Hz. Nuh Kıssası,
nuh peygamber kıssası,
Hz. Nuh Kıssaları,
nuh aleyhisselam kıssası

Hz. Nuh Peygamberin Kıssası

HZ. NUH KISSASI

Hz. Nuh'un, Kavmine Peygamber Olarak Gonderilmesi

Andolsun Biz Nuh'u kendi kavmine (toplumuna) gonderdik. Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin icin buyuk bir gunun azabından korkmaktayım." (Araf Suresi, 59)

Hz. Nuh'un, Kavmini Tevhide Cağrısı

Andolsun, Biz Nuh'u kavmine gonderdik. (Onlara "Ben sizin icin ancak apacık bir uyarıp-korkutucuyum." "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acı bir gunun azabından korkarım" (dedi). (Hud Suresi, 25-26)
Şuphesiz, Biz Nuh'u; "Kavmini, onlara acı bir azap gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (Peygamber olarak) gonderdik. (Nuh Suresi, 1)
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elci olarak) gonderdik. Boylece kavmine dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin. Onun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (Muminun Suresi, 23)
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elci olarak) gonderdik, iclerinde elli yılı eksik olmak uzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi. (Ankebut Suresi, 14)
Nuh kavmi de gonderilen (Peygamber)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Nuh: "Sakınmaz mısınız?" demişti. "Gercek şu ki, ben size gonderilmiş guvenilir bir elciyim." "Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin." "Buna karşılık ben sizden bir ucret istemiyorum; ucretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir." "Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin. (Şuara Suresi, 105-110)

Hz.Nuh'a Karşı İnkarcıların Tavrı

Dediler ki: "Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?" Dedi ki: "Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur." "Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)" "Ve ben mumin olanları kovacak değilim." "Ben, yalnızca apacık bir uyarıcıyım." (Şuara Suresi, 111-115)
Bunun uzerine, kavminden inkÂra sapmış onde gelenler dediler ki: "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı ustunluk elde etmek istiyor. Eğer Allah (one surduklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz gecmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz." "O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir sure gozetleyin." (Muminun Suresi, 24-25)

Hz. Nuh'un Tebliğe Devam Etmesi

O da dedi ki: "Ey Kavmim, gercek şu ki, ben size (gonderilmiş) apacık bir uyarıcıyım. Allah'a kulluk edin, O'ndan korkun ve bana itaat edin. Ki gunahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız." Dedi ki: "Rabbim, gercekten kavmimi gece ve gunduz davet edip-durdum. Fakat davet etmem, bir kacıştan başkasını arttırmadı. Doğrusu ben, onları bağışlaman icin her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, ortulerini başlarına cektiler ve buyukluk tasladıkca buyukluk gosterip-direttiler. Sonra onları acıktan acığa davet ettim. Daha sonra (davamı) onlara acıkca ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim. Bundan boyle" dedim. "Rabbinizden mağfiret isteyin; cunku gercekten O, cok bağışlayandır. (Oyle yapın ki,) Uzerinize gokten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın. Size mallar ve cocuklarla yardımda bulunsun. Size (urun yuklu) bağlar-bahceler versin, ırmaklar da versin. Size ne oluyor ki, Allah'tan bir vakarı ummuyorsunuz? Oysa O, sizi gercekten tavır tavır yaratmıştır. Gormuyor musunuz; Allah, yedi goğu birbirleriyle bir uyum (mutabakat) icinde yaratmıştır? Ve ayı bunlar icinde bir nur kılmış, guneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır. Allah, sizi yerden bir bitki (gibi) bitirdi. Sonra sizi yine oraya geri cevirecek ve sizi (diriltici) bir cıkarışla diriltip-cıkaracaktır. Allah, yeri sizin icin bir yaygı kıldı. Oyle ki, onun icinde geniş yollarında gezip-dolaşırsınız, diye." (Nuh Suresi, 2-20)

Hz. Nuh'un, Kavmine Karşı Tavrı

Kavminden, ileri gelen inkÂrcılar: "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası gormuyoruz; sana, sığ goruşlu olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu gormuyoruz ve sizin bize bir ustunluğunuzu de gormuyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi. Dedi ki: "Ey Kavmim, goruşunuz nedir soyleyin? Eğer ben Rabbimden apacık bir belge uzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gozlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız? Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Onlar gercekten Rablerine kavuşacaklar. Ancak ben sizi, cahillik etmekte olan bir kavim goruyorum. Ey kavmim, ben onları kovarsam, Allah'tan (gelecek azaba karşı) bana kim yardım edecek? Hic duşunmez misiniz? Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu soylemiyorum ve gozlerinizin aşağılık gorduklerine, Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gercekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir." (Hud Suresi, 27-31)
Kavmimin onde gelenleri: "Gercekte biz seni acıkca bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' icinde goruyoruz" dediler. O: "Ey kavmim, bende bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' yoktur; ama ben alemlerin Rabbinden bir elciyim." dedi. "Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. (Ayrıca) Size oğut veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Allah'tan biliyorum. Sakınıp rahmete kavuşmanız icin, icinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam aracılığı ile bir zikir (Kitap) gelmesine mi şaştınız?" (Araf Suresi, 60-63)
Dediler ki: "Ey Nuh, bizimle cekişip-durdun, bu cekişmede ileri de gittin. Eğer doğru soyluyorsan, bize vadettiğini getir (gorelim.)" Dedi ki: "Eğer dilerse, onu size Allah getirir ve siz (O'nu) aciz bırakacak değilsiniz. Eğer Allah sizi azdırmayı dilemişse, ben size oğut vermek istesem de, oğudumun size yararı olmaz. O sizin Rabbinizdir ve O'na donduruleceksiniz." (Hud Suresi, 32-34)
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şuphesiz Allah'a tevekkul etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size ortulu kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hukmunuzu -bana sure tanımaksızın- verin. (Yunus Suresi, 71)
Dediler ki: "Eğer (bu soylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gercekten taşa tutulup kovulacaksın." (Şuara Suresi, 116)
Nuh'a vahyedildi: "Gercekten iman edenlerin dışında, kesin olarak kimse inanmayacak. Şu halde onların işlemekte olduklarından dolayı uzulme." (Hud Suresi, 36)

Nuh Kavminin Helak Olması: Geminin İnşa Edilmesi

Boylelikle Biz ona: "Gozetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun icine her (tur hayvandan) ikişer cift ile, iclerinden aleyhlerine soz gecmiş (azap gerekmiş) onlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, cunku onlar boğulacaklardır" diye vahyettik. (Muminun Suresi, 27)
"Bizim gozetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda bana hitapta bulunma. Cunku onlar suda- boğulacaklardır. Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında onunla alay ediyordu. O: "Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz" dedi. "Artık, ileride bileceksiniz. Aşağılatıcı azap kime gelecek ve surekli azap kimin ustune cokecek." (Hud Suresi, 37-39)

Muminlerin Gemiye Binmesi

Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer cift (hayvan) ile aleyhlerinde soz gecmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yukle." Zaten onunla birlikte cok azından başkası iman etmemişti. Dedi ki: "Ona binin. Onun yuzmesi de, demir atması (durması) da Allah'ın adıyladır. Şuphesiz, benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir." (Hud Suresi, 40-41)

Tufanın Başlaması

Biz de 'bardaktan boşanırcasına akan' bir su ile goğun kapılarını actık. Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hukmumuzu gercekleştirmek uzere) birleşti. Ve onu da tahtalar ve civiler(le inşa edilmiş gemi) uzerinde taşıdık; Gozlerimiz onunde akıp-gitmekteydi. (Kendisi ve getirdikleri) inkÂr edilmiş-nankorluk edilmiş olan (Nuh)a bir mukafaat olmak uzere. (Kamer Suresi, 11-14)

Hz. Nuh'un, Oğluyla Konuşması

(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) icinde yuzuyorken Nuh, bir kenara cekilmiş olan oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kÂfirlerle birlikte olma." (Oğlu) Dedi ki: "Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur." Dedi ki: "Bugun Allah'ın emrinden, esirgeyen olan (Allah)tan başka bir koruyucu yoktur." Ve ikisinin arasına dalga girdi, boylece o da boğulanlardan oldu. (Hud Suresi, 42-43)

Allah'ın Hz. Nuh'a Oğudu

Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki: "Rabbim, şuphesiz benim oğlum ailemdendir ve senin va'din de doğrusu haktır. Sen hakimlerin hakimisin. Dedi ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Cunku o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Oyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Gercekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana oğut veriyorum. "Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, husrana uğrayanlardan olurum." (Hud Suresi, 45-47)

Tufanın Sona Ermesi

Denildi ki: "Ey yer, suyunu yut ve ey gok, sen de tut." Su cekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) ustunde durdu ve zalimler topluluğuna da: "Uzak olsunlar" denildi. (Hud Suresi, 44)

Gemideki Muminlerin Kurtulması

"Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ummetler uzerine Bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden tureyecek diğer kÂfir) Ummetleri de yararlandıracağız, sonra onlara Bizden acı bir azap dokunacaktır." (Hud Suresi, 48)
Bunun uzerine, onu ve onunla birlikte olanları (insan ve hayvanlarla) yuklu gemi icinde kurtardık. (Şuara Suresi, 119)
Boylece Biz onu ve gemi halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders cıkarılacak bir olay) kılmış olduk. (Ankebut Suresi, 15)
Nuh'un kavmi de, elcileri yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar icin bir ayet kıldık. Biz zulmedenlere acıklı bir azab hazırladık. (Furkan Suresi, 37)
Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de, ne guzel icabet etmiştik. Onu ve ailesini, o buyuk uzuntuden kurtarmıştık. Ve onun soyunu, (dunyada) onları da baki kıldık. Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık. Alemler icinde selam olsun Nuh'a. (Saffat Suresi, 75-79)
Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat oğut alıp-duşunen var mı? (Kamer Suresi, 15)
Ve de ki: "Rabbim, beni kutlu bir konakta indir, Sen konuklayanların en hayırlısısın." Hic şuphesiz bunda ayetler vardır ve Biz gercekten denemeden geciririz. Sonra onların ardından bir başka insan-nesli yaratıp-inşa ettik. (Muminun Suresi, 29-31)