MERSİN (İHA) – Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yonetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, İzmir depreminin, Turkiye'nin bu konudaki eksiklerini ve yanlışlarını bir kez daha gozler onune serdiğini belirterek, "Yasalar kağıt uzerinde kalmamalı, kişiden kişiye değişmemelidir. Yasak herkese yasak olmalıdır. Yasa herkese uygulanmalıdır. Onune gelen muteahhit olmamalıdır" dedi.
MTSO Başkanı Kızıltan, bir acıklama yaparak, İzmir depremi uzerinden ulkede bu alandaki eksiklikleri değerlendirerek, onerilerini sıraladı. Bir deprem ulkesi olan Turkiye'nin İzmir'de meydana gelen depremle tekrar buyuk bir acı ve korku yaşadığını belirten Kızıltan, "Millet olarak deprem onlemleri anlamında var olan yetersiz durumumuzla geleceğe yonelik endişelerimiz daha da arttı. Oncelikle tekrar bu acı olayda hayatını kaybeden tum vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, tum İzmirlilere başsağlığı ve gecmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz" ifadelerini kullandı.

"Yasalar kağıt uzerinde kalmamalı, kişiden kişiye değişmemelidir"
İzmir depreminde de bir kez daha "Deprem değil, ihmaller oldurur" soyleminin doğruluğu gorduklerini dile getiren Kızıltan, yine ihmaller, goz gore gore yapılan hatalar, uyulmayan yasalar ve ciğnenen kuralların bircok canı aldığını vurguladı. İzmir depremiyle tekrar Turkiye'nin muteahhitlik sisteminin sorgulanmaya başlandığını kaydeden Kızıltan, şoyle devam etti: "Elbette ulkenin kentsel gelişimde, inşaat kriter ve kanunlarında birincil sorumlu kanun koyucudur, yani devlettir. Ancak, bunun yanında yerel yonetimlerin denetimleri, ilgili muhendislerin nitelikleri, denetim firmalarının veya fenni denetcilerin sorumlulukları ve ilgili muhendislik odalarının gorevleri, ki son yıllarda gerekli inşaat ve yapı vizelerinin alınma zorunluluğunun kaldırılmasını yanlış buluyor, ilgili mimar ve muhendis odalarına bu vizeleri verme ve denetleme hakkının geri gelmesini olumlu ve elzem buluyoruz, tum bu kişi ve kurumların bir butun olarak gereken sorumluluğu etkin şekilde almaları gerektiğini duşunuyoruz. Ne yazık ki, ulkemizde bir cok yapı izni, yetki, işlem sadece kağıt uzerinde yapılan sembolik bir prosedur haline gelmiş durumda. Bir gun once alınan izinden sonra binaların kolonlarını kesen var. Muteahhitlik yapma vasfı olmayan kişilerin muteahhitlik yaptığını goruyoruz. Zemini uygun olmayan bir yere daha sonra inşaat izin verildiğini goruyoruz. Uygun olmayan malzeme kullanımı goruyoruz. Vasıfsız işcilerin calıştırılması sonucu yanlış uygulamadan dolayı coken inşaatlar goruyoruz. Yanlış bir demir bağlama işinin bile binaların cokmesine neden olduğunu goruyoruz. Goruntude ve kağıt uzerinde mukemmel olan bu sistemin, uygulamadaki ihmallerini sona erdirmeden bu belalardan kurtulamayız. Bu noktada yasalar kişiden kişiye değişmemelidir. Yasak herkese yasak olmalıdır. Yasa herkese uygulanmalıdır. Kurallar esnetilmemelidir."
"Onune gelen muteahhit olmamalıdır"
Surekli imar aflarıyla yanlışların odullendirilmemesi gerektiğinin altını cizen Kızıltan, "Bu işin şakası yok, bunu defalarca gorduk ama rant denen şey ne yazık ki bu onlemlerin onune geciyor. Eğer deprem felaketinin olumsuz sonuclarının ustu rant ve kişisel cıkarlar denen şeylerle kapatılırsa bunun bedelini sadece milletin canı ile değil, ulke olarak cok buyuk ekonomik bir felaketle oderiz. Bunu İzmit depreminde yaşadık, gorduk. Tum ekonomiyi birinci derece bir deprem bolgesi olan korfeze sıkıştıran Turkiye neredeyse tum sanayisini, stratejik yatırımlarını hatta donanmasını kaybetme tehlikesi yaşamadı mı? Ne uğruna? Bu anlamda bu konu artık ulusal bir guvenlik konusudur. Buna gore değerlendirilmelidir. Muteahhitlik yapacak kişilerin belgelendirilmesi, bilgi, deneyim ve gecmiş işleri kontrol edilmelidir. Mesleki belgelendirmeleri yapılmalı, onune gelen muteahhit olmamalıdır. Mimar ve muhendis odalarına kontrol ve vize yetkileri verilmelidir. Yerel yonetimler, devlet kurumları işle birlikte uyum icinde, yasalara tam bağlı kalarak, yasaları herkese eşit ve tavizsiz uygulayarak, bilimsel verilere gore hareket etmelidir. Kural neyse herkes icin o olmalıdır. Deprem soz konusu olduğunda, esnetilen her kural, uygulanmayan her yasa, goz ardı edilen her kural bize olum olarak, ekonomik yıkım olarak donecektir. 2020 verilerine gore tum dunyada depremde olen sayısı 200 kişiymiş. Bunun 155 kişisi Turk. Depremin ulkemiz icin oluşturduğu tehlikeyi ve bu konuda ne kadar ihmalkar bir ulke olduğumuzu anlatmak icin başka soze ve veriye gerek var mı? Bu rakamlarda daha İzmir'deki kayıplarımız yok bile" dedi.
"Deprem doğal bir olay, doğal olmayan bizim ihmallerimiz"
Depremin doğal yaşamın ve tabiatın bir gerceği olduğuna işaret eden Kızaltan, "Doğal olmayan deprem değil, bizlerin onlem almaması. Depremler bitmeyecek, daha da artacak, bu bir gercek. Bunun icin yapılması gereken şey; doğru ve etkin yasalar cıkartmak ve bu yasaların ciğnenmesine engel olmak. Yasalar tavizsiz ve herkese eşit uygulanırsa, kurallar esnetilmezse, kontroller daimi olursa, ilgili olan mesleklerin eğitimleri ve calışan kalitesi arttırılır ve belgelendirmeler etkin yapılırsa, yani vasıfsız hic kimse, muteahhidinden demircisine, duvar ustasına, beton doken elemanına kadar sektorel belgesi olamayan hic kimse bu alanda yer almazsa, yerel yonetimler ve devlet uyum icinde calışırsa depremden korkmaya gerek yok. Ama bunlar yine goz ardı edilirse, bilimsel veriler goz ardı edilirse, yanlış zeminlere olmayacak inşaat izinleri verilirse, denetimler sembolik hale gelir ve ilgili yasalar kişiden kişiye değişirse, onlemlerden rant uğruna, kişisel cıkar uğruna tavizler verilirse ulke olarak daha cok deprem belası yaşarız. Tekrar etmekte yarar var; 'Deprem değil, ihmaller oldurur'. Hep birlikte bu ihmallere izin vermeyelim. Ulkemizin en buyuk değeri ve zenginliği insanıdır. İnsanımızı korursak geleceğimizi koruruz" ifadelerini kullandı. - MERSİN
Kaynak: İhlas Haber Ajansı