Hazret-i Ali (ra) zamanında başlayan muharebelerin mahiyeti nedir? MuhÂriplere ve o harpte olen ve oldurulenlere ne nam verebiliriz?
Elcevap: Cemel Vak’ası denilen Hazret-i Ali ile Hazret-i Talha ve Hazret-i Zubeyir ve Aişe-i Sıddıka (radıyallahu teÂl aleyhim ecmain) arasında olan muharebe, adalet-i mahza ile adalet-i izafiyenin mucadelesidir. Şoyle ki:

Hazret-i Ali, adalet-i mahzayı esas edip, Şeyheyn zamanındaki gibi o esas uzerine gitmek icin ictihad etmiş. Muarızları ise, Şeyheyn zamanındaki saffet-i İslÂmiye adalet-i mahzaya musait idi; fakat murur-u zamanla İslÂmiyetleri zayıf muhtelif akvam hayat-ı ictimaiye-i İslÂmiyeye girdikleri icin, adalet-i mahzanın tatbikatı cok muşkul olduğundan, “ehven-i şerri ihtiyÂr” denilen adalet-i nisbiye esası uzerine ictihad ettiler. Munakaşa-i ictihadiye siyasete girdiği icin, muharebeyi intÂc etmiştir.

Madem sırf lillÂh icin ve İslÂmiyet’in menafii icin ictihad edilmiş ve ictihaddan muharebe tevellud etmiş; elbette hem katil, hem maktul, ikisi de ehl-i Cennettir, ikisi de ehl-i sevaptır diyebiliriz. Her ne kadar Hazret-i Ali’nin ictihadı musîb ve mukabilindekilerin hata ise de, yine azaba mustahak değiller. Cunku, ictihad eden, hakkı bulsa iki sevap var; bulmazsa, bir nevi ibadet olan ictihad sevabı olarak bir sevap alır, hatasından mazurdur. Bizde gayet meşhur ve sozu huccet bir zat-ı muhakkik, Kurtce demiş ki: [Kurtce bir ibare]: Yani, “Sahabelerin muharebesinde kıyl u kàl etme. Cunku, hem kàtil ve hem maktul, ikisi de ehl-i Cennettirler.”

Mektubat, s. 66

LÛ*GAT*CE:

adalet-i izafiye: izafî, nisbî, goreceli adalet; coğunluk icin ferdin hukukunu gozardı edebilen adalet.

adalet-i mahza: tam adalet; tek bir ferdin hukukunu bile coğunluk icin ihmal ve feda etmeyen adalet.

akvam: kavimler, milletler.

ehven-i şerri ihtiyÂr: zararlı gorulen iki şeyden daha az zararlı olanı tercih etmek.

kıyl u kàl: dedikodu, boş soz; ileri geri konuşma.

muhÂrip: savaşan.

musîb: isabetli.

Şeyheyn: Hz. Ebubekir ile Hz. Omer (ra).

***
__________________