5269 - Yezid MevlÂ'l-Munbais anlatıyor: "Zeyd İbnu HÂlid radıyallahu anh'ı işittim. Diyordu ki: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a altın veya gumuş buluntu hakkında sorulmuştu.

"Kesesini ve bağını belle, sonra onu bir yıl ilan et. (Sahibini) bilemezsen, onu harca. O yanında bir emÂnet olsun. Gunun birinde arayanı gelecek olursa, ona odersin" buyurdu. Bunun uzerine AleyhissalÂtu vesselÂm'a kaybolmuş develerden soruldu.

"Kaybolan develerden sana ne? Onları (kendi hÂline) bırak. Zira sahibi onu buluncaya kadar, ayağında carığı, sırtında su tulumu vardır. Suya gider, ottan yer" buyurdular. Bu sefer (kaybolmuş) davardan soruldu:

"Onları alın. Zira onlar ya senindir, ya (kaybeden) kardeşinindir, ya da kurdundur" buyurdular.

BuhÂrî, İlm 28, Şurb 12, Lukata 2, 3, 4,11, TalÂk 22, Edeb 75; Muslim, Lukata 1, (1722); Muvatta, Akdiye 46, (2, 757); Ebu DÂvud, Lukata 1, (1704, 1705, 1706, 1707,1708); Tirmizî, AhkÂm 35, (1372, 1373).

5270 - Amr İbnu şuayb an ebîhi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a (dalında) asılı meyve hakkında sorulmuştu:

"İhtiyac sahibi, sepetine almaksızın ağzıyla ulaşırsa, kendine bir vebal gelmez. Ancak kim de, eteğinde (birşeyler) alarak oradan cıkarsa, aldığının iki kat değeriyle borclanır. Ayrıca (tÂzir nevinden) ceza da yer. Kim de yığın yapıldıktan sonra meyveden calarsa ve bunun değeri miğfer fiyatını bulursa, eli kesilir" buyurdu. Sonra kendisine lukata (buluntu)dan sorulmuştu:

"İşlek yolda bulunmuş olanla, insanların cokca yaşadığı meskun karyede bulunmuş olanı bir yıl boyu ilÂn et. Eğer sahibi gelirse hemen ver. Eğer gelmezse artık o senin olmuştur. HarÂbede bulunmuş ise, bununla, maden icin humus (beşte bir) vergisi vardır" buyurdular."

Ebu DÂvud, Lukata 1, (1710, 1711, 1712, 1713); NesÂî, Kat'u's-SÂrik 11, (8, 84-85).

5271 - Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Ali İbnu Ebi Talib radıyallahu anh, (bir gun), Hz. Fatıma radıyallahu anhÂ'nın yanına girmiş idi. O sırada Hz. Hasan ve Huseyin ağlamakta idiler. "Niye ağlıyorsunuz?" diye sordu. Hz. FÂtıma: "Acıktılar!" dedi.

Hz. Ali (bir yiyecek temin etmek uzere) cıktı. Derken yolda bir dinar para buldu. Donup Hz. FÂtıma'ya gelerek haber verdi. O da:

"Falan yahudiye git, bununla un satın al!" dedi. Ali radıyallahu anh ona vardı ve un aldı. Yahudi ona:

"Sen, kendini Allah elcisi zanneden şu zÂtın damadı mısın?" dedi. Hz. Ali'nin "evet"i uzerine:

"Dinarını al, un da senin olsun!" dedi. Ali oradan ayrılıp, FÂtıma radıyallahu anhÂ'ya unu ve dinarı getirdi, durumu da anlattı. Hz. FÂtıma:

"Şimdi de şu falan kasaba git, bize bir dirhemlik et al!" dedi. Hz. Ali gidip, dinarı bir dirhemlik et mukabilinde rehin bıraktı. Eti Hz. FÂtıma'ya getirdi. O hamur yaptı, (tencereye) koydu, ekmek pişirdi. Babasına haber gonderdi. Resûlullah yanlarına gelince, Hz. FÂtıma:

"Ey Allah'ın Resûlu! (şu yemeğin) hikayesini size anlatayım da eğer helalse yiyelim, bizimle siz de yiyin. Bunun mahiyeti şoyle şoyledir..." diye antattı. AleyhissalÂtu vesselÂm:

"Allah'ın adıyla yiyin!" buyurdular ve hep beraber ekmekten yediler. Onlar daha yerlerinde iken, bir kole gelip, Allah ve İslÂm adına dinar bulan var mı?" diye sormaya başladı. Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm onu cağırıp (dinarı hakkında) sordu. Kole:

"Carşıda benden duştu!" dedi. AleyhissalÂtu vesselÂm:

"Ey Ali! Haydi kasaba git. Ona: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm sana "Dinarı bana gondersin, dirhemini ben odeyeceğim!" diyor de!" emretti. Kasap dinarı gonderdi. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm onu koleye verdi."

Ebu DÂvud, Lukata 1, (1714).

5272 - İyaz İbnu HımÂr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki:

"Kim bir buluntu ele gecirirse, buna adÂlet sahibi birini şÃ‚hid kılsın, ne filanı terkederek buluntuyu gizlesin, ne de (bir başka yere yollayarak) nazardan kacırsın. Sahibini buldumu hemen ona versin. Sahibini bulamazsa (bilsin ki) bu mal Allah'ın malıdır, Allah onu dilediğine verir."

Ebu DÂvud, Lukata 1, ( 1709).

5273 - Hz. CÂbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm değnek, kamcı, ip ve benzeri şeylerde ruhsat tanıdı. Bunları bulan kimse (ilÂn etmeksizin) onlardan faydalanabilir."

Ebu DÂvud, Lukata 1, (1717).

5274 - Amiru'ş-Şa'bi rahimehullah der ki: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki:

"Kim, sahibinin beslemekten aciz kalarak bırakıverdiği bir hayvan bulur da, onu alıp ihya edecek olursa o onun olur."

Ebu DÂvud, Buyu' 77, (3524, 3525).

5275 - Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Enes radıyallahu anhum anlatıyorlar: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm yolda giderken bir hurma tanesine rastlamıştı. "Eğer sadakadan (duşmuş) olacağından korkmasaydım bunu yerdim!" buyurdular."

BuhÂrî, Buyu' 4, Lukata 6; Muslim, ZekÂt 165, (1071); Ebu DÂvud, Zekat 29, (1651).

5276 - Abdurrahman İbnu Osman et-Teymî anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm hacının lukatasını nehyetti."

Muslim, LukÂta 11, (1724); Ebu DÂvud, LukÂta 1, (1719).

5277 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh'ın anlattığına gore: "(Yediyuz dirheme) bir cariye satın almış ve (borcunu odemeden) sahibini kaybetmiştir. Bir yıl sahibini arayan İbnu Mes'ud onu bulamaz ve bu parayı, bir dirhem, iki dirhem şeklinde parca parca vermeye başlar ve: "Ey Allahım, bunu falanca adına sadaka kabul et! Eger adam gelirse sadaka benim adıma olacak, borc da uhdemde kalacak!" der. İbnu Mes'ud derdi ki:

"Sahibini bulamadığınız buluntu hakkında boyle hareket edin!"

BuhÂrî, TalÂk 22, (Tercumede (bab başlığında) muallak olarak kaydedilmiştir).



YİTİK, BULANA HELAL DEĞİL

6737 - Abdullah İbnu's-Sıhhîr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Muslumanın yitirdiği (herşey) ateş alevidir."