3992 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m Beni Amr İbni Hazm'a yılana karşı rukye yapma ruhsatı tanıdı. Biz Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m ile birkilkte otururken bizden bir kimseyi akrep soktu. Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlu, buna rukye yapayım mı?" diye sordu. "Sizden kim kardeşine faydalı olabilecekse hemen olsun" buyurdular."
Muslim, Selam 60-61, (2198, 2199).
3993 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m bize, zehire karşı, goz değmesine karşı, nemle kurduna karşı rukye yapmamıza ruhsat tanıdı."
Muslim, Selam 58, (2196); Ebu Davud, Tıbb 18, (3889); Tirmizi, Tıbb 15, (2057).
3994 - Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: "Rukye sadece goz değmesine veya zehire veya kesilmeyen kana karşı yapılır" denmiştir.
Ebu Davud, 18, (3889).
3995 - Yine Ebu Davud'un Sehl İbnu Huneyf'ten yaptığı bir diğer rivayetinde: "Rukye sadece nefse (insana değen gozden), veya zehire veya sokmaya karşı vardır."
Ebu Davud, Tıbb 18, (3888).
3996 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m, hummĂ‚'ya ve butun ağrılara karşı şu duayı okumamızı oğretmişti: "Bismillahi'l-Kebiri eûzu billĂ‚hi'l-Azimi min kulli ırkın na'arın ve min şerri harri'n nĂ‚r." "Ulu Allah'ın adıyla, kanla kabaran her bir damardan ve ateş harĂ‚retinin şerrinden buyuk Allah'a sığınırım."
Tirmizi, Tıbb 26, (2076).
3997 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hicbir hastalığı haric tutmayan şifa istiyoruz."
Tirmizi, Da'avat 122, (3560). Rivayet Buhari'de Hz. Aişe'den gelmiştir. Marda 20, Tıbb 39.
3998 - Sabit İbnu Kays İbni ŞemmĂ‚s radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m, ben hasta iken yanıma gelip şu duayı okudu: "Ey insanların Rabbi! Sabit İbni Kays İbni Şemmas'tan acıyı kaldır." Sonra (Medine'nin) Buthan (nam vadi)den toprak alarak bir kadehe koydu, uzerine su dokup nefes etti, sonra (su ile karışan bu toprağı) ustume serpti."
Ebu Davud, Tıbb 18, (3885).
3999 - Ebu SĂ‚'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m cinlerden ve insanın goz (değmes)inden (ceşitli dualar okuyarak) Allah'a sığınırdı. Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri) nazil olunca bu iki sureyi esas aldı, diğerlerini terketti."
Tirmizi, Tıbb 16, (2059); İbnu Mace, Tıbb 33, (3511).
4000 - Yine Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Cibril aleyhisselam Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'ın yanına geldi ve: "Ey Muhammed, hasta mısın? diye sordu. "Evet!" cevabını alınca, Cibril aleyhisselam şu duayı okudu: "Bismillahi erkîke, min kulli dĂ‚in yu'zîke ve min şerri kulli nefsin ev aynin hĂ‚disin. Allahu yeşfike, bismillahi erkîke. (Seni Allah'ın adıyla, sana eza veren butun hastalıklara karşı, butun kotu nefis ve hasedci gozlere karşı sana okuyorum. Allah sana şifa versin, ben Allah'ın adıyla sana dua ediyorum)."
Muslim, Selam 40, (2186); Tirmizi, Cenaiz 4, (972).
4001 - Ebu'd-DerdĂ‚ radıyallahu anh'ın anlattığına gore, kendisine bir adam gelerek idrar tutukluğuna yakalandığını soyledi. O da adama: "Ben Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'dan şoyle soylediğini işittim" dedi: "Sizden kim hastalanırsa şu duayı okusun: "RabbunĂ‚'llahu'llezi fi's-semĂ‚î tekaddese ismuke, emruke fi's-semĂ‚î ve'l-ardı kema rahmetike fi's-semĂ‚î fec'al rahmeteke fi'l-ardı. Vegfir lenĂ‚ hûbenĂ‚ ve hatĂ‚yĂ‚nĂ‚. Ente Rabbu't-tayyıbîn. Enzil rahmeten min rahmetike ve şifĂ‚en min şifĂ‚ike ala hĂ‚za'l vec'i fe yebreu. (Ey huzuru semavatı dolduran Rabbim! Senin ismin mukaddestir. Senin emrin arz ve semadadır, tıpkı Rahmetin semada olduğu gibi. Arza da rahmetinden gonder ve bizim gunahlarımızı ve hatalarımızı affet. Sen (kotu soz ve fiillerden kacınan) butun iyi kimselerin Rabbisin. Bu ağrıya, Rahmetinden bir rahmet, şifandan bir şifa indir, iyileşsin."
(Ebu'd-Derda radıyallahu anh, adama) bu duayı okumasını emretti. O da okudu ve iyileşti."
Ebu Davud, Tıbb 19, (3892).
4002 - Osman İbnu Ebi'l-As radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a musluman olduğum gunden beri bedenimde cekmekte olduğum bir ağrımı soyledim. Bana: "Elini, vucudunda ağrıyan yerin uzerine koy ve şu duayı oku!" buyurdu. Dua şu idi: Uc kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere, "Eûzu bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mĂ‚ ecidu ve uhĂ‚ziru." "Bedenimde cekmekte olduğum şu hastalığın şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum" diyecektim.
Bunu bircok kereler yaptım. Allah TeĂ‚la hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına soylemekten hic geri kalmadım."
Muslim, Selam 67-(2202); Muvatta, Ayn 9, (2, 942); Ebu Davud, Tıbb 19, (389); Tirmizi, Tıbb 29, (2081).
4003 - Hz. Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Biz, (Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'ın cıkardığı askeri) bir seferdeydik. Bir yerde konakladık. Yanımıza bir cariye gelip: "Obamızın efendisi Selim'i bir zehirli soktu. Onunla meşgul olacak erkekler de şu anda yoklar. sizde rukye yapan biri var mı?" dedi. Bunun uzerine bizden rukye hususunda mahĂ‚retini bilmediğimiz bir adam kalkıp onunla gitti ve adama okuyuverdi. Adam iyileşti. Kendisine otuz koyun verdiler. Bize sutunden icirdi. Ona: "Yahu sen rukye bilir miydin?" dedik. "Hayır, ben sadece Fatiha okuyarak rukye yaptım" dedi. Biz kendisine "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a sormadan (bu verdiklerine) dokunma!" dedik. Medine'ye gelince, durumu ona soyledik. Aleyhissalatu vesselam "Fatiha'nın rukye olduğunu (tedavi maksadıyla okunacağını) sana kim soyledi? (verdikleri koyunları paylaşın, bana da bir hisse ayırın!" buyurdular."
Buhari, Tıbb 39, 323, İcare 16, Fedailu'l-Kur'an 9; Muslim, selam 66, (2201); Ebu Davud, Tıbb 19, (3900); Tirmizi, Tıbb 20, (2064, 2065).
RUKYEDEN NEHİY
4004 - İmran İbnu Husayn radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m: "Ummetimden yetmişbin kişi (Mahşer'de) hesaba cekilmeden cennete girecektir!" buyurdular. Kendisine: "Ey Allah'ın Resûlu! Bunlar kimlerdir?" diye sual edildi.
"Onlar, kendilerine dağlamayanlar, rukyeye başvurmayanlar, teşĂ‚'ume (uğursuzluğa) inanmayanlar ve Rablerine tevekkul ederlerdir!" buyurdu.
UkkĂ‚şe radıyallahu anh kalkıp: "Ey Allah'ın Resûlu! Dua buyur, Allah beni onlardan kılsın!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Sen onlardansın!" mujdesini verdi. Bir başkası daha kalkıp: "Ey Allah'ın Resûlu! Beni de onlardan kılması icin Allah'a dua ediver!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "O hususta UkkĂ‚şe senden once davrandı!" cevabını verdi."
Muslim, İman, 371, (218).
4005 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'ı işittim, diyordu ki: "Rukyelerde, temimelerde (muskalarda), tivelelerde (muhabbet muskası) bir nevi şirk vardır." Bunu işiten bir kadın atılarak, (İbnu Mes'ud'a): "Boyle soylemeyin, benim gozum ağrıyordu. Falan yahudiye gittim geldim. O bana rukye yaptı. Ağrım kesildi" dedi. Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh tereddut etmeden, "Bu (ağrı) şeytanın işiydi, o eliyle durtuyordu, sana rukye yapılınca vazgecti. Bu durumda sana Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m gibi, şoyle soylemem kĂ‚fidir: "İzhebi'l-bĂ‚s Rabbe'n-nĂ‚s eşfi ente'ş-ŞĂ‚fi, LĂ‚ şifĂ‚e illĂ‚ şifĂ‚uke, şifĂ‚en lĂ‚ yuğĂ‚diru sakamen. (Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka bir şifa yoktur, hicbir hastalığı terketmeyen bir şifa istiyorum."
Ebu Davud, Tıbb 17, (3883).
4006 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'dan nuşre hakkında sorulmuştu: "O şeytan işidir!" buyurdu."
Ebu Davud, Tıbb 9, (3868). 4007 - İsa İbnu Hamza rahimehullah anlatıyor: "Abdullah İbnu Ukeym radıyallahu anh'ın yanına girdim. Kendisinde kızıllık vardı. "Temime (muska) takmıyor musun?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Bundan Allah'a sığınırım. Zira Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m şoyle buyurmuştu: "Kim bir şey takınırsa, ona havale edilir."
Tirmizi, Tıbb 24, (2073).
TAUN VE VEBA
4008 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a taundan sual edilmişti. Şu cevabı verdi: "O, sizden oncekilere Allah'ın gonderdiği bir azabtı. (Şimdi) Allah onu mu'minlere bir rahmet kıldı. Taun cıkan memlekette bulunan bir kul, kendisine Allah'ın takdir ettiği şeyin ulaşacağını bilip, sevap umuduyla sabredip orada kalır ve dışarı cıkmazsa, mutlaka ona şehid sevabının bir misli verilir."
Buhari, Tıbb 31, Enbiya 50, Kader 15.
4009 - Hz. Usame radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Bir yerde veba cıktığını duyarsanız oraya girmeyiniz, bulunduğunuz yerde veba cıkmışsa oradan ayrılmayınız."
Buhari, Tıbb 30, Enbiya 50, Hiyel 13; Muslim, Selam 92 (2218); Muvatta, Cami 23, (2, 896); Tirmizi, Cenaiz 66, (1065).
4010 - Yahya İbnu Abdillah İbni Bahir anlatıyor: "Bana, Ferve İbnu Museyk el-MurĂ‚di radıyallahu anh'ın şu sozunu dinleyen zat haber verdi: "Ey Allah'ın Resûlu! dedim, yanımızda Ebyen denen bir yer var. Burası bizim ekim yerimiz ve gecim kaynağımızdır. Ancak vebalı bir yerdir. (Bize ne yapmamızı tavsiye edersiniz)?" Aleyhissalatu vesselam şu cevabı verdi: "Orayı tamamen bırak. Zira hastalığa yaklaşmada helak var!"
Ebu Davud, Tıbb 24, (3923).
GOZ DEĞMESİ
4011 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki: "Goz değmesi haktır. Eğer kaderi (delip) gececek bir şey olsaydı, bu, goz değmesi olurdu. Yıkanmanız taleb edilirse yıkanıverin."
Muslim, Selam 42, (2188); Tirmizi, Tıbb 19, (2063).
Tirmizi'de "Goz değmesi haktır" ibaresi yoktur.
4012 - Sahiheyn ve Ebu Davud'da Ebu Hureyre radıyallahu anh'tan: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'ın: "Goz değmesi haktır" dediği rivayet edilmiştir.
Buhari dışındaki rivayetlerde: "Dovme yapmayı da yasakladı" ziyadesi vardır.
Buhari, Tıbb 36, Libas 86; Muslim, Selam 41, (2187); Ebu Davud, Tıbb 15, (3879).
4013 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Gozu değene (ain) abdest alması emredilir, onun abdest suyu alınır, bununla goz değmesine uğrayan (main) yıkanırdı."
Ebu Davud, Tıbb 15, (3880).
4014 - Muhammed İbnu Ebi Umame İbni Sehl İbni Hanif, babasından şunları işittiğini anlatmıştır: "Babam Sehl radıyallahu anh (Cuhfe yakınlarındaki) HarrĂ‚r nam mevkide yıkandı. Uzerindeki cubbeyi cıkardı. Bu sırada Amir İbnu Rebi'a ona bakıyordu. Sehl, bembeyaz bir tene, guzel gorunuşlu bir cilde sahipti. Amir: "Ne bugunku bir manzarayı, ne de boylesine ancak cadıra cekilmiş bĂ‚kirede bulunabilen bir cildi hic gormedim" dedi. Sehl daha orada iken hummaya yakalandı ve rahatsızlığı şiddet peyda etti (ve yere yıkıldı). Durum Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a haber verildi ve: "Başını kaldırmıyor" dendi. Halbuki Sehl orduya kaydedilmişti. "Ya Resûlullah o, sizinle gelemez Vallahi başını bile kaldıramıyor!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Onunla ilgili olarak herhangi bir kimseyi ittiham ediyor musunuz?" diye sordu. "Amir İbnu Rebi'a var" dediler. Resûlullah, onu cağırtıp kendisine kızdı ve: "Sizden biri niye kardeşini olduruyor? Niye bir "BĂ‚rekallah!" demedin? Onun icin abdest al!" buyurdu. Bunun uzerine Amir yuzunu, ellerini, kollarını, dizlerini ve ayaklarının etrafını ve izĂ‚rının icini bir kaba yıkadı. Sonra, bir adam bu suyu onun (Sehl'in) uzerine arkasından doktu; derken o Ă‚nında iyileşti."
Muvatta, Ayn 1, (2, 938).
RUKYE (DUA İLE TEDAVİ)
7005 - Halide Bintu Enes Ummu Benî Hazm es-Saidiyye radıyallahu anhĂ‚'nın anlatığına gore: "Resulullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a gelmiş, (tedavide okuduğu) duayı AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a (kontrol ettirmek uzere) arzetmiştir. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m (dua metninde mahzurlu bir kelam gormediği icin) o duayı tedavide okumasına ruhsat vermiştir." YILAN VE AKREP SOKMASINA KARŞI RUKYE (DUA)
7006 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adamı akrep sokmuştu. O gece acıdan uyuyamadı. Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a: "Falancayı akrep soktu, bu yuzden geceleyin hic uyuyamadı" diye haber verilmişti. Şoyle buyurdular: "Keşke akşamleyin şu duayı okusaydı: Eûzu bikelimĂ‚tillahi't-tĂ‚mmĂ‚ti min şerri mĂ‚ halaka" (Yarattığının şerrinden Allah'ın mukemmel kelimelerine sığınırım)" deseydi, akrebin sokması sabaha kadar ona zarar vermezdi."
7007 - Amr İbnu Hazm radıyallahu anh anlatıyor: "Yılan sokmasına karşı okunan duayı Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a arzettim, onu okumama izin verdi."
RESULULLAH'IN OKUDUĞU ŞİFA DUASI
7008 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselĂ‚m (hastalığım sırasında) bana gecmiş olsun ziyaretine gelmişti. Bana: "Seni, Cebrail'in bana getirdiği dua ile tedavi etmeyeyim mi?" buyurdular. Ben: "Annem babam sana kurban olsun ey Allah'ın Resulu! Evet!" dedim. Okudular: "Bismillahi erkîke vallahu yeş ike min kulli dĂ‚in fike min şerri'n-neffasĂ‚ti fi'I-ukadi ve min şerri hĂ‚sidin izĂ‚ hased (Allah'ın adıyla sana okuyorum, sende olan her hastalığa karşı, duğumlere ufleyenlerin şerrine, hased ettikleri zaman hasedcilerin şerrine karşı Allah şifa versin (veya şifayı verecek olan Allah'tır)." Bunu uc sefer okudu."
HUMMAYA KARŞI DUA
7009 - UbĂ‚de İbnu's-SĂ‚mit radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalĂ‚tu vesselam, şiddetli bir hummaya yakalanmış iken Cebrail aleyhisselĂ‚m gelmişti. Efendimizi tedavi icin şu duayı okudu: "Bismillahi erkîke min kulli şey'in yuz'ike min hasedi hĂ‚sidin ve min kulli aynin. Allah u yeşfike. (Sana Allah adıyla okuyor, sana eza veren herşeyden, hasedcinin hasedinden ve herbir (kem) gozden şifa diliyorum. Allah sana şifa versin."
MUSKA TAKMA
7010 - Abdullah İbnu Mes'udun zevcesi Zeyneb radıyallahu anhuma anlatıyor: "Yaşlı bir kadın vardı, bize gelir, humre (denilen bir veba ceşidine) karşı rukye yapardı. Bizim ayakları uzun bir karyolamız vardı. (Eşim) Abdullah eve gireceği zaman (geldiğini sezdirmek icin) oksurup ses cıkarırdı. Bir gun Abdullah aynı şekilde iceri girdi. Kadın, sesini işitince ona karşı ortusune burundu. Abdullah gelip yanına oturdu ve bana eliyle dokundu ve bir ipin eline değdiğini hissetmişti ki : "Bu nedir?" diye sordu. Ben: "(Takındığım bu muska) icinde humraya karşı dua var!" dedim. Abdullah onu derhal cekip kopardı, fırlatıp attı ve: "Abdullah'ın ailesi şirkten mustağnidir. Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Rukyeler, muskalar ve buyu bir şirktir" dediğini işittim" dedi. Ben: "Ama ben bir gun dışarı cıkmıştım. Beni falanca gordu, bunun uzerine ona gelen taraftaki gozum yaşardı. O gunden beri rukye yapınca gozumun yaşı kesilir, rukyeyi bıraktım mı tekrar yaşarır" dedim. Bunun uzerine Abdullah dedi ki: "Bu şeytandır, ona itaat edince seni bırakıyor, ona isyan ettiğin vakit parmağıyla gozune durtuyor. Ama Resulullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'ın yaptığı gibi yapsaydın, bu senin icin daha hayırlı, şifa bulman icin de daha munasib olurdu: Gozune su serpip şoyle diyeceksin: "Ezhibî'l-be's, Rabbi'n-nĂ‚s, işfi, enteş-şĂ‚fi, lĂ‚ şifaen illĂ‚ şifĂ‚uke, şifĂ‚en lĂ‚ yugĂ‚diru sakamen (Fenalığı gider. Ey insanların Rabbi! Şifa ver! Sen şifa verensin. Senin verdiğinden başka şifa yok! Oyle şifa ver ki, hicbir hastalık geride kalmamış olsun)."
7011 - İmrĂ‚n İbnu'l-Husayn radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m, kolunda tunctan bir bilezik taşıyan bir adam gormuştu: "Bu halka da ne?" diye sordu. Adam: "Bu vĂ‚hine (denen kol ağrısın)dan dolayıdır" dedi. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m da: "Cıkar onu! Zira o, ağrını artırmaktan başka bir işe yaramaz!" buyurdu."
UĞUR VE UĞURSUZLUĞA İNANMA
7012 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m guzel tefaulden hoşlanır, uğursuz saymaktan hoşlanmazdı."
7013 - İbnu AbbĂ‚s radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselam buyurdular ki: "Ne sirayet (hastalığın bulaşması), ne uğursuzluk, ne hĂ‚me (denen oldurulenin başından cıkıp intikam istediğine inanılan mahluk) ne de safer (ayının uğursuzluğu) vardır."
7014 - İbnu Omer anlatıyor: "Resulullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m (bir gunj: "Ne sirayet, ne uğursuzluk, ne de hĂ‚me yoktur" demişti. Bir adam kalkarak: "(Nasıl olmaz ey Allah'ın Resulu! Kendisinde uyuz olan bir deve sebebiyle bir suru uyuzlanıyor" dedi. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m: "İşte bu kaderdir. Pekiyi onceki deveyi kim uyuzladı?" buyurdular."
7015 - İbnu AbbĂ‚s radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m buyurdular ki : "Cuzzamlılara devamlı surette bakmayınız."
SİHİR
7016 - Ummu Seleme radıyallahu anha diyor ki: "Ey Allah'ın Resulu! (Hayber'de) yediğin zehirli koyun etinin ağrısı her yıl sana ara vermeden geliyor" demiştim, şu cevapta bulundular: "Ondan bana isabet eden şey, Adem daha camurunda iken (daha tam olarak yaratılmamış iken) Allah'ın hakkımda yazdığı) şeydir, (ondan ne eksiktir ne de fazlası)."
7017 - Osman İbnu Ebi'I-As radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m beni, Taif'e vali tayin edince, namazda bana bir şey arız olmaya başladı. Oyle ki, kıldığımı bilemez hale geldim. Bu durumu kendimde gorunce, hemen Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gittim. (Beni gorunce: "Bu gelen İbnu Ebi'l-As değil mi?" buyurdular. Ben: "Evet! Ey Allah'ın Resulu!" dedim. "Niye geldin?" buyurdular. "Ey Allah'ın Resûlu! Bana namazda bir hal arız oldu, ne kıldığımı bilmez, anlamaz hale geldim" dedim. "Anlattığın şey şeytandır, onu bana yaklaştır!" buyurdular. Bunun uzerine Resulullah'a yaklaştım. (Diz cokup) ayaklarımın ustune oturdum. AleyhissalĂ‚tu vesselam mubarek elleriyle goğsume vurup ağzımın icine tukurduler. Sonra: "Cık ey Allah'ın duşmanı!" dediler. Bu muameleyi bana uc kere tekrar ettiler. Sonunda: "Haydi işinin başına git!" buyurdular."
Ravi der ki: "Osman kasem ederek dedi ki: "Omrume yemin olsun ki ondan sonra şeytanın bana sokulduğunu hic sanmam."
7018 - Ebu Leyla el-Ensarî radıyallahu anh anlatıyor: "(Bir gun) ben Resûlullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'ın yanında otururken, Efendimize bir bedevi geldi: "Hasta bir erkek kardeşim var" dedi. Resulullah: "Kardeşinin hastalığı nedir?" diye sordu. "Kardeşimde biraz delilik var!" dedi. "Git onu bana getir!" buyurdular. Adam gitti kardeşini getirdi. Resulullah onune oturttu. Fatiha-ı şerife Bakara suresinin başından ilk dort ayeti, ortalarindan "Ve ila hukum ilahun vahidun" Ayeti, Ayete'l-Kursi, sonundan ise uc ayeti; Al-i İmrandan bir ayeti ki bunun "şehidallahu ennahula ilahe illa hu" ayetinin olduğunu zannediyorum-A'raf suresinden bir ayeti; "inne rabbikumullezi halaga" ayeti; Mu'minun suresinden bir ayeti; "ve men yedea ma allahi ilahen ahare la ber hane lehu" ayeti; Cin suresinden bir ayeti, "Ve ennehu tuala ceddu rabbina mattehaza sahiibeten veleden" ayeti, SaffĂ‚t suresinin başından on ayeti, Haşir suresinin sonundan uc ayeti; Kulhuvallahu Ahad suresi, Muavvizateyn surelerini okuyarak ona afsun yaptığını işittim. Bunun uzerine bedevi ayağa kalktı. Tamamen iyileşmişti."
Rukye ve temimenin (muskanın) cevazı
Ayetler, Dualar, Hadisler0 Mesaj
●57 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaţam & Danýţman
- Eđitim Öđretim Genel Konular - Sorular
- Ayetler, Dualar, Hadisler
- Rukye ve temimenin (muskanın) cevazı
-
13-09-2019, 13:44:05