İkinci Mesele: CenÂb-ı Hak, Kur’Ân-ı Hakîm’de “Hic şuphesiz sen pek buyuk bir ahlÂk uzerindesin.” (Kalem Sûresi: 4.) ferman eder. RivÂyÂt-ı sahiha ile Hazret-i Aişe-i Sıddıka (ra) gibi Sahabe-i Guzin, Hazret-i Peygamber AleyhissalÂtu VesselÂmı tarif ettikleri zaman, “Hulukuhu’l-Kur’Ân” [Kur’Ân ahlÂkı] diye tarif ediyorlardı. Yani, “Kur’Ân’ın beyan ettiği mehasin-i ahlÂkın misali, Muhammed AleyhissalÂtu VesselÂmdır. Ve o mehasini en ziyade imtisal eden ve fıtraten o mehasin ustunde yaratılan odur.”
İşte boyle bir zatın ef’al, ahval, akval ve harekÂtının her birisi nev-i beşere birer model hukmune gecmeye lÂyık iken, ona iman eden ve ummetinden olan gafillerin (sunnetine ehemmiyet vermeyen veyahut tağyir etmek isteyen) ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar.
Ucuncu Mesele: Resul-i Ekrem AleyhissalÂtu VesselÂm, hilkaten en mutedil bir vaziyette ve en mukemmel bir surette halk edildiğinden, harekÂt ve sekenatı itidal ve istikamet uzerine gitmiştir. Siyer-i Seniyyesi, kat’î bir surette gosterir ki, her hareketinde istikamet ve itidal uzere gitmiş, ifrat ve tefritten ictinap etmiştir.
Evet, Resul-i Ekrem AleyhissalÂtu VesselÂm, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hûd Sûresi: 112.) emrini tamamıyla imtisal ettiği icin, butun ef’al ve akval ve ahvalinde istikamet, kat’î bir surette gorunuyor. MeselÂ, kuvve-i akliyenin fesat ve zulmeti hukmundeki ifrat ve tefriti olan gabavet ve cerbezeden muberra olarak, hadd-i vasat ve medar-ı istikamet olan hikmet noktasında kuvve-i akliyesi daima hareket ettiği gibi; kuvve-i gadabiyenin fesadı ve ifrat ve tefriti olan korkaklık ve tehevvurden munezzeh olarak, kuvve-i gadabiyenin medar-ı istikameti ve hadd-i vasatı olan şecaat-i kudsiye ile kuvve-i gadabiyesi hareket etmekle beraber; kuvve-i şeheviyenin fesadı ve ifrat ve tefriti olan humud ve fucurdan musaffa olarak, o kuvvenin medar-ı istikameti olan iffette, kuvve-i şeheviyesi daima iffeti, a’zamî masumiyet derecesinde rehber ittihaz etmiştir. Ve hakeza, butun sunen-i seniyyesinde, ahval-i fıtriyesinde ve ahkÂm-ı şer’iyesinde, hadd-i istikameti ihtiyÂr edip, zulum ve zulumat olan ifrat ve tefritten, israf ve tebzirden ictinap etmiştir. Hatta tekellumunde ve ekl ve şurbunde iktisadı rehber ve israftan kat’iyen ictinap etmiştir. Bu hakikatin tafsilÂtına dair binler cilt kitap telif edilmiştir. “Arife bir işaret yeter.” sırrınca, bu denizden bu katre ile iktifa edip, kıssayı kısa keseriz.
Lem’alar, On Birinci Lem’a, s. 140
***
__________________
“O’nun (asm) ahlÂkı, Kur’Ân idi”
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaþam & Danýþman
- Eðitim Öðretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- “O’nun (asm) ahlÂkı, Kur’Ân idi”
-
13-09-2019, 13:38:35