necefabadi, Kuroş zamanında Yahudilerin bir kısmının İran'da kaldığını ulkenin değişik bolgelerine dağıldığını ifade ederek, "İran Yahudileri, 2 bin 500 yıllık bir gecmişe sahip. 3 Yahudi Peygamberin kabri İran'da. Bu nedenle Yahudilerin daima İran'a yonelik ozel bir saygısı vardır. Bugunku Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Korfez bolgesine goc eden Yahudilerin kokeni Babil esaretinden kurtarılan Yahudilere dayanıyor." bilgisini paylaştı.
Aradan gecen 2 bin 500 yılda İran Yahudi toplumu icin inişli cıkışlı surecler olduğunu ve padişahların bazılarının Yahudilere iyi davranırken bazıları da baskı uyguladığını aktaran Necefabadi, sozlerini şoyle noktaladı:
"Bazı zamanlar Yahudiler necis goruldu ve yağmurlu zamanlarda evlerinden cıkmalarına izin verilmedi. Oyle donemler oldu ki Yahudiler toplumda tanınmaları icin kıyafetlerinde işaret taşımaları zorunlu kılındı. Kimi zaman da Yahudiler cok ozgur yaşadı ve ilerleme kaydetti."
Kaynak: Anadolu Ajansı / Eisa Mohammadi