Fakirliğin Zenginliğe Ustunluğu
Fakirlik ve Zenginlik
Hz. Peygamber (s.a) şoyle buyurmuştur:


Yetecek kadar nafakaya kanaat edip İslÂm dinine hidayet edilmiş kişiye cennet vardır.34
Ey fakirler kitlesi! Kalplerinizden Allah´a (hukmune) razı olunuz. (Bu takdirde) fakirliğinizin sevabını elde edersiniz! Aksi takdirde mahrum kalırsınız!35
Birinci hadîste bahsi gecen kişi, kanaat eden kişidir. Bu son hadîste bahsi gecen ise, Allah´ın hukmune razı olan kişidir. Sanki bu hadîsin mefhumu şunu sezdiriyor: ´Harîs bir kimse, fakirliğinden oturu hicbir sevap kazanmaz!´
Oysa fakirliğin fazileti hakkındaki umumî hukumler delÂlet eder ki fakir, harîs ise de sevabı vardır. Nitekim bunun tahkiki ileride de gelecektir. Bu bakımdan buradaki ´razı olmak´tan gaye; Allah´ın dunyayı kendisinin esirgemesini kerih gormesidir. Nice mal isteyen vardır ki onun kalbinde ne Allah´a karşı bir inkÂr ve ne de fiiline karşı bir nÂhoşluk vÂki olur! İşte fakirliğin sevabını yakıp yok eden nÂhoşluk bu demektir.
Hz. Omer´den rivayet edildiğine gore Hz. Peygamber şoyle buyurmuştur:
Herşeyin bir anahtarı vardır. Cennetin anahtarı ise, fakir ve miskinlerin sevgisidir. Bu sevgi de sabırlarından oturudur. (Zira) onlar kıyamet gununde Allah ile sohbet edeceklerin ta kendileridir.36
Hz. Ali´den rivayet edildiğine gore Hz. Peygamber şoyle bu-yurmuştur:
Allah katında kulların en sevimlisi, rızkına kanaat eden ve Allah´ın hukmune razı olan fakirdir.37
Ey Allah´ım! Muhammed´in Âlinin rızkını yetecek kadar kıl.38
İster fakir, ister zengin olsun, hic kimse yoktur ki kıyamet gununde, ´keşke dunyada bana yetecek kadar mal verilseydi´ temennisinde bulunmasın!39
Allah TeÂl Hz. İsmail´e vahiy gondererek şoyle buyurmuştur:
- Beni kalpleri kırılmışların yanında ara!
- Onlar kimlerdir?
- Doğru olan fakirlerdir.
Hz. Peygamber şoyle buyurmuştur:
Fakir razı olduğu zaman ondan daha faziletlisi yoktur.40
Allah TeÂl kıyamet gununde şoyle der: ´Mahlûklarımdan sectiğim kullarım nerede?´ Melekler ´Ey rabbimiz! Onlar kimlerdir?´ diye sorarlar. Allah TeÂl ´Onlar muslumanların, benim verdiğime kanaat eden, kaderime razı olan fakirleridir. Onları cennete sokun!´ der. Bu emir uzerine, melekler fakirleri cennete sokarlar. Fakirler yerler, icerler. Oysa halk, hesap icerisinde hÂl kıvranmaktadır.41
Bu hukum, kanaat eden ve kadere razı olan fakir hakkındadır. Zahidin faziletini, eğer Allah dilerse, kitabın ikinci şıkkında zikredeceğiz. Rıza ve kanaat hakkındaki eserler ise pek coktur. TamahkÂrlığın kanaata zıd duştuğu acıktır.
Hz. Omer (r.a) şoyle demiştir: ´TamahkÂrlık fakirliktir. Halkın servetinden umidi kesmek zenginliktir. Halkın elindeki servetten umidini kesen, rızkına kanaat eden bir kimse onlardan mustağni olur´.
Ebu Mes´ud (r.a) şoyle demiştir: Hergun bir melek arşın altından şoyle cağırır: ´Ey Âdemoğlu! Sana kifayet edecek az mal, azdıracak cok maldan daha hayırlıdır´.
Ebu Derd şoyle demiştir: ´Aklında eksiklik olmayan hic kimse yoktur. Sebebi de dunya fazlasıyla kişiye geldiği zaman sevinir. Oysa gece ve gunduz, onun omrunu tuketmek icin durmadan calışırlar. O da buna hic uzulmez! Âdemoğluna yazıklar olsun! Artan mal, eksilen omur fayda vermez!´
Hukemadan birine şoyle denildi: ´Zenginlik ne demektir?´ Cevap olarak ´Senin az temennin ve sana yetene razı olmandır!´ dedi.
İbrahim b. Edhem, Horasan´ın zenginlerindendi. Babası Belh emîrlerindendi. Birgun koşkunden cıkarken koşkun bahcesinde duran bir kişiye baktı, kişinin elinde ısırdığı bir ekmek vardı, kişi ekmeği yediği zaman bulunduğu yerde uyudu. İbrahim hizmetkÂrlarından birine ´Bu kişiyi, uyandığı zaman bana getir!´ emrini verdi. Adam uyandığı zaman hizmetkÂr onu İbrahim´in huzuruna cıkardı.
- Ey kişi! Ac olduğun icin mi ekmeği yedin?
- Evet! ..
- Doydun mu?
- Evet!
- Sonra guzel uyudun mu?
- Evet!
Bunun uzerine İbrahim icinden şoyle dedi: ´Madem ki nefis bu kadarla kanaat eder, artık ben dunyayı neyleyim!´
Amr b. Abdikays, tuz ile yeşillik yiyen bir kişinin yanından gecti. Bunun uzerine Amr ona ´Ey Allah´ın kulu! Sen dunyanın bu kadarcığına razı oldun mu?´ dedi. Kişi Amr´a ´Bundan daha kotusune razı olan birini sana gostereyim mi?" dedi. Amr ´Evet, goster´ dedi. Kişi ´Kim ahiret yerine dunyaya razı olursa, işte o bundan daha kotusune razı olmuş demektir´ dedi.
Muhammed b. VÂsi´ kuru bir ekmeği cıkarır, su ile ıslatır ve tuz ile yiyerek şoyle derdi: ´Kim dunyanın bu kadarcığına razı olursa, o hic kimseye muhtac olmaz´.
Hasan Basrî şoyle derdi: ´Allah TeÂl bazı kavimlere lÂnet etmiştir (etsin). Allah onlar icin yemin etmiş, onlar Allah´a inanmamışlardı´. Bunu soyledikten sonra şu ayeti okudu:
Gokte rızkınız da var, uyarıldığınız (azap) da var! Semanın ve yerin rabbine yemin olsun ki bu iş, sizin konuşmanız gibi gercektir.(ZÂriyÂt/22-23)
Ebu Zer (r.a) birgun halk arasında oturuyordu. Bu sırada hanımı gelerek şoyle haykırdı: ´Evde kepek bile yokken hÂl bunların arasında oturuyorsun?´ Ebu Zer ´Ey kadıncağız! Onumuzde gecilmez bir gedik vardır. O gedikten ancak yuku hafif olan kurtulur´ dedi. Bunun uzerine hanımı, durumuna razı olarak donup gitti.
Zunnûn-i Mısrî şoyle demiştir: ´İnsanların kufre en yakını sabırsız fakirdir´.
Hakîmlerden birine şoyle denildi: ´Senin malın nedir?´ Hakîm şoyle dedi: ´ZÂhirde suslenmek, bÂtında normal hareket etmek ve halkın elindeki servetten umitsiz olmaktır´.
Rivayet ediliyor ki Allah TeÂl gecmiş peygamberlere gonderdiği semavî kitabların birinde şoyle buyurmuştur: ´Ey Âdemoğlu! Eğer dunyanın tamamı senin olsa ondan ancak yiyeceğin senindir. Bu bakımdan sana dunyanın tamamından yiyeceğini verdiğimde ve onun hesabını da başkasına yuklediğimde muhakkak (bilmelisin ki) sana iyilik yapmışımdır´.
Kanaat hususunda ise şoyle demiştir:
İnsanlara değil Allah´a yalvar! Başkasının malından umi-dini kes, kanaat et. Muhakkak ki azizlik umitsizliktedir. Her akraba ve yakınından mustağni ol! Muhakkak ki zengin, halktan mustağni olan kimsedir.
Yine aynı mÂnÂda şair şoyle demiştir:
Ey cem´eden ve cem´ettiğini de başkasından meneden! Oysa zaman, kapılarından hangisini yuzune kapatacağını takdir ettiği halde kendisini gozetir. Duşunur ki olumu kendisine nasıl gelecektir? Sabah mı gelecek veya olumle geceleyip olum kapısını mı vuracaktır? Sen mal topladın! Ey mal toplayıcı! Bana soyle! O mal icin o malı dağıtacak gunleri de topladın mı? Mal senin yanında varislerin icin depolanmıştır. Mal ancak onu infak ettiğin gun senin malındır! Allah´a guvenerek sabahtan işine giden bir gencin kalbi ne kadar da mureffehtir. Muhakkak ki rızıkları taksim eden Allah ona rızık verecektir. O gencin namusu korunmuştur. Onu kirletmez. Yuzu yepyenidir, onu eskitmez! Kanaatin sahasına inen bir kimsenin, kanaatin golgesinde kendisini uykusuz bırakan bir uzuntusu kalmaz!