
Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti'nde (KKTC) Başbakanı Ersan Saner ve Dışişleri Bakanlığı, 10-11 Aralık'ta gercekleştirilen AB Devlet ve Hukumet Başkanları Zirvesi Sonucları'na tepki gosterdi.
Başbakan Saner, yaptığı yazılı acıklamada, AB Liderler Zirvesi sonuc bildirgesinde Turkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerinin tek taraflı ve kışkırtıcı olduğunun iddia edilerek kınanmasının yanlış bir karar olduğunu belirtti.
Saner, "Doğu Akdeniz'de tek yanlı ve kışkırtıcı sondaj faaliyetlerinde bulunan taraf, Kıbrıs Turk tarafı ile Turkiye'nin ortak komite kurulması onerisini reddeden Guney Kıbrıs Rum Yonetimi'dir (GKRY). AB'nin hala Kıbrıs'ta var olan gercekleri goz ardı ederek hatalı bir şekilde tam uye yaptığı GKRY'i memnun edici kararlar alması Kıbrıs konusunun halline hicbir fayda sağlamamıştır, bundan sonra da sağlamayacaktır." ifadelerini kullandı.
Rum kesiminin Doğu Akdeniz'de ne yapabiliyorsa kendilerinin de onları yapma hakkı olduğuna vurgu yapan Saner, "Mademki onlar İsrail ve Mısır'la anlaşmalar yapıp sondaj faaliyetlerinde bulunabiliyorlar, bizim de Turkiye ile antlaşmalar yaparak sondaj faaliyetlerinde bulunmamız yasaldır, uluslararası hukuka uygundur." değerlendirmesinde bulundu.
Saner, Turkiye ve KKTC'nin şu veya bu tehditlerle Doğu Akdeniz'deki haklarından geri adım atmayacağını kaydetti.
"AB, Kıbrıs Turk halkının hak ve cıkarlarını gormezden gelmekten vazgecmelidir"
KKTC Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı acıklamada, AB Liderler Zirvesi'nde Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'e atıfla ortaya koyulan sonucların, AB'nin hak ve adaletten yoksun bir cıkar kulubu olduğunu gosterdiği vurgulandı.
Acıklamada, AB'nin, Doğu Akdeniz'de krizi korukleyen bir aktore donuştuğu belirtilerek, "Avrupa coğrafyasının guvenlik ve istikrarı icin kurulan ve esasen adada eşit egemenlik zemininde varılabilecek bir anlaşma modeline ornek olma niteliğindeki bu Birlik (AB), gelinen aşamada Doğu Akdeniz bolgesi icin buyuk bir talihsizlik ve tehlike haline donuşmuştur." ifadeleri kullanıldı.
KKTC'nin anavatan Turkiye ile birlikte hak ve cıkarlarından asla taviz vermeyeceği vurgulanan acıklamada, "AB, Doğu Akdeniz'de istikrar ve guvenliğe katkıda bulunmak istiyorsa, Ada'da ve bolgede varlığı inkar edilemeyen Kıbrıs Turk halkının hak ve cıkarlarını gormezden gelmekten vazgecmelidir." denildi.
"Asıl sorgulanması gereken AB'nin bu tutumudur"
Acıklamada, Doğu Akdeniz'de GKRY'nin tek taraflı faaliyetleri ve buna AB'nin verdiği desteğin yol actığı gerginliğin giderilmesinin tek yolunun ilgili paydaşların iş birliği ve diyaloğundan gectiği hatırlatılarak, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Uluslararası toplumun kabul edilmez olarak addettiği statukonun bir parcası olan kapalı Maraş'ın uluslararası hukuk cercevesinde acılmasını soz konusu statukoyu surdurmekte kararlı olan Rum liderliğinin kışkırtmasıyla engelleme cabası icerisine giren AB'ye, kapalı Maraş'ın KKTC toprağı olduğunu ve buradaki yetki ve sorumluluğun devletimize ait olduğunu hatırlatmak isteriz. Gelinen noktada asıl sorgulanması gereken AB'nin bu tutumudur."
Kaynak: Anadolu Ajansı / Muhammet İkbal Arslan