Ulkemiz dahil olmak uzere dunyanın dort bir yanında son zamanlarda kadınlara yonelik şiddet, kadınların ikinci sınıf insan muamelesi gormesi ya da hak ettiği değeri gormemesi daha sık tartışılır oldu. Ancak gunumuzde bircok toplumda kadın-erkek ayrımı son derece belirgin. Oyle ki kadınlar pek cok ulkede coğu zaman ikinci sınıf vatandaş muamelesi gorerek toplumdan dışlanır, gucsuz ve korunmaya muhtac oldukları duşunulduğu icin de genellikle ezilir, şiddete maruz bırakılır ve hor gorulur. Yine bu gibi nedenlerden dolayı kadınların fikirlerine de cok fazla değer verilmez.
Bu duşuncelerin hakim olduğu toplumlarda kadınların iş hayatında belli bir konuma sahip olmaları, hatta belli bir kariyere ulaşarak zekalarını, becerilerini kanıtlamış olmaları yadırganır. Tum dunya genelinde kadınlar icin kendine guvensiz, beceriksiz, titrek, zihinsel yonu pek o kadar da gelişmemiş bir insan imajı yaygındır. Bu yanlış "kadın karakteri" anlayışı sonucunda, bir kadının yaptığı her hata, o kişinin insan olduğu icin değil de kadın olduğu icin yaptığı bir hata şeklinde yorumlanır. Soz konusu toplumlarda, bir iş yeri icin aynı eğitime, aynı zeka ve beceriye sahip olmasına rağmen erkekler ve kadınlar arasında bir secim yapılması gundeme geldiğinde, tercih genellikle erkekler yonunde yapılır. Bu nedenle kadınların gorev aldıkları alanlar oldukca sınırlıdır.
Toplumdaki bu genel kanaatle birlikte coğu kadın da kendisini bu yanlış kanaatlerin kapsamında kabul etmişlerdir. Bu kabulun bir sonucu olarak da pek cok toplumda kadınlar geri planda kalmakta bir sakınca gormemezler.
Geri kalmış ulkelerde ise kadınlara eğitim, secme-secilme, iş sahibi olma gibi temel haklar dahi verilmez. Hatta evlenirken eşlerini secme hakkına da sahip değildirler. Bir konu hakkında fikir beyan etmeleri ise soz konusu bile değildir. Kadınlar kendileri ile ilgili hicbir kararı veremez. Onların adına her turlu karar babaları ya da eşleri tarafından verilir.
Burada sadece birkac tanesini sıraladığımız bu yanlış yaklaşımlara yıllardır ceşitli cozumler bulunmaya calışılır. Kadınların haklarını korumak icin kurulmuş olan dernekler, ozgurluk, eşitlik, feminizm gibi kavramların tartışmaya acılması, ceşitli projeler hazırlanması, konferanslar, paneller duzenlenmesi bu cozum arayışlarından sadece birkac tanesidir. Butun bu cabalara ve calışmalara rağmen zaman icinde bulunan cozumlerin de gercekte cozumsuzluklerle dolu olduğu anlaşılmaktadır. Bu sonuc son derece doğaldır. Cunku asıl cozum diğer butun sorunların cozumunde de olduğu gibi Kuran'dadır.
Kuran ahlakının yaşandığı bir toplumda, toplumu oluşturan bireyler arasında kesinlikle bir ayrım yoktur. Bir insanın kadın, erkek, zengin, fakir, yaşlı, genc veya cocuk olmasının bir onemi yoktur. Onemli olan bu kişilerin cinsiyetleri, mevkileri, servetleri ya da başka herhangi bir vasıfları değil yaptıkları iyi işler ve Allah'a olan yakınlıkları yani takvalarıdır. Allah bir ayetinde muslumanlara "Azık edinin, şuphesiz azığın en hayırlısı takvadır." (Bakara Suresi, 197) sozleriyle bu konuyu hatırlatmıştır. Ayrıca Kuran'da, muminlerden, salih amellerde bulunan kadınlar ve erkekler olarak bahsedilir. Kuran'da muminlerin erkek veya kadın olmalarının değil, Allah'ın emrettiği ahlakı yaşamalarının onemine dikkat cekilir. Bu konudaki ayetlerden bazıları şoyledir:
Mu'min erkekler ve mu'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kotulukten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlu'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şuphesiz, Allah, ustun ve gucludur, hukum ve hikmet sahibidir. Allah, mu'min erkeklere ve mu'min kadınlara icinde ebedi kalmak uzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde guzel meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk ise en buyuktur. İşte buyuk kurtuluş ve mutluluk budur. (Tevbe Suresi, 71-72)
Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'cekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır. (Nisa Suresi, 124)
Dinden uzak toplumlarda kadınların karşı karşıya kaldıkları en buyuk sorunlardan bir tanesi de boşanma sonrası yaşanan sıkıntılardır.
Evlendiklerinde eşleri tarafından calışma hakkı tanınmayan ve bu nedenle maddi yonden eşlerine bağımlı yaşamak zorunda kalan kadınlar, boşandıklarında son derece zor durumda kalabilmektedirler.
Dunya genelinde boşanan kadınların kimi herhangi bir mesleğe sahip olmadığı, kimi yaşının ilerlemiş olması nedeniyle calışma gucu kalmadığı, kimi ise hicbir ek sosyal hak tanınmadığı icin buyuk zorluklar cekmektedir. Bundan başka boşandıktan sonra her iki tarafın kendine gore taleplerinin olması, tarafların yalnızca kendi cıkarlarını duşunuyor olması gibi nedenlerle de bu sorun daha da zorlaşmakta ve anlaşmazlıklar artmaktadır. Oysa Kuran ahlakını yaşayan bir toplumda bu gibi sıkıntılar yaşanmaz. Kişilerin evlilikleri gibi boşanmaları da gonul rızasıyla olacağı icin evlenirken eşler arasında var olan saygı ve sevgi, boşanırken de aynı şekilde korunur. Cunku iki taraf da birbirini kadın veya erkek olarak değil, Allah'a iman eden insanlar olarak, takvalarına gore değerlendirir ve bu doğrultuda guzel davranışlarda bulunurlar.
Bununla birlikte Kuran'da kadınların boşanma gibi durumlarda sıkıntıya duşmemeleri icin alınmış olan cok fazla onlem vardır. Orneğin kadınlar maddi yonden kesin bir guvence altına alınmışlardır. Her iki tarafın karşılıklı anlaşma sağlaması neticesinde belirlenen maddi yardım ve boşanan kadınlara nasıl davranılması gerektiği ayetlerde şoyle tarif edilmektedir:
(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve gecim pay)ları vardır. Bu, sakınanlar uzerinde bir hak (borc) tır. (Bakara Suresi, 241)
…Onları yararlandırın, zengin olan kendi gucu, darda olan da kendi gucu oranında, maruf (meşru ve orfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik edenler uzerinde bir haktır. Eğer onlara mehir tespit eder de, el surmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması haric- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tumunu veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki ustunluğu (derece farkını) unutmayın. Şuphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı gorendir. (Bakara Suresi, 236-237)
Geniş imkanları olan nafakayı geniş imkanlarına gore versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hicbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yukumluluk koymaz. Allah, bir gucluğun ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir. (Talak Suresi, 7)
Bundan başka kadınlara evlilik sırasında verilmiş olan malların boşandıktan sonra geri alınmaması gerektiği de ayetlerde belirtilmiştir. Boşanılan kadınların barınma ihtiyaclarının sağlanması, kadınlara zorla mirascı olunmaya kalkışılmaması da ayetlerde dikkat cekilen konulardandır.
Dolayısıyla bu buyuk sorunun cozumu yine Kuran ahlakının yaygınlaştırılmasında yatmaktadır. Kuran ahlakının yaşandığı bir toplumda diğer butun toplumsal sorunlarda olduğu gibi kadınların zor durumda kalmaları, horlanmaları, sıkıntı cekmeleri gibi durumlar soz konusu olmayacaktır. Cozumu yuruyuşlerde, protestolarda, feminist akımlarda arayanlar buyuk bir hataya duşmekte, onlerindeki cozumu gormemektedirler. Kadına hak ettiği değeri geri verecek olan sadece ve sadece Kuran ahlakıdır.
__________________
Cozum Feminizmde değil, Kuran ahlakındadır...
Kadınca0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Kadınca
- Cozum Feminizmde değil, Kuran ahlakındadır...
-
13-09-2019, 19:28:56