…Hangi usûlle bu acib tecavuzu yapıyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz. Yoksa bazı alcak memurların keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz? Cunku boyle hususî ibadatta kanun yapılmaz ve kanun olamaz. (…)
Nev-i beşerde hususan bu asr-ı hurriyette ve bilhassa medeniyet dairesinde, hemen umumiyetle hukumferma hurriyet-i vicdan dusturunu kırmak ve istihfaf etmek ve dolayısıyla nev-i beşeri istihkar etmek ve itirazını hice saymak kadar cur’etinizle, hangi kuvvete dayanıyorsunuz? (…) Yirmi hukûmetin en kucuğunun itirazına karşı dayanamadığınız halde, nasıl yirmi hukûmetin birden itirazını hice sayar gibi, hurriyet-i vicdaniyeyi cebrî bir surette bozmaya calışıyorsunuz?

(…)

Hangi kanun ile?

(…)

İşte, madem vatana ve millete hicbir zararım dokunmadığı halde, beni sekiz senedir en yabanî ve haric bir milletten cani bir adama dahi yapılmayan bir esaret altına aldınız. Canileri affettiğiniz halde, hurriyetimi selbedip hukuk-u medeniyeden ıskat ederek muamele ettiniz. “Bu da vatan evlÂdıdır” demediğiniz halde, hangi usul ile, hangi kanun ile bîcare milletinize rızaları hilÂfına olarak tatbik ettiğiniz bu hurriyetşiken usulunuzu, benim gibi her cihetle size yabancı bir adama teklif ediyorsunuz?

Mektubat, s. 506-508

RİSALE-İ NUR VE ŞAKİRTLERİ, ASAYİŞİ MUHAFAZA EDİYOR

…anarşistliğin emniyet-i umumiyeyi bozmaya dehşetli calışmasına karşı, RisÂle-i Nur ve şakirtleri, iman-ı tahkikî kuvvetiyle bu vatanın her tarafında o muthiş ifsadı durduruyor ve kırıyor, emniyeti ve ÂsÂyişi temine calışıyor ki, pek cok bir kesrette ve memleketin her tarafında bulunan Nur Talebelerinden, bu yirmi senede alÂkadar uc dort mahkeme ve on vilÂyetin zabıtaları, emniyeti ihlÂle dair bir vukuatlarını bulmamış ve kaydetmemiş.

Ve uc vilÂyetin insaflı bir kısım zabıtaları demişler: “Nur talebeleri mÂnevî bir zabıtadır. ÂsÂyişi muhafazada bize yardım ediyorlar. İman-ı tahkikî ile, Nuru okuyan her adamın kafasında bir yasakcıyı bırakıyorlar, emniyeti temine calışıyorlar.”

Bunun bir numunesi Denizli Hapishanesidir. Oraya Nurlar ve mahpuslar icin yazılan Meyve Risalesi girmesiyle, uc dort ay zarfında iki yuzden ziyade o mahpuslar oyle fevkalÂde itaatli, dindarÂne bir salÂh-ı hÂl aldılar ki, uc dort adamı olduren bir adam, tahta bitlerini oldurmekten cekiniyordu. Tam merhametli, zararsız, vatana nÂfi bir uzuv olmaya başladı. Hatt resmî memurlar bu hale hayretle ve takdirle bakıyordular.

Hem daha hukum almadan bir kısım gencler dediler: “Nurcular hapiste kalsalar, biz kendimizi mahkûm ettireceğiz ve ceza almaya calışacağız, t onlardan ders alıp onlar gibi olacağız, onların dersiyle kendimizi ıslah edeceğiz.”

Lem’alar, Yirmi Altıncı Lem’a, On Beşinci Rica

***
__________________