3839 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın ne sukurruce (denilen tahta sofra) uzerinde yemek yediğini, ne ona inceltilmiş (yufka) ekmek yapıldığını ve ne de yemek masası (hıvÂn) uzerinde yemek yediğini hatırlamıyorum."

Enes'in bu sozunu rivayet eden KatÂde'ye "Pekiyi neyin uzerinde yemek yiyorlardı?" diye sorulmuştu. "Sofralar uzerinde" diye cevap verdi."

Buhari Et'ime 8, 26, Rikak 17; Tirmizi, Et'ime 1, (1789).

3840 - Ebu HÂzım rahimehullah anlatıyor: "Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh'a sordum: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm hic (kepeksiz has undan yapılmış) beyaz ekmek yedi mi?" Bana şu cevabı verdi: "Hayır! Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm Allah'ın O'nu peygamber olarak gonderdiği gunden olunceye kadar hic beyaz ekmek gormedi." Ben tekrar sordum: "Elekleriniz var mıydı?"

"Hayır!, dedi, Aleyhissalatu vesselam Allah'ın kendisini peygamber olarak gonderdiği gunden olunceye kkadar hic elek gormemiştir."

"Oyleyse, dedim, siz arpa ununu elemeden nasıl yiyebiliyordunuz?"

"Arpayı oğutuyorduk, sonra ufluyorduk, ufruğumuzun tesiriyle ucabilen (kepek) ucuyor geri kalan kısmına su katıp (hamur yapıyor) ve yiyorduk" diye cevap verdi."

Buhari, Et'ime 22, 10; Tirmizi, Zuhd 38, (2365).

BESMELE CEKMEK

3841 - Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın yanında yemeğe oturunca, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm yemeye başlamadıkca, kesinlikle elimizi yemeğe vurmazdık. Bir seferinde yine O'nunla yemeğe oturmuştuk. Derksen bir cariye (kucuk kız cocuğu) geldi, sanki arkasından bir iteni var gibi hemen elini yemeğe soktu. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm elinden tuttu. Arkadan bir bedevi geldi, sanki onun da arkasından iten biri vardı, alelacele o da elini yemeğe soktu. Aleyhissalatu vesselam onun da elinden tuttu. Ve şunu soyledi:

"Şeytan, uzerine Allah'ın ismi zikredilmeyen yemeği kendine helÂl addeder. Nitekim, sayesinde yemeğimizi kendine helal kılmak icin bu cariyeyi getirdi. Ben de elinden tuttum. Bunun uzerine şu bedeviyi getirip onunla yemeği kendine helal kılmak istedi, ben onun da elinden tuttum. Nefsim elinde olan ZÂt-ı ZulcelÂl'e yemin olsun şeytanın eli o ikisinin eliyle birlikte avucumdadır." "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm, bunları soyledikten sonra besmele cekip yemeye başladı."

Muslim, Eşribe 102, (2017); Ebu Davud, Et'ime 16, (3766).

3842 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Sizden kim bir şey yerse "Bismillah (Allah'ın adıyla)" desin. Bidayette soylemeyi unutmuşsa, sonunda şoyle soylesin: "Bismillahi fi evvelihi ve Âhirihi (başında da sonunda da Bismillah)."

Ebu Davud, Et'ime 16, (3767); Tirmizi, Et'ime 47, (1859).

Yine Hz. Aişe demiştir ki: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm, ashabından altı kişi icerisinde yemek yiyordu. Derken bir bedevi geldi. (Besmele cekmeksizin) iki lokmada yutuverdi. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm: "Eğer bu adam besmele cekseydi yemek hepinize yeterdi! buyurdu."

Tirmizi, Et'ime 47, (1859).

3843 - Vahşi İbnu Harb an ebihi an ceddihi Vahşi İbnu Harb el-Habeşi anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın Ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resûlu! biz yiyoruz, ancak bir turlu doymuyoruz (ne yapalım)?" Bunun uzerine, Resûlullah: "Ayrı ayrı yemekte olmayasınız?" diye sordu. "Evet" dediler. Resûlullah da: "Oyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah'ın ismini zikrederek (Bismillahirrahmanirrahim diyerek) başlayın. Boyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mubarek kılınır."

Ebu Davud, Et'ime 15, (3764); İbnu Mace, Et'ime 17, (3286).

3844 - Ummeyye İbnu Mahşiyy radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm otururken bir adam besmele cekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onu ağzına kaldırırken: "Bismillahi evvelehu ve ahirehu" dedi. Bunun uzerine Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm guldu ve:

"Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah'ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu!" buyurdu."

Ebu Davud, Et'ime 16, (3786).

3845 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Kişi evine donduğu zaman iceri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan (avanelerine): "Size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!" der. Ama kişi, eve girerken Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avenelerine): "Akşam yemeğine kavuştunuz ama burada gecelemeniz mumkun değil!" der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken "Bismillah!" diyerek Allah'ı zikretmezse, şeytan (avanelerine): "Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!" der."

Muslim, Eşribe 103, (2018); Ebu Davud, Et'ime 16, (3765).

YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR?

3846 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip icmesin. Cunku şeytan soluyla yer icer."

Muslim, Eşribe 106, (2020); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 5, (2, 922, 923); Ebu Davud, Et'ime 20, (3776); Tirmizi, Et'ime 9, (1801).

3847 - Seleme İbnu'l-Ekva' radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın yanında bir adam sol eliyle yemek yemişti.

"Sağınla ye!" ferman buyurdu.. Adam: "Yiyemiyorum!" dedi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:

"Yiyemez ol! Onu boyle demeye kibri sevketti!" buyurdular. Bundan sonra elini ağzına kaldıramadı."

Muslim, Eşribe 107, (2021).

3848 - Omer İbnu Ebi Seleme radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın terbiyesinde bir cocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm bana ikazda bulundu:

"Evlat! Allah'ın ismini an, sağınla ye, onunden ye!" Bundan sonra hep boyle yedim."

Buhari, Et'ime 2, 3, Muslim, Eşribe 108, (2022); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 32, (2, 934); Ebu Davud, Et'ime 20, (3777); Tirmizi, Et'ime 47, (1858).

3849 - Abdullah İbnu İkrÂş İbnu Zueyb babasından naklediyor: "Kavmim Beni Murre İbnu Abid, benimle mallarının sadakasını Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a gonderdi. Medine'ye gelince O'nu aleyhissalatu vesselam Muhacir ve EnsÂr'ın arasında oturmuş buldum. Elimden tutup beni Ummu Seleme radıyallahu anha'nın evine goturdu. Varınca: "Yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Bize, icerisinde bolca serid ve (kuşbaşı) et parcaları olan bir tepsi getirildi. Ondan yemek icin yanaştık. Ben elimle kabın her tarafını yokladım. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm onunden yedi. (Bir ara) sol eliyle sağ elimden tuttu ve: "Ey İkrÂş! bir yerden ye. Cunku (kabın icindeki yemek) tek bir yemektir. (Her taraf birdir)" buyurdu. Sonra bize, icerisinde taze ve kuru ceşitli hurmalar bulunan bir tabak getirildi. Bu sefer onumden yemeye balşadım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın eli ise, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Bana da: "Ey İkrÂş! Dilediğin yerinden (alıp) ye. Cunku (tabağın icendekilerin hepsi) aynı ceşit değil" buyurdu. Sonra bize su getirildi. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm elini yıkadı elinin ıslaklığı ile yuzunu kollarını ve başını meshette ve: "Ey İkrÂş! Bu, ateşte pişenden (yenince alınması gereken) abdesttir" buyurdu."

Tirmizi, Et'ime 41, (1849); İbnu Mace, Et'ime 11, (3274).

3850 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Bereket yemeğin ortasına iner. Oyleyse kenarlardan yiyin, ortadan yemeyin."

Tirmizi, Et'ime 12, (1806); Ebu Davud, Et'ime 18, (3772).

3851 - Ebu Davud'daki rivayet şoyledir: "Sizden biri, bir yemek yeyince yemek kabının ustunden yemesin, aşağısından yesin. Zira, bereket ustunden iner."

3852 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm kişinin arkadaşlarından izin almadan iki hurmayı birlikte yemesini yasaklamıştır."

Buhari, Et'ime 44, Mezalim 14, Şirket 4; Muslim, Eşribe 151, (2045); Ebu Davud, Et'ime 44, (3834); Tirmizi, Et'ime 16, (1815).

3853 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Eti bıcakla kesmeyin. Cunku bu, yabancıların işidir. Siz dişlerinizle kemirerek yiyin. Cunku bu, sıhhat ve afiyet icin daha iyidir."

Ebu Davud, Et'ime 21, (3778).

3854 - Ebu Cuhayfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Ben dayanarak yemem."

Buhari, Et'ime 13; Tirmizi, Et'ime 28, (1831): Ebu Davud, Et'ime 17, (3769); İbnu Mace, Et'ime 6, (3262).

3855 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ı comelir vaziyette durup hurma yerken gordum."

Muslim, Eşribe 149, (2044); Ebu Davud, Et'ime, 17, (3771).

3856 - Ebu Davud'da gelen diğer bir rivayette: "Resûlullah'a bayat bir hurma getirilmişti. Kurtları cıkarmak icin kontrol etmeye başladı."

Ebu Davud, Et'ime 43, (3832, 3833).

3857 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Biriniz yemek yeyince, yalamadıkca veya yalatmadıkca elini (mendile) silmesin."

Buhari, Et'ime 52; Muslim, Eşribe 129, (2031); Ebu Davud, Et'ime 52, (3847).

3858 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm, parmakların ve kapların yalanmasını emretti ve dedi ki: "Siz, bereketin, yemeğinizin hangi (parca)sında olduğunu bilemezsiniz. Oyleyse birinizin lokması duşecek olursa, onu alıp, bulaşan ezÂyı temizlesin, sakın şeytana terketmesin. Parmaklarını yalamadıkca elini mendille de silmesin. Zira o, taÂmınnızın hangisinde bereket bulunduğunu bilemez."

Muslim, Eşribe 136, (2034); Tirmizi, Et'ime 11, (1803).

3859 - Rezin, Hz. Enes radıyallahu anh'tan yaptığı bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Zira yemek kabı, kendisini yalayıp yıkayana istiğfarda bulunur ve: "Beni şeytandan kurtardığın gibi, Allah da seni ateşten kurtarsın" der." EL VE AĞZIN YIKANMASI

3860 - Hz. SelmÂn radıyallahu anh anlatıyor: "Tevrat'ta okudum; "Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır" diyordu. Bunu Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a soyledim:

"Yemeğin bereketi yemekten once ve sonraki yıkamalardadır!" buyurdular."

Ebu Davud, Et'ime 12, (3761); Tirmizi, Et'ime 39, (1847).

3861 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Şeytan muhakkak ki hassastır, cidden pek hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık ulaşırsa sakın ha nefsinden başkasını suclamasın."

Tirmizi, Et'ime 48, (1861); Ebu Davud, Et'ime 54, (3852).

3862 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm bir gun helÂdan cıkmıştı. Hemen kendisine bir yemek takdim edildi. (O da kabul buyurdu. AshÂbtan bazısı: )" Size abdest suyu getirmeyelim mi?" dediler. Onlara: "Namaza kalkınca abdest almakla emrolundum!" cevabını verdi.."

Muslim, Hayz 118, (374); Ebu Davud, Et'ime 11, (3760); Tirmizi, Et'ime 40, (1848); Nesai, Taharet 101, (1, 85).

COK YEMEYİ ZEMM

3863 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm kÂfir bir misafir ağırlamıştı. Derhal onun icin bir kecinin sağılmasını emretti. Keci sağıldı. KÂfir sutunu icti. Sonra diğer bir kecinin daha sağılmasını emretti. (Adam doymadı). Bu sûretle tam yedi kecinin sutunu icti.

Adam yatıp, sabah olunca musluman oldu. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm bir keci sağılmasını emretti. Sutunu adam icti, sonra ikinci bir başka keci daha sağıldı. Fakat bunun sutunu tamamen icemedi. Bunun uzerine Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm: "Mu'min bir mideye icer, kÂfir ise yedi mideye icer" buyurdular."

Buhari, Et'ime 12; Muslim, Eşribe 186, (2063); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 10, (2, 924); Tirmizi, Et'ime 20, (1820).

3864 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "İki kişinin yiyeceği uc kişiye de yeter. Uc kişinin yiyeceği de dort kişiye yeter."

Buhari, Et'ime 11; Muslim, Eşribe 178, (2058); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 20, 52, 928); Tirmizi, Et'ime 21, (1821).

3865 - Muslim ve Tirmizi'de gelen bir diğer rivayet Cabir'den olup şoyledir: "İki kişilik yiyecek dort kişiye de yeter, dort kişilik yemek sekiz kişiye de yeter."

Muslim, Eşribe 179, (2059); Tirmizi, Et'ime 21, (1821).

3866 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "(Bir zat) Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın yanında oğurmuştu, ona:

"Oğurtunu bizden uzak tut. Zira, dunyada insanların en cok doymuş olanları, Kıyamet gunu en cok ac kalacak olanlardır" buyurdular."

Tirmizi, Kıyamet 38, (2480); İbnu Mace, Et'ime 50, (3350).

3867 - Mikdam İbnu Ma'dikerb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Ademoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Ademoğluna belini doğrultacak birkac lokmacık yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) illa da (mideyi doldurma işini) yapacaksa bari onu uce ayırsın: Ucte birini yemeğe, ucte birini suya, ucte birini de nefesine (tahsis etsin, ucte birden fazlasına yemek koymasın)."

Tirmizi, Zuhd 47, (2381); İbnu Mace, Et'ime 50, (3349).

MUTEFERRİK ÂDABLAR

3868 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Bir avuc curuk hurma ile de olsa akşam yemeği yeyin. Zira akşam yemeğinin terki ihtiyarlık sebebidir."

Tirmizi, Et'ime 46, (1857).

3869 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm hicbir vakit herhangi bir yemeğe laf etmedi, iştah duyduğu bir yemekse yerdi, hoşuna gitmeyen bir yemekse terkederdi. (yemezdi)."

Buhari, Et'ime 21; Menakıb 23; Muslim, Eşribe 187, (2064); Ebu Davud, Et'ime 14, (3763); Tirmizi, Birr 84, (2032).

3870 - Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Sizden birinizin (yemek) kabına sinek duşecek olursa, onu iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O, icerisinde hastalık olan kanadıyla korunur."

Ebu Davud, Et'ime 49, (3844); Buhari, Tıbb 58, Bed'u'l-Halk 14; İbnu Mace, Tıb 31, (3504, 3505); Nesai, Fera' 11 (7, 178).

3871 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm cuzzamlı bir kimsenin elinden tuttu ve kendisiyle birlikte elini tabağa koydu, sonra da:

"Allah'a guvenerek ve O'na tevekkul ederek ye!" buyurdu."

Ebu Davud, Tıbb 24, (3925); Tirmizi, Et'ime 19, (1818); İbnu Mace, Tıbb 44, (3542).

Rezin şunu ilave etti: "Bunu Ebu Bekr ve Omer radıyallahu anhuma da yaptılar ve aynı şeyleri soylediler."

3872 - Şerid İbnu Suveyd radıyallahu anh anlatıyor: "Sakif hey'eti arasında bir de cuzzamlı vardı. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm ona bir haber gondererek:

"Biz seninle bey'atımızı yaptık, sen hemen geri don!" buyurdular."

Muslim, Selam 126, (2231); İbnu Mace, Tıbb 44, (3544).

3873 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm kendisine, ilk cıkan turfanda meyve getirildi de, o zaman şoyle dua ederdi: " Allah'ım Medine'mizi bizim icin mubarek kıl, meyvelerimizi, mudd'umuzu, sÂ'mızı mubarek kıl, bereketlerini kat kat artır."

Bu duadan sonra, getirilen meyveyi orada hazır bulunan cocukların en kucuğune verirdi."

Muslim, Hacc 474, (1373).

3874 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ashab bir koyun kesmişti. Bu sırada bir dilenci geldi. Etten bir miktar verdiler. Derken başka gelenler oldu, onlara da verdiler. Geriye yine de et kaldı. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm sordu: "Koyundan geri ne kaldı?" "Sadece omuzu kaldı!" dediler. Aleyhissalatu vesselam ise: "Omuzu haric geri tarafı kaldı!" buyurdular."

Tirmizi, Kıyamet 34, (2472).

KELER

3875 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "HÂlid İbnu'l-Velid radıyallahu anh'ın bana bildirdiğine gore, HÂlid, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm ile birlikte, Resûlullah'ın zevceleri Meymûne radıyallahu anha'nın yanına girerler. -Meymuna hem onun ve hem de İbnu Abbas'ın teyzeleri idi. Meymûne'nin yanında kızartılmış bir keler gorurler. Bunu, Necid'den, kız kardeşi Hufeyde Bintu'l-Haris getirmişti. Meymûne radıyallahu anha keleri Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın onune surdu. Onune bir yemek cıkarılıp da ondan bahsedilmeyip ve isminin de zikredilmediği durum nÂdirdi. (Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm kelere elini uzatmıştı ki.) orada hazır bulunan kadınlardan biri:

"Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a takdim ettiğiniz şeyden haber verin, ne olduğunu soyleyin!" dedi. Bunun uzerine:

"O kelerdir!" dediler. Bunun uzerine Resûlullah (uzatmış olduğu) elini derhal geri cekti. HÂlid radıyallahu anh:

"Bu haram mıdır, ey Allah'ın Resulu?" dedi. Resulullah:

"Hayır, ancak o benim kavmimin diyarında bulunmuyor. Bu sebeple (onu yemeye alışkın değilim), icimde tiksinme hissediyorum!" buyurdular. Halid radıyallahu anh der ki: "Ben keleri (onume) cekip yedim. Resulullah bakıyor fakat beni yasaklamıyordu."

Buhari, Et'ime 10, 14, Zebaih 33; Muslim, Sayd 43, 44, 45, (1945, 1946, 1948); Muvatta, İsti'zan 10, (2, 968); Ebu Davud, Et'ime 28, (3793, 3794), Eşribe 21, (37); Nesai, Sayd 26, (7, 198, 199).

3876 - Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Bir bedevi Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a gelerek:

"Ben keleri bol olan bir bolgede yaşıyorum. Keler ailemin yiyeceğinin ekseriyetini teşkil ediyor (bunun bir mahzuru var mı; ne buyurursunuz?" diye sordu. Ama Resûlullah cevap vermedi. Biz: "Tekrar sor!" dedik. O tekrar sordu. Resulullah cevap vermedi. Adam ucuncu sefer sordu. Ucuncude Resulullah adama seslenip yanına cağırdı ve:

"Ey bedevi! dedi, Allah, Beni İsrail'den bir boya la'net etti veya gadab etti. (Ceza olarak) onları yeryuzunde yuruyen hayvanlar haline cevirdi. Bilemem, ola ki bu, o lÂnete uğrayan meshe uğrayan kimselerdendir. Bu sebeple ondan ne yerim ne de yiyenleri men ederim!"

Muslim, Sayd 51, (1951).

TAVŞAN

3877 - Halid İbnu'l-Huveyris radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam bir tavşan avladı ve Abdullah İbnu Omer radıyallahu anhuma'ya gelip: "Ne dersiniz (bunun eti yenir mi?) diye sordu. Abdullah: "Tavşan Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a da (boyle avlanıp) getirilmişti. Ben de o sırada yanında oturuyordum. Ondan ne yedi ne de onun yenmesini yasakladı, tavşanın hayız gorduğune inanıyordu" dedi."

Ebu Davud, Et'ime 27, (3792).

3878 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yuruduk ve Merri'z-Zahran'dan bir tavşan kaldırdık. Arkadaşlarımız peşinden koştular ve (sonunda yakalamaktan) aciz kaldılar. Bu sefer ben koştum, yetiştim ve yakaladım. Onu (babalığım) Ebu Talha radıyallahu anh'a getirdim. O, tavşanı keskin bir taşla kesti. Budunu benimle Resûlullah'a gonderdi. Resûlullah onu yedi."

Enes'e: "Yedi mi, (gordun mu yediğini?)" diye sorulmuştu. Yani kabul etti" dedi."

Buhari, sayad 32, 10, Hibe 5; Muslim, Sayd 53, (1953); Ebu Davud, Et'ime 27, (3791); Tirmizi, Et'ime 2, (1790); Nesai, Sayd 25, (7, 196).

SIRTLAN

3879 - Abdurrahman İbnu Ebi Ammar rahimehullah anlatıyor: "Hz. Cabir radıyallahu anh'a: "Sırtlan av mıdır?" diye sordum. "Evet!" dedi. Ben tekrar: "Etini yiyeyim mi?" dedim. "Evet!" dedi.

"Bu cevap Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'dan mıdır?" dedim." "Evet!" dedi.."

3880 - Ebu Davud'un rivayetinde şoyle gelmiştir: "Hz. Cabir radıyallahu anh der ki: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a sırtlandan sordum. Bana:

"O, av (hayvanı)dır, ihramlı avlanacak olursa koc da aynı hukme dahil edilir."

Tirmizi, Et'ime 4, (1792); Ebu Davud, Et'ime 32, (3801); Nesai, sayd 27, (7, 200).

3881 - Huzeyme İbn Cez'i radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a sırtlan hakkında (eti helal mi?)" diye sordum.

"Sırtlanı yiyen biri de var mı?" dedi. Bunun uzerine kurdun etinin yenmesini sordum.

"Kendisinde hayır olup da kurdu yiyen biri var mı?" diye cevap verdi."

Tirmizi, Et'ime 4, (1739). TOY

3883 - Sefine radıyallahu anh anlatıyor: "Ben, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm ile birlikte toy (denen kuş)un etini yedim."

Ebu Davud, Et'ime 29, (3797); Tirmizi, Et'ime 26, (1829).

CEKİRGELER

3884 - İbnu Ebi Evfa radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm ile beraber (altı veya yedi sefer) gazveye cıkmıştık. Gazve esnasında Aleyhissalatu vesselam'la birlikte cekirge yedik."

Buhari, sayd 13; Muslim, Sayd 52, (1952); Tirmizi Et'ime 22, (1822, 1823); Ebu Davud, Et'ime 35, (3812); Nesai, Sayd 37, (7, 210).

3885 - Selman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a cekirgeden sorulmuştu:

"Onlar, Allah'ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım" buyurdular."

Ebu Davud, Et'ime 35, (3813); İbnu Mace, Sayd 9, (3219).

3886 - Rezin rahimehullah Hz. Cabir radıyallahu anh'tan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm cekirgelere beddua etti ve dedi ki:

"Allah'ım! Cekirgeleri helak et, buyuklerini oldur, kucuklerini helak et, nesillerini kes, ağızlarını gecimliğimiz ve rızkımızdan (uzak) tut. Sen duaları işitensin."

(Orada bulunan) bir adam:

"Ey Allah'ın Resûlu! Cekirgelere nasıl boyle beddua ediyorsunuz, onlar ki Allah'ın ordularından bir ordudur" dedi. Aleyhissalatu vesselam da cevaben:

"Cekirge, denizdeki bir balığın hapşırığıdır" buyurdular."

Tirmizi, Et'ime 23, (1824); İbnu Mace, Sayd 9, (3221).

A T

3887 - Esma Bintu Ebi bekr radıyallahu anhuma anlatıyor: "biz, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm zamanında bir at kestik. O zaman Medine'de idik. Hepimiz onu yedik."

Buhari, Sayd 24, 27; Muslim, Sayd 36, (1942); Nesai, Dahaya 33, (7, 231).

PİSLİK YİYENLER (CELLÂLE)

3888 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm pislik yiyen (cellÂle) deveye binmekten ve sutunu icmekten men etti."

Ebu Davud, Et'ime 25, (3785, 3787); Tirmizi, Et'ime 24, (1825).

3889 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm oldurulmek icin hedef ittihaz edilmiş (ve mucesseme denilen) hayvanın yenilmesini, pislik yiyen (ve cellÂle denen) hayvanın yenilmesini, sutunun icilmesini ve su tuluğunun ağzından su icilmesini yasakladı."

Ebu Davud, Et'ime 25, (3786); Tirmizi, Et'ime 24, (1826); Nesai, Dahaya 44, (7, 240).

3890 - Zehdem İbnu Mudrib anlatıyor: "Ebu Musa radıyallahu anh'a bir tavuk getirilmişti. Cemaatten birisi ayrıldı. (Ebu Musa): "Neyin var?" diye sordu. Adam:

"Ben onu (pis bir şeyler yerken gordum ve tiksindim ve yememeye yemin ettim" cevabını verdi. Bunun uzerine Ebu Musa:

"Yanaş ve ye! Zira ben, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ı (cellale'yi) yerken gordum" dedi ve adama, yemini icin kefarette bulunmasını emretti."

Buhari, Zebaih 26, Humus 15, Megazi 74, 78, Eyman 1, 4, 18, Kefaret 9, 10, Tevhid 56; Muslim, Eyman 9, (1649); Nesai, Sayd 33, (7, 206).

HAŞERELER

3891 - Hilkam İbnu Telib rahimehullah babasından naklediyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'la arkadaşlık yaptım, yeryuzundeki haşerelerden herhangi birini haram ettiğini hic işitmedim."

Ebu Davud, Et'ime 30, (3798).

MUZDAR

3892 - Cabir İbnu Semure radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam beraberinde ailesi ve cocukları olduğu halde Harra'ya indi. Bir adam: "Bir devem kayboldu, onu bulacak olursan yakalayıver" dedi. adam onu buldu ama sahibini bulamadı. Deve hastalandı. Adamın karısı: "Onu kes (de mundar olmesin)" dedi. Ama erkek kabul etmedi. Deve oldu. Kadın bu sefer: "Derisini soy da etini, yağını kadid yapalım (guneşte kurutalım) ve yiyelim" dedi.

Adam: "Hele, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a bir soralım (da soylediklerini sonra yapalım!)" dedi. Ona gelip sordu. Aleyhissalatu vesselam:

"Seni ondan mustağni kılacak bir zenginliğin var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır! yok" dedi. Resulullah da:

"Oyleyse onu yiyin" buyurdu. Ravi der ki: "Sonra devenin sahibi geldi. Durum kendisine anlatıldı.

"Deveyi kesmedin mi?" dedi. Adam: "Senden utandım!" cevabında bulundu."

Ebu Davud, Et'ime 37, (3816).

3893 - el-Fucey' el-Âmiri radıyallahu anh anlatıyor:

"Ey Allah'ın Resûlu dedim, meyteden bize helal olan (miktar) nedir?"

"Yiyeceğiniz ne (miktarda)dır" diye sordu. Biz: "Akşam ve sabah yiyoruz" diye cevap verdik."

Ebu Nuaym Mevla Ukbe der ki: "Ukbe bana bu ifadeyi acıkladı: "Bir bardak sabahleyin, bir bardak da akşam vakti demektir." Dedi ki: "Durum bu, babamın hayatına yemin olsun bu yetmez!" Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam mezhur durumda meyteyi yemelerine ruhsat tanıdı."

Ebu Davud, Et'ime 37, (3817).

CİZYE VE SADAKA DEVESİ

3894 - Eslem Mevla Omer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Omer'e: "Binekler arasında kor bir deve var!" dedim. Bana: "Onu bir aileye ver, ondan istifade etsinler" dedi. ben "O kor olduğu halde (ondan istifade mi olur)?" dedim. "Onu deve surusune katsınlar (otlamaya sursunler)" dedi. Ben: "İyi ama arazide nasıl yayılacak?" dedim. "Bu hayvan cizye devesi mi sadaka devesi mi?" diye sordu. Ben, "cizye devesi!" deyince: "Vallahi siz bunu yemek istiyorsunuz" dedi. Ben de: "Uzerinde cizye devesi muhru var?" dedim. Bunun uzerine Omer radıyallahu anh devenin kesilmesini emretti ve kesildi. Hz. Omer'in yanında dokuz adet tabak vardı. Meyve, cerez her ne olsa ondan bu tabaklara koyup Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın zevcelerine gonderirdi. Bu gonderdiklerinin en sonuncusu, kızı Hafsa'ya gonderdiği olurdu. Eğer bunda eksiklik olursa, kendi hissesinden tamamlardı.

İşte bu devenin etinden de o tabaklara koydu ve Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın zevcelerine gonderdi. Bu devenin etinden arta kalanın yemek yapılmasını emretti. Sonra Muhacir ve Ensar'ı ondan yemeye davet etti."

Muvatta, Zekat 44, (1, 279).

ET

3895 - Hz. Omer radıyallahu anh anlatıyor: "Etten sakının. Cunku onun hamr (icki) gibi tiryakiliği var. Ayrıca Allah, eti cok yiyen aile halkına buğzeder."

Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 36, (2, 935).

3896 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Ben carşıdan et almış hamala vermiş eve donuyordum. Hz. Omer radıyallahu anh yolda bana yetişip: "Bu da ne?" diye sordu.

"Canımız et cekmişti, gidip bir dirhemlik et satın aldım" dedim. Bunun uzerine: "Canın bir şey cektikce gidip ondan alıyor musun? Herkese, israf olarak, canının her istediğini yemesi yeter!" diye cıkıştı."

Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 36, (936).

HAYVANİ OLMAYAN MEKRUH YİYECEKLER

3897 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Kim sarımsak veya soğan yerse bizden uzak dursun -veya mescidimizden uzak dursun- evinde otursun."

Bazan Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a icerisinde yeşil sebzeler bulunan tencere getirilirdi de onda koku bulur ve (ne olduğunu) sorardı. Kendisine sebze nev'inden ne olduğu haber verilince, tencereyi, beraberindeki arkadışlarından birini gostererek ona vermelerini soylerdi. Aleyhissalatu vesselam, onun yemekten cekindiğini gorunce:

"Sen bana bakma, ye! Zira ben senin gibi değilim, senin konuşmadığın (meleklerle) konuşuyorum" derdi."

Buhari, Et'ime 49, salat 160, İ'tisam 24; Muslim, Mesacid 73, (564); Ebu Davud, Et'ime 41, (3822); Tirmizi, Et'ime 13, (1807); Nesai, Mesacid 16, (2, 43).

3898 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz ciğ olarak sarımsak yemekten yasaklandık."

Ebu Davud, Et'ime 41, (3828); Tirmizi, Et'ime 14, (1809).

3899 - Ebu Ziyad HıyÂr İbnu Seleme anlatıyor: " Hz. Aişe radıyallahu anha'ya soğan hususunda sordum. Şu cevabı verdi: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın en son yediği yemekte soğan vardı."

Ebu Davud, Et'ime 41, (3829). YABANCILARIN YEMEĞİ

3900 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Kimse kardeşinin hayvanını, iznini almadan sağmasın. Sizden kim, odasına başkalarının girip hazinelerini kırmasından, yiyeceklerini sacıp dağıtmasından hoşlanır? Tıpkı bunun gibi, hayvanlarının memeleri de onlar icin yiyeceklerinin hazineleri durumundadır. Oyleyse kimse izin almadan başkasının hayvanını sağmasın."

Buhari, Lukata 8; Muslim, Lukata 13, (1726); Muvatta, İsti'zan 17, (2, 971); Ebu Davud, Cihad 95, (2623).

3901 - Semure İbnu Cundub radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Biriniz bir suruye uğradığınızda, sahibi başında ise izin alsın, izin verirse sut sağıp icsin, sahibi orada yoksa, uc sefer seslensin, cevap verirse izin istesin, cevap vermezse sağsın ve icsin."

Ebu Davud, Cihad 93, (2619); Tirmizi, Buyu 60, (1296).

3902 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Kim bir bahceye girerse (meyvesinden) yesin. Ancak beraberinde goturmesin."

Tirmizi, Buyu 54, (1287).

3903 - RÂfi İbnu Amr radıyallahu anh anlatıyor: "Ben (kucukken) Ensar'ın hurmalarını taşlıyordum. Beni yakalayıp Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a goturduler.

"Ey RÂfi' niye başkasının hurmalarını taşlıyorsun?" dedi.

"Aclık sebebiyle ey Allah'ın Resûlu!" dedim.

"Taşlama, kendiliğinden (dibine) duşeni ye!" (deyip) başımı okşadı ve:

"Allah seni (hurmaya) doyursun ve suya kandırsın!" buyurdu."

Tirmizi, Buyu 54, (1288); Ebu Davud, Cihad 94, (2622); İbnu Mace, Ticarat 67, (2299).

3904 - AbbÂd İbnu Şurahbil anlatıyor: "Kıtlığa uğradım. Bunun uzerine Medine bahcelerinden birine girdim. Başak ovup hem yedim hem de torbama aldım. Derken sahibi gelip beni yakaladı, dovdu, torbamı elimden aldı ve beni Resûlullah'a getirdi. Durumu ona anlattı. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm mal sahibine: "Cahilken oğretmedin, acken de doyurmadın!" dedi. Sonra emri uzerine, torbamı saldı. (Sonra Resûlullah) bana bir veya yarım sa' miktarında yiyecek verdi."

Ebu Davud, Cihad 93, (2620, 2621); Nesai, Kudat 20, (8, 240); İbnu Mace, Ticarat 67, (2298).

HARAM YİYECEKLER

3905 - Ebu Sa'lebe el-Huşeni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm vahşi hayvanlardan kesici diş (kopek dişi) taşıyanların hepsini yasakladı."

Muslim, Ebu Davud ve Nesai, İbnu Abbas'tan gelen bir rivayette şu ziyadeyi kaydederler: "Her bir pence sahibi kuşu da..."

Buhari, Zebaih, 29; Muslim, sayd 12-16 (1932, 1933); Tirmizi, Et'ime 1, (1477, 1478, 1479); Ebu Davud, Et'ime 33, (3802, 3803, 3805); İbnu Mace, Sayd 13, (3232, 3234); Nesai, Sayd 30, 31, (7, 202, 204).

3906 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Cahiliye halkı, bir cok şeyi (helal addedip) yiyor, bircoğunu da pis addederek yemiyordu. Allah TeÂla hazretleri Resûlunu gonderdi, kitabını indirdi, helalini helal, haramını da haram kıldı. Helal kıldığı helaldir, haram kıldığı da haramdır, sukut buyurduğu da aff (edilmiş)dir."

İbnu Abbas, sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: "(Ey Muhammad!) De ki:

"Bana vahyolunanda, leş, akıatılmış kan, domuz eti, -ki pistir- ve gunah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, -başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak uzere-bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbin bağışlar ve merhamet eder" (En'am 145)

Ebu Davud, Et'ime 31, (3800).

3907 - Kabisa İbnu Hulb babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a bir adamın şoyle sorduğunu işittim: "Bazı yiyecekler var, onları yemekte zorluk cekiyor, (gunah mıdır diye korkuyorum)?"

Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm da cevaben: "İcinde hic bir şey sıkıntı olmasın, aksi halde hristiyanlara benzersin."

Ebu Davud, Et'ime 24, (3784); Tirmizi, Siyer 16, (1565).

3908 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Vahşilerden, kesici dişi olan her bir hayvanın yenmesi haramdır."

Muslim, Sayd 15, (1933); Muvatta, sayd 14, (2, 496); Tirmizi, Sayd 3, (1479); Nesai, sayd 28, (7, 200).

3909 - Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şoyle gelmiştir: "...vahşilerden kesici dişi olan her bir hayvanın, ve pencesi olan her bir kuşun yenmesini yasakladı."

Ebu Davud, Et'ime 33, (3802); Buhari, Sayd 29, Tıbb 57; Muslim, Sayd 12, (1932); Muvatta, Sayd 13, (2, 496); Nesai, Sayd 28, (7, 201).

3910 - Halid İbnu'l-Velid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm, at, katır ve eşek etini yemeyi yasakladı."

3911 - Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şoyle denir: "Hayber fethi sırasında gazvede, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm ile birlikte ben de vardım. Bir grup yahudi, Aleyhissalatu vesselam'a gelerek, askerlerin ahırlarına hucum ederek (mallarını yağmalamalarından) şikayet ettiler. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm, bunun uzerine (muslumanlara yonelerek): "(Olamaz!) anlaşma yapılan kimselerin malı onların izni olmadan helal değildir. Ayrıca size ehli eşekler, onların atları, katırları, vahşi hayvanlardan herbir kesici dişi olan, kuşlardan da herbir penceleri olan haramdır!" buyurdular."

Ebu Davud, Et'ime 26, (3790), 33, Nesai, Sayd 30, (7, 202).

RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ

3912 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm ailesine katık sormuştu. "Yanımızda sirkeden başka bir şey yok!" dediler. Aleyhissalatu vesselam onu istedi ve gelince yemeye başladı. Hem yiyor, hem de: "Sirke ne iyi katık! Sirke ne iyi katır! Sirke ne iyi katık!" diyordu."

Muslim, Eşribe 166, (2052); Ebu Davud, Et'ime 40, (3820, 3821); Tirmizi, Et'ime 35, (1843); Nesai, Eyman 21, (7, 14).

3913 - Hz. Omer ve Ebu Esid radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Zeytinyağını yeyin ve onunla yağlanın. Zira o, mubarek bir ağactandır."

Tirmizi, Et'ime 43, (1852, 1853).

3914 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir terzi, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ı onun adına hazırladığı bir yemeğe davet etti. Beraberinde ben de gittim. (Ev sahibi sofraya) arpa ekmeği, icerisinde kabak bulunan bir corba ve kadid (kurutulmuş et) getirdi. Ben, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın tabağın etrafından kabağı araştırdığını gordum. O gunden beri kabağı sevmeye devam ediyorum."

Buhari, Et'ime 33, 4, 25, 35, 36, 37, 38, Buyu 30; Muslim, Eşribe 144, (2041); Muvatta, Nikah 51, (2, 546, 547); Ebu Davud, Et'ime 22, (3782); Tirmizi, Et'ime 42, (1850, 1851).

3915 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Tebuk'te Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a hrıstiyanların yaptığı peynir (kalıbı) getirilmişti. Bir bıcak istedi. Besmele cekip kesti ve yedi."

Ebu Davud, Et'ime 39, (3819).

3916 - Yusuf İbnu Abdillah İbni Selam radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm, bir miktar arpa (ekmeği) aldı. Uzerine bir hurma koydu ve: "Bu şuna katıktır!" buyurdu."

Ebu Davud, Et'ime 42, (3830).

3917 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm kavunu taze hurma ile yer ve: "Bunun hararetini şunun serinliğiyle, şunun serinliğini de bunun hararetiyle kırıyoruz!" buyurdu."

Tirmizi, Et'ime 36, (1844); Ebu Davud, Et'ime 45, (3836).

3918 - Sahiheyn ve Ebu Davud'da, Abdullah İbnu Ca'fer radıyallahu anhuma'nın şoyle dediği gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ı salatalıkla birlikte taze hurma yerken gordum."

Buhari, Et'ime 39, 45, 47; Muslim, Eşribe 147, (2043); Ebu Davud, Et'ime 45, (3835); Tirmizi, Et'ime 37, (1845).

3919 - Ebu Davud, Hz. Aişe radıyallahu anha'dan şunu kaydeder: "Annem, Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'la evleneceğim zaman beni şişmanlatmak istedi. Ancak bana hurma ile birlikte salatalık yedirinceye kadar arzu ettiği diğer şeylerden (ilaclardan) hicbirine icabet edemedim. O ikisinden (muntazaman yemeye devam edince) guzel bir şişmanlık kazandım."

Ebu Davud, Tıbb 20, (3903); İbnu Mace, Et'ime 37, (3324).

3920 - Busr es-Sulemi'nin iki oğlu radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm yanımıza girdi. Biz kendilerine tereyağı ve hurma ikram ettik. Aleyhissalatu vesselam yağla hurmayı severdi."

Ebu Davud, Et'ime 45, (3837); İbnu Mace, Et'ime 43, (3334).

3921 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm helva ve balı severdi."

Tirmizi, Et'ime 29, (1832).

3922 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın en cok sevdiği yiyecek ekmekten yapılan tirid ve hays'dan yapılan tirid idi."

Ebu Davud, Et'ime 23, (3783).

3923 - Abdullah el-Muzeni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Biriniz et satın alınca suyunu biraz fazla kılsın. (Yemek sırasında) yiyenlerin cokluğu sebebiyle ete rastlamayıp suya rastlasa (bu ona yeterlidir), zira su da, iki etten biri olmuştur."

Tirmizi, Et7ime 30, (1833, 1834).

3924 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a bir et parcası getirilmişti. Kendisine bunun bud kısmı sunuldu. Aleyhissalatu vesselam budu severdi. Bu bud gelince hemen ondan ısırarak yedi."

Tirmizi, Et'ime 34, (1838); İbnu Mace, Et'ime 28, (3307); Buhari, Enbiya 3, Tefsir, İsra 5; Muslim, İman 327.

3925 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Koyunun on budu Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın hoşuna giderdi. (Bir defasında) on buda zehir konuldu. Bu zehiri yahudilerin koyduğu goruşundeydi."

Ebu Davud, Et'ime 21, (3781); Buhari, Megazi 41, Hıbe 28; Muslim, Selam 45, (2190); İbnu Mace, Tıb 45, (3546).

3 926 - Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Biz cuma gunu olunca sevinirdik. Cunku bizim yaşlı bir kadın akrabamız vardı. Pazı koku bulur, tencereye koyar, uzerine de arpa oğutup ilavede bulunurdu. Vallahi, bunun icinde ne kuyruk yağı ne de ic yağı olurdu. Cuma namazını kıldık mı, mescidden ayrılır, o ihtiyar kadına selam verip hanesine girerdik. O da mezkur yemeği onumuze koyardı. İşte bu sebeple biz cuma olunca sevinirdik."

Buhari, Et'ime 17, Cuma 40, 41, Hars 21, İsti'zan 16, 39; Muslim, Cuma 30, 32, (859, 860).

3927 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'la birlikte Merri'z-Zahran'da erak ağacının kebÂs denilen meyvesinden topladığımızı hatırlıyorum. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm o zaman bize: "Siyahlarını toplayın, onlar daha iyidir!" tavsiyesinde bulunmuştu. Ben kendilerinden "Siz koyun da guttunuz mu?" diye sordum. "Hic koyun gutmeyen peygamber var mı?" cevabında bulundu."

Buhari, Et'ime 50, Enbiya 29; Muslim, Eşribe 163, (2050).



YEMEK YEDİRME

6917 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Selamı yaygınlaştırın, yemek yedirin, Allah TeÂla hazretlerinin size emrettiği şekilde kardeşler olun!"

BİR KİŞİLİK YEMEK İKİ KİŞİYE YETER

6918 - Omer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Muhakkak ki bir kişilik yemek iki kişiye yeter, iki kişilik yemek de uc ve dort kişiye yeter. Dort kişilik yemek de beş-altı kişiye yeter."

YEMEK SIRASINDA ELİ YIKAMA

6919 - Enes İbnu MÂlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Kim, evinin hayır ve bereketini Allah TeÂla hazretlerinin artırmasını diliyorsa, yemeğe otururken ve yemekten kalkarken ellerini yıkasın."

6920 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm helÂdan cıkmışlardı. Bu esnada bir yemek getirildi. Bir adam: "Ey Allah'ın Resulu! Size abdest suyu getirmeyeyim mi?" dedi. Efendimiz: "Namaz mı kılacağım ki, (şimdilik gerek yok)" buyurdular."

DAYANARAK YEMEK

6921 - Abdullah İbnu Busr radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a bir koyun (parcası) hediye etmiştim. AleyhissÂlatu vesselÂm onu yemek uzere, dizlerinin uzerine oturdu. Bir bedevî: "Bu ne bicim oturuştur?"dedi. Resulullah: "Allah beni mutevazi bir kul olarak yarattı, kibirli, kasılan biri yapmadı" diye cevap verdi."

YEMEK SIRASINDA BESMELE

6922 - Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm (bir defasında) Ashabından altı kişiyle beraber yemek yiyordu. Bir bedevi gelerek (hazır) yemeği iki lokmada ye(yip bitir)di. Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm: "Eğer bu (musafir) "Bismillah" deseydi, (yemek) hepinize yeterdi. Oyleyse biriniz yemek yediği vakit "Bismillah" desin: Yemeğin başında "Bismillah" demeyi unutacak olursa, (hatırlayınca) "Bismillahi fi evvelihi ve Âhirihi (başında da sonunda da bismillah)" desin!" buyurdular."

SAĞ ELLE YEMEK

6923 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm: "Herbiriniz sağ eliyle yesin, sağ eliyle icsin, sağ eliyle alsın, sağ eliyle versin. Zira şeytan sol eliyle yer, sol eliyle icer, sol eliyle verir, sol eliyle alır" buyurdular."

KENDİ ONUNDEN YEMEK

6924 - İlbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Sofra konulunca, herkes kendi onunden yesin, sofra arkadaşının onunden almasın."

TİRİTİ YEMEYE YANLARDAN BAŞLAMALI

6925 - VÂsile İbnu'l-Esk el-Leysî radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm, tirit (tabağın)ın ortasına elini koyup: "Bismillah diyerek etrafından (kendinize yakın yerinden) yiyin, orta kısmını bırakın. Zira yemeğe bereket ortasından gelir" buyurdular."

YEMEKTEN HİZMETCİYE DE İKRAM

6926 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Birinize, hizmetcisi, (hazırlamak icin) zahmetini ve hararetini cektiği bir yemek getirdiği vakit, onu da cağırsın ve kendisiyle beraber o da yesin. Eğer bunu yapmazsa, hic olsun bir lokma alıp eline koysun."

YEMEĞİN BAŞINDAN KALKILMAZ

6927 - Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm sofra kaldırılıncaya kadar yemeğin başından kalkılmasını yasakladı."

6928 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Sofra kuruldumu, hic kimse sofra toplanıncaya kadar yemekten kalkmasın. Doysa bile, herkes bırakmadan, yemekten elini cekmesin, yemeye devam etsin. Zira kişi (erken cekilirse) arkadaşını mahcup eder, o da bırakır. Halbuki arkadaşının daha yemeye ihtiyacı vardır."

YEMEĞE BUYUR ETME

6929 - Esm Bintu Yezîd radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a bir yemek getirilmişti. Bize de teklif edildi. "İştihamız yok" dedik. AleyhissalÂtu vesselÂm: "Aclıkla yalanı birleştirmeyiniz" buyurdular."

MESCİDDE YEMEK

6930 - Abdullah İbnu'I-HÂris İbnu Cez ez-Zubeydî radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm zamanında mescidde ekmek ve et yerdik."

KABAK

6931 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Annem Ummu Suleym Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a benimle bir sepet taze hurma gonderdi ama evinde bulamadım. Bana bir azadlısının kendisi icin hazırladığı bir yemeğe cağrıldığını, oraya gittiğini soylediler. Yanına ben de gittim. Yemeğini yemekte idi. AleyhissalÂtu vesselÂm kendisiyle beraber yemem icin beni de cağırdı."

Enes devamla der ki: "(Ev sahibi) etli ve kabaklı bir tirid hazırlamıştı. Meğer AleyhissalÂtu vesselÂm kabağı severmiş. Ben (bunu gorunce) kabağı toplayıp AleyhissalÂtu vesselÂm'ın onune yakın bırakmaya başladım. Yemeği yediğimiz zaman AleyhissalÂtu vesselÂm evine dondu. (Ben de hurma) sepetini onune surdum. Resulullah hurmayı yemeye ve taksim etmeye başladı, sepetteki hurmayı boylece bitirdi."

6932 - CÂbir (İbnu TÂrik) radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın evinde huzurlarına cıktım. Yanında şu kabak vardı. "Bu nedir?"diye sordum. "Bu kabaktır, biz bununla yemeğimizi artırıyoruz" buyurdular."

ET YEMEĞİ

6933 - Ebu'd Derd radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Dunya ve cennet ehlinin yemeklerinin efendisi ettir."

6934 - Ebu'd-Derd radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm davet edildiği her yemeğe mutlaka icabet etti. Bir et hediye getirildiği zaman da mutlaka kabul buyurdu."

ETİN EN GUZEL TARAFI

6935 - Abdullah İbnu Cafer radıyallahu anh, İbnu'z-Zubeyr ve bir grup icin boğazladığı bir deveyi ikram ettiği sırada İbnu'z-Zubeyr'e rivayet ettiğine gore: "Bir defasında ashab AleyhissalÂtu vesselÂm'a etyemeği sunarlarken kendisi Efendimizden şoyle soylediğini işitmiştir: "Etin en guzeli (hayvanın) sırt etidir."

6936 - Hz. Enes İbnu MÂlik radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın onunden kebap artığı hic kaldırılmadı ve beraberinde tuylu yaygı taşınılmadı."

6937 - Abdullah İbnu'l-HÂris İbnu'l-Cez'ez-Zubeydî radıyallahu anh anlatıyor: "(Bir gun) biz, Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'la birlikte mescidde kızartılmış bir parca et yedik. Sonra ellerimizi cakıllarla silip abdest almadan namaza durduk."

KADİD YANi GUNEŞTE KURUTULMUŞ ET

6938 - Ebu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "(Bir gun) Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a bir adam gelmişti. (Bir muddet) Efendimizle konuştu. Bu sırada adamcağız (duyduğu korkudan) omuzları titremeye başladı. Bunun uzerine AleyhissalÂtu vesselam adama: "Sakin ol! Ben bir kral değilim, ben kadîd (guneşte kurutulmuş et) yiyen bir kadının oğluyum" buyurdular."

TUZ

6939 - Hz. Enes İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm: "Katığınızın efendisi tuzdur" buyurdular.

ZEYTİNYAĞI

6940 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselam buyurdular ki: "Zeytinyağını yiyin ve onu (bedeninize) surunun. Cunku o, mubarektir."

SUT

6941 - Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm, kendisine sut sunulduğu vakit: "(Sut) bir berekettir" veya "(Sut) iki berekettir" derdi."

KURU HURMA

6942 - Ubeydullah İbnu Ali İbni Ebi RÂfi'în nenesi -ve Ebu Rafi'in karısı- Selma radıyallahu radıyallahu anhum anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "İcerisinde kuru hurma olmayan bir ev, icerisinde yiyecek maddesi olmayan bir ev gibidir."

YAŞ HURMAYI KURU HURMAYLA YEMEK

6943 - Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Yaş hurmayı kuru hurmayla birlikte yiyin. Eski hurmayı yeni hurmayla beraber yiyin. Zira şeytan (boyle yapmanıza) kızar ve: "Ademoğlu, eskiyi yeni ile beraber yiyecek kadar (hayatta) kaldı" der."

6944 - Hz. Ebu Bekr'in azadlısı Sa'd radıyallahu anhuma ki bu Sa'd "Resûlullah aleyhissalatu vesselÂm'a hizmet ediyordu ve Aleyhissalatu vesseIÂm onun hizmetini beğeniyordu- anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm hurma yerken (acgozlulukle) ikrÂn yapmayı (ikişer ikişer yemeyi) yasakladı."

HAS UNDAN YAPILAN EKMEK

6945 - Ebu HÂzım anlatıyor: "Ben Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh'a: "Sen has undan yapılmış beyaz ekmek gordun mu?" diye sormuştum. Sehl: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm vefat edinceye kadar, beyaz ekmek gormedim" dedi. Ben tekrar: "Resulullah zamanında ashabın eleği var mıydı?" dedim. "AleyhissalÂtu vesselÂm vefat edinceye kadar elek gormedim" dedi. "Oyleyse elenmemiş arpa ekmeğini nasıl yiyordunuz?" dedim. "Biz onu uflerdik, icindeki kepekten ucan ucardı. Kalan (kepek)leri de su ile yumuşatıp yoğururduk" cevabını verdi."

6946 - Ummi Eymen radıyallahu anhÂ'nın anlattığına gore: "Kendisi bir unu eleyip ondan AleyhissalÂtu vesselÂm icin ekmek yapmıştır. Resulullah: "Bu nedir?" diye sormuş, o da: "Bu bizim diyarda yaptığımız bir yiyecektir. Ben ondan sizin icin bir ekmek yapmak arzu ettim" demiştir. AleyhissalÂtu vesselam da: "Şu eleyip ayırdığın kepeği, oburune (un kısmına) geri kat, sonra yoğur (ve ekmek yap)" buyurmuştur." YUFKA EKMEK

6947 - At anlatıyor: "Ebu Hureyre radıyallahu anh (bir ara) kavmini ziyaret etmişti. -RÂvi der ki: "Koyu de zannedersem Yuna idi- Koyluler kendisine evvelkilerin yufka ekmeğinden bir yufka getirmişlerdi. Ebu Hureyre ekmeği gorunce ağladı ve "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm şu (luks) ekmeği gozleriyle hic gormedi" dedi."

FÂLUZEC (BAL HELVASI)

6948 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "FÂluzeci ilk işitmem şoyle oldu: "Cebrail aleyhisselÂm Resulullah'a gelip: "Ummetine yeryuzu acılacak. O zaman onlara dunyalık bol bol akacak. Oylesine akacak kifÂluzec bile yiyecekler" dedi. Bunun zerine AleyhissalÂtu vesselÂm: "FÂluzec nedir?" diye sormuş, Cebrail aleyhisselÂm: "Yağ ve balı karıştırıp yapılan helva" diye acıklamıştır. Resulullah bu haber karşısında hıckıra hıckıra ağlamıştır."

ARPA EKMEĞİ

6949 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm yun (elbise) giydi, yamalı papuc giydi." Enes şunu da ilave etti: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm 'beşi ' yemeği yedi ve sert elbise giydi."

(Enes'in rÂvisi) Hasen'e soruldu: "Beşi' dediğin yemek nedir?" O şu cevabı verdi: "Arpanın iri oğutulmuşudur, ağızdaki lokmayı kişi, ancak bir yudum su ile yutabilirdi."

İKTİSATLI YEMEK

6950 - Atiyye İbnu Âmir el-Cuheni radıyallahu anh anlatıyor: "Selman radıyallahu anh, yemek yerken, biraz daha yemesi icin ısrar edilince şoyle demişti: "(Yediğim miktar) bana yeter. Zira ben AleyhissalÂtu vesselÂm'ı işittim. Buyurmuşlardı ki: "Dunyada insanların doyasıya en cok yiyeni, Kıyamet gunu aclığı en uzun olacaktır."

6951 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Her iştiha duyduğunu yemen israftandır."

EKMEK ATILMAZ

6952 - Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam hucreme girmişlerdi. Atılmış bir ekmek parcası gorduler. Hemen onu alıp silerek yediler ve: "Ey Aişe! Kerim olana ikram et! (Yani kıymetli olan ekmeğe hurmet et!) Zira şu ekmek, bir kavme nefret edip kacmışsa bir daha donmemiştir" buyurdular."

ACLIKTAN ALLAH'A SIĞINMAK

6953 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Allahım, aclıktan sana sığınırım. Cunku o, en kotu yatak arkadaşıdır. Hıyanetten de sana sığınırım. Cunku o, cok kotu ic duygusudur."

AKŞAM YEMEĞİNİ BIRAKMAYIN

6954 - Hz. CÂbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselam buyurdular ki: "Akşam yemeğini bırakmayın, bir avuc hurma ile de olsa akşamı yiyin. Cunku akşamın terki insana (erken) ihtiyarlık getirir."

MİSAFİR EDİNME

6955 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Hayır, misafir ağırlanan eve, bıcağın deve horgucune ulaşmasından daha hızlı ulaşır."

6956 - İbnu AbbÂs radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Hayır, icerisinde yemek yenen eve, bıcağın deve horgucune ulaşmasından daha hızlı ulaşır."

6957 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Adamın misafirini kapıya kadar uğurlaması sunnettendir."

ETLE YAĞI YEMEKTE BİRLEŞTİRME

6958 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Babam Omer yanıma girmişti. Ben o sırada sofradaydım. Sofranın başında kendisine yer actık. (Babam oturdu ve: ) "Bismillah" dedi. Sonra elini yemeğe vurup bir lokma aldı. Sonra bir lokma daha alarak ikiledi. Sonra da: "Ben bu yemekte bir yağ tadı aldım. Bu, etin yağının tadı değildir" dedi. Ben: "Ey mu'minlerin emîri! Ben semiz et almak icin carşıya cıkmıştım. Pek pahalı buldum. Bunun uzerine, bir dirhemlik zayıf et aldım. Ona bir dirhemlik de yağ ilave ettim. Boylece butun aile fertlerinin kemiklerden faydalanmasını arzu ettim" dedim. (Babam) Omer dedi ki: "Bu iki şey, Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın sofrasında asla biraraya gelmediler. Efendimiz birini yediyse diğerini tasadduk etti."

Ben: "AI! ey mu'minlerin emîri. Ben bir kere yapmış bulundum. Bundan boyle bu iki şey benim soframda da asla beraber bulunmayacak!" dedim. Babam yine de: "Hayır! Ben bunu yapamam!" dedi (ve yemedi)."

SOĞAN

6959 - Ukbe İbnu Âmir el-Cuhenî radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm ashabına: "Soğan yemeyin!" dedi. Arkadan gizli (yani alcak sesli) bir kelime ile "ciğ" demiştir."

MEYVELER

6960 - Nu'man İbnu Beşîr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a Taiften uzum hediye gelmişti. Beni cağırıp: "Şu salkımı al anana gotur!" dedi. Aldım, ama anneme ulaştırmazdan once yiyip bitirdim. Birkac gece sonra karşılaşmıştık. Bana: "Salkımı ne yaptın, annene goturdun mu?" dedi. "Hayır!" dedim. Bunun uzerine beni Guder (vefasız) diye tesmiye buyurdu."

6961 - Talha radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın yanına girmiştim. Elinde ayva vardı. Bana: "Ey Talha! Şunu al, (ye)! Cunku bu, kalbe rahatlık verir" buyurdular."