Calışmanın Onemi
Dinimizde Calışmanın onemi


İslam Dininde farz ibadetler yerine getirildikten sonra kişinin kendi rızkını ve ailesinin nafakasını helal yoldan
temin etmesi icin calışması da ibadet sayılmıştır.

İslam, madde ile mana, ruh ile beden, dunya ile ahiret arasında sarsılmaz bir denge kurmuştur. Bu itidal olculerine uyarak calışanlar dunya ve ahiret saadetini elde etmiş olurlar. Bu gibi fertlerden meydana gelen toplumlar ise, yukselmenin, huzur ve saadetin zirvesine erişirler. Dinimiz, dunya ve ahiret mutluluğu icin calışmayı farz kılmış ve butun Muslumanlardan bu farizayı yerine getirmelerini istemiştir. Şu halde Allah Teala'nın hoşnutluğunu kazanmak ve dunyaya geliş gayemizi gercekleştirmek icin calışmayı en kutsal gorevlerimiz arasında telakki etmeliyiz.

İnsan, gerek bu dunyada, gerekse oteki dunyada, ancak kendi calışmalarının karşılığını gorecektir. İnsan ne ekerse onu bicer, ekmeden bicmek olmaz. Bu husus, Allah'ın Kur'an lisanıyla biz kullarına bildirdiği ilahi bir kanundur.

Kur'an-ı Kerim'de: "Doğrusu insanın eline gececek olan kendi calışmasından başkası değildir."[1] buyurulmaktadır.

Şoyle bir duşunelim. Alem, feza dediğimiz şu ucu, bucağı olmayan boşluk icinde donup duruyor. Hicbir zaman kendi seyrinden ve kendi faaliyetinden geri kalmıyor. Guneş, ay, gezegenler ve yıldızlar hareket halinde, yer yuruyor, gok yuruyor, hepsi calışıyor, her şey calışıyor.

Şu cansız dediğimiz toprak yaratılışından beri her gun, her saat, her saniye bitmez, tukenmez değişiklik geciriyor. Bulutlara su veriyor, bulutlardan su alıyor. Sırtında otlar, ekinler, ağaclar yetiştiriyor, icinde madenler bulunduruyor.

Ya gok? O bizim dunyamız gibi milyonlarca dunyayı goğsunde taşıyor. Gok de tıpkı yer gibi calışıyor.

Cenab-ı Allah da gercek keyfiyetini ve suretini bilmediğimiz bir şekilde kainatı idare ediyor, Allah her an bu kainata hayat veriyor, yaratmaya devam ediyor. "Goklerde ve yerde bulunan herkes O'ndan ister. O ise her an yaratma halindedir."[2] ayeti bu gerceğe işaret ediyor.

Varlıklar, dilleri ve halleriyle, ibadet rızık, affedilme, ve benzeri konularda Allah'tan yardım isterler. Allah, diriltmek, oldurmek, değerli veya değersiz kılmak, zengin veya fakir yapmak, isteyene vermek ve benzeri işlerde her an kainatta tasarruf etmektedir. Madem ki, yer calışıyor, gok calışıyor, oyleyse bizim de Allah'ın kulları olarak calışmamız, hem de cok calışmamız gerekmektedir. Yuce Rabbimiz Kur'an'da hem dunya ve hem de ahiret icin calışmamız gerektiğini emrediyor.


Kasas Suresi'nin 77'inci ayetinde:

"Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu ara. Ama dunyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et..." buyurmaktadır.

Ayet-i Kerimeden de anlaşılacağı uzere, dinimiz yalnız ahiret icin değildir. Eğer oyle olsaydı Allahu Teala Muslumanları hic dunya hayatına getirmez, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"[3] sorusuna: "Evet, sen bizim Rabbimizsin" cevabını veren ve boylece ilahi imtihanı kazananları, doğrudan cennetine sokardı.

Değerli Mu'minler!

Sevgili Peygamberimizin şu hadisi şerifleri bu konuda bizlere ne guzel fikir vermektedir:

“Sizin hayırlınız, ne dunyasını ahiretine, ne de ahiretini dunyasına tercih edendir. Her ikisi icin de calışandır.[4]
"Hic kimse elinin emeğinden daha hayırlı lokma yemiş olmaz."[5]

"İki gununu birbirine eşit geciren aldanmıştır."[6]

"Amellerin en ustunu, helal kazanc sağlamak icin calışmaktır."[7]

"Rızkını araştıran, bunun icin calışan kimse Allah yolunda cihat yapan gibidir.[8]

"Başkalarına muhtac olmamak, coluk ve cocuğunun mutluluğu ve komşularına yardım niyeti ile dunya icin calışan ve helalinden para kazanmak isteyenler, yuzleri parlak olarak Allah'a ulaşacaklardır."[9]

"Helalinden calışarak, yorgun bir vaziyette yatağa giren insanın gunahları effedilecektir."[10]

Aziz Muminler!

Muslumanlık, hayat dinidir, hareket ve calışma dinidir, zenginlik dinidir. İslam'ın beş şartından ikisi; Hac ve Zekat, calışan ve zengin olanların yapabilecekleri ibadetlerdir.

Allah Telala; "Yeryuzune dağılın. Allah'ın lutfundan rızkınızı araştırın."[11] "Zerre miktarı iyilik yapan onu gorecektir. Zerre miktarı kotuluk yapan da onun karşılığını gorecektir."[12] buyurmaktadır.