Yıllardır etrafında donduğum dolaştığım konuyu netce acıklayacak bir soz bulduğum icin mutlu oldum. Demek ki herkes olayın farkındaydı, dişi olmak kadın olmak demek değildi. Nasıl ki penisle doğmak erkek olmaya yetmiyorsa, vajenle doğmakta sadece dişilik, doğurganlık sağlıyor, kadın olmaya yetmiyor gerceği ortadaydı.Neden bir erkek penisinin varlığı ile ovunurken, ona ayrı bir kimlik yukler
Bu soz Simone de Beauvoir’in meşhur bir sozu, benim değil, keşke benim olsaydı.
İlk okuduğumda başlangıcta birinin bu kadar guzel bir sozu soylemiş olmasını biraz kıskandım ama kısa bir sure sonra icimi bir sevinc kapladı.

Peki nasıl kadın olunur? İnsan dişisinin kadın olmaya şansı , gucu varmıydı ? İmkan verilmişte onlar mı olamamıştı?Yoksa bizler erkekler mi bunu engelliyorduk? Veya aslında dongunun başında kadınlar kendilerinin olduklarının farkında olmadan kendi kendilerini mi ezip, kadınlıklarını yok etmeye calışıyorlar, yalnızca dişi, doğuran insan olmaya mı calışıyorlardı?

Ya da biz onların bunun farkına varmaması icin mi devamlı calışıp aslında tek ustunluk olan adele gucunu mu zeka, beceri, yetenek ve akıl olarak gosterip onlara kendilerini yeteneksiz ve sadece vajina olarak mı hissetmelerini mi sağlıyorduk?Ya da gucu olan gucunu gostermeye ihtiyac duymaz gerceği ile onlar bunun farkında ama biz erkekler değil miydik. Guc ve kontrol gosterme, bastırma cabalarımıza iclerinden gulup sadece kabul ediyormuş gibimi gosteriyorlardı? Tavuk mu yumurtadan cıkar, yumurtamı tavuktan cıkar gibi bir felsefi karmaşa mı?

Bu gun cinsel problemlerde tedavi veya kadın-doğumla ilgili bir şeyler yazmayı planlarken bu yazıyı yazmayı istedim.

Gecen ay icinde Discovery kanalında Afganistan’la ilgili bir belgeselde yonetiminin kadınların butun haklarını elinden aldığını, yanında erkek olmadan sokağa cıkamadıklarını, ulkedeki butun kız okullarının kapatıldığını anlatıyordu.Bunları zaten duymuş, okumuş ve biliyorduk.Ve Taliban’ın yonetiminde olmayan başkentte sadece bir kız okulunun bulunduğunu , tum ulkeden 3000 e yakın kızın okumak icin bu okula geldiği gosteriliyordu.Okul terk edilmiş virane bir gibi yapıydı, yerler toprak,sıra yok, ayaklar cıplak.

Okul mudiresi hanım ise roportajda icinde bulundukları durumun kotuluğu, kadın haklarının yokluğundan bahsediyor, bu sistemin değiştirilmesi icin dunyaya cağrıda bulunuyordu.

O an icimde bir sıkıntı oluştu.Ne orada nede başka yerlerde KADIN Kadının gucunu bilmiyordu.Gormuyor, goremiyorlardı.Kendi kendilerini yok etmeye ezmeye calışıyorlardı.
Tum dunyada kendilerine ve varlıklarına ihanet eden bir kadın nesli oluşmuştu, oluşturulmuştu.Biz erkeklerde onları ezip kontrol altına alıp kendimize ve neslimize ihanet edip sağlıksız ve mutsuz insanlar-kadınlar,erkekler,cocuklar yetiştiriyorduk. Ruhsal sıkıntılar ve bunların sonucunda sağlıksız, duzensiz vede guvensiz bir yaşam tarzı ve bunlarında sonucunda aslında cok guclu olan insan bedenini yıpratıp sağlıksız ,hastalığa zayıf ve yatkın insanlar geliştiriyoruz. Bedensel ve ruhsal hastalıklarda nesillerden nesillere taşınıyor, gittikce yanlışlar batağına giriyor, ruhsal sıkıntılarımızı yanlış şeylerle doyurmaya calışırken icinde bulunduğumuz batağa daha fazla battığımızı gormuyoruz.
İNSANIN İNSANDAN BAŞKA BİR DUŞMANI YOKTUR.

Dunyaya baktığımızda kendi nesline bu kadar zarar veren başka bir canlı turu yoktur.Allah her şeyi mukemmel bir duzen icinde yaratmış, bu mukemmelliğin icinde bize yaşam hakkı ve secim şansı vermiş.OZGUR İRADE!!

Kadınların hayatlarında erkekler, erkeklerin hayatlarında ise kadınlar; anne, baba, kardeş, eş, cocuk, iş arkadaşı binlerce farklı konumda yer alır.İc iceyiz.
Belki erkek olarak annem, iş arkadaşlarım,ve ozel yaşantımın dışında bir kadın doğum doktoru olarak, kadın ve erkekte cinsel problemlerle ilgilenen bir psikolog-terapist olarak biraz daha farklı ve daha cok iletişimim var.
Buda ozellikle mesleki alanımda her gunumun cok sayıda ve farklı insanla ve kadınla tanışmama olanak sağlıyor.Onların cok cok ozel, gizli ve bazen eşlerine, annelerine veya arkadaşlarına acamadıkları mahrem konuları ,hatta bazen kendilerine bile soyleyemedikleri bazı konuları benimle paylaşmalarına olanak sağlıyor. İşimi seviyorum, gurur duyuyorum ama bu bazen anlatılanların gelen problemlerin kişide yaratığı sıkıntı ve olumsuz koşulları hissetmememi engellemiyor.Uzuluyorum, hayat kızıyorum,cozuyoruz seviniyorum,cozumu goremiyorlar daralıyorum.
Hep duşunuyorum, hep duşunuyorum.
Varlığından utanmak, kadınlığından utanmak, kendini pis, erkeklerin kontrolunde hissetmek, onların yonetiminde gormek veya oyle olmak gereklimi?

Neden bir erkek penisinin varlığı ile ovunurken, ona ayrı bir kimlik yukler hatta bizimkisi,kocaoğlan vs isimler takarken kadın vajinasından ve doğurganlığa giden olaylardan,surecten ,kadınsal kimliğinden sıkıntı duyar?

Bu demek değilki ahlakı,dini bir yana bırakalım.Kimi sıkılıp utanıp dişi kimliğini gizleyip,kara carşaflar ortunup,kapanırken, kimi neredeyse yarı cıplak gezip,dişiliğini pervasızca sergileyip bu şekilde yaşayıp bu şekilde var olmaya calışıyor.

KADIN GUCUNUN FARKINDA DEĞİL.

Uzun suredir psikoterapi yapıyorum.Benim ilgilendiğim vakalar genelde cinsel sorunlar, ama bunların cok cok az bir kısmı yanlış bilgi ve alışkanlıklardan kaynaklansa da buyuk bir kısmı yetiştirilirken oğrendiklerimiz,aldıklarımızdan, kalıplarımızdan oluşuyor.Aslında yanlış bilgi ve yanlış alışkanlıkları da değiştirip değiştirmemeyi, doğrusunu oğrenip oğrenmemeyi de bize sağlatan bu kalıp ve şemalar.Doğar,buyur ve oluruz.Bu sureci bir hamurun şekillendirilmesi ve malzemeleri olarakta alabiliriz.Peki her şey bilgilere ve kalıplara gore ise yeni şeyleri gormemiz ve algılamamızda bu şemalara gore olacak yani?

İşte insanın yaratılırkenki mukemmelliği buradan geliyor, burada ozgur irade var.Her şey benim secimim mi? Yazıya kadın olmak la başlamıştık buralara mı geldik? Buralar aslında oraların ta kendisi cunku surec kadınla başlıyor, kadınla bitiyor.

İnsanı bir bilgisayara benzetebiliriz, bilgisayar sistemide insan duşunce sistematiği ornek alınarak duzenlendi. Bilgisayardan farkımız duyguların ve fiziksel koşulların bizi etkilemesi.Bilgisarlarda sıcak,rutubet,carpma gibi fiziksel koşullardan etkileniyor bizse daha cok ve daha fazla bunların etkisi altındayız.

Pc nize -Harddisk’e hangi işletim sistemini yuklerseniz,hangi programlar yuklerseniz ona gore calışır, ilave ettiğiniz programlar ve cihazlar ana yapı ile uyumlu ise duzgun calışır, uyumsuzsa calışmaz, bazen bozuk calışır, bazende bilgisayarın kitlenmesine veya bozulmasına yol acar.Hatta bu sistemi genişletirsek işletim sisteminden başka pc nizin modeli,ekran kartı ,ses kartı,gecici bellek dediğimiz mevcut işlemi yapabilme kapasitesi ,soğutması vs yuzlerce faktor uyum ve ihtiyaca cevap verecek şekilde olmalıdır.

Doğduğunda bebeği modeli belirli bir boş bir hard diske benzetebilirsiniz.Bu hard disk doldurulur, peki kim doldurur.Herkes,her şey; anne, baba, kardeşler, akrabalar, okul, kanun, din, tv cevremizde ne varsa.Sistemle yakından ilgilenen ,her şeyin ana ve alt yapısını oluşturan esas bir bilgisayar operatoru ardır ki buda ANNE dir.

Sonucta tavuk-yumurta gibi değiliz.Bugun kendimize ve nesillerimize yaşattıklarımız kendi kendimize yaptıklarımızdır.

Burada terapilerde gelen klasik soruya sadece cevabını yazarak sizi yonlendirirsem soruyu da sormaya ihtiyac kalmayacak.

BAŞARI; kim ve ne olarak doğduysanız sizin gerceğiniz olan mevcut halde sağlıklı ve mutlu yaşamaktır.Bunu başarılı yonetici orneği ile acıklamak isterim.Uretim ve satışlar iyi giderken, personelde,cihazlarda,devlette sorun yokken, doğal koşullar uygunken herkes bir fabrikayı yonetir, başarılı yonetici ise sorun cıktığında ,uretim durduğunda,yangın,deprem,grev, veya başka sorunlarda durumu cozebilen ,uretimi devam ettiren,personelini koruyup, duruma hakim olan kişidir.

İnsanın fiziksel ve ruhsal gelişimi daha sonrada hayatını surdurmedeki sistematiği icinde annenin yeri herkesten daha buyuk ve onemlidir, ana yapıyı, duzeni anne oluşturur.

Anneler bu kadar gucle kendilerini ezen bir erkek topluluğu yetiştiriken veya onları yetiştirirken kendilerine ihanet eden anneler yetiştiriken kendilerinemi ihanet ediyorlar veya kadınları ezerek sağlıksız nesil ve cocuklara vede eşlere sahip olan biz erkeler mi kendimize ihanet ediyoruz? Tavuk-yumurta?

pressturk
__________________