Eğer yeryuzundeki butun elleri bir masanın uzerine koysalar, elini bulabilirdim onların icinden...

Sevgili yokkadınım…
Sana bir aşk oykusu anlatacağım…
Anlatacağım oyku, yuzyıllardır efsanelerde anlatılan, şiirlere, romanlara ve filmlere konu olan bildiğin aşklardan biri değil.
Her hangi bir kadın ve her hangi bir erkek…
Kadın cok sevmektedir erkeği.
Aynı yastığa baş koymaya başladıkları gunlerin devamında, giderek değişir erkek.
Evine gec gelmeye ve surekli icki icmeye başlar.
Yiğit mizaclı ve yapılı, sevgi dolu biriyken, giderek zayıflamaya, erimeye başlar.
Kadın sevmektedir erkeği, tukenmeyen ve eksilmeyen bir aşkla…
Defalarca konuşmuş ama sozunu dinletememiş, icmekten vazgecirememiştir sevdiği erkeği.
Oysa erkek, ickinin dozunu giderek coğaltmakta ve hızla erimeye devam etmektedir…
Bir gece yarısına doğru, erkek yine cok ickili ve harap bir halde gelir evine.
Kadın, onun oturmasına yardım eder sonra mutfağa gider.
Donduğunde elinde rakı şişesi ve bir kadeh vardır. Onları erkeğin yanındaki sehpaya koyar.
Erkek ise zihninin butun bulanıklığına rağmen şaşkındır…
İcmemesi icin gece gunduz yalvaran, gozyaşı doken kadın, elleriyle rakı şişesini ve kadehi getirip koymuştur onune.
Kadın tekrar mutfağa gider…
Geri donduğunde, bu kez elinde bir bıcak vardır…
Kadın bıcağı sehpanın uzerine bırakır ve rakı şişesine uzanıp, kadehe rakı doldurur..
Hala şaşkın gozlerle kendisini izleyen erkeğe, aşk ve huzunle bakar ve kadehi uzatır.
Erkek uzanır alır kadehi ve birkac yudumda tuketir icindekini.
Kadın bir kadeh daha doldurur.
Erkek, artık ne olup bittiğinin hesabını yapamaz bir halde kadehe uzatır elini, ama kadın kadehi bu kez erkeğe vermez ve sehpanın uzerine bırakır.
Az once mutfaktan getirip sehpanın uzerine bıraktığı bıcağı eline alır ve erkek daha ne olup bittiğini anlamadan, elini sehpanın uzerine koyar ve bıcağı hızla indirir.
Kadın, parmaklarından birini kesmiştir…
Buyuk bir soğuk kanlılıkla parmağını alır ve rakı kadehinin icine atar.
Gri beyazdan pembeye donuşen rakı kadehinin icindeki kadının zarif parmağı, hızla kavrulmaya başlar.
Giderek buzulur ve kahverengi, tanınmaz bir et parcasına donuşur.
Erkek hala şaşkındır ama daha yerinden bile kıpırdayamadan olan biten, onu kendisine getirmiştir.
Yerinden kalkar ve kadına sarılır.
Kadın, bedeninden can kopartarak, sevdiği erkeğe anlatmıştır, aşkını ve onun tukenişine itirazını.
Bir kadının tek parmağı yetmiştir, aşkı tekrar kazanmaya…
Yokkadınım, hep yok kalanım…
Bilirim, bir kadının ellerinde buyur aşk…
Tıpkı bir cocuk gibi…
Ellerin, hala merhametli mi?
Ahmet Savaş...
Sevgili yokkadınım…
Sana bir aşk oykusu anlatacağım…
Anlatacağım oyku, yuzyıllardır efsanelerde anlatılan, şiirlere, romanlara ve filmlere konu olan bildiğin aşklardan biri değil.
Her hangi bir kadın ve her hangi bir erkek…
Kadın cok sevmektedir erkeği.
Aynı yastığa baş koymaya başladıkları gunlerin devamında, giderek değişir erkek.
Evine gec gelmeye ve surekli icki icmeye başlar.
Yiğit mizaclı ve yapılı, sevgi dolu biriyken, giderek zayıflamaya, erimeye başlar.
Kadın sevmektedir erkeği, tukenmeyen ve eksilmeyen bir aşkla…
Defalarca konuşmuş ama sozunu dinletememiş, icmekten vazgecirememiştir sevdiği erkeği.
Oysa erkek, ickinin dozunu giderek coğaltmakta ve hızla erimeye devam etmektedir…
Bir gece yarısına doğru, erkek yine cok ickili ve harap bir halde gelir evine.
Kadın, onun oturmasına yardım eder sonra mutfağa gider.
Donduğunde elinde rakı şişesi ve bir kadeh vardır. Onları erkeğin yanındaki sehpaya koyar.
Erkek ise zihninin butun bulanıklığına rağmen şaşkındır…
İcmemesi icin gece gunduz yalvaran, gozyaşı doken kadın, elleriyle rakı şişesini ve kadehi getirip koymuştur onune.
Kadın tekrar mutfağa gider…
Geri donduğunde, bu kez elinde bir bıcak vardır…
Kadın bıcağı sehpanın uzerine bırakır ve rakı şişesine uzanıp, kadehe rakı doldurur..
Hala şaşkın gozlerle kendisini izleyen erkeğe, aşk ve huzunle bakar ve kadehi uzatır.
Erkek uzanır alır kadehi ve birkac yudumda tuketir icindekini.
Kadın bir kadeh daha doldurur.
Erkek, artık ne olup bittiğinin hesabını yapamaz bir halde kadehe uzatır elini, ama kadın kadehi bu kez erkeğe vermez ve sehpanın uzerine bırakır.
Az once mutfaktan getirip sehpanın uzerine bıraktığı bıcağı eline alır ve erkek daha ne olup bittiğini anlamadan, elini sehpanın uzerine koyar ve bıcağı hızla indirir.
Kadın, parmaklarından birini kesmiştir…
Buyuk bir soğuk kanlılıkla parmağını alır ve rakı kadehinin icine atar.
Gri beyazdan pembeye donuşen rakı kadehinin icindeki kadının zarif parmağı, hızla kavrulmaya başlar.
Giderek buzulur ve kahverengi, tanınmaz bir et parcasına donuşur.
Erkek hala şaşkındır ama daha yerinden bile kıpırdayamadan olan biten, onu kendisine getirmiştir.
Yerinden kalkar ve kadına sarılır.
Kadın, bedeninden can kopartarak, sevdiği erkeğe anlatmıştır, aşkını ve onun tukenişine itirazını.
Bir kadının tek parmağı yetmiştir, aşkı tekrar kazanmaya…
Yokkadınım, hep yok kalanım…
Bilirim, bir kadının ellerinde buyur aşk…
Tıpkı bir cocuk gibi…
Ellerin, hala merhametli mi?
Ahmet Savaş...
__________________