Bu başımıza gelen basit bir algıda secicilik durumu mudur? Aklımızı taktığımız bir konu acaba devamlı dikkatimizi de ceker mi oldu? Yoksa aslında soz konusu olan bir artış mı? Salt biz ona takmadık da o her yerden karşımıza mı cıkıyor?
Once meselenin ne olduğu: Kadın kelimesinin gececeği her durumda, onun yerine “bayan” kelimesinin tercih edilir olması. Siz bugune kadar bu konuya bizim kadar takmamışlardan iseniz de bugunden sonra biraz dikkat etmeye başlarsanız emin olun meselenin icine girmekte fazla zorlanmayacaksınız. Cunku ornekler gercekten de muhtelif: Eşinden bahsederken “ev bayanı” diye bahseden erkek, başvuru formlarında cinsiyet hanesine baktığınızda karşınıza cıkan “erkek-bayan” ifadesi, giyim mağazalarında erkek reyonlarının karşılığı olan bayan reyonları, matematik sorularında cıkan erkek-bayan problemleri, başlığı “şu bayanlara bakın” olarak gonderilen e-postalar, “kadın şofor bayan polise carptı” haber manşetleri, doktor muayenesi sırasında ‘bebek bayan mi?‘ diye soran anneler, kac cocuğu olduğunu sorusuna “iki-bir erkek, bir bayan” diye cevap veren babalar, ‘bu turku ne anlatıyor?’ diye sorulduğunda ‘bir bayan uzerine’ acıklamasında bulunanlar, “dunya bayanlar gunu kutlu olsun” ya da “butun bayanların kadınlar gununu kutlarım” temennilerini iletenler, “ben butun bayanları seviyorum, sonucta benim annem de bayan” diye acıklama yapanlar, erotik shoplarda satışa sunulan “şişme bayanlar” ve daha niceleri.
Yukarıda bahsi gecen durumlar ya bizim kendi gozlemlerimize dayanıyor, ya da yaptığımız gazete taramasında rastladığımız yazılara.Ve sizi bilemeyiz ama biz bu işten gercekten cok baydık! Bugun geldiğimiz noktada “bayan”ın kullanımı dil icinde nerdeyse tamamen normalleşti, algı radarlarını coktan aştı, gecti. Biz kendi cevremizde buna karşı cıktık, eşimiz dostumuzu duzeltmekten geri durmadık. Ama karşılığında beklemediğimiz bir tepki aldık. Bize bayan kelimesinin iyi niyetli bir “kibarlık” sebebi ile kullanıldığı, bunun fazla buyutulmemesi gerektiği soylendi. Oysa bu ozru kabahatinden buyuk bir cevap. Cunku burada bize aslen soylenen kadın demenin ayıp olduğu ki mesele de zaten asıl burada. Ve gorunen o ki biz bu sureci seyretmeye devam ettiğimiz surece bu kadın olmayı ayıplama hali kolektif olarak ve futursuzca devam edecek.
Sonucta bizim gorduğumuz tek başımıza bu işin icinden cıkamayacağımız. O yuzden sizden bir ricada bulunmak istiyoruz. Lutfen kadınlığımızı daha fazla kaybetmememiz konusunda bize siz yardımcı olun. Diliniz surcup yanlışlıkla bayan demeyin, diyenleri siz de duzeltin, “bazıları kendilerine kadın denmesinden hoşlanmayabilir” diyecekleri sorgulayın, “kadın olmanın, kadın denmenin nesi, niye ayıp olabilir ki?!” diye siz de karşılık verin, israr edin, pes etmeyin, vazgecmeyin, susmayın. Bu itirazları cay sohbetlerinizde, okuldaki derslerinizde, bayram ziyaretlerinizde, vapur yolculuklarınızda, iş toplantılarınızda tekrar tekrar dile getirin. İlk basımı 1987’de yapılan Duygu Asena’nın unlu romanı “Kadının Adı Yok”un son baskısını “Bayanın Adı Var ” olarak yapılacağı bir duruma gelmeyelim. Biz kadınlar o gunlerden beri pek cok şeyin değişmesini talep ettik. Bunların kimisini elde ettik, kimisini edemedik ama derdimizi anlatmaktan da hic vazgecmedik. Ve bunları adına yaptığımız şey aslında kadınlığımızın ta kendisi idi. Oysa şimdi onca yıldır pek cok şeyin değişmesini adına talep ettiğimiz en temel şey, ismimiz , goz gore gore elimizden alınıyor. Sahip olmaktan gurur duyduğumuz kadınlığımız onun bunun dilinde “adını soylemeye utanacağımız o şey” turu ne uduğu belirsiz bazı kodlamalara heba olup gidiyor.
Lutfen bu meseleyi bizimle beraber ciddiye alın. 8 Mart “Dunya Bayanlar Gunu”, ev kadınları “ev bayanları”, doğmamış bebekler “bayan bebek”ler olmasın. Bugunden itibaren her durumda tekrar edelim:
Asıl Bayan Sizsiniz, Biz Kadınız!
[Alıntıdır]
__________________
Bayan değil Kadın !
Kadınca0 Mesaj
●15 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Kadınca
- Bayan değil Kadın !
-
13-09-2019, 19:40:43