Bir ehemmiyetli ihsan-ı İlÂhî, ihsanını ihsas etmemek

Aziz, Sıddık Kardeşlerim,

Kastamonu’da ehl-i takva bir zat, şekva tarzında dedi:

“Ben sukut etmişim. Eski halimi ve zevkleri ve nurları kaybetmişim.”

Ben de dedim:

“Belki terakkî etmişsin ki, nefsi okşayan ve uhrevî meyvesini dunyada tattıran ve hodbinlik hissini veren zevkleri, keşifleri geri bırakıp, daha yuksek makama, mahviyet ve terk-i enaniyet ve fÂnî zevkleri aramamak ile ucmuşsun.”

Evet, bir ehemmiyetli ihsan-ı İlÂhî, ihsanını, enaniyetini bırakmayana ihsas etmemektir; t ucb ve gurura girmesin.

Kardeşlerim, bu hakikate binaen, bu adam gibi duşunen veya husn-u zannın verdiği parlak makamları nazara alan zatlar, sizlere bakıp icinizde mahviyet ve tevazu ve hizmetkÂrlık kisvesiyle gorunen şakirdleri adi, Âmî adamlar gorur ve der:

“Bunlar mı hakikat kahramanları ve dunyaya karşı meydan okuyan? Heyhat! Bunlar nerede, evliyaları bu zamanda Âciz bırakan bu kudsî hizmet mucahidleri nerede?” diyerek, dost ise inkisar-ı hayale uğrar, muarız ise kendi muhalefetini haklı bulur.

Said Nursî

B. S. N. Tarihce-i Hayatı, Denizli Hayatı, s. 448
__________________