SırÂt-ı Mustakîm "apacık, dosdoğru ve hak yol" anlamına gelmektedir. Peki Sırati Mustakim ifadesinin ayrı ayrı "Sırat" ve "Mustakim" olarak anlamları nedir? Turk Dil Kurumu'na gore anlamı nedir? Şimdi hep birlikte oğrenelim.
[h=3]SIRÂT-I MUSTAKÎM NEDİR?[/h]SırÂt-ı Mustakîm, Arapca bir kelimedir ve anlamı "Apacık, dosdoğru ve hak yol" demektir. Ayrı ayrı kelimeleri ele aldığımızda "SırÂt" kelimesi sozlukte "anayol; doğru ve apacık yol" anlamlarına geliyor. Aynı zamanda "Mustakîm" kelimesi ise "dengeli ve dosdoğru" manasına gelmektedir. Haliyle 2 kelimeyi birleştirdiğimiz zaman Sırat-ı Mustakim "Apacık, dosdoğru ve hak yol" anlamlarına gelmektedir.

SırÂt-ı Mustakîm anlamı : Apacık, dosdoğru ve hak yol
[h=3]TDK'YA GORE SIRAT-I MUSTAKİM NE ANLAMA GELİR?[/h]Turk Dil Kurumu'na gore SırÂt-ı Mustakîm'in tam olarak bir karşılığı bulunmamaktadır. Fakat kelimeleri ayrı ayrı ele aldığımızda "Sırat" ve "Mustakim" kelimelerinin Turkce sozlukte bir karşılığı vardır. Şimdi onlara goz atalım.
[h=3]TURK DİL KURUMU'NA GORE SIRAT KELİMESİ NEDİR?[/h]Sırat kelimesi Arapca kokenli bir kelimedir. TDK'ya gore "Sırat" kelimesinin 2 anlamı bulunmaktadır. Birinci anlamı "Sırat koprusu" demektir. İkinci anlamı ise "Yol" demektir. Yani burada Sırati Mustakim tabiri icin Sırat'ın 2. anlamı ele alınır diyebiliriz.
TDK'ya gore Sırat'ın 1. anlamı : Sırat koprusu
TDK'ya gore Sırat'ın 2. anlamı : Yol
[h=3]TURK DİL KURUMU'NA GORE MUSTAKİM KELİMESİ NEDİR?[/h]Mustakim kelimesi Arapca kokenli bir kelimedir. TDK'ya gore "Mustakim" kelimesinin 2 anlamı yer alıyor. Birinci anlamı "Doğru, doğruluktan şaşmayan." demektir. İkinci anlamı ise "Doğrulu" demektir. Yani burada Sırati Mustakim tabiri icin Mustakim'in 1. anlamı ele alınır diyebiliriz.
TDK'ya gore Mustakim'in 1. anlamı : Doğru, doğruluktan şaşmayan.
TDK'ya gore Mustakim'in 2. anlamı : Doğrulu
[h=3]SIRÂT-I MUSTAKÎM NE DEMEKTİR?[/h]Sozlukte "anayol; doğru ve apacık yol" mÂnalarına gelen sırÂt ile "dengeli ve dosdoğru" anlamındaki mustakim kelimelerinden oluşan sırÂt-ı mustakim "apacık, dosdoğru ve hak yol" demektir. Burada yol kelimesinin dosdoğru diye nitelendirilmesi onun "hedefe ulaştıran en kısa yol" anlamına geldiğini gosterir. RÂgıb el-İsfahÂnî, istikamet kelimesinin genellikle duz bir cizgi gibi doğru olan yol hakkında kullanıldığını, bundan dolayı hak ve hakikat yoluna sırÂt-ı mustakîm denildiğini belirtir (el-MufredÂt, "?vm" md.).
SırÂt-ı mustakîm terkibi otuz uc Âyette yer almaktadır. Ayrıca sırÂt iki Âyette "mustakim" mÂnasındaki "seviy" ve aynı anlamdaki "sevÂ'" (sevÂu's-sebîl) kelimesiyle kullanılır. Bu terkip gectiği Âyetlerin bir kısmında Allah'ın doğru yol ve istikamet uzere olduğunu (Hûd 11/56), O'nun dilediğini bu yola ileteceğini (el-Bakara 2/142, 213; el-MÂide 5/16; el-En'Âm 6/39; Yûnus 10/25), peygamberleri ve inananları doğru yola ulaştırdığını (el-En'Âm 6/87, 161; en-Nahl 16/121; el-Hac 22/54; es-SÂffÂt 37/118) bildirmekte; bazı Âyetlerde ise Resûl-i Ekrem'in insanları doğru yola davet ettiği (Âl-i İmrÂn 3/51; el-En'Âm 6/153; el-Mu'minûn 23/73; eş-Şûr 42/52) ve Kur'an'ın insanı doğru yola ilettiği (el-MÂide 5/16) vurgulanmakta ve şeytanın doğru yola girilmesine engel olmaya calıştığı ifade edilmektedir (el-A'rÂf 7/16). Aynı Âyet grubunda Allah'ın ipine sımsıkı sarılma (Âl-i İmrÂn 3/103), O'na kulluk etme (Âl-i İmrÂn 3/51; Meryem 19/36; YÂsîn 36/61; ez-Zuhruf 43/64) ve Peygamber'e uyma (ez-Zuhruf 43/61) sırÂt-ı mustakîm uzere olmanın temel ilkeleri şeklinde zikredilmiş, bazı Âyetlerde adaletle doğru yol arasındaki yakın irtibata dikkat cekilmiştir (en-Nahl 16/76). FÂtiha sûresinde gecen sırÂt-ı mustakîm "kendilerine nimet verilenlerin yolu" şeklinde acıklanmıştır. Bu ifade, ilÂhî nimete mazhar kılınanların takip ettiği yolun ozelliklerini belirten Âyetle birlikte (en-Nis 4/69) değerlendirildiğinde sırÂt-ı mustakîmin peygamberlerin, doğruların, şehidlerin ve sÂlihlerin yolu olduğu soylenebilir. Buna gore sırÂt-ı mustakîme "dinde onculerin takip ettiği yol" anlamı da verilebilir.
Hadis kaynaklarında, Resûlullah'ın teheccud namazına başlarken yaptığı duada Allah'a, "Sen dilediğini sırÂt-ı mustakîme erdirirsin" şeklinde niyazda bulunduğu nakledilmektedir (Muslim, "MusÂfirîn", 200). Ayrıca onun sırÂt-ı mustakîmi Kur'an (Tirmizî, "FezÂ?ilu'l-?ur?Ân", 14) ve İslÂm (Musned, IV, 182) olarak yorumladığı rivayet edilmektedir. Resûl-i Ekrem toprak ustunde bazı hatlar cizerek sırÂt-ı mustakîmi acıklamış, bu tur somut acıklama yontemiyle sırÂt-ı mustakîmin diğer peygamberlerin yollarıyla ilgisini gostermek istemiş, ardından bunların hepsinin Allah'a goturduğunu belirtmiş, ancak kendi yolunu diğerlerinden ayırmak amacıyla, "İşte benim doğru yolum!" demiştir (İbn MÂce, "Mu?addime", 1).
İslÂm Âlimleri, yukarıdaki nasların ışığında sırÂt-ı mustakîmin mÂna ve muhtevasını belirlemeye calışmışlardır. Bunlar arasında Allah ve resulune uyma, Allah'ın kitabı, İslÂm, iman, din, hak, cenneti hak etmiş olanların yolu, kurtuluşa ulaştırıp cennete goturen yol, Peygamber ile onun arkasından gelen iki halifenin yolu gibi yorumlar zikredilebilir. Ancak etimolojisinden hareketle yapılacak en kapsamlı tanım "aşırılığa kacmayan doğru yol" şeklindedir. Âlimler, kişinin her durumda ve her zamanda sırÂt-ı mustakîm cizgisinden sapmadan yaşamasının gucluğunu dikkate almış, bu sebeple olabildiğince istikamet sahibi olmayı tavsiye etmiştir. GazzÂlî, Kur'Ân-ı Kerîm'de kurtuluş icin sırÂt-ı mustakîme yakınlığın yeterli gorulduğunu belirtmiş (krş. et-Tegabun 64/16), bunun icin her muminin gunde on yedi defa (beş vakit namazın farzlarında), "Bizi sırÂt-ı mustakîme ulaştır" (el-FÂtiha 1/6) niyazında bulunmasının gerektiğine dikkat cekmiştir (İ?yÂ?, III, 63-64). SırÂt-ı mustakîm, kulun Allah'tan başka her şeyden yuz cevirerek butun duygu ve duşuncesiyle O'na yonelmesi, musibetlere sabretme gibi davranışlarla peygamberlere uyması şeklinde de acıklanmıştır (Fahreddin er-RÂzî, I, 206). Kaynaklar bu tabiri "aklın ve dinin rehberliğinde kulluk yolunda yurume", "eğriliği ve sapması olmadan varlığını surduren, icinde celişkiler bulunmayan mÂnevî yol" olarak da tanımlamaktadır.
Kur'Ân-ı Kerîm'de "Allah'a ortak koşmamak, anaya babaya iyilik etmek, evlÂtlarının canına kıymamak, her turlu kotuluk ve iffetsizlikten uzak durmak, yaşama hakkına saygı gostermek, yetim malına yaklaşmamak, olcu ve tartıda durust olmak, yalan soylememek, Allah'a verilmiş olan ahde vef gostermek" şeklinde ozetlenebilecek olan belli başlı dinî ve ahlÂkî gorevler sıralandıktan sonra bunlara riayet etmenin Allah'ın dosdoğru yolu (sırÂt-ı mustakîm) olduğu, başka yollara sapmadan bu yolda yurumenin gerektiği bildirilmektedir (el-En'Âm 6/151-153). Buna gore sırÂt-ı mustakîm muminler icin İslÂm dışı her turlu inanctan, Kur'an ve Sunnet'e aykırı davranışlardan uzak durarak yaşamını surdurme idealini ifade etmektedir (ayrıca bk. HİDÂYET; İSTİKAMET).
[h=3]SIRÂT-I MUSTAKÎM ARAPCA YAZILIŞI NASILDIR?[/h]Sırat-i Mustakim Fatiha Suresi'nin 6. ayetinde gecmektedir. Aşağıdan 6. ayette Arapca yazılışına bakabilirsiniz.
Ek olarak Arapca harekesiz şekilde Sırat-i Mustakim aşağıdaki gibi yazılmaktadır.
[h=3]SIRÂT-I MUSTAKÎM KUR'AN-I KERİM'DE GECİYOR MU?[/h]Sırat-i Mustakim ifadesi Kur'an-ı Kerim'de Fatiha Suresi'nde "İhdinessıratal mustegîm" şeklinde gecmektedir. Yani Kur'an-ı Kerim'in 1. suresi olan Fatiha Suresi'nin 6. ayetinde "sıratal mustagim" şeklinde yer alıyor diyebiliriz.
Fatiha Suresi'nin 6. ayetinin meali "Bizi dosdoğru yola ilet." demektir. Buradan da Sırati Mustakim kelimesinin dosdoğru yol, doğru yol anlamlarına geldiğini gorebiliriz.